TİC Holding Header
  • USD 32.495
  • EUR 34.974
  • Altın 2434.328
  • BIST 100 9754.6
  • Genel

Bin ite bir yiğit yeter

Pencereden baktığında güneşi esirgemiyorsa gökyüzü 15 Temmuz gecesi birileri bedelini ödediği içindir.
Bin ite bir yiğit yeter
Ozan Koltuk - De ki Ömer size bir vatan bıraktı..

Bir ihanet düşünün ki devletin mermisini devlete sıktılar, bir ihanet düşünün ki halkın Mehmet'ini halka siper ettiler. Bu vatan bu güne kadar bir çok ihanet gördü, bir çok savaştan alnının akıyla çıktı ama böyle kalleşcesini görmedi.

Bundan 1000 yıl öncesine gidersen şayet 100 bine karşı duran 20 bin Mehmet görürsün Malazgirt'te. Bundan 500 yıl öncesine gidersen eğer karadan gemi yürüten Fatih'in Mehmet'ini görürsün. Bundan 100 yıl öncesine gidersen 1 milyona karşı duran 100 bin Mehmet'i görürsün Çanakkale'de. Bundan 4 yıl öncesine gidersen eğer tanka gögüs geren silaha siper olan milleti görürsün vatanın her bir karesinde.

Mazimizden, atamızdan, milletimizden de mi korkmadınız. Kaç paraya sattınız bu cennet vatanı. Atatürk'ün gençliğe hitabesinde ''Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. '' dediği gibi ve yine o gençliğe hitabesini bitirdiği şu sözler gibi; ''Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.''

Bu damarlardan akan asil kan asil Türk Milletini esir etmeye çalışanların üzerine bir volkan gibi akmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sıkça dile getirdiği Sezai Alkoç'un şiirindeki dizeler gibi ''Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır... Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır...''

Gülen hareketi
Gülen hareketi, Risale-i Nur'larda Said Nursi tarafından sıkça kullanılan ve kendisinin ana hareket ekseni olarak tarif edilen "hizmet-i imaniye ve Kur'aniye" deyiminin zaman içerisinde kısaltılması ile oluşan bir terimdir. Cemaatin kendisini bir sivil toplum hareketi olarak konumlandırması ile cemaat'in her türden kurumsal faaliyetleriini de içine alan bir kapsam genişliğine ulaşmıştır.

Gülen hareketi, Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde eğitim ve sosyal amaçlı faaliyetler gösteren bir organizasyondur. Eğitimde Gülen tarafından "altın nesil" olarak ifade edilen bir insan modelini yetiştirme amaçlı ev, okul, dershane, kültür merkezleri, üniversite gibi kurumlar oluşturulmuştur. Ayrıca cemaatin bu faaliyetlerini finanse etmek için kullandığı, yardım organizasyonlarını gerçekleştirdiği çeşitli vakıf ve dernekleri ile ticari faaliyet gösteren basın yayın kuruluşları, hastaneleri ve finans kurumları mevcuttur.

Hareket, çeşitli toplum kesimlerince Türkiye içi ve dışında, eğitime, Türk kültürünü tanıtmaya, dinlerarası diyaloğa ve fakirlikle mücadeleye yaptığı katkılardan dolayı desteklenirken başka kesimlerince de laiklik için bir tehlike olarak görülmesinin yanı sıra siyasî ve ekonomik bir güç haline gelmesi nedeniyle de eleştirilmektedir.

FETÖ'nün sır kutusunu Öksüz hakkında iddialar
Darbe girişiminden önce 11 Temmuz'da ABD'ye giden, 13 Temmuz'da Türkiye'ye dönen ve darbe gecesi Akıncı Üssü'nde bulunduğu tespit edilen Öksüz'ün, 4. Ana Jet Üssü Komutanı Hakan Evrim'e, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile Fetullah Gülen'i görüştürme teklifinde bulunduğu iddia ediliyor.

Öksüz'ün darbe girişimi gecesi, FETÖ mensubu teröristlere Pensilvanya'nın talimatlarını ilettiği ve "darbe fetvası" verdiği de ileri sürülüyor.

2016 Türkiye askerî darbe girişimi
2016 Türkiye askerî darbe girişimi ya da darbecilerin verdiği adıyla Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından gerçekleştirilen askerî darbe teşebbüsü.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT'de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu ifade edilerek ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı.

İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün jandarma tarafından kapatılması ile başlayan süreçte, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 kadar milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara'nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla'nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Jandarma Kuvvetleri Komutanı Galip Mendi darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı.

Gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk'te FaceTime aracılığı ile gerçekleştirdiği bağlantıda darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için meydanlara ve havalimanlarına çıkmaya davet etti. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlendi.

16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu. Olaylar sonucunda 104'ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300'den fazla kişi hayatını kaybetti, 1491 kişi yaralandı, farklı rütbelerden 8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve adli kurumlarda birçok kişi görevden alındı.

Gülen Hareketi destekli olduğu öne sürülen askerî darbe girişiminin ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanununun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs’, ‘halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik’ ve ‘cumhurbaşkanına suikast’ suçlarından soruşturma başlatıldı. 21 Temmuz'da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından anayasanın 120. maddesi gereğince üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi.

Darbe girişimi, Türkiye siyasi tarihinde 12 Eylül 1980 askerî darbesinden 36 yıl sonra gerçekleştirilen ilk askerî darbe teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.

Darbenin, AK Parti-Gülen Hareketi çatışması kapsamında 2016 Ağustos ayında yapılacak olan Yüksek Askerî Şûra toplantısında ordu içerisindeki mensupları tasfiye edileceği öngörülen Gülen Hareketi'ne yakın çeşitli kademede askerî yetkililerin bu hareketi önlemek ve Türkiye hükûmetini ele geçirmek amacıyla darbe hareketine giriştiği öne sürülmektedir.

Daha önceki tarihlerde Ergenekon ve Balyoz adıyla askerî yetkililere karşı yapılan kimi operasyonlar sonucu bu davalara konu olan kimi isimler görevlerinden uzaklaştırılmış, yerine hükûmete yakın olduğu ileri sürülen kadroların getirildiği haberleri basına yansımıştı. Darbede adı geçen isimlerin birçoğu özellikle Ergenekon süreci ile birlikte önü açılarak Yüksek Askerî Şûra'da terfi etmişti. Darbeyi yapan ekibin başında olduğu iddia edilen Albay Muharrem Köse, Ergenekon kapsamındaki ‘internet andıcı’ soruşturmasında tutuklanan eski genelkurmay adli müşaviri emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun yerine 2011 yılında adli müşavir olarak atanmıştı. Bununla birlikte darbe teşebbüsünde rolü olduğu iddia edilen Orgeneral Akın Öztürk, Balyoz operasyonu sonrasında birçok komutanın tutuklanmasının ardından 2013 yılında Türk Hava Kuvvetleri komutanlığı görevine getirilmişti. 2015 yılında Gülen Hareketi ile bağlantıları olduğu iddia edilen Akın Öztürk'ün "darbe yapabilecek potansiyele sahip olduğu" gerekçesiyle bir grup subay tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na bildirildiği ifade edilmiştir. Bu süreçte dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile birlikte karar vererek, görev süresi bitmemesine rağmen, Öztürk'ü Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevinden almıştır. İddialara göre, TSK'nın Gülen Hareketi ile ilişkili general ve amiralleri Yüksek Askerî Şûra sonrası emekli edeceğinin belli olması üzerine Öztürk darbe girişimini başlatmıştır.

Gazeteci Ahmet Şık'ın istihbarat kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Gülen Hareketi kadrolarına yönelen soruşturmalarla ilgili 16 Temmuz 2016 sabahının erken saatlerinde operasyonların ilk dalgasının yapılmasına karar verilmişti. Bu kapsamda İzmir askeri casusluk davası kumpas soruşturmasın savcısı Okan Bato'nun şüpheli listesinde komuta kademesindeki birçok rütbeli askeri yetkiliyi kapsayan gözaltı kararı verilmiştir. Savcı Bato'nun, ağustos ayında toplanacak olan Yüksek Askerî Şûra'dan önce operasyonların başlatılması önerisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da onaylanmıştı. Bununla birlikte gözaltı kararları ve yapılacak operasyonlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığına bilgi verilmek suretiyle onay alınmıştır. Bu karara göre 16 Temmuz 2016 tarihinde sabah 04.00'da operasyonlar başlayacaktı. Aralarında darbe girişimine kalkışanların da bulunduğu, haklarında gözaltı kararı verilen tüm askerler teknik takip altındaydı. 15 Temmuz günü gündüz saatlerinde teknik izleme yapan Millî İstihbarat Teşkilatı olağan dışı bir hareketlilik gözlemlendiğini rapor etmiş fakat bu hareketliliğin ne olduğunun anlaşılamadığı ifade edilmiştir. 15 Temmuz gecesi ise darbe girişimi yaşandı. Ahmet Şık'a göre başlangıçta ‘darbeci’ olarak anılan ve soruşturma listesinde bulunan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'dan karşıt açıklama gelmesi darbeci askerlerin ellerini zayıflatmıştır.

Darbeye zemin hazırlayan durumlara ilişkin olarak Evrensel gazetesinden Yusuf Karataş; daha önce askeri darbelere yasal dayanak oluşturduğu söylenen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 35. Maddesinin 2013 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından değiştirildiğini ve bu düzenleme ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev tanımından ‘iç tehdit’ çıkartılarak görev alanının ‘dış tehdit’ ile sınırlandırıldığını ancak buna uyulmadığını ifade etti. Karataş'a göre hükûmet bu görev tanımının dışına çıkmış ve ülke topraklarının bir bölümünde operasyonlar yapılmasına izin vererek 2013 yılında değiştirilen İç Hizmet Kanununa uymamıştır. Karataş, hukuksal duruma rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerini iç olaylarda güçlendiren bu politikaların ülkeyi yeniden askerî darbe girişimlerine açık hale getirdiği iddia etti.

Darbeye neden olan gelişmeler arasında Türkiye dışı aktörlerin bulunduğu iddiaları da ortaya atıldı. İran İslami Şûra Meclisi Başkanı Ali Laricani'nin danışmanı Hüseyin Şeyhülislam, darbe girişiminin nedenlerinden birisinin Türkiye'nin Suriye İç Savaşı'na dair politikasını değiştirmesi ve Suriye yönetiminin hükûmet ile işbirliğine başlaması olduğunu iddia etti. Bununla birlikte, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suudi Arabistan'ın ve Katar'ın darbe girişimine dahil olmasının güçlü bir ihtimal olduğu iddiasında bulundu. Öte yandan İran Dinî Lideri Ali Hamaney de darbe girişiminin Amerika Birleşik Devletleri tarafından tasarlanıp hazırlandığına dair güçlü şüphelerin bulunduğunu ifade etti.

Bir diğer iddia ise Rusya'nın darbeyi önceden öğrenip Türkiye'ye haber verdiği yönündedir. Independent'in Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Suriye'deki Rus birliklerinin darbeyi Türk askerlerini dinlediklerinde farkına vardığını, bunun üzerine Putin'in kişisel bir mesaj yollamak suretiyle Erdoğan'ı uyardığını savundu. Darbeden bir gün önce de Putin'in danışmanı Aleksandr Dugin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammet Dervişoğlu ile görüşmüştür.

Konuya ilişkin ortaya atılan görüşlerden bir diğeri de Gülen Hareketi'nin toplum nezdinde egemenlik kurmak isteği ve buna yönelik olarak askeri darbe ile iktidarı ele geçirme çabasıdır. Bu görüşe göre; cemaat mensupları devletin anayasal kurumlarında önemli yerlere getirilecek ve sonraki süreçte devleti bu kişilerin bağlı olduğu cemaat yöneticisi Fethullah Gülen ve onun talimatı doğrultusunda hareket eden ‘baş yüceler’ idare edecektir. Savcı Serdar Coşkun'un darbe öncesinde hazırladığı ve basında ‘FETÖ iddianamesi’ olarak adlandırılan iddianamede “Cemaat imamları, gizli emellerini gerçekleştirmek yani devleti tamamen ele geçirerek, istedikleri siyasal sistemi kurabilmek için faaliyete geçerek darbe senaryosunu ortaya koymuşlardır.” değerlendirmesi yapılmış, Gülen Hareketi'nin her kurum ve kuruluşa kendi mensuplarını yerleştirmeyi amaçladığı savunulmuştur. Yine aynı iddianamede bu yöntemin daha önce Ruhullah Humeyni tarafından da kullanıldığı, bir siyasî parti olmadan, seçime girmeden, yetiştirdiği kamu görevlilerini kendine bağlayıp itaat ettirerek ve buna paralel olarak oluşan fedakarlık kültürü altında seçilmişlik duygusuna dayanarak devleti teslim almayı amaçladığı ifade edilmiştir.

Tüm bunlarla birlikte söz konusu darbe girişimini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat kendisinin kurguladığına dair iddialar da ortaya atıldı. Cengiz Çandar, böyle bir ihtimalin de olabileceğini ifade ederek daha önceki darbelere veya darbe girişimlerine kıyasla bu kadar kısa sürede başarısız olmasının bu ihtimali doğurduğu görüşünü öne sürdü. Çandar, darbecilerin köprü trafiğini tek tarafını kapatmasının, Marmaris'te olduğu bilinen Erdoğan'ı yakalanamamasının ve Muğla'daki Dalaman Havalimanı'na gitmesine ve oradan İstanbul'a geçmesine müsaade edilmesinin altını çizerek bu durumların şüpheye yol açtığını belirtti. Tüm bunlarla paralel olarak darbe girişiminin hemen ardından süratle binlerce yargı mensubu hakkında gözaltı kararı çıkarılmasının da bir darbe girişimine hazırlık yaptığını ve devlet yapısı içerisinde darbeyle ilişkili olabilecek isimler hakkında istihbarat sahibi olduğunu vurguladı. Tüm bu iddialara karşın bu girişimin bir kurgu olmadığını ifade eden kaynaklar da mevcuttur.

Olayların gelişimi

Öncesi
Darbe hazırlığında olunduğuna dair 15 Temmuz 16:00'da istihbarat edinen Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'e ilk bilgilendirmeyi gerçekleştirdi. 17:30'da gerçekleştirilen ayrıntılı bilgi paylaşımı sonrasında durumun ciddi olduğu değerlendirmesinde bulunuldu ve hava sahasının kapatılması, tüm askerî hareketliliğin yasaklanması, Kara Havacılık Okulunun ivedi teftiş edilmesi gibi tedbirler alındı. 16 Temmuz 03:00'da harekete geçmeyi ve 06:00'da sıkıyönetim ilan etmeyi planlayan cuntacılar ise planlarının deşifre olmasının ardından girişimlerini öne çekti. Bununla birlikte Müyesser Yıldız'ın iddialarına göre Hakan Fidan, darbe teşebbüsünün olduğu gün Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a da buna yönelik istihbaratı verdi ve ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile yemeğe gitti. Yine aynı iddialara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ı da bilgilendirmeyen Fidan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na şüpheli bir askerî hareketlilik olduğuna dair bilgi verdi

Ankara ve İstanbul
Özgür medya deposu, Wikimedia 15 Temmuz 2016 22:00 civarında Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir grup Jandarma Genel Komutanlığı mensubu tarafından araç trafiğine kapatılırken iddiaya göre eş zamanlı olarak Orgeneral Akın Öztürk'ün emriyle 4. Ana Jet Üs Komutanlığındaki 141. Filo'dan kalkan F-16 tipi savaş uçakları ile destek kuvvet olarak jandarma ve kara havacılığa bağlı AH-1 SuperCobra tipi helikopterler Ankara üzerinde alçak uçuş yapmaya başladı. Aynı zamanda savaş uçaklarının uzun süre havada kalmasını sağlamak amacıyla da İncirlik Hava Üssü’nden havada yakıt ikmali yapılmasını sağlayan KC135R tanker uçaklar görevlendirildi. Bu sıralarda 4. Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar rehin alındı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile bazı üst düzey Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları zapt altına alarak bilinmeyen bir yere nakledildiler. Saat 22.30 civarlarında ise Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çağrı ile tüm emniyet mensupları göreve çağırıldı. Aynı sırada Millî İstihbarat Teşkilatı binasına askerî helikopterden ateş açıldı, buna teşkilat mensupları tarafından uzun namlulu silahlar ile cevap verildi. Bunlara karşın emniyet kuvvetleri darbeci askerlerin içerisinde bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı yerleşkesine giden yolları kapattı. İstanbul'da ise Atatürk Havalimanı, hava trafik kontrol kulesini kontrol altına alan 1. Ordu Komutanlığına bağlı askerlerce sadece iniş yapacak uçaklara izin verilmesi kaydıyla hava trafiğine kapatıldı.

Askerî hareketliliğe paralel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin e-posta adresinden akredite basın mensuplarına “ülke yönetimine bütünüyle el konulmuştur” şeklinde mesaj gönderildi. Aynı zamanda askerler tarafından zapt altına alınan TRT ekranlarında Tijen Karaş tarafından Yurtta Sulh Konseyi adına darbe bildirisi okunduve bunu Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesinden yapılan sıkıyönetim ilanı ile sokağa çıkma yasağı takip etti. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına, terörle mücadeleye atıfta bulunularak devlet düzeninin bozulduğunun öne sürüldüğü bildiride hükûmetin ve cumhurbaşkanının vatana ihanet içerisinde olduğu belirtilerek Yurtta Sulh Konseyi'nin ülke yönetimine el koyduğu duyuruldu. Bu zaman zarfında, saat 23.00 civarında Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ABD'nin Türkiye Büyükelçisi John Bass'ı aradı ve darbe girişiminin Washington'a aktarılması talep edilerek mevcut hükümete destek istendi.

Saat 23.25 dolaylarında İstanbul'da Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binası zırhlı askerî araçlar ile kuşatılırken yine askerlerce İstanbul Emniyet Müdürlüğünde bulunan polislerin silahlarının alınmasına teşebbüs edildi. Ankara'da da olaylara müdahale etmek üzere hazırlanan Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı Özel Harekat Daire Başkanlığının binası iki F-16 savaş uçağı tarafından bombalandı.

15 Temmuz gününün son dakikalarında Türkiye üzerinden Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal ağlara erişim yavaşlarken halk nakit para çekmek amacıyla ATM'lere ve Yurtta Sulh Konseyinin sokağa çıkma yasağı nedeniyle erzak depolama amacıyla fırın ile marketlere akın etti. Ayrıca Ankara ve İstanbul'da toplu taşıma araçlarının ücretsiz olacağı duyuruldu.

15 Temmuz gecesi saat 23.00 sıralarında Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanı Selim Temurci tarafından SMS kanalıyla parti üyelerine partinin il, ilçe başkanlarında toplanma ve tepki gösterme çağrısı yapıldı. Darbe girişimi sırasında Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Hande Fırat aracılığıyla FaceTime üzerinden canlı yayınına katıldığı CNN Türk ekranlarında girişimin ordu içerisindeki Gülen Hareketi mensubu bir azınlık tarafından gerçekleştirildiğini belirterek halkın kent meydanlarına inerek tepki göstermesi çağrısında bulundu ve Atatürk Havalimanı'na hareket etti. Ayrıca Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü resmî Twitter hesabı aracılığıyla, birçok ilde Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla camilerden selâ okunarak halk sokağa çıkmaya ve darbecilere karşı durmaya davet edildi. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar da darbe girişiminde bulunan askerlerin sorumlu bulunduğu komutanlığa bağlı küçük bir grup olduğunu bildirerek komuta kademesi olarak hareketi desteklemediklerini belirtti. Saat 01.00'e doğru ise darbeye teşebbüs edenlere Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca Türk Ceza Kanununun 309, 311, 312 ve 313. maddelerine dayanılarak resmen soruşturma başlatıldı ve gözaltı kararı alındı. Aynı dakikalarda Ankara Emniyet Müdürlüğü savaş uçakları tarafından bombalı saldırıya uğradı, aynı saldırı bir saat sonra tekrarlandı.

Gece yarısı 02:00 dolaylarında Ankara'da darbecilerin kullanımındaki AH-1 SuperCobra ve UH-60 tipi iki helikopter Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16 savaş uçakları tarafından düşürüldü. İstanbul'daysa siyasilerin çağrısı sonucu Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne doğru yürüyüşe geçen sivil gruplar ile askerler arasında yaşanan arbedede Adalet ve Kalkınma Partisinin reklam kampanyalarını hazırlayan Erol Olçak da dahil olmak üzere hayatını kaybedenler oldu. Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkezi önünde toplanan gruba yine askerlerin elindeki helikopterden açılan ateş sonucu ölü ve yaralılar oldu. 02:30'da Millî İstihbarat Teşkilâtı Basın Müşaviri Nuh Yılmaz tarafından darbenin püskürtüldüğü açıklansa da aynı dakikalarda darbe girişimi konusunun görüşülmekte olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisine havadan bomba atıldı ve bu saldırı farklı aralıklarda dört kez tekrarlandı. Saldırı sırasında Şeref Kapısı, Dikmen Kapısı ve ziyaretçi girişlerinin yapıldığı bölgelerin hasar gördüğü mecliste dört partiden yaklaşık yüz milletvekili bulunmaktaydı. Bombalama sonucu ikisi ağır olmak üzere on iki polis yaralandı. Saat 03:20 sularında Ankara'dakine benzer olarak İstanbul'da da savaş uçakları alçaktan uçuş gerçekleştirdiler. İlerleyen saatlerde Harbiye Orduevi'ni ele geçiren, Doğan Medya Merkezini basarak CNN Türk'ün yayınını ve Hürriyet'in basımını durduran, Digiturk'ü basarak platformun yayınını durduran, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı ele geçirmeye çalışan ve TÜRKSAT'ın Gölbaşı tesislerini havadan helikopter ile ateşe tutup karadan da tesisi ele geçirmeye çalışan askerler emniyet kuvvetlerince etkisiz hale getirildi. Bu sırada iki TÜRKSAT çalışanı öldü, tesisi ateş altına alan helikopter ise düşürüldü. Ayrıca TRT'nin televizyon ve radyo yayın merkezleri ile Atatürk Havalimanı da yine emniyet tarafından kontrol altına alındı. Saat 04:00 sularında ise Erdoğan, cunta savaş uçaklarından gizlenmek amacıyla yolcu uçağı kodu olan THY 8456 kodunu kullanan TC-ATA uçağı ile Atatürk Havalimanı'na indi ve bir basın açıklaması düzenlendi.

Saat 05:00'ten sonra İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı darbeyi planlayanlara darbeye teşebbüs suçundan soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise darbecilerin darbe başarılı olduktan sonrası için hazırladıkları sıkıyönetim atama listesinden yola çıkarak içerisinde askerler, siviller ve yüksek yargı mensuplarının bulunduğu birçok kişi hakkında yakalama kararı çıkardı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Vezneciler'deki hizmet binasını ele geçiren askerler ile polis arasında sabaha kadar süren çatışma sonucu polisler binayı emniyet altına aldı, Çengelköy Karakolu'nu ele geçirmeye çalışan askerler ile polis arasında çıkan çatışmada da polisler karakolun güvenliğini sağlamayı başardı. Yine sabahın erken saatlerinde Boğaziçi Köprüsü üzerinde darbe güçlerinin kontrolündeki bir tank emniyete ait TOMA'yı hedef alarak atış gerçekleştirdi. Aynı sularda Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Jandarma Genel Komutanlığının yakınlarına bir savaş uçağı tarafından bombalı saldırı düzenlendi, saldırının ardından emniyet güçlerince askerlerin elindeki bir UH-60 helikopteri düşürüldü. Saat 06:40'ta ise darbe girişiminin başladığı Boğaziçi Köprüsü'nü ellerinde tutan yaklaşık elli asker silah bırakarak teslim oldu. Bu gelişmeden on dakika sonra Yurtta Sulh Konseyi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî sitesinde bir duyuru daha yayınlayarak ‘Yurtta Sulh Harekâtı’nın devam ettiğini belirtti ve vatandaşlara sokağa çıkmama çağrısında bulundu.

Boğaz köprülerinin emniyet güçlerince teslim alınmasının ardından Kadıköy'deki Türk Telekom binasını ele geçiren askerler teslim oldu ve ardından Kuleli Askerî Lisesine düzenlenen operasyon ile seksen öğrenci gözaltına alındı. Saat 08:00 civarında ise Genelkurmay Başkanlığı yerleşkesinin kontrolünü elinde bulunduran askerler barikat olarak kullanılan kamyonların üzerine tank atışı gerçekleştirdi. Jandarma Genel Komutanlığında ise operasyon düzenleyen emniyet kuvvetleri on yedi askeri ölü ele geçirip iki yüz elli askeri gözaltına alarak darbe teşebbüsünün merkezi olarak gösterilen binayı kontrol altına aldı. Ayrıca Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki darbe girişimine katılan askerler emniyet ile işbirliği halindeki başka bir grup asker tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. 08:30 sularında da Boğaziçi Köprüsü kısmen araç trafiğine açıldı. Son olarak ise Genelkurmay Başkanlığını ellerinde tutan askerlere karşı düzenlenen operasyon ile yedi yüze yakın silahsız er ve erbaş teslim oldu. Güvenliği tam olarak sağlanması amacıyla ise 16 Temmuz 21:05'e kadar Tekirdağ'dan Bursa'ya kadar olan hava sahası sivil uçaklara kapatıldı. Darbecilere karşı silahlı mücadeleye yönelik son açıklama Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından öğlen saatlerinde geldi ve sistematik operasyonların sonlandığı, Akıncı Üssü ve Kara Havacılık gerçekleşen nokta operasyonlar sonrası darbe teşebbüsünün tamamen bastırılacağı açıklandı.

Erdoğan'a suikast girişimi
15 Temmuz gecesi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik Yurtta Sulh Konseyi yönetimindeki Çiğli 2'nci Ana Jet Üs Komutanlığı'nda Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timi üyelerince yapılan suikast ve darbe teşebbüsüdür. Marmaris'te bir otelde gerçekleştirilen suikast girişiminde komplocular Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otel odasına ve otele silahlı ve bombalı saldırı ile öldürme girişiminde bulunmuş ve aynı gün darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra komplocular kaçmıştır. Yaralanan kişileri hastaneye kaldırmak üzere bölgeye gönderilen sağlık ekiplerine de ateş açılmış, çatışma sırasında yaralanan 1 polis memuru ve 1 cumhurbaşkanlığı koruma polisi yaşamını yitirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, suikast girişiminden önce Dalaman da bulunan TC-ATA uçağıyla Atatürk Havalimanı'na hareket etmiş, hareketi sırasında Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı darbecilerin kontrolündeki F-16 uçakları TC-ATA uçağı için risk oluşturmuş, TC-ATA kendi sinyal kodu yerine THY 8456 kodunu kullanarak kendisini THY'e ait bir uçak gibi göstererek kimliğini gizlemiştir.

Soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar
Darbe teşebbüsünden sonra 23 Temmuz 2016 tarihi itibariyle 18.044 kişi gözaltına alınmış, 9.677 kişi tutuklanmış, 49.211 kişinin pasaportu iptal edilmiştir. Türkiye'nin çeşitli noktalarında bu girişime ortak olduğu düşünülen 2.745 adli ve idari hakim hakkında gözaltı kararı alınmış, beş Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesinin üyeliği düşürülmüş, on Danıştay üyesi gözaltına alınmış, iki Anayasa Mahkemesi üyesi hakkında gözaltı kararı verilmiş, bunun yanında çeşitli rütbelerden 2839 subay ve asker gözaltına alınmıştır.] Ayrıca 7.899 emniyet personeli, 8.777 İçişleri Bakanlığı personeli, 1.500 kamu görevlisi, 15.200 Milli Eğitim Bakanlığı personeli, 492 Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, 257 Başbakanlık personeli, 393 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı personeli, 2.345 Gençlik ve Spor Bakanlığı personeli ,614 jandarma, 30 vali ve 47 kaymakam görevden alınmıştır. 13 Ağustos 2016 tarihi itibariyle açığa alınan toplam kişi sayısı, 76.597 kişi. memuriyetten çıkarılanların sayısı 4.897'dir. TSK'dan ihraç edilen asker sayısı ise 3.725'dir.

Darbe şüphesi kapsamında general düzeyinde gözaltına alınan 133 askerden 126'sına tutuklama kararı verilmiştir. Gözaltına alınan generallerin bazıları şunlardır:

Orgeneral
Adem Huduti, Akın Öztürk

Korgeneral
Erdal Öztürk, İlhan Talu, Mehmet Şanver, Metin İyidil, Mustafa Özsoy

Koramiral
Ömer Faruk Harmancık

Tümgeneral
Mehmet Dişli, Fethi Alpay, Haluk Şahan, İmdat Bahri Biber, Mehmet Akyürek, Mehmet Özlü, Memduh Hakbilen, Metin Akkaya, Serdar Gülbaş, Suat Murat Semiz, Şaban Umut, Avni Angun, Cevat Yazgılı

Tümamiral
Hakan Üstem, Sinan Azmi Tosun

Tuğgeneral
Abdülkerim Ünlü, Adnan Arslan, Ahmet Biçer, Ali Avcı, Ali Osman Gürcan, Arif Settar Afşar, Aydoğan Aydın, Bekir Ercan Van, Bekir Koçak, Cemal Akyıldız, Cemalettin Doğan, Cihat Erdoğan, Dursun Pak, Ekrem Çağlar, Erdem Kargın, Eyyüp Gürler, Faruk Bal, Fatih Celalettin Sağır, Hasan Polat, Hidayet Arı, İrfan Can, İsmail Güneşer, Kamil Özhan Özbakır, Mehmet Nuri Başol, Mehmet Ozan, Mehmet Özan, Mehmet Şükrü Eken, Metin Alpcan, Murat Aygün, Murat Soysal, Murat Yetkin, Mustafa Kurutmaz, Mustafa Yılmaz, Recep Ünal, Salih Kırhan, Yavuz Ekrem Arslan, Yunus Kotaman, Yüksel Gönültaş, Şenol Alkış, Ahmet Şimşek, İsmet Gökhan Gülmez, Ali Salnur, Ahmet Bican Kırker, Alpaslan Çetin, Mehmet Arif Pazarlıoğlu, Recep Sami Özatak, Aydemir Taşçı, Erkan Caha, Kemal Mutlum, Ali Rıza Çağlar, Adem Boduroğlu, Kerim Acar, Uğur Şahin, Timurcan Ermiş, Sadık Köroğlu

Tuğamiral
Halil İbrahim Yıldız, Hayrettin İmren, Namık Alper, Nejat Atilla Demirhan, Serdar Ahmet Gündoğdu, Tezcan Kızılelma, Ali Murat Dede, Hasan Kulaç, Oğuz Karaman İhsan Bakar Murat Şirzai

FETÖ'nün 200 sözde imamı Gülen'e anlık bilgi verdi
FETÖ'cü darbe girişimine ilişkin detaylar bir bir ortaya çıkarken, örgütün Türkiye'ye getirdiği 200 sözde imam dikkatleri çekti. Türkiye'yi bölgelere ayırmaya kalkıp, TSK'daki örgüt üyelerini 15 Temmuz gecesi öncesinde organize eden imamlar, Pensilvanya'ya da anbean bilgi geçti.

Paralel ihanet şebekesinin 15 temmuz darbe girişiminin perde arkası aralanmaya başladı. Karar'ın istihbarat kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Türkiye'ye darbeden yaklaşık bir hafta önce Pensilvanya'dan gönderilen 200 örgüt imamı kalkışmada aktif rol oynadı. İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Trabzon, Diyarbakır'ın da aralarında bulunduğu kritik şehirlerde görevlendirilen sözde imamlar, TSK'daki FETÖ'cü komutanlara darbe talimatı verdi, kalkışmayı yönetti.

NOT!!! Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri