TİC Holding Header
  • USD 32.355
  • EUR 35.537
  • Altın 2325.737
  • BIST 100 8880.09
  • Dünya

Çin-Tayvan anlaşmazlığı 70 yılı aşkın süredir askeri gerilimlere sebep oluyor

Tayvan adası, Pasifik Okyanusu’nun batı kıyısında, okyanusun dar geçitlere ve boğazlara bağlandığı “daralma noktalarının” en önemlilerinden biri olarak öne çıkıyor.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı 70 yılı aşkın süredir askeri gerilimlere sebep oluyor
AA - ayvan Adası, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Japon işgalinin sona ermesi ve Çin egemenliğine geçmesinden bu yana, bölgedeki gerilim merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Anlaşmazlık, Pekin yönetiminin, son günlerde Tayvan’daki hükümetin “Hava Savunma Tanımlama Sahası” (ADIZ) ilan ettiği bölgeye rekor sayıda savaş uçağıyla girmesiyle yeniden uluslararası gündemde öne çıktı.

Tayvan ile Çin anakarası arasındaki cepheleşme, 1949’dan bu yana geçen 70 yılı aşkın sürede bölgede çok sayıda çatışma ve askeri gerilime yol açtı.

Tayvan Boğazı, bugün de yeni gerilimlere gebe görünüyor.

Batı Pasifik’in stratejik “daralma noktası”
Geçmişte Portekiz sömürgesi olup “Formoza” adıyla bilinen ada, Pasifik Okyanusu’nun batı kıyısında, ABD’li tarihçi ve askeri strateji uzmanı Alfred Thayer Mahan’ın büyük güçlerinin deniz hakimiyeti stratejilerinin temelini oluşturduğunu öne sürdüğü, okyanusun dar geçitlere ve boğazlara bağlandığı “daralma noktalarının” en önemlilerinden biri olarak öne çıkıyor.

Güney Çin Denizi ile Doğu Çin Denizi ve Filipin Denizi arasındaki kritik geçiş noktasında bulunan ada, dünya ticaretinin yaklaşık üçte birinin güzergahı olan bir bölgenin merkezinde yer alıyor.

İç Savaş ve sonrasındaki çatışmalar
İkinci Dünya Savaşının sona ermesinin ardından, Tayvan'da 1895’teki Birinci Çin-Japon savaşından bu yana süren Japon işgali son buldu. Ada, o sırada Çin Cumhuriyeti’nde iktidarda olan Milliyetçi Parti (Koumintang/KMT) himayesine verildi.

Bu dönemde adanın yerli halkı ile Koumintang yönetimi arasında gerilimler meydana geldi. 1947 yılında, “28 Şubat” vakası olarak anılan isyan girişimi Milliyetçiler tarafından kanlı şekilde bastırıldı.

Ne var ki ülkede o sırada Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile KMT arasında kanlı bir iç savaş patlak vermişti. Savaş, 1949’da Komünistlerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Mao Zıdong önderliğindeki ÇKP, 1 Ekim’de Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kuruluşunu ilan etti.

Yenik düşen KMT mensupları ise Komünistlerin deniz gücünün zayıf olmasından yararlanarak Tayvan Adası’na çekildi. Çan Kay-şek liderliğindeki partizanlar, 1912’de kurulan Çin Cumhuriyeti’nin (ÇC) egemenliğinin adada devam ettiğini ileri sürerek Aralık 1949’da Taipei’yi geçici başkent ilan etti.

Taraflar 1979’a kadar savaş halini sürdürdü. İlk olarak KMT güçleri Haziran 1949’da tüm Çin limanlarının kapatıldığını ilan ederek bölgeden geçen yabancı gemilere müdahale etmeye başladı. O yıllarda Çin anakarasında demir yolu ağı yaygın olmadığından bu müdahale kuzey ve güney Çin arasındaki ticarete sekte vurdu.

ÇHC'nin ilanının hemen ardından Komünistler Ekim 1949’da Tayvan Boğazı’nda KMT kontrolündeki Kinmen (Quemoy) Adaları’na saldırı başlattı. Milliyetçiler saldırıyı püskürterek Komünistlerin Tayvan’a ilerlemesini önledi.

Komünistler ertesi yıl düzenledikleri saldırılarda ise başarılı oldu. Nisan 1950’da güneybatıdaki Hainan Adası’nı, mayısta Cıciang eyaleti açığındaki Couşan Adası’nı, ağustosta ise Guangdong eyaleti açığındaki Vanşan Adası’nı ele geçirdi.

Birinci Tayvan Boğazı krizi
KMT, anakarada Fucien eyaleti kıyısında kontrol ettiği adaları, gelecekte Komünistlere karşı düzenleyeceği bir harekatın sıçrama tahtası olarak görüyordu.

Komünistlerin 3 Eylül 1953’te Kinmen Adaları’nı bombalamaya başlayıp aynı anda Doğu Çin Denizi’ndeki Daçen Adaları’nı tehdit etmesiyle Birinci Tayvan Boğazı krizi patlak verdi.

ÇHC'nin 20 Ocak 1955’te Doğu Çin Denizi’ndeki Yicangşan Adaları’nı KMT’den geri alması üzerinde ABD Kongresi, 24 Ocak’ta ABD Başkanı’na Çin Cumhuriyeti’nin deniz aşırı topraklarını koruma yetkisi veren "Formoza Kararı"nı kabul etti.

İkinci Dünya Savaşı boyunca Çan Kay-şek önderliğindeki KMT güçlerini bilfiil destekleyen ABD, ilk kez Tayvan konusunda kendine bir tür garantör rolü biçiyordu.

ABD hükümetinin bu tutumu benimsemesinde aynı yıllarda Kore Savaşı’nda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sovyetler Birliği ile Kuzey Kore güçlerini desteklemesi etkili oldu.

Kriz, bağlantısızlar hareketine öncülük eden ülkelerin devreye girmesi ve Komünistlerin Mart 1955’te Kinmen bombardımanına son vermesiyle çözüldü.

İkinci Tayvan Boğazı Krizi
İkinci Tayvan Boğazı Krizi ise Komünistler ve Milliyetçiler arasında 23 Ağustos 1958’de hava ve denizde çatışmaların başlamasıyla patlak verdi. Komünistler Tayvan Boğazı'ndaki Kinmen Adaları'nı, Milliyetçiler ise anakaradaki liman şehri Şiamen'i top ateşine tuttu.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) gemileri, Kinmen Adaları’nı ablukaya alarak KMT’nin ikmal gemilerinin adalara yaklaşmasını engelledi. ABD, Çan Kay-şek’in PLA topçu bataryalarını bombalama isteğini geri çevirse de savaş jetleri ve uçaksavar silahlarıyla KMT güçlerine destek sağladı, adalara ikmal sağlanması için amfibi hareket gemilerini devreye soktu.

7 Eylül’de ABD gemileri KMT ikmal gemilerinden oluşan konvoya eşlik ederken Komünistler filoyu top ateşine tutmaktan kaçındı.

Kriz, Komünistlerin 25 Ekim’de kısmi ateşkes ilan etmesiyle sona erdi.

Sonraki yıllarda doğrudan çatışmalar olmasa da taraflar iç savaşı sona erdirecek bir mütareke veya barış anlaşmasına da imza atmadı.

Diplomatik tanınma ve BM’de temsil
1971’e kadar geçen sürede hangi hükümetin Birleşmiş Milletlerde (BM) Çin’i temsil edeceği tartışmalı olmayı sürdürdü. Çin Cumhuriyeti, Kuzey Atlantik Paktı (NATO) ülkelerinin büyük bölümü tarafından Çin’in meşru temsilcisi olarak kabul edilmeyi sürdürürdü. Öte yandan Varşova Paktı ülkeleri, bağlantısız ülkeler ve İngiltere ile Hollanda bazı Batılı ülkeler Çin anakarasını kontrol eden Halk Cumhuriyeti’ni Çin'in meşru temsilcisi olarak tanımayı seçti.

“İki Çin” olarak adlandırılan bu dönem, sonraki yıllarda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesi ve 1971'de BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle sona erdi.

ÇHC ve onu muhatap kabul eden ülkeler "tek Çin" politikasını benimserken Tayvan’ın ve Çin Cumhuriyetinin BM ve diğer uluslararası örgütlerdeki konumunu belirsiz hale getirdi.

Çan Kay-şek’in 1975’te, Mao Zıdong’un da 1976’da ölmesinin ardından Çin-Tayvan ilişkileri barışçı fakat anlaşmazlıkların devam ettiği bir döneme girdi.

