İçinden düşünen tek varlık olan insan; sürekli yaşamı, çevresi ve yaşadığı olaylarla ilgili bir kaygı psikolojisi içerisinde düşüncelerle boğuşur.
Bu durum kişinin yaşadığı anın içerisinde tüm ruh sağlığının endişeyle, korkuyla ve çıkmazlarla dolu olmasına neden olur. Bu yaşadığı çatışmalar içsel dünyasında tedirginliğe yol açar ve ruh sağlığında dalgalanmalar ve endişeler yaşamasını sağlar.
İç dünyada yaşanan çatışmalar bastırılarak kişiyi içten içe kemirir. Çatışmaların çoğu olumlu ya da olumsuzluklar içerisinde savaşır. Bu durumda sürekli kaygı haliyle yaşamın üstesinden gelme dürtüsü ve endişeler oluşur. ‘’ Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık’’’ şeklinde tabirle anlatıldığı gibi her iki durumda da bir çıkmazın içinde olmaya başlanılır.
Bir amacı taşıyor olmak ve bu durumda amacın gerçekleşmesi ile endişe ve sinirlilik hali ortadan kalkar. Ancak; amaca ulaşılmaması ve bir şey yapamamak süreklilik haline dönüştüğünde ve gerekliliklerin karşılanmaması kişiyi gergin ve sinirli olmaya teşvik eder.
Duyguların içe atılması öfke, kızgınlık, kırgınlık ve daha birçok duygunun aktarılmaması ile bastırılmış bir hale dönüşerek; kişinin endişeli bir yaşam içerisine girmesine neden olmaktadır.
İnsan mutlaka içinde yaşadığı duyguları karşıya aktarmalıdır. İçimizde yaşadığımız çatışmalarla kendi başımıza kalmak ve içten içe kendimizi yemek bizi alaşağı edecektir. Psikolojinin bozulmasının en büyük nedeni bastırılmış duygulardır.
Duyguları bastırma bilinçli olarak kabul edilmeyen duyguların içe atılması ve uzaklaşmaya çalışılmak istenmesidir. Bu durumda bilinçaltına atılan bazı duygular sürekli bilince çıkmak isteyecek ve savaş başlayacaktır. Oluşan bu çatışmada insanın dengesini alt üst edip kendi olmasından uzaklaşmasına neden olacaktır. Tabi bu durumda zamanla depresyona girmeye neden olur ve ruh sağlığını bozar. Ruh sağlığımızın daha sağlıklı olması için neşemizi paylaştığımız gibi duygularımızı ve dertlerimi de paylaşmalıyız.
‘’Mutluluk paylaşıldıkça artar, dertler paylaşıldıkça azalır’’ ne güzel bir sözdür öyle değil mi?
