Erdoğan'ın gözleri ve sözleri değişim diyor...

Urfa’da bir meczub çıkıyor Atatürk Büstüne saldırıyor,
Erdoğan'ın gözleri ve sözleri değişim diyor...

İstanbul’da bir Güvenlik Görevlisi durumdan vazife çıkartıyor; bir bayanı kıyafeti nedeniyle parktan atmaya çalışıyor.

Bunlar tesadüfi ve spontane olaylar mı acaba,
Burnuma pis bir provokasyon kokusu geliyor,
Sanki, bir “karanlık el” devreye giriyor;
“Bireysel hayat hakkına” ve herkesin müştereği olan Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi varlığına saldırı var algısı yaratmaya çalışıyor.
Peşinden de hemen bir koro başlıyor söylenmeye….
Sistematik “kriz ve kaos” üretim süreçlerinin fitili ateşleniyor.

(Bu arada; artık Atatürk ve Atatürk’çülükle uğraşmayı bıraksın herkes.
Geçmiş kendi geçmişimiz, rövanşizmin cenderesine düşmeyelim.
Enerjimizi geçmişle uğraşarak boşa harcamayalım.
Eller kuyumuzu kazarken, onlara çanak tutacak adımlar atmayalım.
Yahu olağanüstülükler çağındayız. Herşeyin hızı bu kadar artmışken; biz neden hala kendi kendimizle dövüşte, kavgadayız.
Yeni dünya dizaynı yapılırken biz neden içe kapanmacılık yapıyoruz.
Biz neden enerjimizi boşa tüketiyoruz.
Neden hala devlet yönetiminin dünyevi bir eylem ve yönetişim olduğunun farkında değiliz.
Neden hala devlete sadakat esaslı ehliyet ve liyakat gibi geniş bir perspektif yerine; şucu, bucu, ocu gibi saiklerle tercihler yapıyoruz…
Aklım, hafsalam almıyor bazen yapılan basitlikleri, atılan sığ adımları, yapılan çiğ tercihleri….)


Zamansız şekilde Müftüler nikah kıyma ile yetkilendiriliyor.
Gerçi bunun zamanlı veya zamansızlığı olmaz da…
Müftüler ve müftülükler Nikah kıysa ne olur kıymasa ne olur,
Rejim mi değişir, yoksa kıyarsa başımız göğe mi erer.
Hiçbir şey olmaz,
Resmi Nikahı belediye kıymış veya müftülük kıymış ne olacak ki,
Bir bardak suda fırtına koparılıyor,
Kriz tellalı CHP bağırıyor; “Rejimin dibine dinamit koymaktır bu” diye,
Hadi oradan…
Yahu bu rejim bu kadar basit mi ki; dibine  her isteyen dinamit koyabilsin.
Ama bu yetkilendirmenin ne gereği vardı şimdi,
Bu da başka bir lüzumsuzluk bence,
Daha önemli ve acil sorunlarımız varken, tek sorun nikahı kimin kıyacağı mı..
Önümüzdeki günlerde benzeri boş boğazlıkları, akademik küstahlık içeren hadsizlikleri, siyasi nitelikli kişilerin ağızlarından pislemelerini görebiliriz.
Çünkü provokasyon ve fitne ateşine körükle gitmek isteyen “ajan provokatörler” aktive edildiler. Düğmelerine basıldı ve görevlerini(!) ifa edeceklerdir.
Hepimizin, herkesin dikkatli olması ve olayların görünen yüzüne tepki vermekten ziyade, görünmeyen yanına nüfuz edip bakmayı tercih etmesi gereklidir.
Çünkü harici alçaklar, dahili uşakların eyleme geçmesini istediler ve startı verdiler.
Moda tabirle; Zamanlama manidar demeden duramıyorum…
Olaylara bakarken; “Aslında ne oldu, işin arkasında ne var, bu olay kimin işine yarar, kim zarar görür” gibi sorularla dikkatli ve sorgulayıcı olmaya mecburuz.
Çünkü, sıradan ve bazen de masumane olan bir eylem ve olayın, hiç de göründüğü gibi olmadığı gerçeğiyle yüz yüze olduğumuz bir süreçteyiz.

