TİC Holding Header
  • USD 32.395
  • EUR 35.082
  • Altın 2325.08
  • BIST 100 9129.19
  • Ekonomi

Müsiad zonguldak şubesi'nin galası

MÜSİAD Zonguldak Şubesi’nin gala programında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Hasan Murat Mercan, Türkiye’nin iki nükleer santrali ihalesinin tamamlandığını ifade etti. Mercan, “Üçüncüsünü de yakın zamanda gündeme alırız” diye konuştu.
Müsiad zonguldak şubesi'nin galası
MÜSİAD Zonguldak Şubesi’nin gala programında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Hasan Murat Mercan, Türkiye’nin iki nükleer santrali ihalesinin tamamlandığını ifade etti. Mercan, “Üçüncüsünü de yakın zamanda gündeme alırız” diye konuştu.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Zonguldak Açılış ve Gala Programı dün Dedeman Otel’de geniş bir katılımla gerçekleştirildi. MÜSİAD Sinevizyon Gösterimi ile başlayan etkinliğe Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Hasan Murat Mercan’ın yanı sıra MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, AK Parti İl Başkanı Hamdi Uçar, İl Genel Meclis Başkanı Vacit Durdubaş, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, daire müdürü, kamu kurum kuruluş temsilcisi ve işadamları katıldı.
Sinevizyon gösteriminin ardından Acılık Camii İmamı Nizamettin Dereli tarafından gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim tilaveti ile devam eden programın açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Zonguldak Başkanı Salih Yılmaz, “Bu ün olduğu gibi önümüzdeki günlerde de Zonguldak adına yapacağımız çalışmalarında kendilerinin yanımızda olmaları bize heyecan ve cesaret verecektir. MÜSİAD gibi ülkemize mal olmuş, güzide ve saygın bir kuruluşun Zonguldak’ta temsilcilik açmalarında yardımlarını ve desteklerini bizden esirgemeyen genel başkanımıza teşekkür ediyorum. Üzülerek ifade etmek isterim ki sosyal, kültürel, ekonomik ve girişimcilik gelişmişlik seviyesi ile yaşanabilirlik düzeyi adına başka illerin ihtiyaçları birse bizimki on olmuştur. Bugün bizim ihtiyaç duyduğumuz şeyler başka illerden kat ve kat fazladır. Rekabet gücü zayıflamış, gelişmesi adeta durmuş, göç veren bir il olmuştur. Kısacası şehrimiz ülkemizin diğer illerine nispetle her gecen gün geri gitmiştir. Şehrimiz tarihi, coğrafik, doğal ve görsel şartlara sahip ülkemizin en şirin ili olmasına rağmen ilgisizliğin kol gezdiği mahcubiyeti yaşamaktadır” dedi.
Ardından konuşma yapan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise, “Uzun yıllar, bu coğrafyayı, Zonguldak’ı, kara elmasın, kömürün merkezi olarak bildik. Kara elmas, sadece sizin bir değeriniz olmaktan çıkıp, zihnimize ve yüreğimize, kültürel bir değer gibi de kazındı. Bir tarafında Uzun Mehmet, bir tarafında kara elmas için yazılan edebiyat ürünleri vardır. Bu duygularla, programımıza katılımınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün, Zonguldak MÜSİAD'ımızı açtık. Bu noktada ifade etmek isterim ki, bu açılışta Zonguldaklı dostlarımızı ve bizi en çok teşvik eden Karadeniz Ereğli Şubemiz'deki üyelerimiz olmuştur, kendilerine teşekkür ederim. Zonguldak MÜSİAD'la birlikte, Türkiye’de 76 noktada, yurt dışında ise, 55 ülkede, toplam 143 noktada temsil ediliyoruz. İki gün önce, 24. yılımızı kutladık. Neredeyse çeyrek yüzyıl olmuş MÜSİAD kurulalı. Bu 24 yılda, pek çok hadiseye, konuya şahit de olduk, mağdur da olduk. Ancak yılmadık ve çalışmaya devam ettik. MÜSİAD, ülkemizin kalkınması ve büyümesi için vardır ve gücünü de, sizlerden, MÜSİAD’ı oluşturan üyelerinden almaktadır. Bu güçle, 2 hafta önce, Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan'ın katılımıyla, Amerika MÜSİAD’ın açılışını ilan ettik. Hem işadamlarıyla, hem de Beyaz Saray yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerden güzel sonuçlarla döndük. Çalışmalarımızı yurtiçinde de sürdürüyor, Bölgesel İş Geliştirme toplantıları yapıyoruz. Sonuncusunu Sakarya'da 500 işadamının katılımıyla gerçekleştirdiğimiz İş Geliştirme forumuyla, hem üyelerimiz arasındaki, hem de üyemiz olmayan işadamlarıyla ilişkilerimizi geliştirdik. 85. GİK Toplantımız için Elazığ'daydık. 600 işadamıyla, hem Elazığ'a bir canlılık, dirilik kattık, hem de onların sıcaklığını içimizde hissettik. GİK toplantılarımızda her defasında bir konu ve bir konuğu ağırlıyoruz. Bu toplantımızı da, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Lütfi Elvan ile, görüş ve önerilerimizi paylaştık. Hemen ardından, geçen hafta Fas’ta IBF İş Forumunu gerçekleştirdik ve ayağımızın tozuyla Zonguldak’a geldik. 17’ncisini gerçekleştirdiğimiz IBF İş Forumuna, yüzlerce yıllık tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğumuz 22 ülkeden, bini aşkın işadamı katıldı, karşılıklı iş fırsatlarını değerlendirdik” ifadelerini kaydetti.
“ÇÖZÜM SÜRECİ VE DEMOKRATİKLEŞME PAKETİYLE GELECEĞE GÜVENLE BAKIYORUZ”
Siyasi istikrarla gelen ekonomik, istikrar ve hedeflerin yakalanmasıyla elde edilen güven ortamının, bir yılı aşkın süredir devam eden çözüm süreci ve demokratikleşme paketiyle daha güvenle bakıldığını söyleyen Olpak, şöyle devam etti:
“Bu ülkenin işadamlarından beklentisi, daha fazla yatırım, daha fazla istihdam ve sosyal gelişime daha fazla katkıdır. Biz işadamlarının bunları yapabilmek için beklediği ise; huzur, güven, pozitif istikrar, hızlı ve adil işleyen bir hukuk sistemidir. Bugün, siyasi istikrarla gelen ekonomik istikrar ve hedeflerin yakalanmasıyla elde edilen güven ortamı, 1 yılı aşkın bir süredir devam eden Çözüm Süreci ve Demokratikleşme Paketi'yle, geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Hatırlanacağı üzere, 2013 yılının ilk yarısındaki ekonomik performansımız, tüm dünyanın takdirini aldı. IMF ile biten borç ilişkisi, büyük yatırımlar, düşen faizler ve yıllar sonra Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılması; o dönemin ilk akla gelenleri. Aslında, bunlar 2013’ün sadece ilk yarısı için geçerli değildi. Ama, Haziran başından itibaren, ekonomiden çok siyasetin gündemi öne geçti. 'Gezi' ile başlayan ve 17 Aralık ile devam eden süreçte, Borsa, Mayıs 2013’te 93 binin üzerine çıkarak rekor kırmışken, yılı yüzde 27 değer kaybıyla kapattı. TL ise yüzde 18 değer kaybetti. Son 10 yılda, TL değer kaybının yüzde 19 olduğu hatırlanırsa, 5 aylık bir süre içerisinde yaşanan değer kaybının, ekonomik istikrarı ne kadar riske soktuğu açıktır. Ama, tüm bu koşullara rağmen, Türkiye ekonomisi 2013 yılında yüzde 4 büyümüştür. Küresel krizin etkilerinden kurtulmaya çalışan Avrupa Bölgesi’nde yüzde 0,5’lik büyüme gerçekleşirken; Türkiye'nin, 2013 yılında OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüyen ülke olması, önemlidir. 2014 yılına da, yine pek çoklarınca kötü senaryolarının çizildiği, ulusal ve uluslararası pek çok kurumun Türkiye’nin 2014 büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettikleri bir ortama girdik. Ancak, gerçekleşmelere bakınca, elimizdeki rakamların hiçbiri, Türkiye’nin büyümesini aşağı yönlü revize etmeyi gerekli kılmıyor.”
“GEÇEN YILDAN DAHA DÜŞÜK BÜYÜME ORANINI HAK ETMEDİĞİMİZİ SÖYLEYEBİLİRİZ”
Sanayi üretiminin geçen yılın ilk iki ayında yüzde üç arttığını, 2014 yılının ilk iki ayında ise yüzde altı arttığını hatırlatan Olpak, “MÜSİAD SAMEKS endeksi, Kasım'dan itibaren en yüksek değerine Nisan'da ulaştı. Dış ticaretimiz, AB ülkelerinin toparlanma sinyalleri vermesiyle artıyor. Nisan ihracatının yüzde 11,5 artışla çift haneli rakamlara ulaşması, güzel bir gösterge. Kısaca, ülkemiz ekonomisinin ilk çeyrek performansını göz önünde bulundurarak, geçen yıldan daha düşük bir büyüme oranını hak etmediğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrar ile göstermiş olduğu refah artışına, Zonguldak’ın katkısını görmek sevindiricidir. Yeterli olmasa da, gerek dış ticaret yapan firma sayısındaki, gerekse dış ticaretindeki artış önemlidir. Geçmişte 32 milyon dolar ihracattan, küresel kriz öncesinde ihracatını 500 milyon dolara ulaştırması önemlidir. Dış talebin düşmesiyle, ihracatı düşse de, ihracatında 10 kat artış, ithalatında ise, 3 kat artış gerçekleşmiş, ihracatın ithalatı karşılama oranı, yüzde 7'den, yüzde 23'e çıkmıştır. Diğer yandan, 2014 Nisan ayında, geçen yılın Nisan ayına göre ihracat yüzde 74 artışla 41 milyon dolar oldu. Bu rakamlar bize, Zonguldak ilimizin ülkemizin yıl sonu ihracat hedefine ulaşmada katkı sağlayacağını da göstermektedir. Zonguldak ilimiz, demir çelik sanayisi ile meşhur bir ilimiz. 2004 yılında demir çelik ihracı, Zonguldak’ın toplam ihracatının yüzde 86’sını oluşturuyordu. Yani ihracat temel olarak demir çelik ihracatına dayalıydı. Fakat bugüne gelindiğinde kısmi de olsa, diğer sektörlerin de ihracata destek verdiklerini görüyoruz. 2013 yılında çelik ihracatının payı yüzde 53’e kadar düştü. Bu ise diğer sektörlerin de ihracat kapasitesinin ve potansiyelinin arttığını göstermektedir. Biraz önce değerli kardeşim Salih Yılmaz Bey, Zonguldak’a olan sevgisi ve hassasiyetiyle; beklentilerini ve düşüncelerini iletti. İşadamlarımızın kanaatleri önemlidir ve dinlenmelidir. Burada şunu söylemek isterim ki, MÜSİAD’ın etkinlikleriyle Anadolu’nun dört bir tarafını gezen bir işadamı olarak, ülkemizin çok hızlı gelişmesine bizzat şahit oluyorum. Hele yurt dışına çıktığınızda bu çok daha bariz bir şekilde gözüküyor. İnanın, Zonguldak ta, bu gelişmeden payını alıyor” diye sözlerini tamamladı.
Olpak, konuşmasında ayrıca “Hayatımızın bir parçası, takdir-i ilahinin tabii bir sonucu olarak, biraz evvel ahirete intikal ettiği haberini aldığım, Kıbrısi ismiyle tanıdığımız, Nazım Hocaefendi'ye de Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun” dedi.
“TÜRKİYE’NİN TÜRBÜLANS SÜRECİNDEKİ DİK DURUŞU, TARİHE NOT OLARAK DÜŞECEK”
Protokol konuşmaları ile devam eden etkinlikte son olarak konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Hasan Murat Mercan, “Bugün MÜSİAD etkinliğinde bir araya geldik. Doğrusu benim açımdan MÜSİAD’ın çok müstesna bir yeri vardır. Çünkü ilk ABD’den Türkiye’ye geldiğim zaman Türkiye’de bir üniversitede hocalık yaparken taze MÜSİAD, hatta o zaman emekleme dönemindeydi. O günler bir apartmanın bir katından başlayan bir serüvenin, hemen hemen her safhasında olmasa bile önemli adımlarını izlemek, takdir etmek, bize de nasip oldu. Onun için de Allah’a şükrediyorum. Tabii ki her kurumun, her derneğin kendine özgü bir misyonu vardır. Fakat benim açımdan MÜSİAD’ın misyonu, ülkenin ekonomisine, ülkenin kadim değerlerini katarak gerçek anlamda kalkınma yolunda her dönem her zaman vizyon sahibi, iddia sahibi ve kararlı bir duruşu olmuştur. MÜSİAD sadece çok rutin bir işadamı derneği olarak görülemez. Çünkü hepimiz de biliyoruz ki rızkı veren kime ne kadar vereceğini zaten biliyor. Ama biz o rızkı en güzel şekilde arayıp, en güzel şekilde değerlendirip ve onu kendimize değil bütün etrafımıza en güzel şekilde istifade ettirmeyi, kendimize misyon edinmiş, bu perspektifle bütün dünyaya bakan insanlarız. O bakımdan şahsen MÜSİAD benim açımdan çok önemli bir misyon yürütmektedir. Hele son zamanlarda Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ya da geçirilmekte olduğu, türbülans sürecindeki dik duruşu, kararlı duruşu ve pozitif yaklaşımı da herhalde bu milletin tarihine bir not olarak düşecektir. MÜSİAD’ın üyelerine teşekkür etmek, şahsen bir görev olarak kabul ediyorum. Ben bu açılışta her şeyden Zonguldak bayrağını alan ve diken Salih Yılmaz’a da çok teşekkür ediyorum” dedi.
“TÜRKİYE’NİN HEDEFİ VAR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu 2023 hedefi ile Türkiye’nin ilk on ekonomi arasına gireceğini söyleyen Mercan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin bir hedefi var. Bu hedef, yine Başbakanımızın ortaya koyduğu 2023 hedefi, hatta 2071 hedefidir. 2023 hedefi, kısaca söyleyecek olursak Türkiye’nin, dünyanın ilk on ekonomi arasına girmesi demektir. Bugün, 16. büyük ekonomi olduğumuzu düşünürsek önümüzdeki 9 yıl boyunca, bizim üstümüzdeki en azından 6 ülkeden daha fazla büyümemiz gerekir. Milli gelirimizin 1 trilyon doların üzerine çıkması gerekir. Kişi başına milli gelirimizin de 25 bin doların üzerine çıkması gerekir. Hepimiz siyasetçilerimiz, belediye başkanlarımız, şehrin kanaat önderleri, iş adamlarımız öncelikle ve ivedilikle vizyonlarını bu hedeflere göre uyumlulaştırmaları gerekir. Başta yerel siyasetçiler olmak üzere hepimizin bu vizyona ait bir bakış açısına sahip olmamız gerekir. Çok net söylüyorum, katma değeri yüksek üretim demektir. Katma değeri yüksek hizmet sektörünün gelişmesi demektir. Ve ülkenin tüm kaynaklarını en etkin bir biçimde kullanmak demektir. Burada hepimize çok büyük görevler düşmektedir. Bizler enerji alanında MÜSİAD genel merkezi makro alanda, ama aynı zamanda MÜSİAD şubeleri de mikro alanda bir perspektifle kendi görev alanına düşen uygulamalar, hedefler ortaya koymalıyız. Bu ancak hep el birliği ile olacak bir iştir. Hükümet ve Başbakan ilk on ekonomiye girme hedefini koyar. Bunun için gerekli hukuki alt yapıyı, ekonomik alt yapısını bunların hepsini ortaya koyabilir. Siyaset bunları yapar, ekonomik önünü açar. Hukuki alt yapısını kurar. İş adamlarımız buna inanmazsa, iş adamlarımız kendi yatırımlarını, birlikte yapacakları yatırım ve sinerjiyi oluşturamazsa, üniversitelerimiz bu hedefe göre akademik çalışmalarını yürütemezse, bu hedefe uygun öğrenci yetiştirmeyi yapamazsa, bu hedefe uygun sanayi, üniversite işbirliğini ortaya koyamazsa, siyasetin ortaya koyduğu hedeflere ulaşmak çok kolay olmayabilir. Sizlerin projelerini hayata geçirme konusunda elimizden gelen her şeyi yapmak durumundayız. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı açısından baktığımız zaman birkaç hususu dikkatinize sunmak istiyorum. Ola ki sizlerin önümüzdeki yatırım projeksiyonlarınız da değerlendirilebilir.”
“TÜRKİYE, 15 YIL İÇİNDE ENERJİ ALANINDA YATIRIMLARINI YAPMAK ZORUNDADIR”
Mercan, şöyle devam etti: “Türkiye, önümüzdeki 10-15 yıl içinde enerji alanında yatırımlarını yapmak zorundadır. Bugün 60 bin megavat kurulu gücümüzün en az 100 bin megavata çıkması lazım. Ona göre yeni yatırımlar yapılması gerekiyor. Burada da bakanlığımızın ve hükumetimizin temel prensibi bütün bu yatırımları özel sektör marifetiyle yapmaktır. Türkiye’de çeşitli nedenlerle enerji ihtiyacını karşılayan kaynaklar Türkiye’nin tabii kaynakları ile uyumlu olmadı. Türkiye’nin elektrik enerjisinin üretiminin 2002 yılına kadar toplam yüzde 60’ı doğalgaz çevrim santralleriyle sağlanıyordu. Şimdi ironiye bakın ki Türkiye, dünyada doğalgaz fakiri bir ülke sayılır. Toplam doğalgaz tüketimimizin yaklaşık 47 milyar metreküptür, yüzde kaçını biz yerli kaynaklarla üretiyoruz. Yaklaşık yüzde 3’ünü. Kalan yüzde 97’sini ithal ediyoruz. Bu oran bugün yüzde 40’lar düzeyine indi. O da yerli kaynaklara öncelik vermek. Kömür, linyit, hidroelektrik, su, rüzgar, güneş, jeotermal vs. Zonguldak’taki ya da bu havzadaki kömür yataklarından bir anlamda doğalgaz, singaz dediğimiz gaz üretim projelerinin hayata geçtiğini de görebilirsiniz. Ülkemizin kaynakları, maalesef yine eskileri eleştirmek doğru değil ama yeteri kadar optimal biçimde kullanılmamış. Bizim bir hedefimiz hem rüzgar olsun hem yerli kaynaklara yönelik araştırma ve geliştirme faaliyetleri olsun, singaz araştırmaları, kömür yataklarındaki metan gazını çıkartarak doğalgaz yapmak. O kadar çok projeler var ki, bu projeleri hayata geçirmek mecburiyetindeyiz. Hiç unutmayalım ki yerli kaynakla ürettiğimiz her megavat enerji o kadar daha az döviz çıkması demektir.”
TÜRKİYE’DEKİ PETROL TÜKETİMİ
Türkiye’de yıllık petrol tüketiminin 30 milyon ton olduğunu, bunun yüzde 5’inin ise yerli kaynaklarla üretildiğini ifade eden Mercan, “Türkiye’nin yıllık petrol tüketimi 30 milyon ton. Bunun yüzde 5’i yerli kaynaklarla üretiliyor. Geri kalanı ithal. Daha da enteresan, Türkiye’nin yakın ve uzak komşularını göz önüne aldığınız zaman dünyadaki petrol ve doğalgaz yataklarının yüzde 65’i, bizim bölgemizdedir. Ama Türkiye’de yok. Sonuna kadar aramaya devam ediyoruz. Türkiye daha 2 yıl öncesine kadar maalesef, sismik araştırma gemisine sahip değildi. Bugün bir sismik araştırma gemimiz uluslararası çapta MTA’nın bünyesinde. Bir tanesi de TPA tarafından hemen hemen bitiriyor. Yerli olarak yapılıyor. Bunlar hayal bile edilemeyecek şeylerdi. Hasbelkader hepimiz bu çorbaya tuz attık. Bu açıdan baktığınız zaman Türkiye enerji kaynakları konusunda her damlasını en optimal biçimde kullanacak stratejileri geliştirmek lazım gelir. Yerli üretim dediğimiz zaman yine üzücü bir husus, enerji üretimi malzeme ve ekipmanlarının yerlilik oranı da maalesef düşük. Yerli kazanlar, jeneratörler, tribünler. Yapılması gereken çok fazla iş var. Enerji sektörü herhangi bir ülkenin en büyük ilk üç sektöründen bir tanesidir. Savunma, enerji, şimdiler de bilişim. Sanayinin ana motorları bunlardır. Biz doğrusu sanayicilerimizden her alanda enerji sektöründe yerleştirme siyasetimizle uyumlu bir siyaset ve yatırım perspektifine sahip olmalarını bekliyoruz. Bu bakımdan da yeni enerji strateji belgemizde vurgu yapacağız. MÜSİAD ile bakanımız da paylaşır” şeklinde konuştu.
“NÜKLEER SANTRAL OLAN İSLAM ÜLKESİ GÖREMEZSİNİZ”
İslam ülkelerinde nükleer santral olmadığına dikkat çeken Mercan, “Nükleer santral olan ülkelere bakın bir tane İslam ülkesi göremezsiniz. Bir Pakistan vardır onun da problemlerini hep beraber gördük. Biz nükleer santral konusunda çok geç kalmış bir ülkeyiz. Nükleer santrale itiraz eden bir takım çevreler, en çok Avrupa’dır. Bakın en çok Avrupa’da çok fazladır. Fransa’da, Rusya’da var. Petrol ve doğalgaz zengini olan ülkelerde de var. Ama biz bu nükleer santral projesine 1970’li yıllarda başlamış olsaydık bugün en az iki üç tane santralimiz olurdu. Doğalgaz tüketimimiz de o kadar azalırdı. Türkiye’nin enerji konusundaki politikalarının nasıl arzu edilen politikalar olmadığının göstergesidir. Bugün biz iki nükleer santral ihalesini tamamladık. Kararlar verildi. Üçüncüsünü de yakın zaman içinde gündeme alırız. Bugün başladığımız ilk santralden enerji üretmeyi 2020’de ön görüyoruz. Bu projeler uzun vadeli projeler ve yapımları oldukça zaman alan projelerdir. Enerji, ekonominin en önemli sektörlerinden bir tanesidir. Gerek üretimde gerek teknolojide gerek dağıtım hizmetlerinde enerji sektörü Türkiye’nin olmazsa olmazıdır” diye konuştu.
Mercan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir de madenlerimiz var. Onlara değinmedik. Zonguldak gibi madencilik açısından çok önemli olan bir ilimizde, şunu açıklıkla söylemek isterim. Türkiye, madenlerin değerlendirilmesi konusunda artık yeni bir strateji, yeni bir yol izlemektedir. Madenlerimizin de ham halinden satılmasından da işlenmiş maden olarak satılması temel prensibimizdir. Kömür yataklarımızda her türlü araştırmaların sonuna kadar gidiyoruz. Linyitte 3 milyar tonun üzerinde yeni rezervler bulduk. Bu bölgede çalışmalarımız sürüyor. Madencilerimize de madenin çıkartılması için iş düşüyor. Bizler yanınızdayız. Son nefesimizi verinceye kadar bu davanın hizmetinde olmaya gayret edeceğiz. Şehrimize, bölgemize ve ülkemize hayırlı hizmetler yapacağınızdan eminim. Allah şevkinizi arttırsın. Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun.”
Etkinlikte, Nail Olpak ve Salih Yılmaz tarafından Enerji Bakan Yardımcısı Murat Mercan’a çeşitli hediyeler verildi. Ayrıca, MÜSİAD’a yeni katılan üyelere rozetleri takıldı.
Yorum Yazın