Düşmanlığınız Erdoğan’a mı, yoksa İslam’a mı?
İslam yeryüzüne indiğinden beri başta peygamberimiz S.A.V. olmak üzere bütün temsilcilerine inanılmaz bir düşmanlık ve zulüm yapılmıştır.
Yüzlerce yıldır bu kutlu davaya gönül veren herkes bu zulümden az veya çok zarar gördü.
Özellikle Müslüman olduktan sonra Türk kavimleri bu kutlu davada öncü olmuş, her türlü mücadeleye girerek yüzlerce savaşa girip yüzlerce zaferler kazanmışlardır.
Gazneliler, Karahan’ılar, Selçuklular, Memlüklüler ve Osmanlılar devlet olarak bu davaya gönül vermiş, İslam’ın sancaktarlığını yapmış ve bu dava uğruna kanlarıyla, canlarıyla mücadele etmiştir.
İnsanlık tarihinden bu yana süre gelen bu Hak ile Batıl'ın savaşında kazanan hep Hak ve Hakkı savunanlar olmuştur.
Osmanlının bu dönemde en yüksek zirvesine ulaştırdığı İslam medeniyetine karşı düşmanlık eden batılılar, devletin son zamanlarında ki karışıklıkları da kullanarak içimize sızmış ve işbirlikçileriyle de bu büyük imparatorluğu yıkmayı başarmışlardı.
Fakat hesap edemedikleri şey bu milletin her zaman içinden kahraman liderler çıkarttığı ve aynı kutlu davanın etrafında birleşip, güçlü bir şekilde düşmanlarıyla mücadele edip, devletini kurtarmayı ya da yeni bir devlet kurmayı her zaman başarmışlardır.
Tıpkı Osmanlının yıkılması ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti gibi.
Günümüze kadar olan tarihsel olayları incelediğimizde hala ve hatta daha azgın ve güçlü bir şekilde bu topraklarda, bu millete büyük baskılar, büyük acılar yaşatılmaya çalışılmakta hatta birçok zamanda maalesef başarılı olmakta.
Özellikle 1980 darbesiyle birlikte bu baskı ve zulümler içten ve dıştan olmak üzere artmış ve bu milletin güçlenmesi, başarılı olması gelişmesi ve en önemlisi de inancına ve medeniyetine sahip çıkıp örnek olarak, diğer ülkeleri de aynı yola sokacak ve birlik sağlanarak batıya ve batıla karşı güçlü ve yenilmez olmaması için her türlü mekanizma kullanılmıştır.
Şimdi soru şudur;
Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlenmesi, İslam’ın ve medeniyetinin hak ettiği gibi yaşatılması ve yaşanılması için uğraş veren kadrolara destek mi vereceğiz?
Yoksa daha önce hiç bir olumlu icraatı olmayan, manevi değerleri bilmeyen ve saygı da duymayan, batının istediği gibi silik ve güçsüz bir devlete dönüşmemize sebep olacak kadrolara mı destek vereceğiz?
Mesele Erdoğan değildir!
Sadece mesele Hak ile Batıl meselesidir.
Mesele Hakkı tutan ve onu Batıl'a karşı canı pahasına savunanlara sahip çıkmaktır.
Siz hala tehlikenin farkında değil misiniz?
Özellikle Müslüman olduktan sonra Türk kavimleri bu kutlu davada öncü olmuş, her türlü mücadeleye girerek yüzlerce savaşa girip yüzlerce zaferler kazanmışlardır.
Gazneliler, Karahan’ılar, Selçuklular, Memlüklüler ve Osmanlılar devlet olarak bu davaya gönül vermiş, İslam’ın sancaktarlığını yapmış ve bu dava uğruna kanlarıyla, canlarıyla mücadele etmiştir.
İnsanlık tarihinden bu yana süre gelen bu Hak ile Batıl'ın savaşında kazanan hep Hak ve Hakkı savunanlar olmuştur.
Osmanlının bu dönemde en yüksek zirvesine ulaştırdığı İslam medeniyetine karşı düşmanlık eden batılılar, devletin son zamanlarında ki karışıklıkları da kullanarak içimize sızmış ve işbirlikçileriyle de bu büyük imparatorluğu yıkmayı başarmışlardı.
Fakat hesap edemedikleri şey bu milletin her zaman içinden kahraman liderler çıkarttığı ve aynı kutlu davanın etrafında birleşip, güçlü bir şekilde düşmanlarıyla mücadele edip, devletini kurtarmayı ya da yeni bir devlet kurmayı her zaman başarmışlardır.
Tıpkı Osmanlının yıkılması ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti gibi.
Günümüze kadar olan tarihsel olayları incelediğimizde hala ve hatta daha azgın ve güçlü bir şekilde bu topraklarda, bu millete büyük baskılar, büyük acılar yaşatılmaya çalışılmakta hatta birçok zamanda maalesef başarılı olmakta.
Özellikle 1980 darbesiyle birlikte bu baskı ve zulümler içten ve dıştan olmak üzere artmış ve bu milletin güçlenmesi, başarılı olması gelişmesi ve en önemlisi de inancına ve medeniyetine sahip çıkıp örnek olarak, diğer ülkeleri de aynı yola sokacak ve birlik sağlanarak batıya ve batıla karşı güçlü ve yenilmez olmaması için her türlü mekanizma kullanılmıştır.
Şimdi soru şudur;
Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlenmesi, İslam’ın ve medeniyetinin hak ettiği gibi yaşatılması ve yaşanılması için uğraş veren kadrolara destek mi vereceğiz?
Yoksa daha önce hiç bir olumlu icraatı olmayan, manevi değerleri bilmeyen ve saygı da duymayan, batının istediği gibi silik ve güçsüz bir devlete dönüşmemize sebep olacak kadrolara mı destek vereceğiz?
Mesele Erdoğan değildir!
Sadece mesele Hak ile Batıl meselesidir.
Mesele Hakkı tutan ve onu Batıl'a karşı canı pahasına savunanlara sahip çıkmaktır.
Siz hala tehlikenin farkında değil misiniz?
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
