DİYARBAKIR / İHA - Son günlerde Irak, Suriye ve Ukrayna’da yoğunlaşan kimlik ve mezhep temelli çatışmalara dikkat çeken YTH Sözcüsü Burak Dalgın, bu çatışmaların medeniyetler çatışması önyargılarını güçlendirdiğini, daha da önemlisi bölge insanını çatışma ve huzursuzlukla baş başa bıraktığını söyledi.
Dalgın, iç kargaşa ve huzursuzlukların yaşandığı Kiev, Kahire ve İstanbul gibi şehirlerin 30. meridyen üzerinde olmasının Doğu-Batı fay hattı vurgusunu güçlendirdiğini ifade ederken, özellikle Irak ve Suriye’deki mezhep ve etnik temelli çatışmaların bölge insanının yaşamını büyük bir çıkmaza sürüklediğini belirtti. Mevcut umutsuzluk dolu tabloya rağmen hem kendi tarihimiz, hem de Avrupa tecrübesinden hareketle refah, barış ve huzur temelli işbirliği modelleri ortaya konulabileceğine de vurgu yapan Dalgın, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Mevcut Baas ve IŞİD modellerine karşı Türkiye’nin ortaya koyabileceği ‘Gaziantep-Halep-Musul üçgeninde Benelux projesi’ var. Üstelik bu nüve, pekala Polonya-Ukrayna-Rusya ya da Trans Kafkasya bölgelerinde de tekrarlanabilir ve bir ‘Osmanlı Milletler Cemiyeti’ çatısını oluşturabilir. Özellikle Ortadoğu’nun kuzeyine yönelik böyle bir projenin merkezinde Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi önemli bir rol üstlenebilir. Ancak elbette Güneydoğu’da huzur ve barışın devamı bunun ön şartıdır.”
Dalgın, bölge ülkeleri veya bölgesel yönetimlerin katılımı ile oluşacak işbirliğinin oluşması gereken dört ana prensibi ise şöyle açıkladı:
“’Bölgesel barış, temel insan hakları ve demokrasinin savunulması. Her üye ülkenin birbirine eşit olması. Üye ülkelerin ilişkide bulundukları diğer teşkilatlarla ilgili bir tercihe zorlanmaması, birbirleriyle geliştirecekleri ilişkilerin derinliğini kendilerinin belirlemesi. Siyasi istişareler yapılmakla birlikte esas olarak ekonomik ve kültürel işbirliğine önem verilmesi.”