Tayvan, 1987’de ilk kez anakaraya seyahatlere izin verdi. 1988’de kabul edilen "22 Nokta Düzenlemesi" ile Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Tayvan yatırımlarına vergi muafiyetleri ve mülkiyet hakkı güvencesi sağlanırken "1992 Uzlaşması" ile taraflar ilişkilerinde işlevsel meselelere daha fazla odaklanabilmek için egemenlik konusunu belirsiz bırakma konusunda anlaştı.

Fakat ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve etkileşimlerin artması gerilimleri sona erdirmedi.

Üçüncü Tayvan Boğazı Krizi
Tayvan Boğazı’nda yeni kriz, Temmuz 1995’de dönemin Tayvan lideri Lee Teng-hui’nin, mezunu olduğu ABD’nin Cornell Üniversitesinden konuşmaya davet edilmesi ve ABD Kongresinin, diplomatik tanıma olmadığı için vize verilemeyen Lee’nin ülkeye vizesiz girişi için karar almasının ardından geldi.

Lee, davete icabet ederek ABD’nin yolunu tutarken ziyarete öfkelenen ÇHC yönetimi 7 Temmuz’da Tayvan Boğazı’nda füze denemeleri yapacağını bildirdi. Fucien eyaletindeki Çin askeri birlikleri harekete geçirilirken ağustosta yapılan füze denemelerini ekimde gerçek mermi ve mühimmatın kullanıldığı çıkarma tatbikatı izledi.

ABD ise buna tepki olarak, Başkan Bill Clinton'ın talimatıyla bölgeye iki uçak gemisi filosu ve bir de çıkarma gemisini göndererek gövde gösterisi yaptı. Uçak gemilerinden biri ve çıkarma gemisi Tayvan Boğazı’ndan geçti.

Çin’in ABD’nin Tayvan’a yardım göndermesi halinde herhangi bir karşı hareket yapamayacağını kabul etmek zorunda kalmıştı. Ancak Pekin, 23 Mart 1996’da Tayvan’da yapılacak liderlik seçiminde Lee’nin yeniden seçilmesini önlemek üzere yeni füze denemeleriyle ada seçmenine mesaj verme girişiminde bulundu.

PLA, 8-15 Mart tarihlerinde Tayvan’ın Keelung ve Kaohsiung limanları açığında, ada karasularına düşecek şekilde füze denemeleri yaptı.

Bölgenin deniz ticareti ve hava yolu trafiğinde aksamalara yol açan denemeler, Lee’nin yeniden seçilmesini de engelleyemedi.

Yeni bir kriz kapıda mı?
Çin ordusunun son günlerde Tayvan’ın “Hava Savunma Tanımlama Sahası” olarak belirlediği bölgeye çok sayıda savaş uçağıyla girmesi, Tayvan Boğazı’nda yeni bir askeri gerilimin kapıda mı olduğu sorusuna yol açtı.

Tayvan Savunma Bakanlığı, 1 Ekim’de 38, 2 Ekim’de 39, 3 Ekim’de 16 ve 4 Ekim’de 56 savaş uçağının hava savunma tanımlama sahasına girdiğini bildirirken 4 Ekim'deki uçuşlar, Tayvan'ın kayıtlarını tutmaya başladığı Eylül 2020'den bu yana en çok uçağın yer aldığı "ihlal" olarak kayda geçti.

Çin Halk Cumhuriyetinin kuruluşunun kutlandığı 1 Ekim Ulusal Günü ve izleyen haftada tatile giren Çin tarafı söz konusu askeri faaliyetin sebebine dair henüz resmi açıklama yapmazken devlet medyasında yer alan haber ve yorumlarda, uçuşların Demokratik İlerici Partinin (DPP) bağımsızlık eğilimli lideri Tsai Ing-wen ve destekçilerine yönelik bir “savaş uyarısı” olduğu belirtildi.

ABD’li yetkililer uçuşları “provokasyon” olarak nitelerken Beyaz Saraydan ve ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamalarda, bölgedeki gelişmelerin yakından izlediği ve Tayvan’a desteğin sürdürüleceği mesajı verildi.

Çin tarafının uçuşları sürdürüp sürdürmeyeceği henüz öngörülemezken gerilimin ne yönde seyredeceği ileriki günlerde atılacak adımlara bağlı olacak.
Yorum Yazın