TİC Holding Header
  • USD 32.342
  • EUR 35.196
  • Altın 2245.309
  • BIST 100 8792.15
  • Genel

Hassa'nın düşman işgalinden kurtuluşu törenle kutlandı

Hassa Belediye Başkanı Abdurrahman Demirel, Derviş Paşa Bulvarı'nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Hassa'nın 96 yıl önce düşman işgalinden kurtarıldığını söyledi.
Hassa'nın düşman işgalinden kurtuluşu törenle kutlandı
Gece Editör - Hatay'ın Hassa ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşunun 96. yıl dönümü, düzenlenen törenle kutlandı.

Atalarının yapmış olduğu kahramanlıkların takdire şayan olduğunu ifade eden Demirel, şöyle devam etti:
"Ecdadımız ülkemiz işgal altındayken milli mücadele ateşini yakan, namusunu, toprağını ve bayrağını savunmak için elinden gelen her şeyi yapan ve başaran kahramanlardır. Yıllar önce Ömer dede, Dana Boruk, Kara Hasan Paşa, Mehmet Çavuş gibi kahraman ecdadımızla birlikte yüzlerce Hassalı Fransız ve Ermenilere karşı eşsiz mücadele vererek bu güzel vatan topraklarımızın kurtarılmasını sağlamışlardır"

Etkinlikte Antakya Belediyesi Mehter Bölüğü, mahalle muhtarlarından oluşan halk oyunları ve deve oyunu ekibi gösteri sundu.



Törende, ilçede düzenlenen çeşitli yarışmalarda dereceye giren öğrencilere hediyeleri verildi.

Törene, Hassa Kaymakamı Yusuf Turan, Hassa Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Yaşar, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Nuri Dilek, İlçe Emniyet Amiri Serkan Beyoğlu, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. 

HASSA İLÇESİ
Hassa ilçesi 1864-1865 yıllarında Amanos dağlarında yaşamakta olan "ULAŞLI" boyunun isyanı üzerine bölgeye gönderilen Osmanlı Fırka-i İslahiye birlikleri komutanı olan İbrahim Derviş Paşa'nın isyanı bastırarak bölgede konaklaması ile kurulmuştur. "Ordu köyü" namı ile bir yerleşim yeri olarak kurulan Hassa'ya civar nahiyeler olan Hacılar, Tiyek ve Akbez'den birkaç yüz hane getirilerek yerleştirilir ve Maraş Mutasarrıflığına bağlanır. Ordugâhtan ilk gelen askerlerin "Hassa Taburları" olması nedeniyle, kurulacak kazaya "Hassa" adı verilir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransızlar tarafından işgal edilen ilçe, 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile 5 Ocak 1922 tarihinde Fransız birliklerince boşaltılır. Bu karışık dönemde Türk çeteleri Hassa'ya girerek, Kasım 1921'de hükümet binasına Osmanlı Sancağı çekmişler, sınırı ve kurtuluşu fiili hale getirmişlerdir. Halk arasında bu tarih 15 Kasım olarak bilinmekte ve bu tarih kurtuluş bayramı olarak kutlanmaktadır. Hassa ilçesi, Hatay'ın Türkiye'ye katılışına kadar Gaziantep ili İslahiye ilçesine bağlı bir bucak iken, Hatay'ın ilhakı ile (1939) ona bağlı ilçe konumuna erişmiştir.



11 Aralık 1918 tarihinde Fransızların Ermenilerden oluşan bir taburu Dörtyol'u işgal etti. Burada Ermeniler tarafından halka uygulanan zulüm ve baskı direnişle karşılandı. İşgale karşı ilk kurşun 19 Aralık 1918 günü Karakise Köyü'nde atıldı. Buraya saldıran Fransız müfrezesi 15 ölü bırakarak çekildi. Bu direniş, milli mücadelenin ilk silahlı direnişi ve ilk kurşun olması yönünden çok anlamlı ve önemlidir. Milli Mücadele kahramanlarından Molla Ömer Hoca'nın oğlu Kara Mehmet, 19 Aralık 1918 günü Dörtyol'da, Fransızlara karşı ilk kurşunu sıkan bir milli mücadele kahramanıdır. Kara Mehmet, Hassa'nın Tiyek Köyü'nden olup; Dörtyol'da yaşadığı bilinmektedir.

Cemil Gök'ün, "Geçmişten 2000'li Yıllara Hassa" adlı kitaptan ve bu kitapta yayınlanan Genelkurmay Başkanlığı'nın belgelerinden, Taha Toros tarafından kaleme alınan "Kurtuluş Savaşı’nda Çukurova" adlı kitaptan, Mehmet Tekin'in yazdığı "Hatay Tarihi" adlı kitaptan ve daha birçok kaynaktan faydalanarak hazırladığı ve Ocak 2009 tarihinde beş gün süreyle Kırıkhan Dağyeli gazetesinde isimsiz olarak yayınlanan "Fransızlar, Dörtyol ve Hassa'yı Neden Bırakmak İstemiyordu?" adlı araştırmasında Hassa'nın kurtuluşu ile ilgili şu bilgilere ulaşıyoruz:
"Fransızlar, Ankara Anlaşması'nın 8. maddesine göre, Payas çayının güneyinden başlayarak Meydan-ı Ekbez istasyonuna doğru ulaşan hattın sınır çizgisi oluşturduğunu belirterek, Hassa kasabasının kendilerine ait olduğunu iddia ediyorlardı. Bu iddiaların asıl kaynağı Fransız temsilci Henry Franklin Bouillon'du. Mösyö Bouillon'un Dörtyol'dan sonra Hassa'yı istemesi ikinci pürüz oldu. Bir ilçe merkezi olması nedeniyle, Hassa'yı terk etmemiz bize ve bağlı olduğu Adana Vilayeti Cebelibereket (Osmaniye) Sancağı halkına ağır gelecekti. 01.12.1921'de Türk-Fransız temsilcilerden oluşan işgal ve boşaltma komisyonlarında yapılan hararetli görüşmelerde, Hassa'nın sınır sorunu çözümlenemedi. Bu gelişme üzerine, Adana Havalisi Kumandanı Muhittin (Akyüz) Paşa, 01.12.1921'de Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği yazıda, Hassa'nın Türk sınırında kalması için ısrar edilmesini, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Fransız heyet başkanı H. Franklin Bouillon arasında Akşehir'de yapılacak mülakatta bu konunun görüşülmesi halinde, sorunun çözümünün kolaylaşacağını bildirdi. Türk heyetinden İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Hamit Bey, Mösyö Bouillon'un bu konuyu bir sonuca bağlamamakla beraber, ilerisi için ümit verici olduğunu, Albay Petela'nın da her meselede olduğu gibi bu konuda daha az engelleyici olduğunu belirtmektedir.

Bu sırada, 40 dereceye varan ateşle yatağa düşen Hamit Bey'in evine Mösyö Bouillon ile Muhittin Paşa ziyarete gelir. Hasta yatağında bile Hassa'yı düşünen Hamit Bey, tedavisi için bazı uyarılarda bulunan Mösyö Bouillon'a, bu meselenin sonucunu sordu. Bu soru, Muhittin Paşa ile Mösyö Bouillon arasındaki tartışmayı alevlendirdi. Muhittin Paşa'nın ısrarı üzerine Franklin Bouillon "Zavallı Fransa'ya hiçbir şey bırakmak istemiyorsunuz!" dedi.

Bu söz, hasta yatağında yatan Hamit Bey'e elektrik etkisi yaptı, yatağından doğruldu ve karyolanın kenarına dayanarak "Mösyö! Biz sizden ne Şampanya'nın ve ne de Britanya'nın bir parçasını istemiyoruz. Vatanımızın bir parçası için mücadele ediyoruz. Siz, Suriye'de bir geçici mandater (müstemleke vekili)'siniz. Hassa'yı Araplar için bizden almak istiyorsunuz. Bunda doğrudan doğruya Fransa'yı ilgilendiren bir konu yoktur. Asırlarca beraber yaşadıkları devlete karşı gelen Suriyelilere fazla bel bağlamayınız! Bize yaptıklarını size de uygularlar. Her vesile ile dürüstlüğünü ve asaletini takdir ettiğiniz Türklerin dostluğu size daha çok yaraşır!" deyip heyecanından takati kalmayan Hamit Bey yatağına uzandı. Bu konuşmadan etkilenen Mösyö Bouillon, Hassa'yı bir dukalık olarak Hamit Bey'e terk etmek için latife ile karışık bir surette vaatte bulundu. Hamit Bey, iyileşmesinden hemen sonra, Mösyö Bouillon'a iade ziyareti maksadıyla, Albay Petela ile birlikte gittiğinde, bu tatlı vaatten daha açık ve kesin bir ifade ile söz ettiğini, olumsuz bir cevap verilmediği için de "artık Hassa bizim oldu" şeklinde düşünmekteydi.

Fransız temsilci Mösyö Bouillon birkaç gün sonra Hamit Bey, Muhittin Paşa ve hudut komisyon başkanı Edip Bey'i yemeğe çağırdı. Nedeni anlaşılamayan bu davet öncesinde, güya Fransız Başbakanı Mösyö Briyan'ın Hassa'nın bize verilmesine razı olmadığı şeklinde konuşmalar yapılıyordu. Türk heyeti yemeğe gitti. O gün görevi başında bulunan Albay Petela, gönderdiği teskerede hastalığı sebebiyle yemeğe katılamayacağı için özür diliyordu. Her zaman şen şakrak olan Hamit Bey, bunun üzerine durgun vaziyet aldı. Bu durumu sezen Mösyö Bouillon, Hamit Bey'e niçin üzgün olduğunu sordu. Hamit Bey de Albay Petela'nın ani hastalığından etkilendiğini söyledi.

Mösyö Bouillon'un "Petela'yı çok mu seviyorsun" demesi üzerine, Hamit Bey de "Olaylar kendisini çok sevdiriyor. Duygular daima fazilete yöneliktir." cevabını verdi. Mösyö Boullion, ertesi gün Türk heyetini davet ederek, Hassa'yı tekrar masaya yatırdı. Heyetler arası görüşmeler sırasında tartışmalar oldu. Daha sonra Akşehir karargâhına giden Mösyö Bouillon'un, burada Adana tartışmalarını anlatırken, abartılı bir şekilde Hamit Bey'in kendinin boğazına sarıldığını söylemiştir. "Geciktirilmesi çok büyük sorumluluk gerektirir" ihtarı ile Muhittin Paşa tarafından Genelkurmaya gönderilen 19.12.1921 tarih ve 133 sayılı telgrafta; Gazi Mustafa Kemal Paşa ile H. Franklin Bouillon arasında Akşehir mülakatında tespit olunduğu gibi Hassa'nın bize bırakılması karşılığında, Kelebek'in güneyinden tavizat verileceği bildirildi. Yine aynı telgrafla, Mösyö Bouillon tarafından dün gece (18.12.1921) bu konunun tekrar beyan edildiği ve Fransızların işgal ettiği bu memleketleri, 04.01.1922'de boşaltacağı belirtilmekteydi. İçişleri bakanlığı Müsteşarı Hamit Bey, 5 Ocak'ta Adana'ya Vali vekili, 8 Ocak'ta Vali oldu.

Hassa için çok uğraş veren İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Hamit Bey, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey'in, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'ya "Hassa nerededir?" diye sorduğuna, Albay Saru'nun da tanık olduğu belirmektedir. H. Franklin Bouillon'un Fransa'ya dönmek üzere ülkemizden ayrılmasından sonra, 04.01.1922 günü Mersin Belediyesi'nin ziyaretini müteakip Albay Petela'nın başkanlık ettiği Fransız askeri heyeti uğurlandı. Hamit Bey, Mersin'de Fransız Doğu Orduları Kumandanı General Guro ile Türk heyetinin görüşmesini müteakip Hassa'nın bize verildiğini belirtmektedir. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Hayri Bey'in Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiği 05.01.1922 tarihli yazıda, Hassa'nın coğrafi konumu ve stratejik önemi belirtilerek, 04 Ocak 1922'de sınır tespiti, işgal ve boşaltma çalışmalarının tamamlandığı bildirilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı'nın 23.12.1983 tarih ve 3764 sayılı yazısı ile bazı kaynaklarda, 4 Ocak 1921'de Fransız birliklerinin Hassa'dan çekilmesinden bir gün sonra, 59. Türk Piyade Alayı'na bağlı bir bölük askerimizin 5 Ocak 1922'de Hassa kasabasına girdiği belirtilmektedir.

Halk arasında, 15 Kasım 1921 tarihinde Hassa'nın düşman işgalinden kurtulduğu kabul edilmektedir. 15 Kasım kutlamaları, ta başından beri halkın kendiliğinden toplanarak yaptığı bir kurtuluş şenliğidir. Yine konuyla ilgili olarak, Genelkurmay Başkanlığı, Şehir ve Kasabaların Harp Bölgeleri, Bombardıman, İşgal ve Kurtuluş Tarihleri (1911-1922) kitabında, Hassa'nın 01 Ocak 1922'de düşman işgalinden kurtulduğu belirtilmektedir. Fakat 15 Kasım 1921'de halkın coşkusuyla başlayan Hassa'nın kurtuluş kutlamalarına, zaman içinde askeri ve mülki makamların da iştirak ettiği göz önünde tutulmalıdır. Burada, önemli olan bölgemizle ilgili olayların iç yüzünü kavramaktır. Ortaya 3 ayrı kurtuluş tarihinin çıkması, bir zafiyet olmayıp, zamanın şartlarına göre olayların kaydedildiği veya nakledildiği kaynakların farklılığından doğmaktadır. Bize göre, asıl olan halkın kutlayarak yaşattığı "15 Kasım Hassa'nın Kurtuluş" tarihidir."

Dolayısıyla Hassa'da, düşman işgalinden kurtuluş günü olarak kabul edilen 15 Kasım günü her sene büyük bir coşkuyla kutlanır. Bu sene 89. yıldönümü kutlamaları yapılacak. Kurtuluş günleri milletimiz için ayrı bir öneme sahiptir. Bu günler, milletimizin içine düştüğü en zor ve zayıf günlerin izlerini taşır. Ancak bu günler aynı zamanda milletimizin birlik, beraberlik ederek kurtuluşunun da şahlandığı günlerdir. Ayrıca kurtuluş günleri vatan kavramının ne anlama geldiğini çok açık bir şekilde anlatan ve hafızalarımızda sürekli kalmasını sağlayan günlerdir. Bu münasebetle 15 Kasım Kurtuluş günümüz kutlu olsun diyorum. Kurtuluş mücadelesi veren atalarımızı hayırla yâd ediyorum.

Yüce Atatürk'ün "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik başarılar ile taçlandırılmazlar ise meydana gelen zaferler varlıklarını sürdüremez, az zaman sonra sönerler. Zaferimizin başarısını sürdürmek istiyorsak ekonomik egemenliğimizin sağlanması ve geliştirilmesi gerekir." sözünün gereğini devlet ve toplum olarak yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi halde gerçek bağımsızlıktan bahsedemeyiz.
Yorum Yazın