TİC Holding Header
  • USD 32.33
  • EUR 35.089
  • Altın 2301.063
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

Muğla'ya özel serbest bölge

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Muğla Odaları aylık istişare toplantısına katıldı.
Muğla'ya özel serbest bölge
MUĞLA / İHA - Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) salonunda yapılan toplantıya Vali Amir Çiçek, Muğla’daki Ticaret, Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsası başkan ve yönetimleri katıldı. Toplantının açılışında konuşan Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent Karakuş, Muğla odalarının çalışmaları ve yaşanan sorunlar hakkında bilgi verdi.

“3 AY TURİZM İLE MUĞLA’YA HAKSIZLIK EDİLİYOR”
Toplantıda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Muğla dünyanın en güzel şehirlerinden ve en güzel özelliklerinin olduğu bir yer. Bu kadar daracık bir alana turizm mahkûm edilemez. 3 ay turizm yaparak Muğla’nın zenginliklerini değerlendirirseniz, Muğla’ya çok büyük haksızlık yapmış olursunuz. Muğla 12 ay ful olmalı. 3,5 milyar dolar turizm geliri var. Bu kadar devasa bir zenginlik sadece 3,5 milyar dolarlık bir paraya pazarlanamaz. En az 20-25 milyar dolarlık bir zenginlik çıkmalı Muğla turizminden. Her alanda. Denizi, tarihi, kültürü, yazı, kışı, dağı, ovası, köyü her yönden. Bu kadar zenginliğimiz var çünkü. Onun için Muğla’da bizi biz yapan değerler var. Hiçbir partili bir diğerine ben senden daha milliyetçiyim diyemez, böyle bir hakkı da yoktur. Bir başka değer de herkesi tek şemsiye altında toplayan hepimiz Muğlalıyız. Tüm siyasi partililer Muğlalıdır. Muğla söz konusu olduğu zaman Muğla şemsiyesi altında çok rahatlıkla toplanırız. Onun için hiçbir Allah’ın kulu İzmir’den gelip de Dalaman’da yapacak olduğumuz yat limanının engellenmesini cesaret edememeli. Muğla ayağa kalktığı zaman hep beraber bacakları titremeli. Sen Muğla’nın içinde yaşayanlardan daha fazla mı hak sahibisin. Tek dertleri var olmasın. İzmir’de de böyleleri var. İzmir’de taş üstüne taş koymaya kalk, yaptırmazlar. Sen gel yap, yapmaz. Böyle bir hastalık var” dedi.

MUĞLA’YA ÖZEL SERBEST BÖLGE
Bakan Zeybekci, meclise gönderilen yeni serbest bölge kanunu ile Muğla’nın özel serbest bölge olacağının altını çizdi. Bakan Zeybekci, “Muğla ve Aydın için dağlarından yağ, ovalarından bal akan bir coğrafyadır. Muğla’nın sahil şeridini ölçtüğünüz zaman o Bin 800 km. İspanya’nın hem Akdeniz, hem de Atlas Okyanusu sınırlarından daha uzun bir sınır. Ve her bir metrekaresi de, müthiş zenginliklerin olduğu bir şehir. Şimdi meclise yeni sevk ettiğimiz serbest bölgeler içinde çok özel bazı bölümler var. Maalesef ıskaladık. Yani dünya serbest bölgeler ile ilgili çok böyle büyük bir aşama kaydederken. Dünyada bunun çok başarılı örnekleri dururken, son 12 senede serbest bölgelerde istihdam edilen insan sayısı 20 bin kişiden 63 bin kişiye çıkarıldı. Şu an itibari ile yaklaşık olarak 25 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşıldı. Ama biz biraz böyle yine beceremedik, tek bir konu üzerinde hem fikir olamadık ve bu dönemi ıskaladık. Şimdi meclise gönderdiğimiz yeni serbest bölge kanununda Orman ve Su İşleri Bakanı ile vardığımız mutabakatta, ihtisas serbest bölgeler ama Muğla için ‘Özel Serbest Bölge’. Sahil boyuncu bu özel serbest bölgeler öyle olacak ki, içinde Türk yatırımcısı olacak. İçinde Türk sermayesi ve Türk emeği olacak. Tamamı da serbest bir nokta olacak. Yatı ile ve diğer ulaşım araçları ile geldiğinde ve içeri girdiğinde turizmi ile alışverişi ile sağlığı ile tam anlamı ile ticaretin çok iyi noktalara geldiği, Yunan adalarının hepsine açık olduğu, sadece Ege değil, ayrıca Akdeniz, İsrailli ise, Lübnanlısı ile, Mısırlısı ile tüm insanların geleceği özel ve dünyada bunun örneği yok. Yer tespitlerini de inşallah sizlerle birlikte nerde olacağını birlikte yaparız. Orman alanı olacak ama bir tek ağaca bile dokunmadan. Maksimum yüzde 2 bile oradaki tabiata uygun yapılaşmanın olduğu, ama içeride inanılmaz bir ticaret kapasitesinin ve hacminin olduğu serbest bölgeler ile inşallah Muğla’yı inci taneleri gibi sahilde bunları kuracağız. Sadece gelen turistlere değil, Ege ve Akdeniz havzasındaki herkesin evet gidelim diyeceği, çünkü başka kimse bunu yapamaz. Eğer Akdeniz’de ve Ege’de yat üretilecek ise, bu Türkiye’de olur artık. Türkiye’de bu ancak gerçekleştirilebilir. Bununla ilgili şu anda Antalya’da çok başarılı bir denememiz var. Şu anda 70 tane 50 metreye yakın büyük devasa lüks yatların üretildiği bir yer. Her birinin fiyatının 20, 30 ve 50 milyon dolara kadar gittiği başarılı bir örneğimiz oldu. Dünyanın ayağı artık oraya doğru dönmeye başladı. Körfez ülkelerinde hali vakti yerinde olanlar bile artık yatlarını orada yaptırmaya başladı. Ege’nin en büyük yat üretim tesisleri de artım bence burada olmalı” dedi.

SAĞLIK TURİZMİ
İki yılda yaklaşık 80 bin Türkiye’ye tedavi için gelen turistler demiyorum, tedavi amaçlı geldiği için teşvik verdiğimiz, tedavi gördüğü hastanede teşvik verdiğimiz hasta sayısı 496 bine çıktı. Artık insanlar Türkiye’ye gelmek istiyor. Gerek kozmetik amaçlarla, gerekse diğer sağlık tedavileri amacıyla Türkiye’ye giderim diyor. Türkiye’de sağlık operasyonumu geçiririm, üstelik tatilimi de yaparım, üstüne de para attırırım diyor. Şöyle 1,5 milyar nüfuslu coğrafyaya baktığımızda Türkiye’den başka daha cazip bunu yapabilecek başka bir ülke yok, başka bir coğrafya yok. Direk tedavi amaçlı. Ama ben size çok daha önemli bir şey söyleyeceğim. Yaşlanan gelişmiş ve zengin ülkeler Avrupa, Kuzey Avrupa ve Rusya dahil, Japonya, Kanada, Amerika. Bütün bu coğrafyanın en büyük problemi ve gelecekte de altından kalkamayacakları en önemli problemlerinden bir tanesi emekli ve yaşlılarına bakım. Ortalama 6 bin Euro civarında emeklinin, yani genç, dinç dinamik kendine bakanlar dahil içinde ortalama kendi ülkelerinin maliyesine maliyeti. Kimisinin 7 bin Euro’nun üzerinde. 6 bin Euro ortalaması var şu anda. Benim ülkemin farklı bir özelliği var” dedi.

GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI REVİZE EDİLDİ
Mayıs ayının 12’sinde Avrupa Birliği ile bir anlaşma üzerinde mutabık kalındığını belirten Zeybekci, “20 yıldır bir zulüm gibi başımızın üzerinde duran Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesi ile ilgili bir anlaşma imzaladık. Orada dört konu üzerinde uzlaştık. Bir; Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin karar alma mekanizmasında eşik bir hakla yer alması. İki; Üçüncü ülkelerin AB ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin otomatik olarak taraf olması, Üç; Türk ihraç ürünlerinin Avrupa Birliği sınırları içinde bire bir Avrupa Birliği ürünü gibi serbest olarak dolaşması, taşımacılığımızın, Lojistiğimizin önünde hiçbir kotanın, engelin olmaması. Dördüncü madde bu madde çok daha önemli bir madde. Gümrük Birliği anlaşması imzalanırken kapsam dışında bırakılan hizmet sektörü, kamu alımları, yani devlet ihaleleri, tarım ve gıda Gümrük Birliği kapsamına girecek. Hizmet sektörü demek işte bu demek. Biz o ülkeler ile sosyal güvenlik anlaşmasını da yaptığımız zaman o ülkenin emeklisi, aynı benim vatandaşım gibi, benim ülkemin emeklisi aynı onların vatandaşı gibi bunu sağladığımız zaman işte o zaman biz Muğla’yı 3,5 milyara değil, 20 milyara, 30 milyar ve 40 milyar dolara ciroya bile beğenmez hale geliriz. Düşünsenize, çok mu sıcak geldi, gel seni dağdaki tesislere götüreyim, sen sıcak mı istiyorsun, deniz mi istiyorsun gel seni aşağıya götüreyim. Böyle imkânlar sunduğumuz zaman ki bunu dünyada sağlayacak bir başka ülke yok” dedi.

“REEL SEKTÖR OLMAZSA, BİR TEK MEMURUN MAAŞI ÖDENMEZ”
Türkiye’de milletin canı sıkıldığı zaman, millet tepki koyduğu zaman çok güçlü iktidar üretebildiğini, ama ne yaparsa yapsın, asla güçlü muhalefet üretemediğini belirten Zeybekci, “Zannediyorlar ki Türkiye’de bir kapı var ve o kapıyı açıyorsun ve kapının arkasında hazineler dolu ve oradan Türkiye’de maaş ödüyorsun. Öyle zannediyorlar. Türkiye’de reel sektör olmadıktan sonra bir tek memurun bile maaşı ödenmez, devlet çalışmaz, bayrak dalgalanmaz. Onu da söyleyeyim. Üretmeden, çalışmadan, gayret etmeden yaşamaya kalkan milletler başkalarını esiri olmaya mahkûmdur. Türkiye’nin en büyük problemi, ama tek ve en önemli problemi, Türkiye’de bu sistem, milletin canı sıkıldığı zaman, millet tepki koyduğu zaman çok güçlü iktidar üretebiliyor. Ama ne yaparsa yapsın, asla güçlü muhalefet üretemiyor. Bizim en büyük problemimiz, hem ekonomik, hem ticari, hem demokratik, hem hukuk, hem de insani en büyük problemimiz iktidar ümidi olmayan muhalefet. Türkiye sistemini gözden geçirmek zorunda. Ortada bir vaka var. Milletin idaresi ile iktidara gelme ümidi olmadığı zaman muhalefet yoldan geçen gayri demokratik, gayri hukuki ne varsa peşine takılarak iktidar olma ümidi içinde, çaresizlik içine giriyor. Türkiye olarak her şeyden önce bunları düzeltmemiz gerekiyor. Bunun karşılığı ve muhatabı A partisi B partisi değil, ben ülkem için söylüyordum bunları. Doğrularda mutabık olmamız lazım” dedi.
Yorum Yazın