TİC Holding Header
  • USD 32.395
  • EUR 35.082
  • Altın 2325.08
  • BIST 100 9129.19
  • Genel

Yaylaların geleceği tehlikede

Giresun Üniversitesi Giresun İli Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Türk Ocağı Giresun Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği "Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi açıklandı.
Yaylaların geleceği tehlikede
Giresun Üniversitesi’nde 5 ülke, 25 üniversiteden 133 akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde yaylaların amaç dışı kullanımı sonucunda çevresel sorunlar gittikçe arttığı ve İmar Barışı Kanunu’nun kaçak yapılaşmayı tetiklediğine dikkat çekildi.
Sempozyumun sonuç bildirgesinde, “Konar-göçer hayat Türklerin hayat kaynağı ve Türk kültürünün en önemli unsurlarındandır. Sosyokültürel ilişkilerin yoğun olarak yaşandığı tarihi yerleşme alanlarıdır. Yayla, küçük ve büyükbaş hayvan üretimiyle yerel ve ulusal ekonomiye katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Küresel iklim değişikliği nedeniyle gelecekte en çok tercih edilecek yerler arasındadır. Zengin flora ve faunaya sahip doğal alanlardır ve yaylalar stratejik öneme sahiptir. Gezme ve dinlenme amacıyla mera arazileri üzerinde inşa edilen imarsız ve kaçak yapılaşma devam etmektedir. Kamuoyunda İmar Barışı olarak da bilinen 7143 Sayılı Kanun kaçak yapılaşmayı tetiklemiştir. Yürürlükteki mevzuat yayla yerleşmelerinin sorunlarını çözmekte yetersiz kalmaktadır. Yaylaların amaç dışı kullanımı sonucunda çevresel sorunlar gittikçe artmaktadır. Büyükşehir sınırları içinde kalan yaylalarda statü değişikliği ve yeni idari yapılanmalar sebebiyle yaylacılık faaliyetlerini yürütmeye çalışan köylüler, ihtiyaç duyulan hayvan barınaklarını ve konutlarını inşa edemedikleri gibi iyileştirme de yapamamaktadırlar. Genç neslin yaylacılık faaliyetlerine olan ilgisi gün geçtikçe azalmaktadır. Yaylacılık faaliyetlerindeki azalma kültürel değerlerin yok olma tehlikesini doğurmaktadır. Yaylacılık faaliyetlerindeki azalma ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Yaylacılık kültürünü temsil eden geleneksel evlerin yapım maliyetlerinin yüksekliği, yaylacıları zor durumda bırakmakta beton yapılaşmanın önünü açmaktadır. Sosyal güvenceleri olmadığı için vasıflı çoban bulunamamakta, bunun yerine yabancı çoban istihdam edilmektedir. Yabancı çobanlık ise Türk çobanlık mesleğinin yok olmasına sebep olmaktadır. Günümüze kadar yayla ve yaylacılık konusunda yeterli bilimsel çalışmalar yapılmamıştır” denildi.

Çözüm önerileri
Yaylalardaki üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürütmek üzere kooperatifçiliğin teşvik edilmesi gerektiği ifade edilen çözüm önerileriyle ilgili ise “Karar vericiler, uygulayıcılar, akademisyenler, sektör temsilcileri ve yöre halkının katılımıyla birlikte kısa, orta ve uzun vadeli stratejik amaçlar ve bu amaçlara uygun hedefler belirlenmeli ve bunlar yetkililer tarafından uygulanmalıdır. Yayla iskânı devletin kontrolünde olmalı, bu iskânda çevre sorunlarına sebebiyet verilmemelidir. Yayla yerleşmelerini Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun kapsamı dışında tutulması, bu yerleşmelere özgü ve ihtiyaçlara cevap verebilecek yeni bir kanunun yapılması gerekir. Yaylalardaki üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürütmek üzere kooperatifçiliğin teşvik edilmesi gerekmektedir. Hayvan üretimine yönelik yaylacılık faaliyetlerini yürüten köylüler teşvik edilmelidir. Üretim yapan ya da yapmak isteyen köylüler ile yaylayı amacının dışında kullananlar aynı kategoride değerlendirilmemelidir. Genç neslin yaylacılık faaliyetlerine katılması teşvik edilmeli, bu yerleşmelerdeki altyapı ve teknolojik imkânlar artırılmalıdır. Yeni yapılacak meskenler devletin kontrolünde olmalı, bu meskenlerin mimarisi yayla kültürünü yansıtmalı ve çevreyle uyumlu olmalıdır. Hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olduğu illerdeki üniversiteler, çobanlık eğitimi konusunda inisiyatif almalı, çobanlık mesleği teşvik edilmeli ve çobanlığa ait sosyal güvence sorunları devlet tarafından çözülmelidir. Yayla ve yaylacılık konusunda üniversitelerin daha fazla araştırma yapması gerekmektedir. Yaylalarda büyük oranda israf edilen yünün milli ekonomiye kazandırılması gerekir“ açıklaması yapıldı.