TİC Holding Header
  • USD 32.562
  • EUR 35.026
  • Altın 2419.952
  • BIST 100 9716.56
  • Siyaset

AK Parti ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları toplantısı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı eşini Çankaya’ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber...
AK Parti ilçe başkanları ve ilçe belediye başkanları toplantısı
Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir' dedi.

Başbakan Erdoğan, Rixos Otel'de düzenlenen 'AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, demokratikleşme paketiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını belirterek, paketin redaksiyon çalışmalarının yapıldığını, ay sonuna kadar bunu geniş bir basın toplantısıyla açıklayacağını ifade etti. Paket ile çok daha yeni imkanlar getireceklerini belirten Başbakan Erdoğan, “Demokratikleşmenin veya hak ve özgürlüklerin son noktası yoktur. Onun her zaman güncellenmesi söz konusudur. Hayat hızla akıyor, şartlar süratli olarak her zaman değişiyor. Öyleyse bu güncellemeleri yapmak suretiyle de kazanılmış veya verilmesi gereken haklar neyse bu hakları her yerde her zaman yöneticilerin vermesi gerekir. Biz buna inanmış bir iktidarız. Şu anda da göreve geldiğimizden bu yana yaptıklarımız var, yapmakta olduklarımız var, yapacaklarımız var. Bunlara inanan bir iktidarız. Herkesin yaşam tarzının teminat altında olduğunu bir kez daha gösterdik, gösteriyoruz ve göstereceğiz. Ama özellikle de bu ülkede zulme uğrayan varsa yaşam tarzı noktasında, benim başörtülü bacılarım olmuştur. En büyük zulmü onlar görmüşlerdir. Onların eğitim öğretim özgürlüğünü kimler engelledi. Onların kamusal alanda buraya giremezsin diye onların önünü kesenler kimler oldu. Onlar bu ülkenin azınlığı mıydı, çoğunluğu muydu. Nereye koyarsanız koyun. Engellendiler. Eğer Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı eşini Çankaya’ya çıkaramıyorsa, Çankaya'ya götüremiyorsa, bakanları eşleriyle beraber Çankaya'ya çıkamıyorsa, eşini Çankaya'ya götüremiyorsa burada bir su kaçağı var demektir. Demokrasi burada yara almış demektir. Temel hak ve özgürlükler burada yara almış demektir. Bunları yaşadı mı bu ülke, yaşadı. Şimdi böyle bir şey var mı, Yok. Buna bakmamız lazım” diye konuştu.

“BALDIRAN ZEHRİ İÇTİK, TAŞI BÖĞRÜMÜZE BASTIK”
Üniversite kapılarında başörtüleri başlarından çekilip alınan kızların olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, kızların hüngür hüngür ağladığını belirterek, “Bunu nereye koyacaksınız” diye sordu. Erdoğan, “Bu bir temel hak ve özgürlük değil miydi ama biz baldıran zehri içtik, taşı böğrümüze bastık. İktidar olmamıza rağmen ülkemizde gerginlik olmasın diye hep sabrettik, sabrettik ve sabrettik. Ama biz bugüne kadar bir başı açık kardeşimize kalkıp da ‘sen niye böyle geziyorsun’ demedik. Böyle bir hakkımız bizim yok. Hepsinin güvencesi biziz. Bizim bütün derdimiz başı açık, başı kapalı, tüm kardeşlerimiz el ele dolaşsın, omuz omuza dolaşsın ve işte AK Parti çatısı başörtülüsüyle başı açığıyla bunun en güzel örneğini vermiştir. Bu partide böyle bir dert yok” dedi.

“KİM BOZUYORSA KAMU DÜZENİNİ BUNLAR ÇAPULCUDUR”
CHP’de otobüsten çarşaflı bayanları attıklarını gördüklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bir taraftan geldi genel başkan rozet taktı, ertesi gün derdest ettiler. Bunları geçen seçimlerde yaşadık. Niye, dürüst değiller, sipariş üzere yapıyorlar. 'Acaba böyle yaparsak biraz daha fazla oy gelmez mi'. Ya sizin bu noktada karakteriniz belli. Bu işin geçmişinde var. Şimdi ben Taksim’deki olaylarda hani 'çapulcular' dedim ya, gücendiler. En sonunda arkadaşlara dedim ki 'bir çalışma yapın.’ Çalışmayı yaptırdık. Ayrıca tabi Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde de çapulcunun anlamının ne olduğu zaten açıkça yazıyor. 'Kamu düzenini bozmaya yönelenler' filan diye. Arkadaşlar kütüphanede eski gazeteleri şöyle bir karıştırdılar. Çok enteresan, Dersim olaylarında o zamanın Başbakanı, sene 1937, İnönü’nün açıklamaları var. 'Çapulcuları derdest ettik' diye. Kim o, hani bir taraftan öldürüyorlar, bir taraftan da alıp götürüyorlar. Şu anda ellerinde hepsinin çıkarılmış gazete sayfaları ve Tan gazetesinde bunlar çıkmış. Gazetenin sahibi o zaman Ahmet Emin Yalman. Ahmet Emin Yalman’ın da kim olduğunu biliyorsunuz. O da meşhurdur. CHP'nin o da çok önemli bir aktörüdür.

Yani adeta CHP'nin yarı resmi yayın organıdır Tan gazetesi. Onda yazıyor. Vakti saati geldiğinde inşallah parlamentoda veya bir başka yerde bunları gayet açık, net belgeler olarak göstereceğiz. Hepsi şu anda elimde hazır. Bunu İnönü söylemiş. O söylediğini bilmiyorlar bunlar tabii bana yüklendiler. 'Çapulcu ifadesini niye kullandın' diye. Ortada sözlük, 'kamu düzenini bozan.’ Kim bozuyorsa kamu düzenini bunlar çapulcudur. Kaldı ki Dersim'de normal vatandaşa 'çapulcu' demek suretiyle o insanlar öldürüldü. CHP o günden bugüne özür dilemedi. Bugünkü genel başkanları da hala özür dilemiyor Dersimli olduğu halde. Fakat ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanı olarak bizim bu işte taksiratımız olmadığı halde kalktık biz özür diledik, bunu söyledik. İnsanımızın kendi değerleriyle, kendi diniyle, kendi inancıyla, kültürüyle var olabileceğini, boynunu yere eğmeden, kendini dışlanmış hissetmeden bu ülkede özgürce yaşayabileceğini biz ispat ettik, teyit ediyoruz, teyit edeceğiz.”

“BİZ UZAYDAN GELMEDİK”
“Sandık milletin namusudur, bunu unutmayın. Bu namusa hep birlikte sahip çıkacağız” diyen Başbakan Erdoğan, “Sandıktan çıkan irade bizim için en önemli ölçüdür. Meydanlar değil, manşetler değil, yangın yerine çevrilen, kırılan, dökülen sokaklar değil, altını çizerek söylüyorum, sandıktır“ şeklinde konuştu.

30 büyükşehirde hedefin 30 olduğunu işaret eden Başbakan Erdoğan, “Bütün ilçelerimizin çok yoğun çalışması gerekiyor. Çok büyük gayret istiyoruz. Biz milletin içinden gelen bir kadroyuz. Biz uzaydan gelmedik. O seçkinci kadrolar değiliz. Biz milletin partisiyiz. Milletin istikamet çizdiği bir partiyiz. Dikkat ederseniz biz yerel yönetimlerde sağladığımız başarıyı Türkiye geneline taşıyan bir partiyiz” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından partiye yeni katılan üyelere rozetlerini taktı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç vandal, birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini kirletmeye kalkar” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rixos Otel'de düzenlenen 'AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada 11 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da bir yandan millet için hizmet üretmeye, bir yandan kendilerini bu yoldan alıkoymaya çalışanlara karşı mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Teşkilatlarını bu yönde uyarmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Çok ama çok dikkatli ve uyanık olmak zorundayız. Tarihte nice büyük medeniyetler görüldü. Barbarlar gelmiş o medeniyetleri kökünden kazımışlardır. Tarihte nice kütüphaneler görürsünüz. Alimler bütün bir hayatlarını vererek tek nüsha halinde kitaplar yayınlaşmış ama barbarlar gelip o kütüphaneleri acımasızca yakmışlardır. Tarihte nice şehirler görürsünüz, adeta bir masalın içinde yaşamış gibi ama Vandal tarafından, istilacılar tarafından yok edilmişlerdir. İşte bunu bu son olaylarda da gördük. İşte şurada nefis bir alt geçit yapılmış, seramiklerle dayalı, döşeli seramikleri bu Vandallar ne yaptı, kırdılar. Şimdi bunun hemen anında yenisi yapılabilir, onlar sökülür yenileri takılabilir ama bunları bir müddet milletin görmesi lazım. Görmesi lazım. Buradan ibret alması lazım. Bu çok önemlidir ama ben hala şunu anlamakta zorlanıyorum; acaba diyorum vatandaşımız şu soruyu soruyor mu? Bunu acaba kimler yaptı, bunu acaba hangi Vandallar yaptı. Bunun hesabını sormak için acaba ben 30 Mart’ta bu seramikleri, bu canım şehrin güzelliklerini kırıp dökenlere bunun hesabını 30 Mart’ta soracağım diyor mu? Bunları bizi anlatmamız lazım” diye konuştu.

“90 ARTI UZATMALAR VAR”
Taksim Meydanı’nın yayalaştırma projesinin bir etabının bittiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, artık araçların yerin altına alındığını ifade etti. Başbakan Erdoğan, “Çıkmışlar şimdi ‘Ama üstü yeşillik yok.’ Daha önce orada yeşillik var mıydı. Daha önce orada arabaların egzozu vardı, arabalar vardı. Şimdi egzoz konularından, arabaların gidiş gelişinden sizi kurtarıyoruz, araçları tamamen yerin altına alıyoruz. Tamamen yayalaştırma bittiği zaman inşallah çevresi gayet güzel bir peyzaj düzenlemesiyle o da halledilecek. Biz bunların tamamıyla bir plan, bir proje içerisinde devamını düşünen, onu hazırlayan insanlarız ama bunlarda böyle bir anlayış, böyle bir düşünce yok ki. Daha yolda giderken saldırı başlıyor. Ya sonunu bir bekle bakalım. 90 artı biliyorsunuz uzatmalar var. Bunları bir oynayacağız, daha burada çok şeyler var. Yapacağımız işler var. Bütün bunlara rağmen her zaman ifade ediyorum yapmak zor olandır, yıkmak ise en kolayıdır. Onlar kolaya talipler, biz ize zora talibiz” şeklinde konuştu.

Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmenin de zor olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Vandalların karşısında bu yapılanı da koruyacaksınız. Burada da tabii ki güvenlik güçlerimize görev düşüyor. Çünkü medeni olmak medinelerden geçiyor, yani şehirlerden. Bunu halletmemiz lazım. Biz 11 yıl boyunca hep zora talip olduk. Her zaman yaptık, her zaman inşa ettik ve taş üstüne taş koyduk. Bunun heyecanını yaşadık ama böyle bir derdi, böyle bir gayesi olmayan da yapılanı bozmak, inşa edileni yıkmak, taş üstünde taş bırakmak için ellerinden ne geliyorsa onu yaptılar ve yapıyorlar. Kardeşlerim süt bembeyazdır ama zerre kadar bir pislik nokta olarak sütün içine düşerse o süt temizliğini, beyazlığını, saflığını kaybeder. Siz aylarca, yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz ama birkaç Vandal, birkaç barbar çıkar o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini kirletmeye kalkar. İşte onun için uyanık olacak, onun için dikkatli olacağız. Bir yandan hizmet ve eser üretirken bir yandan da onu hem daha yükseğe taşımanın hem de muhafaza etmenin mücadelesini vereceğiz. Bir anlık bir rehavetle bir anlık bir dikkatsizlik bile yılların emeğini, alın terini alıp götürür. İşte biz buna izin vermeyeceğiz, müsaade etmeyiz. Ben şu kadar iş yaptım, şu kadar eser ürettim, şu kadar hizmet ettim deyip kenara çekilen emin olun kaybetmiştir. Altını çizerek ifade ediyorum; bizim için menzil önce Allah’ın, sonra milletin takdirindedir. Allah ömür verdikçe, nefes verdikçe aralıksız hizmet edeceğiz. Millet bize dur deyinceye kadar aralıksız hizmet üreteceğiz. Millet bize dur deyinceye kadar, Rabbim bize dur deyinceye kadar biz kendi kendimize ‘durmak devam yola devam’ diyecek kararlılıkla yürüyeceğiz.”

“MAKAMLAR BİZİ DEĞİL, BİZ MAKAMLARI İDARE EDECEĞİZ”
‘Biz bu millete efendi olmaya değil, biz bu millete hizmetkar olmaya’ geldik diyen Başbakan Erdoğan, kendilerinin farkının bu olduğunu söyledi. Millete hizmet üretmenin sayısız yöntemi ve metodunun bulunduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, millete hizmet yolunda küsmek gibi, darılmak gibi bir kavramı bu zamana kadar tanımadıklarını ifade etti. Her fırsatta Türkiye’nin bir olduğunu, beraber olduğunu, birlikte Türkiye olduğunu vurguladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, aynı çağrıyı teşkilat nezdinde kendilerine yapacaklarını dile getirdi. Bu mücadelenin kendilerinin şahsi mücadelesi olmadığını, millete hizmet mücadelesi, ülkeye hizmet mücadelesi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Milletin biz verdiği süreyi de son ana kadar değerli kardeşlerim hep birlikte devir teslim anına kadar inşallah alnımızın akıyla tamamlayacak, sonrasında ya devam edeceğiz ya da bayrağı diğer kardeşimize emanet edeceğiz. Makamlar bizi değil, biz makamları idare edeceğiz. Bize makamlar hükmetmeyecek. Bize millet, biz de makamlara hükmedeceğiz” dedi.

Türkiye için çok önemli bir seçime gidildiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

“2014 Mart seçimleri çok önemli. Dün 17 Eylül'de Türkiye tarihinin en karanlık günlerimizden birinin 52. yıl dönümü çok büyük bir buruklukla, büyük bir hüzünle ve kalp kırıklığıyla ifa ettik. Bundan 52 yıl önce Türkiye'nin serbest çekimlerle, milletin özgür iradesi ile seçilmiş bir başbakanı, merhum Adnan Menderes ve ondan bir gün önce iki bakanı çok hazin bir şekilde idam edildiler. Birileri bunu sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyor olmamızdan, bu acıyı sıcak tutuyor olmamızdan rahatsızlık duyabilir. Bunların kimler olduğunu zaten sizlerde biliyorsunuz, bizlerde biliyoruz. Ancak 27 Mayıs müdahalesi öyle bir müdahaledir ki etkisi bugünlere kadar devam etmiş, kara gölgesi bugünlere kadar Türkiye’nin üzerimizde kalmış bir müdahaledir. 11 yıl boyunca yaşadığımız birçok sıkıntının, bugün karşılaştığımız birçok sorunun, özellikle temelinde 27 müdahalesi vardır, Yassıada süreci vardır. Dün 52 yılı dolduran insanlık dışı idamlar vardır. Çok enteresan. Şimdi Yassıada ile ilgili bir proje hazırlıyoruz. Proje hemen hemen bitti ve adını da Yassıada’nın ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ koyduk. Şimdi bir grup gitmiş o mahkemenin olduğu salona adının Demokrasi ve Özgürlükler Adası olmasını istiyoruz diye yazmış. Bir ayrı grupta gitmiş adamıza el dokundurtmayız demiş. ‘Yassıada bizimdir demiş.’ Sen kimsin ya. Neye dayanarak bizimdir diyorsun. Yassıada bu ülkede özgürlük ve demokrasiye karşı olanların değil, özgürlük ve demokrasinin yanında olanların adasıdır.

Bunun mücadelesini verenlerindir. İşte şimdi biz bu adayı bu anlamda özgürlükçü ve demokrasi mücadelesini verenlere hizmet edecek hale getirmek üzere kongrelerin yapıldığı, kültürel etkinliklerin yapıldığı bir adalar haline dönüştürüyoruz. Anayasa’da, yasalarda, yargıda, bürokraside, hatta siyasette var olan birçok sorunun kaynağında 27 Mayıs müdahalesi yatmaktadır. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Mayıs bütün bunları pekiştirmek adına, onu tahkim etmek adına, onun gölgesini Türkiye üzerinde daha fazla tutmak adına yapılmış darbelerdir. Bunun devamını isteyen var mı, şuanda var. Onun da kim olduğunu, kimler olduğunu biliyorsunuz. 27 Mayıs’ın nasıl geldiğini, ülkeyi adete bir silindir gibi nasıl ezip geçtiğini, Türkiye’ye nasıl bir ağır bedeller ödettiğini eğer hatırlamaz ve hatırlatmazsak, özellikle bunları genç nesillere aktarmazsak inanın aynı tuzaklara yeniden düşer, aynı acıları tekrar yaşarız. Şunu unutmayın, her darbe bize en az 10 yıl geri götürür. En az. Fazlası var azı yok. 20 diyebilirsiniz. En az 10 yıl. Toplamda bu 40 yıl demektir şuanda. Bunu yapanlar bunun bedelini ödeyemezler. Onun içinde millet bunu yapanlara veya onun arkasında duranlara bu ülkede hiç tek başına iktidar verdi mi? Vermedi. Vermiyor ve Allah’ın izniyle de vermeyecek.”

“CHP SOKAK EYLEMLERİNİN HER ZAMAN İÇERİSİNDEDİR”
“Şuanda eline taş alan, eline molotof alan, sokakları yangın yerine çeviren gençler yaptıklarının ilk olduğuna, özgün olduğuna, Türkiye tarihinde bunların ilk kez yaşandığına inanıyorlarsa çok ama çok büyük yanılgının içindeler demektir” diyen Başbakan Erdoğan, “Gitsinler 27 Mayıs öncesinde sokakların nasıl yangın yerine çevrildiğini okusunlar ya da büyüklerinden dinlesinler. Gitsinler 12 Eylül öncesinde gençlerin nasıl birbirine düşürüldüğünü, sokakların nasıl terörize edildiğini, sonradan bunların nasıl bıçakla kesilir gibi kesildiğini okusunlar, büyüklerinden dinlesinler. Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak, gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs öncesi kullanılan bir metottur. İşe yaramıştır, sonrasında maalesef 12 Eylül’de başarıyla sahneye konulmuştur. 27 Mayıs’ı devrimci darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs’a çanak tutan, alkışlayan, hatta 27 Mayıs’ı bayram olarak kutlayan Cumhuriyet Halk Partisi de bu tür sokak eylemlerinin her zaman içerisinde yer almış, her zaman tahrikçisi olmuştur ve bugün de yine yanındadır, arkasındadır, içindedir. Şunu bilin ki; AK Parti ve bu teşkilat 27 Mayıs’la başlayan o kısır döngüyü kırmış, 11 yıl boyunca da 27 Mayıs’ı da Türkiye üzerindeki gölgesini cesaretle dağıtmıştır. 11 yıl içinde 27 Mayıs ruhunu, 12 Eylül ve 28 Şubat ruhunu diriltmek için çok kirli senaryolar bu ülkede uygulanmak istendi. Hepsine biz göğüs gerdik. Her senaryoyu boşa çıkardık. Her tuzağı bozduk. Şuanda 27 Mayıs ruhunu yaşatmak, sandığı ve milli iradeyi yok saymak için yazılan senaryoyu, kurulan tuzağı da hamd olsun bozacağız. Mart ayındaki seçimlerde bu ülkede sandığın artık tartışılmaz olduğunu, demokrasinin artık tartışılmaz olduğunu ilan edecek, inşallah milli iradenin tam ve mutlak zaferini tüm Türkiye’ye müjdelemiş olacağız. Bürokratik oligarşinin Türkiye’ye istikamet çizdiği günlerin artık geride kaldığını, önümüzdeki seçimlerde çok daha güçlü şekilde ilan edeceğiz. Sandık dışında, seçim dışında yolların Türkiye’de tedavülden tamamen kalktığını 30 Mart’ta bir kez daha hep birlikte ilan edeceğiz” diye konuştu.
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri