Hoş geldin Güçlü Türkiye...
Bu hafta hep darbeler konuşulacak, nedeni de belli. 15 Temmuz hainler kalkışması. Cumhuriyetin kuruluş tarihinden az öncesine dair bir durumla başlayıp bambaşka tespitlerle sonlandırmayı planlıyorum yazımı.
Bildiğiniz gibi Osmanlı’da bir Meşrutiyet Dönemi vardı. Birinci ve ikinci Meşrutiyet olmak üzere iki defa anayasal düzene geçilmek istenmiş ancak kendi elimize gözümüze sokarak başarılı olamamıştık. Başarılı olsaydık muhtemelen OSMANLI DEVLETİ bugünün İNGİLTERE’si gibi DEMOKRASİYE ADAPTE EDİLMİŞ bir MEŞRUTİYET olarak devam ediyor olacaktı.
Olmadı.
Kendi elimizle mahvettiğimiz sistemin yerine kurtarıcı olarak başka bir yapı geldi ve CUMHURİYET kuruldu.
Cumhuriyeti kuran kadroyu ki bu kadroda çok önemli isimler var (H.Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, General Kazım Karabekir) çeşitli oyunlarla KURUCU LİDER’imizin yanından uzaklaştırıp, o kadroyu 1926 yılında meclis dışında bırakarak tarihe gömdük.
Atatürk’ün vefatından sonra Cumhuriyet’i kuruluş mantığından iyice uzaklaştırıp kendi malı haline getiren bir adamı Milli Şef olarak başımızda tutmasaydık, 1921 ruhu ile devam edebilseydik, belki de bu günün Fransa’sı gibi bir Cumhuriyet olarak devam edebilirdik.
Olmadı.
Bunu da kendi elimizle mahvedince bu kez kendini kurtarıcı gibi gösteren başka bir yapı oluştu. Ve 12 Eylül Cumhuriyeti kuruldu.
1982 anayasasının hüküm sürdüğü 12 Eylül Cumhuriyeti, 2010 da yapılan anayasa değişikliğiyle yıkılacağı sinyalini vermiş ve geçici 15. Madde kaldırılmıştı. E 30 yıl hüküm sürmüştü, daha da olmasın mıydı?
Tek başına iktidar olan hükümet, ilk 8-10 yıllık yönetiminden farklı bir çizgi çizmeye başlamıştı artık.
Atatürk’ün kurduğu TAM BAĞIMSIZ CUMHURİYET’in yeniden oluşması sağlanmalıydı.
Slogan YENİ TÜRKİYE’ydi ve düşman çoktu. Fethullahçı Terör Örgütü’nün varlığı biliniyordu ve etkin mücadeleye çoktan başlanılmıştı.
Ve olan oldu. 15 Temmuz. Yine darbe.
Artık son kozlarıydı, son çareleriydi. Çok şükür ki ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Millet iradesi geçit vermedi, vermeyecek… Ahh canım ülkem sen ne oyunlar gördün, ne ihanetlerle yüzleştin. Oynanan bütün oyunlar seni Türk yurdu yapmamak üzerine kuruluyor aslında. Ne zaman kendini göstersen hemen bir engel konuldu önüne. Darbeler, cuntalar, kalkışmalar, muhtıralar, adi girişimler hep seni kafeste tutmak için aslında.
Artık durmak zamanı değil.
YENİ TÜRKİYE dünya sahnesinde ki yerini çoktan aldı.
Elveda DARBELER TÜRKİYE’si.
Hoş geldin GÜÇLÜ TÜRKİYE…
Olmadı.
Kendi elimizle mahvettiğimiz sistemin yerine kurtarıcı olarak başka bir yapı geldi ve CUMHURİYET kuruldu.
Cumhuriyeti kuran kadroyu ki bu kadroda çok önemli isimler var (H.Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, General Kazım Karabekir) çeşitli oyunlarla KURUCU LİDER’imizin yanından uzaklaştırıp, o kadroyu 1926 yılında meclis dışında bırakarak tarihe gömdük.
Atatürk’ün vefatından sonra Cumhuriyet’i kuruluş mantığından iyice uzaklaştırıp kendi malı haline getiren bir adamı Milli Şef olarak başımızda tutmasaydık, 1921 ruhu ile devam edebilseydik, belki de bu günün Fransa’sı gibi bir Cumhuriyet olarak devam edebilirdik.
Olmadı.
Bunu da kendi elimizle mahvedince bu kez kendini kurtarıcı gibi gösteren başka bir yapı oluştu. Ve 12 Eylül Cumhuriyeti kuruldu.
1982 anayasasının hüküm sürdüğü 12 Eylül Cumhuriyeti, 2010 da yapılan anayasa değişikliğiyle yıkılacağı sinyalini vermiş ve geçici 15. Madde kaldırılmıştı. E 30 yıl hüküm sürmüştü, daha da olmasın mıydı?
Tek başına iktidar olan hükümet, ilk 8-10 yıllık yönetiminden farklı bir çizgi çizmeye başlamıştı artık.
Atatürk’ün kurduğu TAM BAĞIMSIZ CUMHURİYET’in yeniden oluşması sağlanmalıydı.
Slogan YENİ TÜRKİYE’ydi ve düşman çoktu. Fethullahçı Terör Örgütü’nün varlığı biliniyordu ve etkin mücadeleye çoktan başlanılmıştı.
Ve olan oldu. 15 Temmuz. Yine darbe.
Artık son kozlarıydı, son çareleriydi. Çok şükür ki ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Millet iradesi geçit vermedi, vermeyecek… Ahh canım ülkem sen ne oyunlar gördün, ne ihanetlerle yüzleştin. Oynanan bütün oyunlar seni Türk yurdu yapmamak üzerine kuruluyor aslında. Ne zaman kendini göstersen hemen bir engel konuldu önüne. Darbeler, cuntalar, kalkışmalar, muhtıralar, adi girişimler hep seni kafeste tutmak için aslında.
Artık durmak zamanı değil.
YENİ TÜRKİYE dünya sahnesinde ki yerini çoktan aldı.
Elveda DARBELER TÜRKİYE’si.
Hoş geldin GÜÇLÜ TÜRKİYE…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.