• Eğitim

Çocuklar kendilerini okulda güvende hissetmiyor

Osman Öztürk, 'Türkiye’de çocukların yüzde 22’si okulda güvende hissetmiyor'
Çocuklar kendilerini okulda güvende hissetmiyor
İHA - Öğrencilerin okulun her yerinde güvenli ve özgürce zaman geçirmeleri için öncelikle okul güvenliğinin sağlanmasının şart olduğunu kaydeden Bahçeşehir Üniversitesi Özel Güvenlik ve Koruma Programı Genel Koordinatörü, CSG Yönetim Kurulu Başkanı Osman Öztürk, yalnızca bir güvenlik görevlisi ile okul güvenliğinin sağlanamayacağını vurgulayarak,'2017 yılında yaptığımız araştırmaya göre çocukların yüzde 22’si kendisini okulda güvende hissetmiyor.' dedi.

“CSG Güvenli Okul Projesi” kapsamında Bahçeşehir Üniversitesi’nde “Güvenli Okul Çalıştayı Programı” gerçekleştirildi.

Akademisyenin birçok farklı başlıkta okul güvenliğini analiz ettiği çalıştayda, CSG City Security Group Yönetim Kurulu Başkanı Osman Öztürk, “Güvenli Okul, Güvenli Gelecek”, BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekan Yrd. Doç. Dr. Murat Dündar, “Fiziki ve Mimari Güvenliği Etkileyen Sorunlar ve Çözüm Önerileri” ve Bahçeşehir Koleji Okulöncesi ve İlkokul Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hale Güneş ise, “Değerler Eğitimi ve Rehberlik Çalışmalarının Önemi” konularına açıklık getirdi. 

Osman Öztürk’ün moderatörlüğünü üstlendiği çalıştayda, okulların mimari ve fiziki güvenliği, okul iklimi, servis güvenliği, acil durum yönetimi, sağlık güvenliği, okul giriş ve çıkışlarında yaşanan sorunlar ve okulun iç yapısında yaşanan sorunlara değinildi. 

“Çocuklar kendilerini okulda güvende hissetmiyor” 

Güvenli okul ortamının öncelikli olarak okulların fiziksel, psikolojik ve sosyal güvenliğinin sağlanması ile kazandırılabileceğini söyleyen Öztürk, “Bu konuyla ilgili tüm paydaşların bilinçlendirilmesi sağlanmalı. Türkiye’de okulların öğretmenlere göre yüzde 62’sinde, öğrencilere göre ise yüzde 74’ünde şiddet olayları yaşanıyor. 2017 yılında yaptığımız araştırmalarda çocukların yüzde 22’si kendisini okulda güvende hissetmiyor. Servislerde öğrencilerin yüzde 25’i kendisini güvende hissetmiyor. Bununla birlikte okul önlerindeki trafik sorunları ve okullarda yaşanan akran zorbalığı çok yaygın. Nitekim yaptığımız araştırmada öğrencilerin yüzde 38’i akran zorbalığından şikâyetçi. Birçok parametrede yaptığımız araştırmalarda da gördüğümüz üzere okul güvenliği açısında öncelikli olarak servis güvenliği sorunları, okul ve çevresindeki sorunlar, şiddet ve taciz ön plana çıkıyor. Bu sorunlar sadece okullardaki bir güvenlik görevlisi ile önlenemez. Bu sorunların giderilmesi için okulun mimari ve fiziki güvenliğinin sağlanması, okul iklimin barışçıl ve özgür eğitim ortamına göre yapılandırılması, okulların giriş ve çıkış güvenliğinin sağlanması, içeride nöbetçi öğretmen uygulamaları, şiddetin var olma ihtimalinin olduğu ortamlarda daha çok duyarlı olunması ve dışarıda uzman güvenlik görevlilerinin bulunması gerekiyor. Aileden başlayan ve okul yoluna giden tüm aşamalarda güvenliğin daha interdisipliner bir bakışla inşa edilmesi şart.” diye konuştu. 

“Okullarda güvenli ortam için değerler eğitimi çok önemli” 

Güvenli okul çalıştayında rehberlik hizmetleri ve değerler eğitimi başlıklarını ele alan Bahçeşehir Koleji Okulöncesi ve İlkokul Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hale Güneş, “Okullarda güvenli bir ortam oluşturabilmek için en önemli koşul aslında okulda ki rehberlik çalışmalarıdır. Çocukların güvenli, barışçıl ve destekleyici bir okul ikliminde olmaları çok önemli. Okullarda ki şiddeti azaltmanın en önemli yolu; çocukların okulunu, arkadaşlarını kendisine ait hissetmesidir. Doğru bağlanmayı hisseden çocuklar; sıkıntılarını, dertlerini, problemlerini öğretmenlerinden destek alarak aşabiliyor. Okullarda ki bu güvenli ortamı sağlarken değerler eğitimi çok önemli. Çocukların; sevgi, saygı, barış hoşgörü gibi kavramları içselleştirmeleri ve bunlarla yoğrularak o okul ikliminde şiddetten arınarak barışçıl bir ortam olmasını istiyoruz. Biz bununla ilgili dört kitaptan oluşan, değerler eğitimi serisi hazırladık. Serimizde ki amacımız; anaokulundan itibaren çocukların bu değerleri içselleştirebilmesi için çeşitli etkinlikler hazırlamak. Bununla ilgili de anaokul düzeyinden itibaren çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra ailenin de çocuğunu doğru yönlendirmesi ve çocuğun yalnızken kendini nasıl koruyacağını küçük yaşlardan itibaren öğretmesi gerekiyor. Burada önemli bir nokta da çocuğun kendini koruma konusunda da öz denetim becerilerini kazanmış olmasıdır. Bunun için de anaokulundan, küçük yaşlardan itibaren çocuğun bu yönde bir eğitim alıyor olması lazım. Çocuk bedenini nasıl koruyacağını, istemediği şeyler karşısında nasıl hayır diyeceğini bilmeli.” ifadelerinde bulundu. 

“Okul güvenliğinde uygun mimari şart” 

Okul güvenliğini fiziki ve mimari yapısına göre ele alan Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı Murat Dündar ise, “Güvenlik kararlar silsilesinden oluşan bir bütündür. Bunun içeresinde fiziki ve mimari güvenlik, okul güvenliğinde en önemli etkenlerdendir. Okul tasarlarken eğitim-öğretim faaliyetini daha iyi kılabilecek onu destekleyebilecek mekânlar oluşturmayı hedefleriz. Mekânın büyüklüğü, mekânda tercih edilmiş olan renk ve malzemeler okulun içerisindeki eğitim faaliyetlerini daha iyi gerçekleştirmek için tasarlanır. Nitekim eğitim faaliyeti gerçekleştirilirken güvenli bir biçimde olması esas alınır. Okullar için standartlar yönergeleri vardır. Bu yönergelerde bir binanın okul olabilmesi için merdiven, koridor genişlikleri, tavan yükseklikleri, pencere oranları ve içerisinde yer alması gereken birimlere kadar standartlar belirlenmiştir.” dedi. 

“Uygun okul yerleri belirlenirken riskler tespit edilmeli” 

Okul olarak yapılmış yerin gerçekten okul olmaya elverişli olup, olmadığının en başından belirlenmesi gerektiğini söyleyen Dündar, “İçinde yaşadığımız şehirlerin kontrolsüz büyümesi nedeniyle her boşluk artık bir şekilde değerlendirilmek zorunda kalıyor. Bir yerin okul için uygun çevre olabilmesi, öğrencilerin ulaşım kolaylığına bağlı. Toplu taşıma araçlarıyla ya da yaya olarak okula erişimin önemi büyük. Okul çevresinde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise okul yapılacak yerin çevresinde herhangi bir yanıcı patlayıcı üretim yapan tesislerin olmaması gerektiğidir. Diğer hususlar ise; okul yapılacak alanın uygun büyüklükte olması gerekiyor. Aynı zamanda kompleksin çeşitli işlevleri barındırabilmesi için yeterli yapılaşmaya elverişli olmalı, çevresel faktörler bir bütün olarak ele alınmalı ve riskler en başından tespit edilmelidir. Nitekim okulların projelendirme safhası da önem arz ediyor. Yeni proje sürecinde riskler tespit edilerek, tüm paydaşların talep ve hedeflerinin belirlendiği ihtiyaç programları oluşturulup, projeye dükülmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu. 
Yorum Yazın