TİC Holding Header
  • USD 32.342
  • EUR 35.128
  • Altın 2234.999
  • BIST 100 8753.67
  • Siyaset

Erken seçim bir güvenlik, bir beka meselesi

Güvenlik ve Strateji Uzmanı Ağar, devletin seçimin erken yapılmasını bir güvenlik, bir beka meselesi olarak algılayıp o şekilde davrandığını söyledi.
Erken seçim bir güvenlik, bir beka meselesi
AA - Güvenlik ve Strateji Uzmanı Abdullah Ağar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin son zamanlarda çok sert bir mücadelenin içinde olduğunu söyledi. 

Darbe girişiminden sonra özellikle YPG ve PKK ile hem sınır içinde hem sınır ötesinde ve DEAŞ'la da Fırat Kalkanı Harekatı'na girişilen bir mücadele gerçekleştiğini aktaran Ağar, "Bunlar kendi dinamikleri içerisinde çok sert oldu. Hatta ve hatta öyle ki özellikle Fırat Kalkanı'nda silahlı kuvvetlerimizin bir şekilde DEAŞ tarafından mağlubiyet yaşaması için çok uğraşıldı." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı'nda 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın hiç tanık olmadığı bir tahkimatla mücadele etmek zorunda kaldığını anlatan Ağar, şöyle devam etti:
"Bu tahkimatın içerisinde binlerce teröristle mücadele etmek zorunda kaldık. Bu sahada yaşamış olduğumuz mücadelelerden de bunlarla birlikte bütün milli güçlü unsurları ilgilendiren hem içeriden hem dışarıdan sayısız tehdit ve manipülasyonla karşı karşıya kaldık. Bu aslında çağımızın savaşı demek. Türkiye çağımızın uygulanmakta olan dördüncü nesil savaşının hedefi halinde. Devletin aklı bunu biliyor. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra orta irtifadan seyredercesine Türkiye'de OHAL ilan edildi. Bu aslında o günün koşullarında sıkıyönetim de olabilirdi. Devlet OHAL'i tercih etti ve OHAL ile birlikte başta terör örgütleriyle mücadele ve bu mücadeleyle birlikte ortaya çıkan süreci kendi istediği şekilde yönetmek ve yönlendirmek istedi."

Ağar, Türkiye'nin bölgede yaşanana sıkıntılar yüzünden göç alması nedeniyle değişim sürecine girdiğinin altını çizdi.

Erken seçim kararı

Ağar, böyle bir atmosferde 2019'a kadar ortaya çıkabilecek olası belirsizlikler, sıkışmalar, hassasiyetler ve şu ana kadar yapılan mücadelelerin neden olduğu bazı birikimlerin bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Sonuçta devlet dedi ki, 'Ben devletim.' Devletin ve kamunun güvenliği nedeniyle temel refleks üzerine bir erken seçim kararını aldığını ön görmemiz gerekiyor. Aslında sadece güvenlik kavramı içerisinde değil, güvenlik kavramının kuşatmış olduğu bütün alanlarla ilgili temel bir yaklaşım var. Devlet, bir şekilde hem siyasi hem kültürel, ekonomik, bilimsel, teknolojik, coğrafi ve moral değerleri açısından bu seçimin erken yapılmasını bir güvenlik, bir beka meselesi olarak algılayıp o şekilde davrandı. Şu an bunu tam anlamıyla karşı karşıya kalabileceği tehditlerin ve bu tehditleri üretebilecek unsurlara karşı yaptı bunu. Tabii şimdi her karşı eylemin zamanca bir hazırlığa ihtiyacı var. Bir karar safhası var, bir yığınak safhası var, bir sızma, yerleşme safhası var keşif ve uygulama safhası var." 

"Karar verme mekanizmaları uyum içerisinde olmalı"

Erken seçim kararının Türkiye'ye karşı tehdit üreten gerek yerel gerekse bölgesel ve küresel aktörlere zamanca fırsat sunulmamak üzere alınmış bir karar olduğunun altını çizen Ağar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Belki iç siyasi dengeler ve iç siyasi dengelerin kendine özgü politikaları ama ben açıkçası bu fotoğrafı böyle görmüyorum. Küresel fotoğrafta küresel anlamda ortaya çıkan tehditlerin Türkiye'ye olan yansımalarını göz önünde bulundurarak 'primer' faktör olarak değerlendirilen ve bu doğrultuda bir seçim yapma tercihi olarak değerlendiriyorum. Özellikle yakın dönemde Türkiye'nin sınır ötesi alanlar, özellikle Münbiç'te ve Fırat'ın doğusundaki alanlarda Irak'ın kuzeyindeki alanlarda ve tartışmalı bölgelerinde gerek siyasi gerek diplomatik gerekse askeri etkilerinin olacağı bir süreç var önümüzde. Bu sürecin etkili bir şekilde yönetilebilmesi için Türkiye'deki karar verme mekanizmalarının bu süreçte uyum içerisinde hareket ediyor olması lazım. Bu yapılabildiği takdirde ülkenin bekasıyla ilgili olumlu sonuçlar alınır.

Her yapılan yığınağın mutlaka ekonomik anlamda bir karşılığı var. Bunun üretmiş olduğu risklerin de minimize edilmesi için çünkü hem geçmişte yaşananlar var hem de gelecekte yaşanacaklar var. Bunu seçim iklimine girmiş bir ülkede arzu edildiği şekilde yapılabilmesi o kadar kolay değil çünkü sonuçta toplumda birtakım dalgalanmalara ve kırılmalara da sebebiyet verebilir. Hem dışarıdaki mücadelenin ve içerideki mücadelenin topluma olan maliyetini hep beraber ahenkli bir şekilde yönetilmesi gerekiyor ki arzu edilen sonuçlar ortaya çıksın." 
Yorum Yazın