TİC Holding Header
  • USD 32.37
  • EUR 34.966
  • Altın 2324.243
  • BIST 100 8880.09
  • Dünya

'ABD nükleer eşitlik durumunu bozmak istiyor'

Avrupa Birliği içinde koronavirüs fonları önerisi, Almanya'da kısıtlamaları gevşetme tartışması ve ABD’nin nükleer siyaseti Alman basınından seçtiğimiz yorum konuları.
'ABD nükleer eşitlik durumunu bozmak istiyor'
Ozan Koltuk - Junge Welt gazetesi ABD'nin nükleer silah politikalarında gittiği değişiklikle ilgili şu yorumu yapıyor:
"Nükleer tehdidi yeniden eline alabilmek için nükleer eşitlik durumunu bozmak istiyor. Bu, Rus doktrininin tam tersi. Doktrin Rusya'nın nükleer silahları devlet olarak varlığı tehlikeye girdiği takdirde devreye sokmayı öngörüyor. (Theodore Roosevelt'in) 'Büyük Sopa' sözündekine benzese de ABD'nin 'akıllı nükleerleri' kadar saldırgan değil. Moskova stratejisiyle ABD karşısında karşılıklı imha tehdidini ayakta tutmaya çalışıyor. Karşılıklı imha. Washington'u şimdiye kadar iki kez yaptığı şeyden caydırmak için, yani kendi imal ettiği bombaları devreye sokmaktan vazgeçirmek için."

Almanya ve Fransa koronavirüs krizinden en ağır etkilenen Avrupa Birliği ülkelerine hibe ödemeleri için 500 milyar euroluk kaynak oluşturma teklifinde bulunmuştu. Bu öneriye Avusturya, İsveç, Danimarka ve Hollanda karşı çıkıyor. Alman medyasında bu ülkelere "eli sıkı dörtlü" adı takılmış durumda. Frankfurter Rundschau AB içindeki bu anlaşmazlıkla ilgili şu yorumu yapıyor:
"İlk bakışta konu oldukça basit: Avrupa içindeki ulusal ekonomiler arasında bir denge olmasını arzu eden, Macron ile Merkel'in ortaya attığı planı destekleyecektir, zira bu plan zenginliğin belli bir ölçüde yeniden bölüşümü anlamına geliyor. Buna karşı olanlar ise ‘eli sıkı dörtlüye' katılacaktır. Ancak meseleye bir kez daha bakıldığında konu kendini daha farklı şekilde gösteriyor. Tam da eğer radikal bakış açısı devreye sokulacak olursa. Zira o zaman şu görülüyor: Önerilerden ne biri ne de diğeri içinde dayanışmanın hâkim olduğu bir Avrupa'ya katkı sunuyor. Çünkü 500 milyar euro gibi bir paranın gelecek 5 yıl için 27 ülkeye bölünmesi, aslında ortada göründüğü kadar büyük bir meblağ olmadığı anlamına geliyor. Kaldı ki Angela Merkel Avrupa Birliği'nin maliye ve bütçe politikalarında temelden bir dönüşümü şu anda istemediğini de ifade etti."

Thüringen Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow'un kamusal hayatta getirilen koronavirüs önlemlerini 6 Haziran'da eyalet genelinde tümüyle kaldırmak istemesi Almanya'da tartışma yarattı. Hannoversche Allgemeine Zeitung'da yer alan yorum şöyle:
"Alışılmış günlük yaşamı olabildiğince yeniden tesis etmek istemek işin bir yönü. Ama tüm kısıtlamaları kaldırarak tehlikenin tamamıyla geçmiş olduğu intibası yaratmayı göze almak büyük bir ihmalkarlık. İnsanların bunu tam da böyle anlamak istemelerinden ve verilmek istenen mesajın diğer yarısını, yani ‘sorumlu ve ölçülü davranış' talebini duymazdan gelmelerinden endişe etmek gerekiyor. Eğer başkalarının hayatı tehlikeye giriyorsa akla yapılan çağrılar yeterli olmaz."

Aynı konuda Pforzheimer Zeitung'un yorumu şu şekilde:
"Eyaletinde koronavirüs vaka sayısının son derece düşük olması nedeniyle Thüringen Eyalet Başbakanı Bodo Ramelow haklı. Solcu Ramelow'un sorumluluğu vatandaşlara ve bölgelere bırakmak istemesi ve ‘yukarıdan' talimatla gelen kısıtlamaları kaldırmak istemesi son derece liberal bir tutum. Ancak sadece birkaç gün içinde temas kısıtlamalarını, sosyal mesafe düzenlemelerini ve maske taşıma sorumluluğunu ortadan kaldırması aynı zamanda bir hayli de riskli. Kapatmanın sona erdirilmesi virüsün yenilgiye uğratıldığı varsayımına yol açıyor. Bu yanlış bir sonuç. O yüzden diğer eyaletlerin kısıtlamaları kaldırma konusunda çekingen davranması anlaşılırdır. Thüringen'deki gelişmeleri dikkatle izleyecekler. Vatandaşların resmi talimatlar bir yana sosyal mesafeyi korumaları, kendilerini ve başkalarını korumaları iyi bir tavsiye olmaya devam ediyor."
Yorum Yazın