TİC Holding Header
  • USD 32.57
  • EUR 35.033
  • Altın 2429.173
  • BIST 100 9716.56
  • Genel

Günün öne çıkan haberleri

Türkiye ve Dünya gündeminde günün öne çıkan haberleri.
Günün öne çıkan haberleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar'da
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak 'TUR' ile saat 14.20'de Katar'ın başkenti Doha'ya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Doha Havalimanı'nda Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed El Attiyah, Türkiye'nin Doha Büyükelçisi Mehmet Mustafa Göksu ile Türk ve Katarlı diğer yetkililer karşıladı.

Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Katar'a geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile bir araya gelecek.

Erdoğan ve Al Sani'nin iki ülke arasında mevcut iş birliğinin daha da geliştirilmesi imkanlarını değerlendirmeleri, ayrıca bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunmaları öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuveyt'te
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ın hayatını kaybetmesinin ardından görevi devralan Emir Şeyh Nawaf Al-Ahmad Al-Jaber Al-Sabah’a taziyelerini iletmek üzere Kuveyt’e geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt ve Katar’a günübirlik ziyaret gerçekleştiriyor.

Erdoğan, özel uçak "TUR" ile saat 12:15’te Kuveyt’e indi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde Kuveyt emirine taziyelerini iletecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kuveyt Havaalanı’nda Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt Emirlik Divanı Bakanı Şeyh Ali Cerrah es-Sabah, Kuveyt Emirlik Protokol Müdürü Khalid el-Abdullah es-Sabah, Türkiye’nin Kuveyt Büyükelçisi Ayşe Hilal Sayan Koytak ve diğer yetkililer karşıladı.

Erdoğan’a Kuveyt ve Katar ziyaretlerinde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın eşlik ediyor.

Erdoğan Kuveyt’in ardından Katar’a da ziyarette bulunacak.

Milli Savunma Bakanlığı: Son 10 günde 147 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildi
Milli Savunma Bakanlığınca, son 24 saatte 20, son 10 günde de toplam 147 PKK/YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi.

Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri son 24 saatte 20, son 10 günde de toplam 147 PKK/YPG’li teröristi etkisiz hale getirdi." denildi.

İstanbul'da MLKP terör örgütü operasyonu düzenlendi
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan MLKP terör örgütü operasyonunda 24 farklı adrese baskın düzenlendi.

İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, MLKP (Marksist Leninist Komünist Parti) terör örgütüne 7 Ekim tarihinde operasyon düzenledi.

Özel Harekat Polislerinin destek verdiği operasyonlarda İstanbul’da belirlenen 24 farklı adrese baskın yapıldı.

Yapılan baskınlarda terör örgütü propagandası yapan 24 kişiye yönelik yakalama çalışmaları başlatıldı.

Çok sayıda gözaltının olduğu operasyonlarda yakalama çalışmaları devam ediyor.

Barış Pınarı bölgesine sızma girişiminde bulunan 2 terörist etkisiz hale getirildi
Milli Savunma Bakanlığı, 2 PKK/YPG'li teröristin etkisiz hale getirildiğini ve operasyonların kesintisiz süreceğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Barış Pınarı Harekatı bölgesine sızma girişiminde bulunan 2 teröristin komandolar tarafından etkisiz hale getirildiği belirtildi.

Operasyonların kesintisiz süreceği kaydedildi.

Putin ve Aliyev Dağlık Karabağ'daki durumu görüştü
Rusya Devlet Başkanı Putin ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Dağlık Karabağ'daki durumu görüştü.

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre İlham Aliyev, Vladimir Putin'e telefon ederek doğum gününü kutladı.

Aliyev ve Putin, Dağlık Karabağ'daki durumu müzakere etti.

Liderler, Azerbaycan ve Rusya ilişkileriyle ilgili de fikir alışverişinde bulundu.

Azerbaycan'ın Paris Büyükelçisi Mustafayev: Türk diplomasisi Dağlık Karabağ’da çözüm için çalışıyor

Azerbaycan'ın Paris Büyükelçisi Mustafayev, 'Ermeniler Büyükelçiliğin kapısına kadar gelip hakaret ediyorlar, taş fırlatıp camlarımızı kırdılar. Hukuk devletinden bahsediyorsak Fransa'nın buna izin vermesi normal değil, kabul edilemez.' diye konuştu.

Azerbaycan’ın Paris Büyükelçisi Rahman Mustafayev, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dağlık Karabağ meselesinde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkesini yalnız bırakmadığını vurguladı.

Büyükelçi Mustafayev, “Türk diplomasisi Dağlık Karabağ'da çözüm için çalışıyor, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki çatışma alanından 250 kilometre uzaklıktaki yere bomba atarak yaptığı provokasyona aynı şekilde karşılık vermiyor.” dedi.

Çatışmayla hiçbir ilgisi bulunmayan sivil yerleri vuran Ermenistan’a karşı Türkiye’nin Azerbaycan’a moral desteği verdiğini ifade eden Azerbaycan’ın Paris Büyükelçisi, şunları kaydetti.

“Bu destek niye birilerini, Fransız elitlerini rahatsız ediyor anlamıyorum. Ermeni diasporasını yaptığı tek şey provokasyon. Ermeniler, Dağlık Karabağ’ı Ermeni toprağı olarak tanımayan Fransız kanunlarına da aykırı davranıyor. Fransa yönetimini, Ermeni diasporasının Fransa-Azerbaycan ile Türkiye-Fransa ilişkilerine zarar verdiğini de anlaması gerekiyor.”

Fransa’daki Ermeniler, Azerbaycan’ın Paris Büyükelçiliğini hedef aldı
Mustafayev, Azerbaycan’ın Paris Büyükelçiliğinin defalarca tehdit edildiğini aktararak, “Ermeniler Büyükelçiliğin kapısına kadar gelip hakaret ediyorlar, taş fırlatıp camlarımızı kırdılar, yumurta attılar. Eğer hukuk devletinden bahsediyorsak Fransa’nın buna izin vermesi normal değil, kabul edilemez.” dedi.

Fransız yargısının büyükelçiliğe saldıran hiç kimse hakkında soruşturma, cezai işlem başlatmadığına, herkesin sessiz kaldığına dikkati çeken Mustafayev, diğer yandan Türkiye Azerbaycan’a desteğini ilan ettiğinde herkesin ayağa kalktığını belirtti.

Büyükelçi Mustafayev, Ermeni diasporasının yaptığı kanunsuzluklara karşı Fransa’da çok güçlü bir reaksiyon verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ermenistan’a uluslararası hukuka uyma daveti
Başta Türkiye büyükelçiliği olmak üzere birçok Avrupa ve Asya ülkesi büyükelçilerinin kendilerini arayıp, desteklerini ilettiğini söyleyen Mustafayev, bölgesinde önemli bir aktör olan Azerbaycan’ın bugün durduğu noktanın çok açık olduğunu, Ermenistan’ın koşulsuz şekilde Dağlık Karabağ topraklarından tamamen çekilmesini istediğini söyledi.

Mustafayev, Ermenistan’ın çekilmesinin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Dağlık Karabağ ile ilgili kararlarına da uygun olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu: “Ermenistan’ı bugün uluslararası hukuka uymayarak işgal ettiği bölgelerden çekilmeye davet ediyoruz. Eğer bu gerçekleşirse Azerbaycan ayrıca uluslararası garanti istiyor. Çünkü son 30 yıl Azerbaycan’ın bütün diyalog çabalarına rağmen Ermenistan’ın provoke edici eylemleri, oyalamaları, süreci çıkmaza sokmalarıyla geçti. Bu da Erivan’ın politikalarına hiçbir şekilde güvenilmeyeceğini gösteriyor. Ermenistan’ın tek taraflı sözlerine ihtiyacımız yok, uluslararası garanti istiyoruz, bunlar bizim olmazsa olmazlarımızdır.”

Azerbaycan’ın Paris Büyükelçisi, ayrıca Ermenistan’ın sivil bölgeleri bombalayarak savaş suçu işlediğini hatırlattı ve uluslararası insani hukuk çerçevesinde yargılanarak cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Azerbaycan, son çatışmalarda Ermenistan’a büyük zayiat verdi
Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtarmak için verdiği mücadeleye devam ederken bugüne kadar Ermenistan hedeflerine yönelik yapılan atışlarda Ermenistan ordusuna verilen zayiat açıklandı.

Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarmaya yönelik verdiği Ermenistan’a yönelik operasyonlar 27 Eylül’den bu yana devam ediyor. Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamada çatışmalarda Ermenistan’a ait çok sayıda asker, askeri teçhizat ve diğer savaş ekipmanları imha edildiğini söyledi. Bakanlıktan yapılan açıklamanın devamda ise bugüne kadar yaşanan çatışmalarda, Ermenistan ordusunun 250 tank ve diğer zırhlı araçlar, 270 topçu bataryası roket atar sistemleri ve havanlar, 60 hava savunma sistemi, 11 komuta karargahı ve karakolu, 8 silah mühimmat deposu, 150 adet askeri araç ve bir adet S300 hava savunma sisteminin yok edildiğini belirtti.

Rusya Devlet Başkanı Putin: Çatışmalar Ermenistan toprağında yapılmıyor
Rusya Devlet Başkanı Putin, 'Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) kapsamında Ermenistan'a karşı sorumluluklarımız var. Fakat çatışmalar, Ermenistan topraklarında yapılmıyor.' dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Karabağ’da yaşananlardan ötürü endişe duyduklarını ifade ederek "Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) kapsamında Ermenistan’a karşı sorumluluklarımız var. Fakat çatışmalar, Ermenistan topraklarında yapılmıyor." dedi.

Putin, Rus devlet kanalı Rossiya 24’e açıklamalarda bulunarak Ermenistan saldırıları nedeniyle Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde başlayan çatışmalara dair değerlendirmeler yaptı.

Karabağ’da yaşananların "trajedi" olduğunu savunan Putin, "Çok endişeliyiz çünkü Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ, buralarda yaşayan tüm insanlar bize yabancı değiller. Rusya’da yaklaşık 2 milyon Azerbaycanlı ve bundan daha fazla da Ermeni yaşıyor. Çok sayıda Rus vatandaşı, bu ülkelerle dostane ve akrabalık ilişkileri sürdürüyor. Bu elbette büyük bir trajedi. İnsanlar ölüyor. İki taraftan da büyük kayıplar var." ifadelerini kullandı.

Çatışmaların yakın zamanda sona ereceğini umduklarını belirten Putin, “Mümkün olan en kısa zamanda ateşkes sağlanması için çağrıda bulunuyoruz.” dedi.

Ermenistan’ın KGAÖ üyesi olduğunu anımsatan Putin, şunları kaydetti: "Bu anlaşma çerçevesinde Ermenistan’a karşı belirli sorumluluklarımız var. Bu çatışmalar, Ermenistan toprağında yapılmıyor. Rusya anlaşma çerçevesinde sorumluluklarını her zaman yerine getirir. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’la sürekli temas halindeyim. Rusya’nın müttefik olarak sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda bir soru işareti yok."

Kremlin: KGAÖ kapsamdaki yükümlülükler Karabağ için geçerli değil
Kremlin Sözcüsü Peskov, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü çerçevesindeki yükümlülüklerin Karabağ için geçerli olmadığını belirtti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) çerçevesindeki yükümlülüklerin Karabağ için geçerli olmadığını söyledi.

Peskov, Ermenistan saldırıları nedeniyle Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde başlayan çatışmalarla ilgili gazetecilere açıklamada bulundu.

Rusya'nın KGAÖ kapsamında Dağlık Karabağ bölgesine asker gönderme olasılığını değerlendiren Peskov, "KGAÖ üye ülkesi saldırganlığa maruz kalıyorsa örgüt üyelerinin bu ülkeyi savunma yükümlülüğü var." dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in konuyla ilgili açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Peskov, "KGAÖ kapsamdaki yükümlülükler Karabağ için geçerli değildir." ifadelerini kullandı.

Putin, Karabağ’da yaşananlardan ötürü endişe duyduklarını dile getirerek "KGAÖ kapsamında Ermenistan’a karşı sorumluluklarımız var fakat çatışmalar Ermenistan topraklarında yapılmıyor." ifadelerini kullanmıştı.

Azerbaycan Enerji Bakanı Şahbazov: Kardeş Türkiye her zaman olduğu gibi bugün de bizimle beraber
Azerbaycan Enerji Bakanı Şahbazov, 'Muasır dünyada sürgün kalan toprağımızla ilgili kardeş Türkiye'nin her zaman olduğu gibi bugün de bizimle beraber. Türkiye, topraklarımızın hakkımız olarak bizim olması konusunda desteğini sürdürüyor' dedi.

Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Marmara Grubu Vakfı'nın online olarak düzenlediği 23. Avrasya Ekonomi Zirvesi'ne katılarak açıklamalarda bulundu.

Zirvenin uzun yıllardır Avrasya'nın sürdürülebilir gelişimine katkı sunduğunu ifade eden Şahbazov, yapılan sosyal araştırmaların bölgeye güç kattığını söyledi. Zirvenin Azerbaycan ve Türkiye'nin güçlü beraberliğinin de bir nişanesi olduğunu aktaran Şahbazov, pandemi sonrası dünyaya ışık tutacağını kaydetti.

Avrasya'nın olumsuz gelişmelere bakarak kahrolmak yerine daha da güçlü stratejilerle birlik olması gerektiğini anlatan Şahbazov, zirvenin geleceğe ilişkin güçlü motivasyon oluşmasına ve global iş birliğinin artmasına sebep olacağına inandığını belirtti.

"Devlet bizimdir, Karabağ Azerbaycan'ındır"
Şahbazov, Azerbaycan'ın uzun yıllardan beri Avrasya'da önemli bir güç merkezi olarak öne çıktığını ifade ederek, Türkiye ile artan iş birliklerinin her alanda başarı getirmeye başladığını söyledi.

Türkiye'nin artan gücünün enerji sektöründe tezahür ettiğini anlatan Şahbazov, Türkiye'nin başarılarını gururla takip ettiklerini aktardı.

Azerbaycan'ın en önemli sorunlarından olan Dağlık Karabağ konusunun önem kazandığını aktaran Şahbazov, "Ermenistan dünyanın pandemiyle boğuşmasını da fırsat bilerek ülkemize karşı tahribatlarını güçlendirmiştir. Ermenistan terörizm ve işgalcilik siyaseti gütmektedir. Bir daha beyan ediyorum ki; Dağlık Karabağ, Azerbaycan'ın ayrılmaz parçası, toprağımızdır. Muasır dünyada sürgün kalan toprağımızla ilgili kardeş Türkiye her zaman olduğu gibi bugün de bizimle beraber. Türkiye, topraklarımızın hakkımız olarak bizim olması konusunda desteğini sürdürüyor. Bize büyük güç veren bu emsalsiz destek için aziz kardeşim Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye halkına bir daha derin minnettarlığımı bildiririm. Devlet bizimdir, Karabağ Azerbaycan'ındır."

Bu toplantıda ortaya çıkan fikirlerin artan iş birliği için önemli olacağına inandığını söyleyen Şahbazov, konferans katılımcılarına başarılar diledi.

AB Yüksek Temsilcisi Borrell'den AP milletvekillerine Türkiye tepkisi
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye ve Azerbaycan'a karşı 'harekete geçilmesini' isteyen Avrupalı milletvekillerine tepki vererek, 'Hareke geçmek' derken neyi kastediyorsunuz? Yapabileceğimizi yapıyoruz' dedi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bazı Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerinin Türkiye ve Azerbaycan'a karşı "harekete geçilmesi" talebi üzerine, milletvekillerine tepki gösterdi.

Borrell, Dağlık Karabağ'daki durum ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalar hakkında düzenlenen AP Genel Kurulu oturumunda milletvekillerinin konuşmalarını dinledikten sonra yapılan yorumlara ve değerlendirmelere cevap verdi.

Çatışmaların durması için ateşkes çağrısını, sivillerin korunmasını sürdüreceklerini belirten Borrell, "Sorunun çözümüne yapıcı bir katkı oluşturmak için Türkiye ile çalışmaya da devam edeceğiz." dedi.

Borrell, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun dün Bakü'de Azerbaycan'a tam destek sözü nedeniyle endişeli olduklarını dile getirerek, "Azerbaycan Dışişleri Bakanı (Ceyhun Bayramov) ile yaptığım son telefon görüşmesi de oldukça endişe vericiydi. Bir ön şart olarak, Ermenistan, Dağlık Karabağ'dan geri çekilme takvimini kabul edene kadar çatışmanın süreceğini açıkça söyledi. Durum giderek kötüleşiyor." diye konuştu.

"Diplomatik arenada ne yapabilirsek yapacağız"
Birçok milletvekilinin Türkiye ve Azerbaycan'a karşı "harekete geçilmesini" istediğini hatırlatan Borrell, şunları söyledi: "Hareke geçmek' derken neyi kastediyorsunuz? Yapabileceğimizi yapıyoruz. Ama durumu ele alma şeklimiz bu. AB Konseyi'nin müzakere edilmiş bir çözüm bulunması amacıyla destekleme kararı verdiği AGİT Minsk Grubu Eş Başkanlarını desteklemek için yapabileceğimiz ne varsa yaparız. İki tarafı çatışmayı durdurmaya zorlamak ve Türkiye'ye müdahil olmaya devam etmemesi için baskı uygulamak için (yapabileceğimiz ne varsa yaparız).

Ama 'harekete geçmek' derken kastettiğiniz askeri anlamda harekete geçmekse, bu söz konusu olamaz. AB olarak diplomatik arenada elimizde bulunan kaynaklarla ne yapabilirsek yapacağız. AB Konseyi'nin karar verdiği üzere aralık ayında, bugünden aralık ayına kadar geçen sürede Türkiye ile ilişkilerde neler olduğunu değerlendireceğiz."

Kapalı Maraş 46 yıl sonra yarın açılıyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), 46 yıl sonra yarın açılacak ’hayalet şehir’ Kapalı Maraş yarın açılıyor. Hayalet şehirde caddelerde hummalı temizlik çalışmaları sürüyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Gazi Mağusa’ya bağlı Kapalı Maraş 46 yıl sonra yarın açılıyor.

Hayalet şehir olarak da bilinen Kapalı Maraş’ta çalışmalar son sürat devam ediyor. Kapalı Maraş yarın saat 11.00 da halkın kullanımına açılacak. İHA ekibi Kapalı Maraş’taki çalışmaları yerinde inceledi.

Gazi Mağusa Belediyesi tarafından yürütülen çalışmalarda 45 yıllık otlar, molozlar bir bir temizleniyor. Özelikle Sahil şeridi bölgesinin yeniden kullanıma açılması için hummalı bir çalışma sürdürülüyor. Yollar asfaltlanıyor, Yıkık harabe bölgeler güvenlik amacıyla demir korkuluklarla çevriliyor. Kapalı Maraş’a vatandaşların rahat girebilmeleri için Doktor Fazıl Küçük Stadyumu tarafına kapı ana giriş kapısı yapılırken, vatandaşlar demokrasi Caddesi güzergahı, yoldan da sahil şeridi boyunca bölgeyi gezebilme imkanı bulacak ve Maraş’ın 46 yıldır kapalı olan deniz sahilinde serinleme şansı olacak.

Libya Diyalog Toplantısı'nda üst düzey kurumlara ilişkin anlaşma taslağı imzalandı
Fas'taki Libya Diyalog Toplantısı'nda taraflar, ülkedeki üst düzey kurumlara atama kriterlerine ilişkin anlaşma taslağını imzaladı.

Libya Devlet Yüksek Konseyi ile ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in siyasi müttefiki Tobruk Temsilciler Meclisini (TM) temsil eden heyetler, Buznika kentinde yürütülen diyalog toplantısının ikinci turunun sona ermesinin ardından üst düzey kurumlara atama kriterleri konusunda ittifak sağladı.

Anlaşma taslağını, Devlet Yüksek Konseyi heyeti Başkanı Fevzi el-Ukab ile TM heyeti Başkanı Yusuf el-Akuri imzaladı.

Siyasi çözüme varmak ve Libya'daki kurumlar arasında yaşanan çift başlılığı sona erdirmek için Buznika'daki diyalog sürecinin önemini vurgulayan taraflar, bu bağlamda çaba sarf eden Fas yönetimine de teşekkür etti.

Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita yaptığı açıklamada, diyalog toplantısının ikinci turunun tarafların uzlaşmasıyla sona erdiğini, şimdi ise Libya Devlet Yüksek Konseyi ile TM başkanlarının nihai anlaşmayı imzalamasını beklediklerini kaydetti.

Burita, Buznika'daki görüşmelerin, dış müdahaleler olmadan Libyalı taraflar arasında gerçekleşmesi sayesinde başarıya ulaştığını sözlerine ekledi.

Yapılan anlaşmanın, Aralık 2015'te imzalanan Suheyrat Anlaşması'nın 15'inci maddenin uygulanmasıyla alakalı olduğu belirtiliyor.

Libya Diyalog Toplantısı
Fas'ın Buznika kentinde Libya Devlet Yüksek Konseyi ile Hafter'in siyasi müttefiki TM heyetleri arasında 6-10 Eylül'de görüşmeler yapılmıştı.

Görüşmelerin kapanış oturumunda, ülkedeki üst düzey kurumlara getirilecek isimlerin atama kriterleri hakkında uzlaşıya varılmış, söz konusu anlaşmayı hayata geçirecek prosedürlerin tamamlanması için eylül ayının son haftasında yeniden toplanma kararı alınmıştı ancak toplantılar ekim ayına sarkmıştı.

Fas'ta 2015 yılında imzalanan Suheyrat Anlaşması'nın 15'inci maddesine göre söz konusu üst düzey kurumlar "Libya Merkez Bankası Müdürü, Sayıştay Başkanı, İdari Kontrol Birimi Başkanı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Yüksek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı"dan oluşuyor.

Libya'nın doğusu ve batısında iki ayrı yönetim olması nedeniyle söz konusu üst düzey kurumlar da çift başlı bir yapı sergiliyordu.

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun: Libya'yı yeniden inşa etmenin yolu seçimler düzenlemek
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Libya'yı yeniden inşa etmenin yolunun zorluklar ne olursa olsun seçimler düzenlemek olduğunu belirtti.

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Fransız L'Opinion gazetesine Libya'daki duruma ilişkin demeç verdi.

"Libya'yı yeniden inşa etmenin yolu zorluklar ne olursa olsun seçimler düzenlemektir." ifadelerini kullanan Tebbun, bu seçimlerin bölgesel olarak düzenlenebileceğini söyledi.

Tebbun, siyasilerin seçimlerle görevlerine gelmesi gerektiğini, böylece ülkedeki tüm kurumların yeniden düzenleneceğini belirtti.

Tebbun, Libya'da Meclis Başkanı, Başbakanlık ve gerekirse Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılması gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Tebbun, 9 yıldır Libya'daki sorunlara çözüm bulunamadığını sözlerine ekledi.

Almanya'da terör örgütü PKK tarafından kızı kaçırılan annenin eylemi sürüyor
Almanya'da terör örgütü PKK tarafından kaçırılan Nilüfer T'nin annesi Maide T ve beraberindeki grup başkent Berlin'de eylemine devam etti.

Almanya'da terör örgütü PKK tarafından kaçırılan Nilüfer T’nin annesi Maide T, başkent Berlin’de eylemine devam etti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde Başbakanlık binasının önüne gelen Maide T. ve beraberindeki grup burada gösteri yaptı.

"Benim yılacağımı bıkıp usanacağımı sanıyorlar ama yanılıyorlar"
Anne Maide T. yaptığı açıklamada, "Benim yılacağımı bıkıp usanacağımı sanıyorlar ama yanılıyorlar. Mücadelemden asla vazgeçmeyeceğim." dedi.

Maide T. eylemleri sonrası kendisiyle irtibata geçen terör örgütü mağduru ailelerle de görüştüğünü söyledi.

Avrupa'daki ailelerin terör örgütü sempatizanları tarafından çocukları hakkında verilen yanlış bilgilerle oyalandığını belirten acılı anne, terör örgütüne tepki göstermeyen ailelere de seslenerek, "Terör örgütüne kim destek veriyorsa o ateş onları da bir gün yakacak." ifadesini kullandı.

Almanya'da 12 Kasım 2019'da "Okula gidiyorum" diyerek evden ayrılan kızından haber alamayan Maide T, daha önce bölücü terör örgütü PKK'ya yakınlığıyla bilinen "Navende Kurdistaniyen li Berlin" derneğinin önünde, kent merkezindeki Brandenburg Kapısı’nda, Federal Meclis ve Başbakanlığın önünde eylem yaparak kızının terör örgütünden kurtarılmasını istemişti.

Dünya genelinde Kovid-19 tespit edilen kişi sayısı 36 milyon 65 bini aştı
Çin'in Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya geneline yayılan yeni tip koronavirüs salgınında toplam vaka sayısı 36 milyon 65 bini geçti.

Kovid-19 görülen ülke ve bölgelerdeki vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği "Worldometer" internet sitesine göre, dünya genelinde virüs nedeniyle 1 milyon 54 bin 947 kişi yaşamını yitirdi.

Vaka sayısı, dünya genelinde 36 milyon 65 bin 757'ye çıkarken, virüs saptanan 27 milyon 163 bin 422 kişi sağlığına kavuştu. Tedavisi devam eden 7 milyon 847 bin 388 vaka bulunuyor.

En fazla vaka ve ölümün görüldüğü ABD'de 7 milyon 723 bin 721 kişide Kovid-19 tespit edildi, salgın nedeniyle 215 bin 836 kişi hayatını kaybetti.

ABD'nin yanı sıra vaka sayıları 300 bini geçen ülkeler şöyle: "Hindistan (6 milyon 757 bin 131), Brezilya (4 milyon 970 bin 953), Rusya (1 milyon 248 bin 619), Kolombiya (869 bin 808), İspanya (865 bin 631), Peru (832 bin 929), Arjantin (824 bin 468), Meksika (794 bin 608), Güney Afrika (683 bin 242), Fransa (634 bin 763), İngiltere (530 bin 113), İran (479 bin 825), Şili (473 bin 306), Irak (387 bin 121), Bangladeş (371 bin 631), Suudi Arabistan (337 bin 243), İtalya (330 bin 263), Türkiye (327 bin 557), Filipinler (326 bin 833), Pakistan (316 bin 351), Endonezya (311 bin 176) ve Almanya (307 bin 119)."

ABD'nin yanı sıra ölü sayısı 10 bini geçen ülkeler ise şöyle sıralandı: "Brezilya (147 bin 571), Hindistan (104 bin 591), Meksika (82 bin 348), İngiltere (42 bin 445), İtalya (36 bin 30), Peru (32 bin 914), İspanya (32 bin 486), Fransa (32 bin 365), İran (27 bin 419), Kolombiya (27 bin 17), Rusya (21 bin 865), Arjantin (21 bin 827), Güney Afrika (17 bin 103), Şili (13 bin 70), Ekvador (11 bin 702), Endonezya (11 bin 374) ve Belçika (10 bin 92)."

DSÖ: Kovid-19 aşısı ülkelere 2021'in ortasında dağıtılmaya başlanacak
DSÖ Sözcüsü Harris, 'Mevcut zaman çizelgesi göz önüne alındığında, dozların 2021'in ortasında ülkelere ulaşmaya başlamasını bekliyoruz.' dedi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Margaret Harris, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) için 8-9 aşı adayının Faz 3 klinik denemelerinin devam ettiğini belirterek "Bu büyük ölçekli deneme aşamasının sonuçlarının yıl sonunda gelmeye başlamasını bekliyoruz. Mevcut zaman çizelgesi göz önüne alındığında, dozların 2021'in ortasında ülkelere ulaşmaya başlamasını bekliyoruz." dedi.

Dünya genelinde Kovid-19 vaka sayısı 36 milyonu, virüs kaynaklı ölümler ise 1 milyon 54 bini aştı.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, "ölü sayısının bilinenden çok daha fazla olduğu" uyarısını yapıyor.

DSÖ Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Ryan'ın 5 Ekim'de yaptığı, "DSÖ'nün en iyi tahminlerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10'unun, bir diğer ifadeyle 780 milyon kişinin Kovid-19'a yakalandığı açıklaması" ise tüm dünyayı şok etti.

Salgının en kötü vurduğu ülkelerde cevabını arayan tek soru ise Kovid-19 için etkili ve güvenli bir aşının ne zaman üretileceği.

2021 sonuna kadar 2 milyar doz aşı dağıtılması bekleniyor
DSÖ eş güdümünde yürütülen Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) vasıtasıyla 2021 sonuna kadar 2 milyar doz aşı dağıtılması hedefleniyor. Programın amacı, tüm ülkelere eşit ve aynı zamanda Kovid-19 aşılarının ulaştırılması, zengin ülkelerin düşük ve orta gelirli ülkeleri desteklemesi. COVAX'a şimdiye kadar 168 ülke katıldı, 25 ülkeyle de görüşmeler devam ediyor.

Ancak aşı çalışmalarında ileri seviyede olan ABD, Rusya ve Çin'in bu kritik programa katılmaması, üretilecek olası bir Kovid-19 aşısının diğer ülkelerle paylaşılmaması endişesine yol açıyor.

Faz 3 denemeleri, temmuzda başladı
DSÖ Sözcüsü ve aynı zamanda epidemiyoloji uzmanı Dr. Harris, Kovid-19 aşı çalışmalarına ilişkin, AA muhabirine bilgi verdi.

Halen yaklaşık 200 aşı adayı üzerinde çalışmaların devam ettiğini aktaran Harris, 38 aşı adayının insanlar üzerinde denemelerinin sürdüğünü vurguladı. Bunların 8-9'nun ise Faz 3 klinik deneme aşamasında olduğunu belirten Harris, bazı aşı adaylarının Faz 3 denemelerinin temmuzda başladığı bilgisini paylaştı. Halen Faz 1 ve 2 denemeleri devam birçok aşı adayının da Faz 3 çalışmalarına 2 ay içinde başlayacağını bildiren Harris, aşı adaylarının hangi ülkelerde geliştirildiğine dair ise detay vermedi.

"Aşı geliştirme çalışmalarının hızı olağanüstü"
30 bin ila 60 bin gönüllünün katıldığı Faz 3 klinik denemelerinden elde edilecek sonuçların yıl sonunda ortaya çıkacağına dikkati çeken Harris, sürece ilişkin şunları kaydetti: "Bu büyük ölçekli deneme aşamasının sonuçlarının, yıl sonunda gelmeye başlamasını bekliyoruz. Veriler, mevcut olduktan sonra düzenleyici makamların aşının 'güvenlik ve etkinliğini' değerlendirmesi gerekecek. Ardından da onaylanan aşılar için üretim başlayacak. Mevcut zaman çizelgesi göz önüne alındığında, dozların 2021'in ortasında (ikinci veya üçüncü çeyrekte) ülkelere ulaşmaya başlamasını bekliyoruz."

"Aşı geliştirme çalışmalarının hızı olağanüstü." diyen Harris, Çin, 12 Ocak'ta Kovid-19'un genetik sekansını paylaşmasından 8-10 hafta sonra bazı aşı çalışmalarında Faz 1'e geçildiğini belirtti.

Çin'in iddialarını doğrulamadı
Harris, "Çin'in dünya çapında kullanım için ürettiği Kovid-19 aşılarının değerlendirilmesi konusunda DSÖ ile görüştüğü" iddialarını ise doğrulamadı.

DSÖ Sözcüsü, DSÖ'nün aşı çalışmalarının hızlandırılması ve üretim kapasitesinin sağlanmasının yanı sıra destekleyici politikalar ve dağıtım kanalları geliştirmek için çok sayıda ülkeyle çalışmalar yürüttüğünü aktardı.

Harris, henüz hiçbir Kovid-19 aşı adayının DSÖ acil kullanım listesine alınmadığını belirtti.

'Resmi Gazete' 100 yaşında
İstiklal Savaşı'nı yürütmek üzere 7 Ekim 1920'de Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisince yayım kararı alınmasının üzerinden 100 yıl geçen 'Resmi Gazete'nin ilk sayısı, 'Ceride-i Resmiye' adıyla basıldı.

İlk sayısı "Ceride-i Resmiye" adıyla çıkan Resmi Gazete'nin yayımlanmasına yönelik karar, 100 yıl önce alındı.

Kökeni, Sultan 2. Mahmud döneminde tarihçi Esat Efendi'nin yönetiminde 11 Kasım 1831 tarihinden itibaren haftada bir yayımlanmaya başlanan "Takvim-i Veka-i" gazetesine kadar uzanan Resmi Gazete'de, genelge, yasa, yönetmelik ve çeşitli ilanlar yayımlanıyor.

İstiklal Savaşı'nı yürütmek üzere Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisi tarafından 100 yıl önce, 7 Ekim 1920'de yayım kararı alınan Resmi Gazete, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Kasım 1923'teki 41. sayısından bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin Resmi Gazetesi olarak yayın hayatını sürdürüyor.

Türkiye'de devletin yayın organı olan ve birçok resmi işlemin geçerliliğinin bağlandığı Resmi Gazete'nin ilk sayısı, TBMM'nin 263 sayılı Kararnamesi ile yayım kararı alınmasından dört ay sonra, 7 Şubat 1921'de "Ceride-i Resmiye" adıyla yayımlanırken bugün hala kullanılan "Resmi Gazete" ismini 17 Aralık 1927'de aldı.

İlk 15 sayısı haftada bir, 16-18 sayıları iki haftada bir yayınlanan Resmi Gazete'nin 19'uncu sayısından sonra yine haftada bir pazartesi günleri yayımlanması kararlaştırıldı. Fakat savaşlar nedeniyle, gazetenin 21'inci sayısı ile 22'nci sayısının yayımlanmasının arasına iki yıldan fazla süre girdi.

Bu süreçte kabul edilen 134 ve 338 numaralı kanunlar, gazetede yayımlanmadan yürürlüğe konuldu. Eylül 1923'de yayımlanan 6 gazetede yer verilen "Gayr-ı Resmi Kısım"da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bazı devlet adamlarının dünyadaki gelişmelerle ilgili düşünceleri ile bazı Avrupalı devlet adamı ve gazetecilerin makaleleri yayımlandı.

Türk alfabesiyle basılmaya başlandı
Çeşitli dönemlerde haftada üç gün, haftada bir veya ayda bir yayımlanan Resmi Gazete, 7 Haziran 1925 tarihli 110'uncu sayısından itibaren ayda ortalama yirmi sayı yayımlanır hale geldi. 1928'de Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun'un yürürlüğe girmesiyle 1054'üncü sayısından itibaren Türk alfabesiyle basılmaya başlandı.

Gazetenin 1929 yılından itibaren ulusal bayramlar, genel tatil günleri ve pazar günleri haricinde her gün düzenli yayımlanmasının ardından, 1970'te yapılan düzenlemeyle pazar günleri ve en son 2009'daki yasal değişiklikle hizmetin gerektirdiği hallerde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de yayımlanması mümkün hale getirildi.

Resmi Gazete, zorunlu ve acil durumlarda da "Mükerrer" şerhiyle aynı gün içinde birden fazla yayımlanabiliyor.

Dijital ortama geçiş
Abonelere posta ile gönderilen Resmi Gazete'nin dijital dünyaya adım atışı 2000 yılında gerçekleşti. Bu yılın 27 Haziran'ından itibaren çıkan sayılar, internet ortamından da günlük yayımlanmaya başladı.

Ayrıca 2011'de, ilk sayısının yayımlandığı 7 Şubat 1921'den itibaren tüm Resmi Gazete sayılarına internetten erişim mümkün hale getirildi.

Uzun yıllar Başbakanlık tarafından çıkarılan Resmi Gazete, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinin ardından temmuz ayında yayımlanan "Resmi Gazete Hakkında 10 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" ile internet ortamında Cumhurbaşkanlığınca yayımlanmaya başladı.

Bu kararnamede, gazete gerek görüldüğü takdirde, ihtiyaç duyulan sayıda basılı ortamda da yayımlanabilmesi düzenlendi.

İçişleri Bakanı Soylu: Meseleyi sadece uyuşturucu kullanan çocuk olarak görmek yanılgıların en büyüğü
İçişleri Bakanı Soylu, 'Onları (bağımlı annelerini) hissetmeden, görmeden sırça köşklerde bu mücadele başarılı olamaz. Meseleyi sadece uyuşturucu kullanan çocuk olarak görmek, yanılgıların en büyüğüdür.' dedi.

İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği, çocukların ve gençlerin uyuşturucu kullanımının önüne geçme konusunda anne duyarlılığından faydalanmak amacıyla "En İyi Narkotik Polisi: Anne" projesini hayata geçirdi.

Uyuşturucuyla mücadelede annelere yönelik farkındalık ve bilinçlendirme çalışmasının yürütüleceği proje kapsamında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da katılımıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığında panel gerçekleştirildi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, Bakan Soylu'nun projenin çıkış hikayesini anlattığı video ve İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk birimlerince rekorların kırıldığı 2019'da gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin video gösterildi.

Kendisinin artırılmış gerçeklik (AR) tekniğiyle çekilen ve metruk bir binada gibi gösterildiği videoda Soylu, şu ifadeleri kullandı: "Aslında tüm olan bitenin, hep böyle yerlerde olduğunu zannediyoruz. Bizden uzakta, bizim görmediğimiz, bize yakın olmayan yerler..
. 2017'de uyuşturucudan ölen 941 gencin, sonraki yıl 657 ve 
geçen yıl ölen 342 gencin de zaten buralarda yaşadığını ve buralarda yitip gittiğini düşünüyoruz. Kim bilir, belki de onları kimsenin tanımadığını, kimsenin özlemediğini zannediyoruz. Geçen yıl yakaladığımız 11 milyon captagonun, 8,6 milyon ectasynin, 20 ton eroinin, 64 ton esrarın, metamfetaminlerin, kokainlerin ve daha belki adını bile duymadığımız o zehirlerin hepsinin, 
sadece buralarda kullanıldığını zannediyoruz. PKK mağaralarında yakaladığımız uyuşturucu haplar da belki şuralarda bir yerlerdedir."

"Denizli, eroin kullanımında birinci sırada"
Videoda uyuşturucuyla mücadele çalışmalarına ve operasyonlara değinen Soylu, şehirlerin atık sularında uyuşturucu madde analizi yaptıklarını belirterek "18 büyük ilimiz arasında Denizli'nin eroin kullanımında birinci sırada olduğunu, bu sayede kesinleştirdik. Keza uyuşturucu riski en yüksek illerin İzmir, Antalya, Gaziantep, İstanbul ve Adana, risk durumu en düşük illerimizin de Tokat, Kütahya, Gümüşhane, Ordu ve Tunceli olduğunu yaptığımız saha araştırmalarıyla netleştirdik." diye konuştu.

Uyuşturucu bağımlıları üzerinde yaptıkları son araştırmada, bağımlıların yüzde 89,8'inin annesinin, ev hanımı olduğu ve bağımlıların uyuşturucuyu kullandığı yerler arasında ilk sırayı yüzde 47,5 ile kendi evlerinin aldığını belirten Soylu, bağımlıların uyuşturucuyu sadece metruk ve terkedilmiş alanlarda değil, insanların gözü önünde kullandığına dikkati çekti.

Soylu, konuşmasında şunları kaydetti: "Kıymetli anneler, her şey sizin elinizde. Çocuklarımızı korumak, onları bu zehirden uzak tutmak için bu mücadeleyi birlikte vermeliyiz. Bizler dışarıda onlara bu zehrin ulaşmasını engellemeye çalışırken sizlerin de içeride çocuklarınızın davranışlarını izlemenizi, bizimle iletişim halinde olmanızı ve bu mücadelede bize kılavuzluk etmenizi istiyoruz. Sizlerin feraseti ve evlatlarınıza olan sonsuz sevginizle bu mücadeleyi başaracağımıza inanıyoruz. Şimdi haydi, hep birlikte iş başına."

Daha sonra Bakan Soylu'nun moderatörlüğünü yaptığı, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Bursalı, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları, Yeşilay Genel Müdür Yardımcısı Egemen Akyüz, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi temsilcisi Dr. Şafak Şahiner, toplum gönüllüsü Aynur Karabulut ve anne Duriye Özlü'nün konuşmacı olarak yer aldığı panele geçildi.

SGK'nın, uyuşturucu bağımlılarının tedavisinde rol alması
Panelin açılış konuşmasını yapan Soylu, uyuşturucuyla mücadele toplantılarına ve alınan kararlara değinerek "Alamadığımız bir karar var. Onu da inşallah önümüzdeki dönemlerde alabiliriz. Uyuşturucu müptelası olan insanlarımızın tedavisinde Sosyal Güvenlik Kurumumuzun hem madden hem de manen aktif rol almasıdır." diye konuştu.

Projenin çıkış hikayesini anlatan Soylu, Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının "Narkolog Projesi" kapsamında uyuşturucu madde kullanan ve satanlara ilişkin profilleme çalışmasından elde edilen verilerin bu projenin başlatılmasında önemli bir yeri olduğunu ifade etti.

"90 bin metruk binayı yıktık, 15 binini de restore ettik"
Soylu, "Narkolog araştırmamızda iki sonuç çıktı, evde kullanıyorum, metruk binalarda kullanıyorum. 100 bini aşkın metruk binaya operasyon başlattık ve bunların 90 bine yakınını yıktık. Yıkamadığımız 15 binini de tamamen restore ettik ve onların metruk bina olarak kullanılmasını engellemeye çalıştık." ifadelerini kullandı.

Uyuşturucuyla mücadele kapsamında, okul çevrelerinde yoğun güvenlik önlemleri aldıklarını parklara, arabalara, stüdyo tipi dairelere denetimler düzenlediklerini anlatan Soylu, uyuşturucu kullanımından kaynaklı 2016'da 921 ölümün gerçekleştiğini ve bunun azaltılmasına yönelik yürütülen çalışmayı anlattı.

Bu sayının 2017'de 941'e yükseldiğini anımsatan Soylu, yürütülen mücadele sonucu uyuşturucu kullanımından kaynaklı ölümlerin 2018'de 657'ye, 2019'da 342'ye düştüğünü dile getirdi.

Soylu, 2020 yılı için bu sayıyı 300'ün altına indirmeyi düşündüklerini söyledi.

Bu yıl 113,5 milyon kök kenevir ele geçirildi
Geçen yıl Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu açısından rekorlar kırıldığını kaydeden Soylu, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu yıl şu ana kadar 113,5 milyon kök kenevir yakaladık. Bunun piyasa fiyatı 30 milyar lira. Bu paranın yüzde 70-80'i terör örgütü PKK'ya gidecekti. Hakikaten burada çok önemli bir mücadele ortaya konuluyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2018 verilerine göre uluslararası bir ölçüt olan 15-64 yaş aralığındaki milyon kişi başına düşen madde bağlantılı ölüm oranı ABD'de 314, Kanada'da 180, Rusya'da 54, Almanya'da 23,6. 2020 Avrupa Uyuşturucu raporuna göre Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde 23,7. Türkiye'de bu rakam 2015'te 11,1, 2016'da 17, 2017'de 17,1, 2018'de 11,8, 2019'da ise 6,1. Bunu küçümsüyor diye, bizde az diye söylüyor değilim. Yanlış anlaşılmasın. Milyonda bir tane bile bizim için büyük rakamdır. Ama ölçek olarak nerede olduğumuzu tespit için ifade etmeye çalışıyorum."

Evladı uyuşturucu bağımlısı olup kendisinden yardım isteyen çok anneyle karşılaştığını belirten Soylu, "Onları hissetmeden, görmeden sırça köşklerde bu mücadele başarılı olamaz. Meseleyi sadece uyuşturucu kullanan çocuk olarak görmek bu işin içinde aktif mücadele eden biri olarak söylemek istiyorum ki yanılgıların en büyüğüdür. Bu bir aile, toplumsal meseledir. Burada aileyi yalnız bırakırsak devlet, birey olarak da eksik yapmış oluruz." diye konuştu.

Soylu, uyuşturucu sorununu yıkacak şeyin, anne yüreği ve iradesi olduğunu söyledi.

Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından panelistler uyuşturucuyla mücadele alanında yürüttükleri çalışmaları ve tecrübelerini anlattı.

Programda, "Bağımlı Anneleri" ve "İki Ekmek" videoları gösterildi.

Panelistler daha sonra gazeteci, uyuşturucu mağduru anne, muhtar ve öğretmenlerden oluşan katılımcıların sorularını yanıtladı.

Program, panelistlere hediye takdiminin ardından sona erdi.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri