TİC Holding Header
  • USD 32.573
  • EUR 34.973
  • Altın 2426.506
  • BIST 100 9716.56
  • Siyaset

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi

İzmir Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İsrail mallarına boykot çağrısı ile ilgili olarak, Türkiye bugün yine asla tereddüt etmeden Suriye’ye kapısını açtığı gibi hiçbir şekilde sorgulamadan Yahudi topluğuna sonuna kadar kapısını açacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi
İZMİR / İHA - Ekonomi Bakanlığı, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İzmir Ticaret Borsası (İTB), Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Deniz Ticaret Odası (DTO), İzmir Ticaret Odası (İTO) ve Yeni Asır gazetesinin organizasyonuyla düzenlenen İzmir Ekonomi Zirvesi, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanları, milletvekilleri ve iş adamlarının katılımıyla gerçekleşti.

İzmir ekonomisinin masaya yatırıldığı toplantıda konuşan Bakan Zeybekçi, İsrail’in Gazze saldırısı sonrası özellikle sosyal medyada İsrail mallarına yönelik boykot çağrılarını değerlendirdi. Zeybekçi şöyle konuştu: “Bu topraklar 1500’lü yıllarda İspanya’da, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nda zulüm gören ve soykırıma uğrayan Yahudilere kucağını açtı. Onları korudu. Kayıtsız ve şartsız olarak onlara ülkelerini açtı. Onları kendi kardeşi bildi.

Cumhuriyet döneminde onları kayıtsız şartsız onları kardeşimiz olarak gördük. Bugün aynı şey olsun yine asla tereddüt etmeden Suriye’ye kapısını açtığı gibi hiçbir şekilde sorgulamadan Yahudi topluğuna sonuna kadar kapısını açacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bugün İsrail Hükumeti’nin Gazze’de yaptığı zulmü kabul etmek mümkün değil ama bir şeyi karıştırmamak lazım, bir şeyden kaçınmamız lazım. İsrail Hükumeti’ni protesto eden Musevi vatandaşlar da var. Bu boykotla ilgili söylemlere dikkat etmemiz gerekiyor. Kınadığımız, vahşetle ve katliamla suçladığımız İsrail Hükümeti’nin yanlış uygulamalarıdır. Yoksa 5.5 milyar dolarlık ticaret hacmi olan iki ülkenin şirketleri ve insanları hedefimiz ve kastımız değil. Yani burada dengeyi attığımız adımları, söylediğimiz sözleri iyi söylemek zorundayız. Kimseyi incitmeden yapmak zorundayız. Bu sıkıntılı dönemlerin geçeceğine, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin, siyasi ilişkilerinin yeniden iyi noktalarına geleceğine inanıyorum. Bazı yerlerde sanki hükümetimiz boykot çağrısında bulunmuş, boykot yapılmasını istemiş gibi söylemeye çalışılmıştır. Biz öyle bir şey söylemedik. Başbakanımızın ağzından tam tersi, benim söylediğime paralel sözler söylemiştir. Çok dikkat etmemiz lazım.”

“ÇOK FARKLI SINIR BELİRLEMELERİNE GEBE OLACAK”
Konuşmasında siyasi konulara girmeyeceğini belirten Zeybekçi, “Bu bir İzmir toplantısıydı. Siyasi anlamda yapılan konuşmalara cevap vermeyeceğim. O konulara girmeyeceğim çünkü gündem maddemiz İzmir. Türkiye’de çok olağanüstü haller yaşıyoruz. İnanılmaz günler yaşıyoruz. Türkiye’nin bir haftada yaşadığı gündemi, Kuzey Avrupa veya Batı Avrupa ülkelerine götürüp de bin yılda yaşayın diye verin. O ülke darmadağın olur. Etrafımıza baktığımızda bu olumsuzlukları biz istemedik maalesef bu coğrafya böyle. 150 yıldan beri oynanıyor. 1940’tan itibaren sınırlarla ilgili 2. müdahale yapılıyor. Cetvelle çizilen sınırların yerinde durması mümkün değil. Bu hareketlilik devam edecek.

Pergel ve cetvelle çizilen sınırlar yeniden cetvelle çizilme gayretine gidildiği zaman çok farklı sınır belirlemelerine gebe kalacak. Bu yaşanacak kaçışımız yok. Türkiye olarak biz bu yeni oluşan sitemde belirleyici olmanın gayreti içinde olacağız. Misak-ı Milli sınırlarımızı yeniden kontrol edeceğiz. Bölge coğrafyasındaki akraba topluluklarımıza bakacağız” ifadelerini kullandı.

“BU PARLAMENTER YAPI TIKANDI”
‘10 Ağustos’tan sonra sonuç ne olursa olsun kötü olacak’ dendiğini ve hayretle izlediğini kaydeden Zeybekçi sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de siyasetin problemleri var. Bu sistem tıkandı. Bu palamenter yapı bu haliyle tıkandı. Bu yapı, iktidar ümidi olan bir muhalefet üretmediği sürece, muhalefet yoldan geçen demokrasi ve hukuk dışı her türlü şeyin peşine takılıp gittiği sürece maalesef bu konuşmalara şahit olacağız. 10 Ağustos’tan sonra elimize ne geçecek Türkiye kötü olursa? Olmayacak arkadaşlar. 30 Mart’ta da beklenti buydu bütün dünya sıraya girdi. Türkiye büyümeyecek dendi. Türkiye ihracatta orta vadeli hedef doğrultusunda yüzde 10 artacak dedik. İhracat yüzde 10 seviyelerinde artarken tüketmediğimiz zaman hiçbir şey kaybetmediğimiz ithalat sabit seviyede kalıyor. Tarihi başarı ile ihracattın ithalatı karşılama oranı yüzde 70’lere geldi. Dış ticaret açığında bu daralma cari açığa çok ciddi şekilde etki yapıyor. Cari açık daralıyor. Bir yerlere muhtaç olduğumuz alan daralıyor. Belimizin kamburu kalkıyor. Cari açık yüzde 6.4 hedeflendi bu yıl sonu itibariyle. Türkiye’de cari açık orta vadeli programda yüzde 6.4’ten çok daha iyi. Yüzde 5.5 seviyelerine yaklaşır seviyede cari açık tamamlayacak bu sene Türkiye. Üzülüyorum birileri için, el ovuşturanlar için. Türkiye kötü olmayacak hiç beklenmedik yerlerde olacak.”

“TÜRKİYE BOŞ DURMUYOR”
Zeybekçi, "Irak’ta problem var, biz yaratmadık ama etkileniyoruz. Irak bizim 2. büyük ihracat pazarımız. 12 milyar dolar ihracat yaptığımız yer. 10 Haziran-20 Temmuz 2013 ve 10 Haziran-20 Temmuz 2014 aralığındaki ihracat yüzde 34 aşağı indi. Devam etmesi halinde yılsonu 2,5 milyar dolar ihracat azalması yaşayacağız ama dün itibariyle Irak’la kaybettiğimiz rakamda yüzde 10’luk artış yaşıyoruz. Başka pazarlarda gücümüzü artırıyoruz. Türkiye boş durmuyor. Hiç merak etmeyin çok yakın gelecekte cari açık gibi problemlerin hepsinden sağlıklı şekilde kurtulacak. İhracatta çok yakın tarihte dünyayı hallaç pamuğu gibi atmayı istiyoruz" diye konuştu.

“BÖLGESEL PLANLARDA ŞEHİR AYRIMI YOKTUR”
Türkiye ve İzmir’i birbirine çok benzettiğini söyleyen Zeybekçi, zirvede Manisa’nın İzmir’den daha çok sanayisi olmasına yönelik eleştirilerine de şöyle cevap verdi: “’Manisa şöyle oldu biz böyle olduk’ demek İzmir’e haksızlık olur. İzmir bir başkenttir. Bölgesel planlarda şehir ayrımı yoktur. Bir bütün olarak planlanır. Manisa’da sanayi var İzmir’e de olsun öyle değil. Eğeri yatırım Manisa’ya gidiyorsa onun önünde engel olamazsınız. Ne kadar teşvik verirsek verelim. Teşvik ederken farklı şekilde teşvik etmek lazım bugün yaptığımız teşvik sistemi mantık itibariyle doğrudur. İzmir’i Körfez’in içinde sıkıştırmak değil, Manisa, Uşak, Muğla ve Denizli'siyle dağıtarak Türkiye gibi yapacağız.”

“İHRACATI ÖĞRETEN ŞEHİR GERİYE DÜŞTÜ”
Zirvede konuşan AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım da ulaştırmanın yatırım konusunda çok önemli olduğunu söyledi. ‘Ulaşamadığınız yer sizin değildir’ prensibinin dikkat çektiğini kaydeden Yıldırım, İzmir ve Türkiye’de yapılan yolların ekonomiye olan katkılarını anlattı. Bunların yeterli olmadığını dile getiren Yıldırım, “İnsan hayatından daha büyük yatırım yok. Can ve mal emniyeti yoksa yatırım yapılmıyor. Çözüm süreci ülkemizde çok önemli bir adımdır. Siyaseten çok riskli bir adım olmasına rağmen iktidarımız bu adımı atmaktan kaçınmamıştır. Çünkü 35 yıllık bir kaybımız var. 30 binden fazla insanımız 400-500 milyarlık kaynağımız heba oldu gitti. Türkiye’nin enerjisinin artık boşa gitmemesi lazım. İzmir ticareti Türkiye’ye öğretmiş bir şehir. İzmir ihracatta niye geri gidiyor bunun irdelenmesi lazım. Diğer bölgelerde 4.45 büyüme varken İzmir’in büyümesi 3.35’te kalmış. İhracatı öğreten şehir, Kocaeli ve Bursa’nın gerisine düşmüş” dedi.

“TEŞVİK SİSTEMİYLE İLGİLİ İZMİR’İN BEKLENTİLERİ VAR”
Yatırımcının önünü açmak yerine gereken her türlü eziyetin gösterildiğini savunan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes kendine düşen payını alsın. Burada genel bir aksaklığımız var bunun bilinmesi lazım. Zaman ekonomisi kamu yönetiminde yok. Memur için zaman 65 yaştır. Siyasetçi için zaman 4 yıldır. Bu iki zaman aralığı uyuşmadığı için maalesef işler zamanında yapılmıyor. Bizim görevimiz süreçleri değil sonuçları konuşmaktır. Yapılacak tüm yatırımlarda hepimizin görevi zaman ekonomisinin paranın daha önünde olduğu gerçeğini görüp hızlı hareket edip karar vermektir. Zaman kayıpları birçok fırsatların kaçmasına neden oluyor. Teşvik sistemi ile ilgili İzmir’in beklentileri var. teşvik sistemi Manisa ile kıyaslanıyor. İzmir ve Manisa Sabuncubeli ile birleşmiş olacak. Her gün İzmir’den Manisa’ya 10 binden fazla kişi geliyor. Şehirlerin birleşmesinde mahsur yok ama asimetrik durum olması İzmir’in aleyhine sonuç doğuyor. Bunu görmek lazım.”

“GEREKİRSE ÖNLERİNE HALI SERECEĞİZ”
İzmir’in hak ettiği yatırımları alabilmesi için önce alt yapıdan başlamak üzere görevlerini yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini söyleyen Yıldırım, "Bundan sonra üst yapıya çalışacak olanlarda sıra. Yatırımcı artık şunu bahane edemez; ‘yol yok gidemiyoruz, havaalanı yok gidemiyoruz, deniz limanları yok gidemiyoruz.’ Bunlar mazeret olmaktan hemen hemen çıktı. Bundan sonra yatırımcının gelmesini beklemeyeceğiz. Biz İzmir’in karar vericileri gidip yatırımcıları kendimiz arayıp bulup onların buraya gelmesi için ikna edeceğiz. Gerekirse önlerine halı bile sereceğiz. Dünyada kalkınan şehirler böyle yapıyor” diye konuştu.

“BAZI ŞEYLERİ FARK ETMEK İÇİN MAKAMLARI BIRAKMAK GEREKİYORMUŞ”
Zirvede Binali Yıldırım’ın ardından konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ise Yıldırım’ın kendisinin söyleyeceği şeyleri konuştuğunu belirterek, “Demek ki bazı şeyleri fark etmek için bazı makamları bırakmak gerekiyormuş. Yeni iktidara gelmiş muhalefetin partisinin milletvekili gibi konuştu. Bu ülkede taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ederiz. Bizim iddiamız şudur; Türkiye daha iyisini yapacak bir ülkedir. Atatürk’e, Menderes’e, Demirel’e , Ecevit’e, Özal’a teşekkür ederiz. Sonuçta siyaset sonuca bakar. Bugün teşvik rakamlarına baktığınızda PETKİM’i çıkarında İzmir’e bir şey kalmaz. Türkye’de İzmir işsizlik rekoru kırıyor. Oranı yüzde 15.4. Biz önümüzün açılmasını bekliyoruz. İktidardan istediğimiz; Ankara’da kapılar bize açılsın. İşlemin hızlandırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

“BEKLENTİLERLE ÇITA YÜKSELTİLDİ”
Türkiye’nin vizyonuna bakıldığında darbelere, koalisyonlara, savaşlara rağmen ortalama yüzde 5.1 kalkınma hızı sağlandığını hatırlayan Çıray şöyle devam etti: “Son 10 yılda hız yüzde 4.9’dur. Kimse miadı kendisinin başlangıcı ile kabul etmesin. Bizim iddiamız 4.9’un yüzde 6’ya çıkmasıdır. Türkiye sürdürülebilir istikrarını kaybediyor. Siyasi istikrar için şart olan yurtta sulh, cihanda sulhtur. Yurtta durum nedir, cihanda durum nedir? Türkiye’de her sabah bir şok ile uyuyan, bir şokla yatan bir ülkenin içinde yaşıyoruz. Yarın sabah kapı çalındığında sütçü mü gelecek kim gelecek bilmediğimiz, aynı darbe dönemlerinin yaşandığı bir siyasi süreçten geçiyoruz. Sayın Bakanımız çözüm sürecinden söz etti. Eğer her şeyi teslim ederseniz olay olmaz ama dün üç şehit oldu. Allah’tan rahmet diliyorum. Çözüm meselesi konusunda 57. hükümetin yaptıklarını hatırlamamak haksızlık olur. Türkiye’de ilk defa anadilde eğitim, anadilde televizyon yayınları, en büyük değişiklikler merhum Ecevit döneminde yapılmıştır. Bugün sözden başka bir şey yoktur. Beklentilerle çıta çok yükseltilmiştir Kürt kökenli vatandaşlarımız için. Eğer yükseltilen bu çıta karşılanamazsa Türkiye’yi derin başka siyasi sorunlar bekliyor.”

“SAYIN BAKANIM SABRINIZI RİCA EDİYORUM”
İktidar ve muhalefetin Türkiye’nin milli menfaati konusunda mutabakat sağlama alışkanlığını ortaya çıkarmak zorunda olduğunu ifade eden Çıray, “Yurt içinde hukuk üstünlüğünden kimse söz edemez. Yurt dışında Türkiye Libya’ya para gönderdi, şimdi Türklerin çekilmesini istiyorlar. Suriye’yi biz böldük, şimdi Kürdistan kuruluyor. Gazze’de canlar yakılıyor, burada biz sadece konuşmaya devam ediyoruz. Bir şişe kan gönderemedik. Siyasi irade koyamıyoruz. Uluslararası alandaki saygınlığımıza zarar veriyoruz. Bunları siyaset olsun diye değil ekonomiye etkileri için söylüyorum” derken, bu sırada Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye hitaben de “Ekonominin kaderini siyaset belirler. Sayın Bakanım sabrınızı rica ediyorum. Sayın Bakanım geldi söyleyeceğini söyledi, siz de gelip söyleyeceğinizi söyleyeceksiniz. Birbirimize tahammül edeceğiz demokrasi böyle bir şey işte. Biz öğrendik, çok darbelere maruz kaldık.
Biz neleri gördük. Hepimiz sabredeceğiz” dedi.

Zirvede söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve diğer konuşmacılar ise, İzmir’e teşvik verilmesi gerektiğini ve Manisa’ya göre İzmir’de sanayi olmadığını ifade ettiler.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri