TİC Holding Header
  • USD 32.553
  • EUR 34.832
  • Altın 2437.926
  • BIST 100 9716.56
  • Genel

17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümü

Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Yusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depreminin yıl dönümünde halen Türkiye’nin deprem bilinci kazanmadığını ifade ederek, Deprem gibi bir doğa olayının ‘asrın felaketine’ dönüşmesinin ardından geçen 16 yıl sonra bugün, yaşadığımız çevrenin afetlere karşı daha güvenli olduğunu söylemek mümkün değildir dedi.
17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümü
Sultan Gedik - AFYONKARAHİSAR / İHA - 1999 yılında meydana gelen ve on binlerce insanın hayatını kaybettiği 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Ulutürk, 45 saniyede yitirilen on binlerce insan ve milyarlarca liralık ekonomik kayıpların üzerinden 16 yıl geçtiğini hatırlattı. Ulutürk, son günlerde Karadeniz'den, Akdeniz'e, Ege Denizi’nden, Vana kadar Türkiye’nin çok geniş bir coğrafyasında meydana gelen depremlerin, ülkede olması gereken can alıcı gündem maddelerinden birisinin deprem olduğu gerçeğini defalarca hatırlatmaya devam ettiğini anımsattı.

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve büyüklüğü 7.4 olan bu deprem nedeniyle 17 bin 479 kişinin hayatını kaybettiğini ve 244 bin 383 civarında konut ve iş yerinin hasar gördüğünü kaydeden Ulutürk, “Depremlerin felakete dönüşmesinin temel nedeni yeterince mühendislik hizmeti görmemiş depreme dayanaksız yapılar, sağlıksız ve plansız kentleşmeler ile yanlış yerleşim alanlarının belirlenmesi olduğu gerçeği artık herkes tarafından kabul edilmiştir. Yapı denetimi hakkında kanun ve Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile bazı ikincil nitelikteki yönetmelik ve alt mevzuatlar çıkarılarak yürürlüğe konulmuştur. Yasa bazında gerekli değişiklikler yapılmamasına karşın 17 Ağustos depremi sonrasında yürürlüğe konan yönetmelik ve genelgelerle, güvenli yapılaşmanın ilk adımı olan zemin etütlerinin ve sağlıklı kentleşmenin altlığını oluşturan imar planlarına esas jeolojik-jeoteknik etütlerin zorunlu hale getirilmiştir. Buna rağmen, afet risklerinin azaltılması açısından yaşamsal öneme sahip bu düzenlemelerin uygulanması ve hayata geçirilmesi konusunda yerel yönetimlerin yeterli duyarlılığı göstermemeleri, hala yeterince ders almadığımızı göstermektedir” dedi.

“DOĞU ANADOLU FAY ZONU’ VE YAKIN CİVARINDAKİ AKTİF ZONLARIN İHMAL EDİLMEMESİ GEREKİYOR”
Ulutürk, Türkiye’nin deprem gerçeği ile ilgili açıklamasına şöyle devam etti:
“17 Ağustos’un üzerinden 16 yıl geçmiş olmasına rağmen, yıkılması gereken ağır hasarlı bir çok bina hala yıkılmamış, orta hasarlı konutun onarımı gerçekleştirilmemiştir. Meslektaşlarımız tarafından hazırlanmış olan ‘Yenilenmiş Türkiye Diri Fay Haritaları’ ülkemizin deprem tehlikesi ve riskinin yüksekliğinin en önemli göstergesidir. Son yıllarda yaşanan depremler, gereken önlemlerin alınması için bizlere doğanın bir uyarısı olarak görmek, geçen her saniyenin çok önemli olduğunun farkında olmamızı göstermiştir. İvedilikle eksikliklerimizi tamamlamak ve başta deprem olmak üzere ülke jeolojik koşullarının ürünü olan risklere ve teknolojik risklere karşı etkin ve verimli bir afet yönetim sistemini oluşturmak zorundayız. Ülkemizin her yerinde olduğu gibi şehrimizde ve ilçelerinde özellikle Dinar-Sultandağı yıkıcı depremler oluşmuştur ve bundan sonrada olmaya devam edecektir. Bundan dolayı Afyonkarahisar merkez ve çevre ilçelerimizde depreme dayanıklı sağlıklı yapılar yaparak can ve mal kaybının önüne geçmeliyiz. Tüm ülkemizi maddi ve manevi olarak yıkan 1999 Marmara ve Düzce depremleri sonrası tüm dikkatler olası İstanbul depremine çevrilmiş, yoğun olarak desteklenen bilimsel çalışmalar da Marmara civarına yoğunlaştırılmıştır. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle ‘Doğu Anadolu Fay Zonu’ ve yakın civarındaki aktif zonların ihmal edilmemesi gerçeği önemle dikkate alınmalıdır.”
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri