TİC Holding Header
  • USD 32.377
  • EUR 34.985
  • Altın 2324.875
  • BIST 100 9129.19
  • Genel

Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı

Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen ve 4 gün süren Dünya Mülteci ve Göç Kongresi tamamlandı. Kongrenin ardından sonuç bildirgesi yazılırken, bildirge GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür tarafından okundu.
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesi açıklandı
GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür tarafından okunan Dünya Mülteci ve Göç Kongresi bildirgesinde, dünya kamuoyuna göçün tüm insanlığın meselesi olduğu hatırlatılarak, bireysel ve toplumsal düzeyde sorunun değil, çözümün bir parçası olunması için çaba sarf edilmesi çağrısında bulunuldu. Gür, Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak hazırlanan bildirgenin dünya kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.
Bildirgeyi okuyan Rektör Prof. Dr. Ali Gür, “Ülkemiz bir taraftan sınır ötesi operasyonlar yapıp güvenlikli alanlar oluştururken, sahada terörü temizlerken, diğer taraftan üniversitemiz başta olmak üzere Türkiye’nin kurumları sınır ötesinde yaşanabilir alanlar oluşturmakta ve aynı zamanda yaptıklarımızı da doğru bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bu kapsamda düzenlediğimiz ve dünyanın 24 ülkesinden, yüzün üzerindeki üniversiteden gelen 258 bilim insanı ve akademisyenin katılımıyla gerçekleşen Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’ne ev sahipliği yapan üniversitemiz bu yolla önemli bir görevi başarıyla yerine getirmiştir. Umuyorum ki bu 4 günlük süreç içerisinde yurt dışından gelen tüm akademisyenlerin de gönül birliğiyle desteklediği bu kongremizde Türkiye’nin doğru anlatılması ve doğru algı üretilmesi açısından büyük bir katkı sağlamıştır” dedi.

“Başarılı bir kongre gerçekleştirdik”
Kongre Başkanı ve Merkezi ABD’de bulunan Global Sağlık Araştırma ve Çözümleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Hammad da konferansın başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirtti. Hammad yaptığı açıklamada, “Gaziantep çok hoşgörülü ve herkesi iyi karşılayan bir kent. Gaziantep Üniversitesinin bu alandaki zihin açıcı yaklaşımları da dikkate değer. Buraya 24 ülkeden geldik. Kongreye katılanların hepsi, çok önemli üniversitelerden akademisyenler, bilim adamlarıydı. Johns Hopkins Üniversitesinden Wright State Üniversitesine kadar geniş bir dağılımdaydı. Kanada’daki Trent Üniversitesinden, Beyrut’taki Amerikan Üniversitesine kadar geniş bir çerçeve. Bu konferansın hazırlayıcıları aynı zamanda hükumet ve hükumet dışı kuruluşlardan da oluşmaktaydı. Aynı zamanda göçmenlerin ve mültecilerin yaşadığı zorlukları dile getirmesi için çok önemliydi. Sadece Gaziantep ve Türkiye değil bütün dünyadaki zorlukları dile getirmek için önemliydi. Bu konferansın ortaya çıkan sonuçları çok önemliydi” ifadelerini kullandı.

“Gaziantep Üniversitesi kalplerimize dokundu”
Kongreye katılan birçok akademisyenin daha sonra Gaziantep Üniversitesi ile ilişkilerini geliştirip sürdürmeye devam edeceklerini kaydeden Hammad, “Bu toplantının devamında Gaziantep Üniversitesi’nin işbirliğinde diğer yerlerde de bilimsel ve akademik toplantıların, çalışmanın yapılması gerekiyor. Bugün medyayla paylaşmak istediğim çok önemli şey Gaziantep’te yaşayan çok önemli oranda Suriyeli öğrenciye eğitim vermesidir. Bu konuda hem Gaziantep Üniversitesini hem diğer eğitim kurumlarını özellikle de çocukların eğitimi konusunda cesaretlendirmek istiyorum. Bizim başka bir kuşak daha kaybetmeye zamanımız yok. Bunu yapmamamız gerekiyor. Bu çocuklar aynı zamanda kendi aileleri ve toplumlarına ulaşmamızda çok önemli kaynak noktaları bunları kaybetmememiz gerekiyor. Eğitim aynı zamanda başarı, süreklilik ve toplumun başarısı anlamına geliyor. Gaziantep Üniversitesi ve Gaziantepliler burada kalplerimize dokundu. Burada bir dakikamı bile boş geçirmedim, çok dolu dolu günlerimiz oldu. Tekrar geleceğim” şeklinde konuştu.

Kongre bildirgesi
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinde ise şu görüşlere yer verildi:
“Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avrupa, Uzak Doğu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın 24 ülkesinden 258 konuşmacı 14-17 Ekim 2019 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi ev sahipliğinde yapılan Dünya Göç Kongresi’nde buluştu. 55 farklı panelde dünya ve Türkiye’deki göç olgusunda yaşanan gelişmelerin tartışıldığı şu sonuçlara ulaşılmıştır.
Sunumlarda, 3000’ün üzerinde Suriyeli öğrencisi olan Gaziantep Üniversitesinin Suriyeli öğrencilerin yükseköğretime kazandırılmasında üstlendiği örnek rolün önemi vurgulanmış ve yeni kurulan Göç Enstitüsü’nün çalışmaları ve gelecekteki planlamaları anlatılmıştır. Kongrede, Suriyeli sığınmacılar ve mülteciler meselesinde genelde Türkiye’nin, özelde Gaziantep kentinin ve Gaziantep Üniversitesinin dünyaya bir rol model olduğu ifade edilmiştir. Dört gün devam eden kongre, uluslararası paydaş kurumlar ve katılımcılar arasında işbirliğini güçlendirmiş ve ortaklıklar geliştirilmesine altyapı hazırlamıştır. Göç çalışmaları alanında akademiyle politika üretenler, saha çalışanları ve gerçekleştiricileri arasındaki iletişim eksikliğinin ve koordinasyon eksikliğinin büyüklüğüne değinilmiş, başarılı bir göç ve mülteci politikasının sürdürülmesinde bu işbirliğinin acil gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Kitlesel göçe dair sorunların önemli bir bölümü güney yarım kürede yani gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülke ve bölgelerde yaşanmaktayken, bu alandaki araştırmaların büyük bölümünün kuzey yarımküreden yani sanayileşmiş Batılı ülkelerden geldiğinin altı çizilmiş ve bunun da üretilen bilgilerle sahadaki gerçeklik arasında bir boşluğun oluşmasına neden olduğu dile getirilmiştir. Bunun için göçe dair indirgemeci ve saha gerçekliğiyle uyuşmayan tutumlardan uzak durulmasının önemi vurgulanmıştır. Daha nitelikli ve saha gerçekliğiyle uyuşan bilimsel çalışmaların yapılabilmesi ve bunun akabinde gerçekçi politikalar ve uygulamalar için Orta Doğu’ya dair bölge dillerine hakim uzmanların yetiştirilmesinin bir zaruret olduğu tespiti yapılmıştır. Göç ve mülteciler üzerine çalışan üniversiteler başta olmak üzere, farklı kurumların ve kuruluşların, eğitim, sağlık, güvenlik, istihdam gibi alanlarda insani yaşam ve uyum süreçlerini yönetmek, hizmet vermek ve desteklemek için yürüttükleri çalışmalarda birbirleriyle entegre ve koordineli olmalarının gerekliliği ön plana çıkmıştır.
Akademik yapılar, merkezi ve yerel yönetimler ve göç alanında faaliyet yürüten birimlerin erişimine açık bir dijital bilgi ve veri platformunun kurulmasının kaynak israfının, yanlış ve eksik bilgiyle malul çelişkili sonuçların ve yanlış politikalar üretilmesinin önüne geçeceği ifade edilmiştir. İstihdamın, göçmen ve mültecilerin yeni bir yaşam inşasındaki merkezi rolü önem taşımaktadır. Beşeri sermaye kaybının önlenmesi için önceden kazanılmış bilgi, beceri ve yetkinliklerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Mültecilerin eksik belge, bürokratik sisteme dair bilgisizlik, dil yetersizliği gibi nedenlerle akademik ve mesleki denklik süreçlerini tamamlayamadıkları ve mesleklerini icra edemedikleri ortaya konulmuştur. Bunların giderilmesiyle göç ve uyum sürecinin daha sağlıklı yürütüleceğine vurgu yapılmıştır. Üniversite, STK’lar, ticaret ve sanayi odalarının ortaklığıyla istihdam süreçlerinde kırılgan gruplara yönelik programların oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Göç ve uyum alanında uzman hizmet sağlayıcılarının eksikliği dile getirilmiştir. Bu alandaki açığın giderilmesi için eğitimli hizmet sağlayıcılarını yetiştirecek bölümlerin üniversitelerde bir an önce açılmasının gerekliliğine değinilmiştir. Erken çocukluk eğitiminden başlayarak yükseköğretimi de içine alacak şekilde, mültecilerin eğitim sistemine erişiminin planlaması gerektiği üzerinde durulmuş, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanarak kayıp nesillerinin oluşmasının engellenmesi önerilmiştir. Dünyanın birçok bölgesindeki mültecilerin sağlığa erişiminin yönetimini geliştirmek için çalışan kurum ve kişilerin işbirliğinin desteklenmesi ve sağlık haklarının savunulmasının önemi ortaya konulmuştur. Sağlık alanında, göçmen ve mültecilerin takiplerinin ve kayıtlarının ilk yardımın ötesine geçmesi ve sağlık çalışanlarının eğitilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mültecilerin ve göçmenlerin fiziksel sağlıklarının yanı sıra ruhsal sağlıklarına yönelik tarama ve destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede çocukların yaşadığı savaş ve göçe dair ağır travmaların tedavisi için psiko-sosyal destek verilmesinin aciliyeti dile getirilmiştir. Dil, kültürel farklılıklar ve benzeri durumların sağlıklı hizmet alınmasını engellediği dikkate alınarak Sıhhat projesi gibi Suriyeli sağlık çalışanlarının istihdamına yönelik uluslararası paydaşlarla yürütülen çalışmaların arttırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak “Göç” tüm insanlığın meselesidir. İnsan onuruna uygun bir yaşamın inşası, göçe dair politikaların tüm paydaşların katılımıyla, tüm dünya ülkelerinin etik ve ahlaki sorumluluk almasına bağlıdır. Bugün mazlum milletler dünyadaki güç mücadelesi nedeniyle yaşadıkları yerden zorunlu göç yollarına düşmektedirler. Gelecekte zorunlu göçün olmadığı, insanların serbestçe dolaşabildiği bir dünyayı birlikte kurma temennisi dile getirilmiştir. Bu kongrede tartışılan tüm başlıklar tek bir çağrıyı yinelemiştir. Bireysel ve toplumsal düzeyde sorunun değil, ÇÖZÜMÜN parçası olmak için çaba sarf edilmelidir."
Dünya Mülteci ve Göç Kongresi’nin sonuç bildirgesinin açıklandığı basın toplantısına Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şehmuz Demir ve Metin Bedir, Göç Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Nuri Gültekin, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan da katıldı.