TİC Holding Header
  • USD 32.428
  • EUR 35.064
  • Altın 2326.442
  • BIST 100 8880.09
  • Röportaj

'Biz yönümüzü Kabe'ye sırtımızı da Türkiye'ye dayamışız'

Türkmen-Der Başkanı Öztürk, 'Türkmenlerin önlerinde Allah arkalarında da Türkiye'leri var, Türkmenler çok güzel söylüyorlar, ‘Biz yönümüzü Kabe’ye sırtımızı da Türkiye'ye dayamışız.' dedi.
'Biz yönümüzü Kabe'ye sırtımızı da Türkiye'ye dayamışız'
CRA - Türkmen-Der Başkanı Mehmet Ali Öztürk, OGÜNHABER'e yaptığı açıklamada, 'Biz beş yüz yıldır dağdayız, Yavuz Sultan Selim bizi bıraktı Kudüs ve Mescid'i Aksa'nın yolu buradan geçer.' dedi.

Osmanlı'nın geride bıraktığı topraklarda, Osmanlı'nın Türkiye'ye emanetiBayır-Bucak Türkmenleri son dönemde varoluş savaşı veriyor. Yüzyıllardır yaşadığı coğrafyada dilleri yasaklanan, toprakları elinden alınan, Türkiye ile bağları kopartılan, asimile edilmeye çalışılan Türkmenler, atayurtlarını savunmak için savaşıyorlar.

Son dönemde adını sık sık duyduğumuz Bayır-Bucak Türkmenleri kimlerdir? Türkmendağı'nda kim, kime karşı savaşıyor, savunulan bölgenin önemi ve hangi güçler devrede?

Bu çok merak edilen soruları OGÜNHABER olarak Suriye'deki TÜRKMEN-DER Başkanı Mehmet Ali Öztürk'e sorduk. Kendisiyle savaşın seyri, bölgede bulunan güç unsurları, büyük güçlere kendi imkanlarıyla direnen Türkmen savaşçıları hakkında merak edilenleri konuştuk.

Bayır Bucak Türkmenleri kimdir ?

1939 yılında Hatay'ın anavatana katılması sırasında Bayır Bucak bölgesi Suriye'de kaldı. Suriye Türkleri ya da Suriye Türkmenleri, Suriye'de yaşayan Türk azınlıktır.

Günümüzde ağırlıklı olarak Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadırlar. Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culap Türkmeni, Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir.

Türkmen Dağı'nda neler oluyor?

2011 Temmuz’undan beri süre gelen eylemler sonucunda, 2012'nin ortaları gibi Suriye'deki Türkmenler Lazkiye bölgesinden Türkmen Dağı ve Halep kırsalındaki Türkmenler ayağa kalktılar ve kendi köylerini oradaki devletin denetimini sağlayan karakollardan, askerlerden, polislerden, devlet dairelerini işleten amir memur vs. onları kendi köylerinden dışarıya çıkardılar. Peşinden silahlı müdahale geldi ve uçaklarla vurmaya başladırlar.

Mücahitler bu arada karakollardan, askeri kışlalardan aldıkları silahlarla güçlü bir şekilde rejime karşı tavır koymaya başladılar. Dışarıdan müdahaleler olmaya başladı ve uçaklarla vurmaya başladılar. Hava saldırıları başlayınca bölgeden Türkiye tarafına göç etmeye başladılar. Türkiye'den Allah razı olsun Bayır Bucak Türkmenleri'nin bir çoğu Osmaniye'de Cevdetiye Beldesi'ndeki çadır kentte yaklaşık 13-14 bin civarında, Yayla Dağı'nda 8.000 kişilik bir kamp,  sınırın hemen bitişiğinde de 200 dönümlük bir araziye çadırkent kuruldu, bırakıp gitmek istemeyen ya da mücahit ailelerden oluşan sınırın 200 metre uzağında nüfusunu tam olarak bilmediğimiz bir kitle var.

Kızıldağ Türkmen Dağı'nın yollarına ve köylerine hakim bir bölge, Kızıldağ rejimin eline geçtikten sonra ne gibi tehlike unsurları oluştu?

Kızıldağ ele geçirilmeden önce yaklaşık on gündür yoğun bir bombardıman altındaydı. Kızıldağ ele geçirebilmek için (bilindiği gibi dağ tüm bölgeye hakim) o dağa ulaşabilecek tüm yolları, geçişleri bombaladılar.

Öyle bombalar ki bir evi bombaladığında evin toprağa gömüldüğünü düşünün... 

Bir yol vurduğunda 30 metrelik uçurumlar açıldı..

Fakat mücahitlerimiz ne yaptılar, dağlardan yol açtılar, geceleri çalıştılar orası çok önemli bir yerdi ve neticesinde dördüncü günü geri aldık Kızıldağ'ı Allahın izniyle...

Yoğun bombardıman altındasınız İslam Dünyası'ndan beklentileriniz nelerdir?

Öncelikle mücahitlerin kendilerini savunmaları için ağır silahlara ihtiyaçları vardır. Sınırın diğer tarafında olan çadırkentlerde ise normal bir ailenin ihtiyaçları ne ise onların karşılanmasını talep ediyoruz. Önümüz kış, şartlar zorlaşıyor sağlık malzemelerinden tutun çocuk bezlerine kadar ihtiyaç vardır. 

Bizim orda hem dindaşlarımız var hem soydaşlarımız var. Türkmen Dağı'nda Kürt köyü de var, Arap köyü de var soydaşlarımız değil bunlar sonuçta mazlumlar, mazlumun dini imanı sorulur mu, sorulmaz. Etnik kimlik sorulmaz bu hristiyanda olsa musevi de olsa mazlum mazlumdur.

Rejim işgaline karşı Türkmen Dağı'nda kimler direniyor?

İki büyük grup var; bir tanesi Ahraruş Şam, tamamen oranın yerel halkından oluşan, liderleri teknotrat okumuş insanlardan oluşur, yirmi kişi şehit olur yerine bir 20 kişi daha gelir böyle bir yapı vardır. Bir diğeri Nusra Hareketi vardır, El Kaide kökenli olmasına rağmen gruplar, bir çok grup orada bir araya gelmişler o radikallikleri, sivri bakışları, yumuşamış, cihad vardır, insanları reddeden onları cennete davet etmeden cehenneme iten yapı törpülenmiş belli bir yumuşama meydana gelmiştir. 

Doğu Türkistan'dan gelen Mücahitler vardır ve aileleriyle birlikte gelmişlerdir. Onlar Türkmen Dağı'ndadır ağırlıklı olarak, bu çok önemlidir. Şu süreçte çıkan çatışmalarda en ön cephelerde şehit olmuşlardır. Bugün ki Kızıldağ'ın alınmasında da onlar sayılarıyla çoğunluktadırlar. 

Çeçen Mücahitler vardır onlarda mazlum Suriye halkına yardıma gelmişlerdir. Özbek İmam Buhari Tugayı  dediğimiz Özbek Mücahitler vardır. Dünyanın her yerinde Allah rızası için mazlumların yanında olmak için gelen insanlar var. Kesinlikle şunu belirtmek istiyorum IŞİD haricindeki diğer muhaliflerin hiç birisi tekfirci bir anlayışa sahip değildirler. İstedikleri adil bir şekilde, Suriye tek parça olsun her mezhep , her grup, her etnik yapı kendi hakkını alsın mantığı vardır.
Bu arada da tekfircileri birileri kullanmış ve IŞİD çıkmıştır aradan. Lazkiye'de yok Türkmen Dağı'nda IŞİD yok, iki üç sene önce geldiler üç ay kaldılar ağızlarının payını alıp gittiler. İlk onlara kurşunu sıkan Türkmenler'dir. 

Rusya neden rejime destek sağlıyor?

Oranın stratejik bölge olması ve dolasıyla rakım olarak da Suriye'nin yüksek bölgesidir. Türkmen Dağı, doğası ve ormanı bakımından ve denize tek sıfır bölgesidir. Türkmen Dağı'nın 40 kilometre ötesinde Lazkiye vardır. Lazkiye'de sivil halk olduğundan dolayı oraya herhangi bir müdahale yapılamıyor. Rusya Hafız Esad döneminden bu yana Suriye Rusya'nın bir müttefiğidir. Rusya'nın her zaman Tartus Limanı dediğimiz limanda askeri gemileri vardır. Suriye Ordusu'nu eğitir, tanklar, silahlar hepsi Rus malıdır ve sürekli iç içedirler. Uluslararası anlaşma gereği sürekli bir askeri güç bulunduruyorlar.  Bugün bu siyasi boşluktan dolayı IŞİD'i bahane ederek bölgeye girmektedirler. Rusya da bu oyuna dahil oldu. Afganistan'da, Çeçenistan'da kendi tarihinde her zaman olduğu gibi kanlı bir şekilde oldu...

Kurtuluş Savaşında baltayla, orakla, bıçakla insanlarımız savaştı. Uçakla gelmiyordu insanlar karşıdan piyade ile gelirdi topa , tanka karşı mermisi bitinceye kadar savaşıyordunuz, hatta ağır kayıplar veriliyordu ama oraya gidebiliyordunuz. Bugün öyle bir şey yok havadan saldırıyor eliniz kolunuz bağlı, yani 2500 metre menzilleri var mücahitlerin havaya, onlar 5000 metreden varil bombası bırakıyor Halep’e, Türkmen Dağı’na. Belki şu saatlerde üç dört tane düştü, düştüğü yerde dört beş katlı bir apartmanı paramparça ediyor. Oranın bodrum katlarında şehit çocukları var, aileler var, sayısız kadınlar çocuklar var, orayı bırakmak istemeyen vatan sevgisi yada çaresizlik diyelim adına. 

Ama orada bir hava savunma sistemi olsa işte bugün olduğu gibi Türkiye'nin nasıl hava sahası varsa kendisine sınır ihlali yapan düşmanını nasıl durdurdu, aynı şekilde mücahitlerin de elinde o imkanı olsa bunların yapabileceği bir şey yok çün ki piyade savaşına gelmiyorlar ruh yok iman yok ....

İran boyutunu es geçmek istemiyorum sahada İran çok güçlü bir şekilde var bunun sebebi de Lübnan Hizbullah'ı var Suriye ile bitişik. Orada Şia'nın bir Ehli Sünnet düşmanlığı vardır. Bunu insanlarımız anlayamıyorlar, yani Yavuz Sultan Selim döneminde Şah İsmail Türkmen'dir, Sultan Selim de Türkmen'dir ama savaşmışlardır. 

Neden Şia'nın Sünni kesime karşı kadim bir düşmanlığı vardır?

Şia ortaya çıktığı günden bugüne Hz. Hüseyinin şehadetini , Hz. Alinin hilafetini bahane ederler hep savaşmak üzere programlanmışlardır. Şia, gayri müslim yani Hristiyan, Yahudi, Musevileri hiçbir zaman hedef almamış, hep sünnilerle savaşmıştır, 1400 senedir de bu böyledir. Sözde İsrail düşmanı olan militan Hizbullah sahaya girmiştir iki yıl öncesine kadar kendi ifadeleri 1600 Hizbullah militanı ağırlıklı olarak Türkmen Dağı olmak üzere Suriye genelinde kayıp vermişlerdir. Şii Afgan Hazara Türkleri getirmişlerdir bu çok önemli. Bizim soydaşlarımız ama  200 tane Hazar Türkü Türkmen Dağı'nda öldürülmüştür. 

Bunların canlı yakalananlarına sorulduğunda siz buraya niye geldiniz ? Biz buraya Hz. Zeyneb'in türbesini korumaya geldik, e kardeşim Hz. Zeynep bizim üstelik türbe burada değil 300 km. ilerde güvenli bölge dediğimiz yerdedir. Karşılığında maaş aldıklarını ailelerine bakıldığı gibi ifadeler vermişlerdir. 

Kimse gündeme getirmiyor bugüne kadar benim takip edebildiğim kadar 16-17 tane resmi İran Generali Suriye sahasında öldürülmüştür. Dün Kasım Süleymani denilen Yemendeki, Irak'taki operasyonları organize eden İran’a göre efsane general olan Kasım Süleymani Halep'te bombalı bir saldırıya uğramıştır. Bunlar hiç gündeme gelmemektedir basında. 

Sizce Türkiye'nin saldırıların başladığı andan itibaren tepkisi ne oldu, nasıl karşılıyorsunuz ? Beklentileriniz nelerdir?

Türkmenler çok güzel söylüyorlar, ‘biz yönümüzü Kabe’ye sırtımızı da Türkiye'ye dayamışız....

Önlerinde Allah arkalarında da Türkiye'leri var. 

Diğer bir ifadeleri, biz beş yüz yıldır dağdayız, Yavuz Sultan Selim bizi bıraktı Kudüs ve Mescid'i Aksa'nın yolu buradan geçer.

Röportaj: Belgiz Öztürk - Recep Berber
Yorum Yazın