Türkiye Gazetesi ve yayın grubunda neler oluyor..
Nerdeyse 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ordudaki Ulusalcılarca yapıldığını söyleyecekler,
Bakıyorum dil maalesef söylemek zorundayım; FETÖ dili,
FETÖ gibi bir melanetten kurtulmaya ve onun cerahatini akıtmaya çalışırken, yeni ikameci gruplara yer mi açılmaya çalışılıyor,
Aidiyet içinde olunan cemaat ve tarikatların boşluk doldurmaları için hedef mi saptırılıyor,
Olmaz beyler olmaz,
Söylem söylem değil,
Aklınızı başınıza alın,
Hakan Fidan’ı bir yazar istifaya çağırıyor,
İktidar medyası olup da, iktidara vuruş ancak böyle olur diyorum,
Gariplikler peş peşe geliyor,
Sadece Türkiye medya grubu mu,
Karar Gazetesi ise ayrı bir alem,
Artık medyada da at izi it izine karışıyor,
Kim kime, neye, nasıl ve hangi irtibat ve iltisakla hizmet ediyor belli değil.
Ortalık boz bulanık…

İlginçlikler yaşıyoruz,
Şaşkınlıkla izliyorum  gelişmeleri,
2019 arefesinde, yeni sistem konseptine uygun şekilde hitap yelpazesi genişletilmesi gerekirken; maalesef daralma görüyorum.
Siyasi ve Bürokratik atama ve şekillendirmeler çok da iç açıcı değil,
Önceki yazımda dile getirdiğim gibi, “Merkez Sağ”laşma yaklaşımı kaçınılmaz iken, marjinalitenin  adımlarını görmek can sıkıcı geliyor.
15 Temmuz Şehitlerini anma törenine Tansu Çiller’in daveti ve  katılması  yeni siyasi projeksiyon için son derece olumlu bir adımdı.
Bununla Liberal Merkez Sağ’ın CHP’lileşmesinin önüne geçilmesi muhtemel.
Bir başka boyutla da; Akşener olgusunun önem arz etmesinin önemsizleştirilmesi için de olumlu bir adım.
Böylesi  olumlu bir adım atılırken, hemen akabinde gözlenen daraltıcı yaklaşımlar çelişki teşkil ediyor.
Olmuyor, olmaz, olamaz böyle…
Mehteran takımı gibi; bir adım ileri, iki adım geri,
Böyle siyaset yapma ve okuma olmaz.

Son beş gündür, Sayın Cumhurbaşkanı’mı İstanbul’da gece-gündüz, takipteyiz.
Dikkatle baktığım gözlerinden ve derinlikli sözlerinden görüp anladıklarım beni rahatlatıyor.; Gördüğüm ve sözlerinden anladığım; Cumhurbaşkanı her şeyin farkında ve reel-politik konusunda son derece net..
Yakın zamanda siyasi  ve bürokratik değişimlerin olacağına kaniyim,
Hem de çok ciddi ve radikal değişiklikler…
Cumhurbaşkanı’mız galiba şuanda herkesin eteğindeki taşları dökmesini bekliyor.
Bugün Yüksek Askeri Şura’daki keskin ve bilindik uygulamaların fevkinde olarak yapılan değişikliklerin, diğer bürokratik kademelerde de ziyadesiyle olacağını düşünüyorum.
Hemen her kamusal alanda değişim ve dönüşümün olması kaçınılmaz ve olacaktır.
Cumhurbaşkanı’nın enforme edilmesi konusunda oluşan eksiklikleri giderici değişiklik ve yeni donanımların devreye gireceğine eminim.
Artık melali bilen, ıstırap çeken, ideal ve iddia sahibi, halkın içinden ve donanımlı kişilikler yeni süreçte etkili görevlere getirilecektir.
“Siyasi ve bürokratik Deformasyon”un giderilmesi ve enerjik adımların başlatılması için oldukça önemli bir süreçteyiz.
Bugünden yarına önümüzdeki günler reformist değişim ve dönüşümlere gebedir.
Bekleyip görelim.

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın