TİC Holding Header
  • USD 32.329
  • EUR 35.157
  • Altın 2302.146
  • BIST 100 8880.09
  • Genel

TBMM Başkanı Şentop’tan oylama tartışması değerlendirmesi

Meclis Başkanı Şentop 1921 Teşkilât-ı Esâsî Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu’nda konuştu. Şentop geçtiğimiz gün mecliste yaşanan oylama polemiğine yönelik, “Bazı siyasetçiler, köşe yazarları da yapılanı zaman zaman çok da ağır bir dille, ‘meclise darbe’ gibi ifadelerde bulunuyorlar. Bunların bütünüyle bir cehalet mahsulü değerlendirmeleri olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
TBMM Başkanı Şentop’tan oylama tartışması değerlendirmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘1921 Teşkilât-ı Esâsî Kanunu ve Millî Egemenlik Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumda konuşan Mustafa Şentop, gündemdeki Anayasa değişikliği tartışmalarına yönelik açıklamalarda bulundu. Şentop anayasa tartışmalarının somutlaştırılması gerektiğini vurgulayarak, "Şüphesiz ki tartışmaları yapmak yanında, bu tartışmaların yapıldığı ortam da önemlidir. İnsanların birbirlerini anlamaya yönelik bir gayret içinde bulunması gerekir. Veya bir düzey tabiri caizse, seviye içerisinde olmaları gerekir. Yapılan konuşmalarda bir konuyu izah ederken, kullanılan yan argümanları alıp da onlar üzerinden farklı sonuçlar çıkararak değerlendirme yapmak veya şahısların özellikle siyasetçilerin, köşe yazarlarının sıfır bilgiye sahip oldukları bir konuda yorum, değerlendirme yapmaları suretiyle, sadece bizim anayasa tartışması değil, hiçbir tartışmayı sürdürebilmemiz, yönetebilmemiz mümkün değil" dedi.
Mecliste yaşanan oylama gerilimi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Şentop, "Oylamada, maddelere ne geçilmesi geneli üzerindeki görüşmelerinden sonra kanunun maddelerine geçilmesi oylanıyor. Bu oylamada oturumu yöneten meclis başkanvekilinin yeterli sayıda kabul oyu olmadığı dolayısıyla maddelere geçilmesi kabul edilmediği, bu durumda da kanun teklifi genel kurulda reddedilmiş oluyor. Kanun teklifinin reddedildiğine dair bir açıklaması oldu. Bunun üzerine bazı gelişmeler yaşandı. Dün oylama tekrar edildi. Maddelere geçilme kararı alındı. Burada bunu değerlendiren bazı siyasetçiler, köşe yazarları da yapılanı zaman zaman çok da ağır bir dille, ‘meclise darbe’ falan gibi ifade ediyorlar. Bunların bütünüyle bir cehalet mahsulü değerlendirmeleri olduğunu ifade etmek isterim. Sadece ben onların yaptığı gibi cehalet mahsulüdür deyip bırakmıyorum. Öncelikle meclis başkanlığının genel kurulun işleyişi ile ilgili tek ve kendisine mahsus yetkisi vardır. Meclis iç tüzüğünün 14’üncü Maddesi, genel kurulun yönetimi görev ve yetkisini meclis başkanına veriyor. Meclis başkan vekilleri ile ilgili iç tüzüğün 15’inci maddesi ise, meclis başkanvekillerinin, meclis başkanı yerine genel kurulu yöneteceğinden bahsediyor. Yine meclis başkanının, başkanvekillerinden hangisinin, hangi birleşimi, günlük toplantıyı veya toplantı içindeki bölümleri, hangi oturumu yöneteceğine meclis başkanının karar vereceğini söylüyor. Dolayısıyla meclis başkanvekilleri meclisi yönetirken, kendi nam ve hesaplarına değil, meclis başkanı hesabına yönetirler. Dolayısıyla bu yönetimin bütün hukuki sorumluluğu doğrusuyla, yanlışıyla meclis başkanına racidir. Bu bakımından meclis başkanın yönetim sırasında bazı hukuka, iç tüzüğe aykırı işleyişler görmesi halinde buna müdahale etmesi, bu müdahalenin boyutları da değişebilir. Yöneten başkanvekili yerine bizzat kürsüye kendisinin çıkması veya onun yerine başka bir başkanvekilini görevlendirmesi söz konusudur. Bu yetkilerin hepsi, meclis başkanında var. Bunun örnekleri de var. Bunu şunun için söylüyorum, meclis başkanının, yaşanan bir sorun varsa buna müdahale etmesi, bu tartışma konusunda bir kanaat belirtmesi, bir yön belirtmesi tamamen iç tüzükten kaynaklanan bir yetki hatta bir görev, bir sorumluluktur” şeklinde konuştu.

“ANAYASA TARTIŞMALARINI SOMUTLAŞTIRMAK GEREKİR”
Meclis Başkanı Mustafa Şentop, “Bu tartışmalar slogan düzeyinde kalıyor. İleriye dönük bir tartışmaya çevirmemiz gerekiyor. Yeni Anayasa yapılmasına yönelik tartışmaları genişletmek gerekir. İç tüzük hükümleri uygulamalar ortadayken bu değerlendirmeler cahilce ve manipülatif değerlendirmelerdir. Bu değerlendirmeyi yapanların sağlıklı değerlendirme yapabilir mahiyette olması, kötü niyetli olmaması gerekir” ifadelerini kullandı.
(Yunus Emre Şeker - Alper Suat Tutaşı/İHA)