• Eğitim

Osmanlı engereğinin keşfedilen yeni alt türü ÇOMÜ öğretim üyesinin adıyla literatüre girdi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ), Ege Üniversitesi (EU) ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden bir grup bilim adamı, Türkiye ile Yunanistan’da görülen ve ’Osmanlı engereği’ olarak bilinen türün yeni bir alt türünü Antalya Geyik Dağları’ndan tanımladı.
Osmanlı engereğinin keşfedilen yeni alt türü ÇOMÜ öğretim üyesinin adıyla literatüre girdi
Yeni alttür ve çalışmalarına ilişkin bilgiler veren EÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Bu yeni tanımlanan engereği, daha önce Anadolu engereğinin bir alt türünün tanımlandığı Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinin yüksek kesimlerinde keşfettik. Antalya’nın iç su ve karasal biyoçeşitliliğinin belirlenmesine yönelik proje kapsamında tespit edilen bu yeni alt türe ülkemizin önde gelen herpetologlarından ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Varol Tok’a atfen ’Varol’un Şeritli Engereği-Montivipera xanthina varoli’ adı verildi” dedi.
ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Varol Tok, “Biz bilim insanları için bu en önemli mertebelerden biri. Bu şekilde onurlandırılmak çok güzel bir duygu” dedi ve konuyla ilgili şunları söyledi:
“Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün şimdiye kadar Antalya ili içinde yürüttüğü iki projede Ege Üniversitesi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve ÇOMÜ’den benimle birlikte Arş. Gör. Mert Gürkan ve Doktora öğrencim Batuhan Yaman Yakın görev aldık. Bu çalışmalar sırasında dünyada sadece Elmalı Çığlıkara’da yaşayan Anadolu Engereğinin yeni bir alt kolu Gündoğmuş’ta bulundu. Bu bilgi üzerine Anadolu Engereği türünün eylem planı ve Antalya ili biyoloji çeşitliliğinin belirlenmesi kapsamında Gündoğmuş’ta Geyik Dağlarına bu türü bulmak için gittik. Orada bu alt türden örnekler bulduk. Yabancılar tarafından yapılan bir moleküller çalışmada bu bölgenin farklı olduğu bildirildi. Bunun üzerine çalışma arkadaşlarımız bütün ölmüş örneklerle birlikte bu yeni taksonu morfolojik olarak ayrıntılı bir şekilde incelemeye tabi tuttular ve sonuçta bunun yeni bir takson olduğunu ortaya koydular. Çalışma arkadaşlarım da bu alanda yaptığım çalışmalar üzerine beni onurlandırarak bu taksona ismimi verdiler. Bu, biz bilim insanları için en önemli mertebe. İsminin bir canlı taksonunda yaşaması en büyük onur.”
Prof. Dr. Tok, bu taksonun bir tür olma olasılığının da olduğunu ifade ederek bu konuda çalışmaların devam edeceğinin bilgisini vererek, “Toroslar çok önemli bir yer, aynı Kaz Dağları gibi. Buralar gen merkezleri. Ülkemizde buralarda yeni yeni omurgalı, omurgasız birçok yeni canlı tanımlanabilir. Bu çalışmalar ile Türkiye’nin bu anlamda ne kadar zengin bir ülke olduğunu ortaya koymak önemli” dedi.