TİC Holding Header
  • USD 32.377
  • EUR 34.98
  • Altın 2324.358
  • BIST 100 9129.19
  • Genel

"Bu son derece koordinatsız, yönünü kaybetmiş, pusulası olmayan yaklaşımdır"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına ilişkin, "Biden’a hiçbir şey söylemeyip ’o kendi iç politikasının gereğini yapıyor’ deyip meşrulaştırıcı tavır siyasi akılla izah edilecek bir akıl değil. Bu son derece koordinatsız, yönünü kaybetmiş, pusulası olmayan yaklaşımdır. Kılıçdaroğlu’nun o sözünün durduğu yer, HDP’nin soykırımla yüzleşin dediği yerden herhangi bir farklılık arz etmiyor. Keşke CHP’yi bu duruma düşürmeseydiler" dedi.
"Bu son derece koordinatsız, yönünü kaybetmiş, pusulası olmayan yaklaşımdır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MKYK toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme dair soruları yanıtladı. Türk demokrasisinin askeri müdahalelere karşı duruşunda kırılma noktası olan 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin konuşan Çelik, "27 Nisan muhtıra ve darbe geleneği açısından önemli bir yıl dönümüydü. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükumet bir muhtıraya karşı koydu. Hükümet gereğini yapsın denirdi. Bunun üzerine hükumetler gereğini yapar, demokrasimiz sakatlanırdı. Cevap verilmesinin Türk siyası tarihi açısından önemi ilk defa bir hükumet bir muhtırayı kabul etmemiştir. Reddedilmesiyle birlikte bu muhtıra kağıt parçasına dönüştürmüştür. Son derece önemlidir. Demokratikleşme açısından devrimci bir adımdır. Bu geleneğin Silahlı kuvvetleri nasıl yıprattığı, siyaseti nasıl yıprattığı, hepimizin gözü önünde gerçekleşti. Bu muhtıra geleneğinin son halkasıydı. Mevcut görevde olanlar tarafından sürdürülen muhtıra geleneğinin son parçasıydı. Darbe geleneği FETÖ’nün son halkasıydı. Cumhurbaşkanımızın direniş çağrısıyla güçlü bir cevap verildi. Siyasete her müdahale siyaseti sakatladığı gibi orduyu da kirletti. Hükumet gereğini yapmalıdır şeklindeki beyanlarını görmek mümkündü. Maalesef bu devam ediyordu, 27 Nisan’da hükümetin güçlü tavrıyla bu gelenek bitmiş oldu. Bu emekli amiraller bildirisine neden bu kadar tepki veriyorsunuz diyenlerin bunları hatırlaması gerek. Bunlar çirkin gelenek, ülkenin demokrasisini sıkıntıya sokan orduyu zora sokan geleneklerdir" dedi.

"BİDEN’A BİR ŞEY SÖYLEMEMEK SİYASİ AKILLA İZAH EDİLEMEZ"
Kılıçdaroğlu’nun ABD Başkanı Biden’ın soykırım iftirasıyla ilgili yaptığı açıklamaya tepki gösteren Çelik, "Biden’a bir söz söyleyip ardından hükumete 3 söz söyleyen bir siyasi yaklaşım inşallah ortaya çıkmaz diye zihnimin bir kenarında bir temenni vardı. Bu temenninin boş olduğu görüldü. Biden’a hiçbir şey söylemeyip ’o kendi iç politikasının gereğini yapıyor’ deyip meşrulaştırıcı tavır siyasi akılla izah edilecek bir akıl değil. Türkiye’de önemli bir partinin genel başkanlığını yapan kişinin yapması gereken, milletimiz böyle bir iftira ile karşı karşıya iken en güçlü, en sert şekilde cevap vermektir. Bu zihniyet yapısı, öz güvensiz zihniyet, sürekli kendi ülkesinin, hükumetini suçlama, karşı tarafı haklı görme şeklinde. Bu tip bir durumda millet bir iftiraya uğramış nettir, bu iftirayı kim yapıyorsa yapsın yanlış yapıyor. Sağlıklı bir siyasi akıl hükumetle birlikte bu meseleyi nasıl aşarız diye düşünür. Bu iftiraya sahip çıkıp ’ona kızmaya gerek yok, o iç politikasının gereğini yapıyor’ diyor. Sonra dönüyor kendi hükumetine kızıyor. Burada çok büyük koordinat ve duruş problemi var. Burada yapılması gereken hep beraber milletimize dönük bu iftira karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni topyekun savunmaktır. Savunmayı eğer hükumete ve Cumhur İttifakı’na bırakıyorsanız biz bunu yapıyoruz, yapmaya devam ediyoruz. Sizin de kendi sorumluluklarınız tarihe düştüğünüz notlar var. ’Biden’ın yaptığı şey iç politikasının gereğidir, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı ve kabinesine kızalım’ böyle bir yaklaşım olabilir mi? Dış politika ile ilgili olarak siyasi partiler, muhalefet partileri en güçlü şekilde eleştirecektir. Bunun karşısında hükumet kendi tezlerini savunacaktır ama yabancı bir devletin Türkiye’ye yaptığı haksızlığı buna bağlamak dolaylı yoldan karşı taraf destek vermek karşı tarafın milletimize dönük iftirasına meşruluk aksetmek anlamına gelir. Bu son derece koordinatsız, yönünü kaybetmiş, pusulası olmayan yaklaşımdır. Hepimizin çıkarması gereken ses topyekun bunu kınıyorum. Kılıçdaroğlu’nun o sözünün durduğu yer HDP’nin soykırımla yüzleşin dediği yerden herhangi bir farklılık arz etmiyor. Keşke CHP’yi bu duruma düşürmeseydiler" ifadelerini kullandı.

"HDP ÇOĞU KEZ TERÖR ÖRGÜTÜNDEN DAHA PROVOKATİF, DAHA UÇ POLİTİKALARI SİYASETTE SAVUNAN BİR YAPI OLARAK KENDİSİNİ GÖSTERİYOR"
TBMM’deki ortak bildiriye HDP’nin imza atmamasına yönelik soruları cevaplayan Çelik, "Bir zamanlar o parti içinde Türkiye partisi olmaktan bahsedenler vardı. Türkiye’nin hiçbir ortak politikası içinde herhangi bir şekilde kayda geçmek istemiyor bambaşka bir yerde duruyorlar. ASALA ile PKK arasında çok yakın ilişkiler, organizasyon bağları vardır. Türkiye içinde demokrasi hukuk bir arada yaşama gibi kavramların en çok kirletilmesi bu şekilde olur. Demokrasiden bahsederler, hukuktan, reformdan bahsederler bu millete iftira atacak şekilde soykırım yalanına destek verirler. Yüce Mecliste herhangi bir bildiriye imza atmak, Türkiye’nin çıkarlarının korunması açısından bir bildiriye imza atmaya adım atılacağı zaman yaklaşımından uzak duruyorlar. ’Türkiye’de herhangi bir demokratikleşme ile ilgili adımda bize neden sorulmuyor muhatap almıyorlar’ diyorlar. Kendi kendilerini muhataplıktan çıkaran kendileridir. Teröre verdikleri destek yüzünden Türkiye’ye kim karşıysa onlara bitişik düzende durdukları tablo. Burada ortaya çıkan tablo yönünü kaybetmiş, siyasi istikametini sadece PKK terör örgütü bağlantılarına göre ayarlamış bir durumda olan yapı ile karşı karşıyayız. HDP çoğu kez terör örgütünden daha provokatif, daha uç politikaları siyasette savunan bir yapı olarak kendisini gösteriyor. O kendilerinin bileceği iştir. Kendilerini marjinal bir yerde, Türkiye karşıtlarıyla aynı yere konumlandırmak kendilerinin bileceği iştir. Bu konuda samimi davranmayanların demokrasi konusunda, diğer konularda yüksek yoğunluklu söylemlerinin de samimiyet içermediği kesindir" ifadelerini kullandı.
(Hülya Keklik - Derya Yetim/İHA)