TİC Holding Header
  • USD 32.563
  • EUR 35.138
  • Altın 2320.624
  • BIST 100 8880.09
  • Sağlık

“Organ Bağışının Önemi” konulu seminer

Kırklareli Babaeski Devlet Hastanesi Organ Bağış Birimi tarafından, 3-9 Kasım Organ Bağış haftası olması nedeni ile, Babaeski Meslek Yüksek Okulunda “Organ Bağışının Önemi” konulu seminer gerçekleştirildi.
Seminere; Babaeski Devlet Hastanesi Yönetim Ekibi, Meslek Yüksek Okulu Müdürü ve Müdür Yardımcıları, Öğretim Görevlileri ve öğrenciler katıldı.
Seminerde, organ nakli, günümüzde birçok kronik organ hastalıklarında uygulanan rutin, geçerli ve ileri bir tedavi yöntemi olarak kabul edildiği ifade edildi. Düzenlenen seminerde, “Organ naklinde en önemli hedef, organ yetmezliği nedeniyle yaşamının sonuna gelmiş bir hastanın ya hayatını kurtarmak ya da yaşam süresini ve kalitesini artırmaktır. Organ yetmezliği sebebiyle tek şansı organ nakli olan hastalar için organ nakli bir umut ışığıdır. Organ naklinde yaşanan en büyük sıkıntılardan biri kadavradan organ temini azlığıdır. Ülkemizde yapılan organ nakillerinin yaklaşık yüzde 80’i sağlıklı kişilerden alınan organlarla gerçekleşirken, Avrupa ülkelerinde nakillerin yüzde 80’inden fazlası kadavradan alınan organlarla yapılmaktadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bekleme listesindeki hasta sayısı, her yıl giderek artmaktadır. Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki Kanun’a göre; On sekiz yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan herkes organ bağışında bulunabilir. Organ bağışını kabul eden kuruluşlar İl Sağlık müdürlükleri, İlçe Sağlık Müdürlükleri, Hastaneler, Organ nakli merkezleri, Aile hekimlikleri. İhtiyacı olan hastaya organını veren yaşayan kişidir. Böbrek, Karaciğer ve Kemik İliği canlıdan nakil yapılabilen organ ve dokudur. Alıcının dördüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. Bu kapsam dışında kalan organ ve doku verici adaylarının durumları, resmi gazetede yayınlanan yönetmelik değişikliğine göre kurulan Etik Kurulla belirlenir. Çapraz nakillerde Etik Kurul onayına gerek yoktur. Kadavra Donör beyin ölümü gerçekleşmiş ve organları bağışlanmış kişidir. Sadece yoğun bakım ünitesinde yaşam destek ünitesine bağlı iken beyin ölümü gelişen kişilerden organ nakli yapılabiliyor. Hayati önem taşıyan tüm organlar nakledilebilir. Beyin ölümü: Tüm beyin ve beyin sapı fonksiyonlarının tam ve geri dönüşümsüz kaybıdır” ifadelerine yer verildi.
Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki fark
Beyin ölümü ve bitkisel hayat arasındaki fark konusunda yapılan açıklamalarda ise “Bitkisel hayattaki hastaların solunumu devam eder, tıbbi destek ile yaşamına yıllarca devam edebilir ve bazı durumlarda iyileşerek normale dönebilirler. Beyin ölümünde ise solunum yoktur. Hayata dönmesi asla mümkün değildir. Kişi tıbben ve kanunen ölüdür” denildi.
Aileden izin alınması
Nakil hakkında aileden izin alma konusunda yönelik yapılan açıklamada ise, “2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanuna göre; Madde 14 - Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırasıyla ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ veya doku alınabilir. 29.5.1979 tarih, 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun Beyin ölümü ‘tıbbi ölüm’ olarak kabul edildi. Bölüm III. Ölüden Organ ve Doku Alınması, Tıbbi ölümün gerçekleştiğine dair biri nörolog veya nöroşirürjiyen, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşan iki hekim tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliği ile karar verilir. Ülkemizde 01 Şubat 2012 tarihinde 28191 sayı ile resmi gazetede yayınlanan Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği’nde beyin ölümü kriterleri belirtilmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Dinen organ bağışı caiz mi?
Seminerde, “İslami yasaların en temel amaçlarından biri de insan yaşamının sürekliliğidir” açıklamalarına da yer verilerek, “Bunun için, yasal olarak kabul edilmiş tedaviler ve yaşam kurtarıcı her türlü yöntemin kullanımı onaylanmıştır. Diyanet işleri sağlık yüksek kurulu 06/03/1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ bağışı ve naklinin caiz olduğu açıklanmış Kur’an-ı Kerim’de de ‘Kim bir insana hayat verirse onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı’ beyan olunmaktadır. (Maide suresi,Ayet 32)” diye ifade edildi.