• Genel

Bakan Dönmez: “Zamların Türkiye ekonomisi ile bir alakası yok”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, elektrik ve doğalgaza yapılan zamlara ilişkin, “Doğalgazda ise petrol fiyatlarındaki oynamalar çünkü doğalgaz piyasasında formüllerin içerisinde ağırlıklı petrol ürünleri var. Bunun anlamı petrol fiyatları bugün değiştiğinde altı ay sonra doğalgaz fiyatlarını da değiştiriyor demektir. Bizim doğalgazı zorunlu olarak yapmış olduğumuz bu fiyat artışları ithal ettiğimiz yurtdışı piyasalardaki artışından kaynaklanıyor” dedi.
Bakan Dönmez: “Zamların Türkiye ekonomisi ile bir alakası yok”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, özel bir televizyon kanalına katılarak basın mensuplarının sorularını cevapladı. 540 milyar metreküp gazın tamamı çıkarabilecek mi sorusunu cevaplayan Bakan Dönmez, “Bu üretilebilir rezerv miktarı. Yani orada üretilemeyecek, sahada kalabilecek gaz miktarını biz hesaplara dahil etmiyoruz. Dolayısıyla üretilebilir ortalama bir değerden bahsediyoruz. Ama sahada üretim başladığında belki bazı rakamlarda oynama olabilir. Bu normalde keşif hesaplama yöntemleri ile uyumlu. Türkiye Petrolleri (TP) değil de başka bir firma açıklamış olsaydı o da bu rakamları açıklayacaktı” diye konuştu.

“BİZİM DOĞALGAZI ZORUNLU OLARAK YAPMIŞ OLDUĞUMUZ BU FİYAT ARTIŞLARI İTHAL ETTİĞİMİZ YURTDIŞI PİYASALARDAKİ ARTIŞINDAN KAYNAKLANIYOR”
Bakan Dönmez, doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlara ilişkin, “Elektrik ve doğalgaz piyasasına kısaca bakmakta fayda var. Bir yerde doğalgazı petrolü çıkarttığınızda özellikle enerji ürünleri küresel anlamda belirli yerlerde fiyatlanan ürünlerdir. Londra’da petrolün fiyatı bugünlerde 75 dolar. Doğalgaz açısından baktığınızda Hollanda merkezli bir borsada bugün itibariyle bir önceki yıla göre fiyatı neredeyse iki kat artmış bir doğalgaz fiyatını görüyorsunuz. Buna benzer Amerika’da belirli doğalgaz ve petrolün ticarileştiği alınıp satıldığı merkezler var. Bu fiyatları geçtiğimiz yılla mukayese ettiğimizde döviz bazında neredeyse iki kat fiyat artışı oldu.
Geçtiğimiz yıl pandemi vardı ve tüketim küresel anlamda azalmıştı. Nitekim belki son 20 yılın en düşük petrol fiyatlarını gördük. Geçen sene 40 doların altına gelen bir petrol fiyatı vardı varil başına. Bugün 75 doları zorlayan bir petrol fiyatından bahsediyoruz. Enerji emtia ürünlerinde petrol lokomotif ürün. Onu doğalgaz takip ediyor. Bir 6 ay geriden geliyor. Kömür fiyatları yine bir enerji emtiası olduğu için onlar takip ediyor. Böyle baktığımızda son bir yılda döviz bazında petrolde ve doğalgazda iki kat ve iki katın üzerinde artışlar yaşandı. Biz aslında enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz. Petrolümüzün yüzde 92’sini ithal ediyoruz. Yani bu kadar aramaya ve üretime rağmen henüz yüzde 8’ler seviyesinde bir üretimimiz var talebi karşılama noktasında. Doğalgaz durum daha da kötü. Yüzde 1 veya zaman zaman yüzde 2’sini karşılıyoruz. Yüzde 98’ini ithal ediyoruz. İthal ettiğiniz bir üründe ister istemez fiyat dalgalanmaları iç piyasalara da olduğu gibi yansıyor.
Bugün mesela akaryakıt piyasasına baktığınızda orada pompa fiyatları nerdeyse haftada bir değişiyor. Yurtdışında petrol fiyatlarına gelen değişiklikler bir hafta sonra pompalara yansıyor. Doğalgazda ise petrol fiyatlarındaki oynamalar çünkü doğalgaz piyasasında formüllerin içerisinde ağırlıklı petrol ürünleri var. Bunun anlamı petrol fiyatları bugün değiştiğinde altı ay sonra doğalgaz fiyatlarını da değiştiriyor demektir. Bizim doğalgazı zorunlu olarak yapmış olduğumuz bu fiyat artışları ithal ettiğimiz yurtdışı piyasalardaki artışından kaynaklanıyor. Tabii kurdaki değişiklikleri de üzerine koyduğunuzda yansıması bu şekilde oluyor.”

