TİC Holding Header
  • USD 32.383
  • EUR 35.088
  • Altın 2324.096
  • BIST 100 9129.19
  • Asayiş

Edirne'de, cuma namazı çıkışı Çin protestosu

Edirne'de İnsani Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Derneği, Çin'in Doğu Türkistan'daki Müslümanlara karşı yürüttüğü politikaları protesto etti.
Edirne'de, cuma namazı çıkışı Çin protestosu
İHH İnsani Yardım Derneği, Edirne'de Eski Cami önünde, Cuma namazı çıkışı Çin'in Doğu Türkistan'daki Müslümanlara karşı uyguladığı politikalara tepki gösterdi. Çin'in 2016 yılından bu yana toplama kamplarında 3 milyon kişiyi zorla alıkoyduğunun belirtildiği açıklamada, uluslararası kamuoyu farkındalığa davet edildi. Dernek adına basın açıklamasını okuyan Muhammet Talha Dursunoğlu, bölgedeki Müslümanların kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya kaldığını dile getirdi. Doğu Türkistanlıların inanmadıkları Çin Komünist Partisi ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakıldığını ifade eden Dursunoğlu, "Doğu Türkistan, bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olmakta. 2016 yılından bu yana 3 milyon Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çin'in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikaları Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlarından sıyrılmış ve "terbiye edilmiş" makul vatandaşlar haline getirecek kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir" dedi.

'ÇİN YÖNETİMİ ZALİM VE KATİLDİR'
Gelinen noktada, Uygur bölgesinde Uygurca tüm eğitim kurumlarının kaldırıldığını ifade eden Dursunoğlu, "Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış. Kur'an-ı Kerim dahil, dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel ‘Sıfır Covid’ nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi. Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanları en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir. En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir" diye konuştu.

'MAZLUMLARIN YANINDA KALMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Çin'in bu tutumundan bir an önce vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Dursunoğlu, "Doğu Türkistan'da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer azınlık gruplarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhal kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamaları yapan 1400'ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü'nü ve bağımsız sağlık kurumlarını derhal kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin'in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhal durduracak sahici adımlar atmalıdır. Çin'in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir. Toplama kampları utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askeri bağlarımı koparmalıdır. Çin'in en büyük ticari ortağı İslam dünyasıdır. Bu çerçevede, ekonomik yaptırım mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir. Bu bir öz eleştiri: İslam dünyası ve medya kuruluşları Doğu Türkistan'daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgili göstermelidir. Son olarak belirtmek isteriz ki; dün olduğu gibi, bugün ve yarın da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın