Haber: Erman Çimen
Gazeteci yazar Ali Çimen'in geçtiğimiz yıl Mart ayında, yani Cemaat ile hükümetin arasında bir gerilimin olmadığı günlerde yayımlanan romanı okuyanları hayrete düşürüyor. Roman, enteresan bir şekilde bugün olan bitenlere ışık tutuyor. Romanı okuyanlar, "cemaat-hükümet savaşının şifreleri bu romanda gizli" demekten kendilerini alamıyor. Romanda hem yurt içindeki hem de dışındaki bazı önemli gelişmeler dikkat çekecek derecede öngörülmüş. Bu olaylardan birisi İsrail'in Türkiyeden özür dilemesi, bir diğeri de Ortadoğuda yaşanmakta olan mezhep savaşlarına dair tehlikeli gelişmeler. Bu anlatılanların örtüşmesi, kitaptaki bir diğer ilginç olayın, yani İsrailli ajanlar tarafından Başbakan Erdoğan’a suikast düzenlenmesinin korkutuculuğunu da arttırıyor. Çimen, romanındaki anlatımı ve olay örgüsüyle, Erdoğan’ın otoriter ve tek adam görüntülü duruşunu eleştiriyor ve dış politika konusunda İsrail karşıtlığının uzun vadede tehlikeli olabileceğini işaret ediyor.
Cemaat bu romanla Erdoğan'ı uyardı mı?
Çimen’in kitapta yer verdiği istihbarat ve siyaset üzerine kurulu olan ifadeler dikkat çekiyor. Roman için kimi çevrelerde, "Cemaat hükümet’i bu romanla önceden uyarmış" yorumları yapılıyor. Kırık Heykel’de, 1979’daki gizemli Kabe baskınından yola çıkılarak İran, İsrail, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler ve bu ülkelerde yaşananlar üzerinden çarpıcı bir hikaye anlatılıyor. Roman için hazırlanan tanıtım filminde Erdoğan, Şaron, Obama ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan gibi aktörlerin de boy göstermesi dikkat çekiyor.
İşte o çok tartışılan romanın yazarı gazeteci-yazar Ali Çimen, kitabı hakkında tüm merak edilenleri OGÜNhaber’e anlattı. Romanın iddia edildiği gibi mesaj amacı taşımadığını söyleyen Çimen, "Sadece gerçekçi ve ayakları yere basan bir hikaye olsun istedim ve buna odaklandım. Hiç bir ülkenin siyaseti romanlarla belirlenmez. İddia sahibi arkadaşların hayal gücü bir hayli genişmiş." diye konuştu.
İşte Gazeteci Yazar Ali Çimen’in OGÜNhaber’e yaptığı açıklamalar;
Kitabım mesaj amacı taşımıyor
"Öncelikli olarak romanın mesaj amacı taşımadığı kesin. Kitabı planlamaya 3 yıl önce başlamıştım. Bir yıl önce çıktı. Tüm bu süreçte cemaat ile hükümet arasındaki ilişkiler can ciğer kuzu sarmasıydı. Benzerlikler daha çok haberlere konu olan dış ilişkiler üzerinden gelişti. Bunda da 20 yıllık dış haberci olmamın getirdiği isabetli analizlerin etkili olduğunu düşünüyorum. Kırık Heykel, bir roman olmakla birlikte olasılığı yüksek bir dehşet senaryosuna dayanıyor ve özellikle haberlerde dikkat çekildiği gibi romanımda yazdığım önemli gelişmelerin bugünlerde gerçekleştiğini görüyoruz. Romanda ayrıca Erdoğan, Gül, Fidan gibi gerçek karakterleri kullandığım için ve onlar da bu aralar gündemde olduğu için, dikkat çekti.
Bugün, Erdoğan’a yöneltilen tek adamlık eleştirisi ve aşırı iddialı dış politikanın başımıza iş açacağı temasını romanımda çok önceden işlediğim ve Zaman kökenli bir gazeteci olduğum için sanırım, romanımı cemaatin hükümete mesajı olarak yorumladılar. Dediğim gibi, bu sadece bir roman ama gerçekçi bir roman, birçok öngörüsü gerçekleşmiş bir roman ama son tahlilde bir roman, mesaj uyarı vb. değil. Ayrıca, romanı bir romancı olmak için yazdım. Bugüne dek hep popüler tarih kitapları yazıyordum ve yeni bir açılım yapmak niyetindeydim. Romancılığı da heybeme atmak istediğim için yazdım ve şimdi ikincisini yazıyorum.
16 yıl Zaman Gazetesinde çalıştım ama..
16 yıl Zaman Gazetesinde çalıştım, şu an yabancı bir haber kanalında çalışsam da elbette cemaati, önde gelenlerini, medyasını vb. gayet iyi tanıyorum ama mesleğim gereği hükümeti ve politikalarını da gayet iyi biliyorum. Bir gazeteci olarak, adil kalmaya gayret ederek, özellikle sosyal medyada her iki tarafa yönelik eleştirilerimi ve tespitlerimi de dile getirmeye çalışıyorum.
Ülkemin hedef olacağı endişesini taşıyorum
Romanımda Başbakan’a İsrail tarafından suikast düzenleniyor evet, o yüzden de çok dikkat çekti. O yazdığım kurgunun arkasındayım. Türkiye'nin romanda bahsettiğim işlere soyunması durumunda, ülkenin hedef olabileceği endişesini elbet hem vatandaş hem de bu coğrafyayı uzun süredir çalışan bir gazeteci olarak taşıyorum, ama romanımı yazmakta amaç bu konuda hükümeti falan uyarmak değildi. Sadece dediğim gibi gerçekçi ve ayakları yere basan bir hikaye olsun istedim ve buna odaklandım. Hiç bir ülkenin siyaseti romanlarla belirlenmez. İddia sahibi arkadaşların hayal gücü bir hayli genişmiş :)
Seçim sonuçları, ülkenin 21. yüzyıldaki duruşunu belirleyecek
Bundan sonrasında Türkiye Kürt meselesini kısa zamanda çözemez ve iç barışını sağlayamazsa, sivil ve özgürlükçü bir anayasa yazamazsa ve risk alan dış politikasını sürdürmeye devam ederse, başımızın çok ağrıyacağı kanaatindeyim. Başbakanın sakinleşmesi, hukukun önünü açması ve bir an evvel eski reformcu çizgisine dönmesi gerekiyor, ama bu kadar iddia ve şamatadan sonra bu mümkün mü, emin değilim. Özetle, Türkiye için gelecek ya çok parlak ya da karanlık. Ne yazık ki ikisinin arasındaki garantici yolda daha uzun süre yürüyebileceğimizi sanmıyorum. Önümüzdeki seçimlerde ortaya çıkacak siyasi tablo, ülkenin 21. yüzyıldaki duruşunu belirleyecek."
Ali Çimen kimdir?
1971 yılında İstanbul/Üsküdar'da doğan yazar, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra yükseköğrenimini bir süre Karadeniz Teknik Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü'nde sürdürdü. Ardından 1991’de İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümündeki eğitimiyle eş zamanlı olarak Zaman gazetesinde gazetecilik serüvenine başladı. Uzun yıllar gazetenin İstanbul'daki merkezinde Dış Haberler, Haber Merkezi ve Magazin servislerinde çevirmen, muhabir, redaktör ve editör olarak görev yaptı. Aynı gazetenin Frankfurt, Amsterdam ve Londra merkezlerinde de uzun süre çalışan yazar, gazetecilik kariyerini halen Fransa'da, uluslararası haber kanalı Euronews'te uluslararası muhabir olarak sürdürüyor. Uluslararası basın kartı sahibi olan Ali Çimen, İngilizce, Almanca, Hollandaca, Fransızca ve İtalyanca bilmektedir.