“KENDİNİZ ÜRETMEDİĞİNİZ MÜDDETÇE FİYAT DALGALANMALARINA MARUZ KALIYORSUNUZ”
Fiyat artışlarının Türkiye’nin ekonomisi ile bir alakası olmadığını dile getiren Bakan Dönmez, “Tamamen yurtdışından ithal ettiğimiz bir ürün bunun uluslararası piyasalarda bir fiyatı var. Siz de bu fiyattan alıyorsunuz. Kendiniz üretmediğiniz müddetçe fiyat dalgalanmalarına maruz kalıyorsunuz. Kaynak ülkeler ancak maliyetlerini kontrol edebiliyor. Biz de petrol ve gazımızın büyük bir kısmını kendi topraklarımızdan üretmiş olsak kendi maliyetlerimiz görece daha ekonomik olacağı için yurtdışı fiyatlara olan bağımlılığını azaltmış olacağız. Bütün gayretimiz de kendi kaynaklarımızı mümkün olduğu kadar ekonomiye hızlı bir şekilde kazandırmak. Böylece fiyat dalgalanmalarından çok daha az etkilenmek” diye konuştu.

“İLK 6 AYDA ALTI DEFA ZAM OLDUĞU İFADESİ VAR AMA YÜZDE 1’LİK DİLİMLER HALİNDE YAPILDI”
ELEKTRİK VE DOĞALGAZ ZAMLARININ TEMMUZ’UN BAŞINDA YAPILMASINDA BİR KASIT OLUP OLMADIĞI SORUSUNU YANITLAYAN BAKAN DÖNMEZ, ŞUNLARI AKTARDI:
“Elektrikte bizim fiyatlamalarımız her 3 ayda bir çeyrek dönemler halinde yapılıyor. Mevzuat o şekilde. Yani 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz ve 1 Ekim, tarife değişim dönemleridir. Maliyetlere bakıyoruz, maliyetlerde bir değişiklik varsa o değişiklikler fiyatlara yansıyor. Dolayısıyla Haziran’ın başında yapalım durumu yok. Doğalgazda niye aylık yapılıyor sorusunu soracak olursanız, doğalgazda düzenleme aylık olarak yapılır. Çünkü ithal bir ürün. O ay eğer ithal ettiğiniz ürünlerde döviz bazlı bir hareketlenme varsa veya kurda bir oynama varsa bunun süratle tüketiciye yansıtılması adına orada aylık periyotlarla güncelleme yapılabiliyor. Biz her zaman da yapmıyoruz doğalgazda. İhtiyaç olursa yapıyoruz. İlk 6 ayda altı defa zam olduğu ifadesi var ama yüzde 1’lik dilimler halinde yapıldı. Dolayısıyla o şekilde izah etmekte fayda var. Elektrik ile ilgili şunu da ilave etmemde fayda var. Özellikle içinde bulunduğumuz sezon çok kurak geçiyor. Bizim yaklaşık kurulu gücümüzün yüzde 28’i hidrolik elektrik santrallerinden oluşuyor. Geçtiğimiz yıla göre barajlarda su seviyesi neredeyse yarı yarıya düştü. Dolayısıyla hidrolikten elde ettiğimiz elektrik miktarı düşünce talep de arttı. Bu açığı nasıl kapatacaksınız? Doğal olarak termik santrallerle kapatıyorsunuz. Termik santrallerde de doğalgaz ve ithal kömür yine ithal yakıt. Oradaki maliyet artışları da toptan elektrik fiyatlarına yansıdığı için fiyatlarda biz zorunlu artışa gidildi.”

“2023 Gibi İlk Üretime Başlarız, Muhtemelen De 2027-2028’de Plato Dediğimiz Maksimum Seviyeye Ulaşır”
540 milyar metreküp doğalgazın kaç yıllık ihtiyacı giderir sorusunu yanıtlayan Dönmez, “Şu anda 540 milyar metreküplük bir rezervimiz var. Türkiye’nin ortalama 50 milyar metreküp civarında bir tüketimi var. 10 yılın üzerinde teorik olarak yetiyor. 10 yıl buradan gazı alacağız 10 yıl dışarıdan almayacağız anlamında gelmiyor. Bunun günlük ve yıllık üretim miktarı var bu sahaların. Bizim hesaplamalarımız 2023 gibi ilk üretime başlarız. Muhtemelen de 2027-2028’de plato dediğimiz maksimum seviyeye ulaşır. Sonrasında bu sahanın başlangıç üretimiyle nihai üretimi arasında 25-30 yıllık bir üretim planı hazırlığı yapıyoruz. O çerçevede baktığımızda bugünkü tüketim verilerini dikkate aldığımızda neredeyse yüzde 30-35 arasında gaz ihtiyacımız karşılamış olacağız. Türkiye şu anda enerji tüketiminin yüzde 1’ini üretebiliyor.”

ÇIKARILACAK DOĞALGAZIN VATANDAŞIN FATURALARINA YANSIMASININ NE ZAMAN OLACAĞI SORUSUNU YANITLAYAN BAKAN DÖNMEZ, ŞÖYLE DEVAM ETTİ:
“Bu gazı üretip sisteme bastığımız andan itibaren vatandaşımıza yansımış olacak. 2023’ten itibaren etkilerini göreceğiz. Sisteme bastığımız gaz oranında ithal gazımızı azaltmış olacağız. Mühendislik çalışmaları tam netleşmedi ama bizim yaptığımız çalışmalarda ilk yıl 3 ile 5 milyar metreküp sisteme girmiş olacağız. Sonra da toplamda 2027-2028’e geldiğimizde 15 ile 20 milyar metreküp yıllık sisteme gaz basmış olacağız. Aslında konutların ihtiyacı plato döneminde hemen hemen Sakarya Gaz Sahası’ndan karşılanacak demektir. Ama ilk yıldan itibaren bunun etkilerini görmeye başlayacağız.”

“YAPILAN TÜM ÇALIŞMALAR ŞU ANDA İTHAL ETTİĞİMİZ GAZA GÖRE BURADAN GAZIN ÇIKACAK MALİYETİNİN DAHA UCUZ OLACAĞINI GÖSTERİYOR”
GAZIN ÇIKARTILMASI İÇİN HARCANAN MALİYETİN ÇIKARTILAN GAZIN MALİYETİNİ KARŞILAYIP KARŞILAMAYACAĞI SORUSU ÜZERİNE ŞUNLARI KAYDETTİ:
“Yapılan tüm çalışmalar şu anda ithal ettiğimiz gaza göre buradan gazın çıkacak maliyetinin daha ucuz olacağını gösteriyor. Rakam bugünden vermek doğru değil. Çünkü günün sonunda yatırım miktarları netleşecek. Ayrıca gazın bir çıkartma işletme maliyetleri var. Bunları da koyacağız. Burada işin ekonomisi neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket edilecek. Ama tüm öngörüler, tüm çalışmalar bugün ithalat ettiğimiz gaza göre buranın çok daha ekonomik bir maliyet sunacağını gösteriyor. Derin denizde şüphesiz maliyetler, karadaki üretim maliyetlerine göre tüm dünyada olduğu gibi bizde de pahalı olacak. Ama bizim avantajımız şu; biz Türkiye’ye gazı nereden ithal ediyoruz? Rusya’dan, Azerbaycan’dan. Buralardan binlerce kilometre uzaktan boru hatları ile gaz buraya taşınıyor. Doğalgaz piyasasında şu mantık var; piyasada bir nihai toptan satış fiyatı var. Ama bir de kuyu başına gittiğinizde orada bir üretim maliyeti var. Her zaman üretici taşıyıcı olmaz. Boru hatlarını işleten şirketler, farklı yatırımcılar da olabilir. Bizim avantajımız, binlerce kilometre uzakta Sibirya’daki bir gaza göre ya da Hazar Denizi’nde çıkan veya İran’ın körfezde çıkan gazına göre taşıma maliyetlerini dikkate aldığınızda burası ekonomik olacak.”

“İTHALATA BAĞIMLILIĞIMIZ DEVAM EDECEK AMA BUGÜNKÜ SEVİYELERDE OLMAYACAK”
Rusya ile yıl sonunda yaklaşık 8 milyar metreküplük kontratın sonlanacağını hatırlatan Bakan Dönmez, “Bu yıl sonu itibariyle yaklaşık 8 milyar metreküplük kontrat sonlanıyor. Şu anda yenileme ile alakalı müzakereler devam ediyor. Yıl sonuna kadar sonuçlanacağını tahmin ediyorum. Onun dışında LNG ile alakalı kontratlarımız var. Onların bazılarının süreleri tamamlanacak. Bugünden tüm kontratları sonlandıracağız diye bir şey söz konusu değil. Hala kendi talebimizi bu sahadan karşılama imkanımız yok. Dolayısıyla ithalata bağımlılığımız devam edecek ama bugünkü seviyelerde olmayacak. Çok daha düşük seviyede olacak” dedi.
İkinci ve üçüncü kuyuya ihtiyaç yeniden bir deneme kuyusuna ihtiyaç olup olmadığı sorusunu cevaplayan Bakan Dönmez, “İlk keşif kuyusuyla birlikte birtakım hesaplamalar yapılıyor. Petrol endüstrisinin bu keşifleri hesaplamada kullandığı birtakım yöntemler var. O yöntemleri TP de kullanıyor. Açıklanan rakamlar o hesap yöntemlerinin içerisinde kalanlar. Açıklanan rakamlar o hesap yönteminin içerisinde kalan rakamlar. Sonrasında ise o sahanın muhtelif yerlerinde 3-4 tane tespit kuyusu açıyoruz. Bu tespit kuyusu ilk önceki sondajda elde ettiğimiz verilerin teyidi ve aynı zamanda üretim kuyusu olarak da kullanılabilecek. O sahadan petrol ya da gazı nasıl üretirim? Onun mühendislikte kullanılacak projelendirilmede kullanılacak parametrelerini elde ediyorum. Orada biz o tespit kuyularını da açtık. O tespit kuyularında çıkan veriler ve bilgiler de ilk Tuna-1’de açıkladığımız verileri teyit ediyor” açıklamasını yaptı.

“AĞIRLIKLI OLARAK DIŞ FİNANSMAN KULLANARAK DEVAM EDECEĞİZ”
Finansmanın nasıl sağlanacağına ilişkin bir karar verilip verilmediği sorusuna şu cevapları verdi:
“Burada iş grupları planlandı. Denizaltında yapılacak sondaj işleri var. Borulama işlemleri var. Kıyıda yapılacak işlemler var. Kıyıda yapacağımız terminal işlemleri var. Bunlar parça parça ihale ediliyor. İhale edilirken de finansman dahil teklif alıyoruz. Finansmanı getirmez biz bulursak ne kadar olur onu alıyoruz. Orada bizim için en uyugn çözüm hangisiyse oradan yürüyoruz. Burada mesela malzeme tedarikleri bağlandı büyük oranda. Ağırlıklı olarak da dış finansman kullanarak devam edeceğiz. Bizim şu anki öngörülerimize göre, çok ilave bir finansman temin etmeden bu işi sonuna kadar götürebileceğiz.”

“SAKARYA GAZ SAHASI’NIN ANA OPERATÖRÜ TÜRKİYE PETROLLERİ”
Bakan Dönmez, teknolojinin daha çok nereden alınacağı sorusu üzerine şunları söyledi:
“Derin deniz operasyonlarında dünyada tecrübesi, pratiği olan çok fazla ülke ve şirket yok. Bilinen şirketleri davet ediyoruz. Çalışmamızı anlatıyoruz. Şartnamelerimizi hazırlıyoruz. Ona göre de tekliflerimizi alıyoruz. Tekliflerden sonra da hem teknik hem de maliyet açısından en uygun teklifi tercih ediyoruz ve onlarla sözleşme yapıyoruz. Burada zaman zaman Avrupalı, Amerikalı, yerli firmalar da bazı işlere talip olabiliyorlar. Dolayısıyla bu alanda küresel olarak tecrübe kazanmış, tüm firmalarla iş birliği yapıyoruz. Yoksa sahanın ana operatörü Türkiye Petrolleri. Ama siz büyük bir inşaatı müteahhide verdiniz. O kaba inşaatını birisiyle anlaşıyor. İncesini başkasıyla anlaşıyor. Burada baktığınızda da onlarca iş kalemi var. Ama şu anda Türkiye Petrolleri, bunu ayrı ayrı ihale ediyor.”

“BİZ BORU GAZINA BAĞIMLILIĞI CİDDİ DERECE AZALTTIK”
BAKAN DÖNMEZ, TÜRKİYE’NİN DOĞALGAZ ALIM SATIMINDA PAZARLIK MASASINA DAHA GÜÇLÜ OTURUP OTURMAYACAĞI SORUSUNA ÜZERİNE ŞU İFADELERİ KULLANDI:
“Şimdi burada şu var. Kaynak çeşitliliği önemli faktörlerden birisi. Biz yakın geçmişe kadar sadece boru hatları ile üç ülkeden doğalgaz ithal ediyorduk. Rusya, Azerbaycan ve İran. Sadece bir LNG terminalimiz vardı. Buna Ege’de bir özel sektör terminali eklenmişti. Sonra da biz son birkaç yılda iki tane daha FSRU (Yüzer Mobil Doğalgaz Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) ekledik. Ertuğrul Gazi bir tanesi. Bunlarla birlikte biz boru gazına bağımlılığı ciddi derece azalttık.
LNG’nin şöyle bir avantajı var. LNG’nin şöyle bir avantajı var. Amerika’dan da Afrika’dan da, Asya’dan da gemiye yükleyip bu doğalgazı buraya getirebilirsiniz. Uygun fiyatları yakaladığınızda bu gazları getirip sisteme basabilirsiniz. Bizim bu dört LNG terminalimiz teorik olarak baktığımızda doğalgaz ihtiyacımızın yarısını rahatlıkla karşılayabilecek kapasitede. Dolayısıyla boru gazına bağımlılığımızı azaltmış olduk. Şimdi yeni stratejimiz şu. Gerek LNG gerekse boru gazında en ucuz kaynaktan başlayarak sıralayacağız ihtiyacımızı. Dolayısıyla bu bizim pazarlık gücümüzü artıracak. Daha esnek kontratlar yapabileceğiz. Belki daha kısa-orta dönem kontratlar yapacağız. Daha önceleri boru gazı kontratları 25-30 hatta 40 yıl süreyle yapılıyordu. Bizim kontratlarımızın yenilenme sürelerinin gelmesi bizim elimizi bu alanda güçlendirebilecek. Daha esnek daha piyasa odaklı, rekabetçi fiyatlarla belki daha kısa süreli kontratlarla ülkenin menfaatine olabilecek kontratları yapma imkanına kavuşmuş olacağız.”
(Mustafa Cenik/İHA)