TİC Holding Header
  • USD 32.522
  • EUR 34.797
  • Altın 2424.413
  • BIST 100 9716.56
  • Siyaset

Bahçeli , Davutoğlu İsrail'in başbakanıyla Paris'te aynı safa girmiştir

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ”Terörü bir yöntem olarak kullananların, barış, hoşgörü ve yardımlaşma dini olan İslamla ilişkilendirmeleri, teröristlerin Müslüman toplumları temsil ettiği iddiasını dile getirmeleri çok sakat ve çarpık bir anlayıştır” dedi.
Bahçeli , Davutoğlu İsrail'in başbakanıyla Paris'te aynı safa girmiştir
ANKARA / İHA - MHP lideri Bahçeli, Meclis’te pratisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Ne tuhaftır ki, Başbakan Davutoğlu terörist devlet diye suçladığı İsrail’in Başbakanıyla birlikte Paris’te aynı safa girmiştir. Çelişkiye bakınız ki, bölücü terörle Türkiye’de masaya oturan, Kandil’in vagonu olan bir zihniyet Paris’te teröre karşı yürümüştür. Türkiye’yi teröristlerin geçiş güzergâhı haline getiren, hangi terör örgütüyle düşüp kalktığı artık belli olmayan iktidar Paris’te ortak tepkiye katılmıştır.Acaba Başbakan Davutoğlu, bu kafa ve vicdan bunalımını nasıl atlatacaktır?“Dünyanın neresinde olursa olsun, teröre karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” diyen Başbakan’ın gerçekte sesini duyan, iradesini hisseden var mıdır? “ ifadesini kullandı.

Başbakanın terör tehdidinin büyük olduğundan yakındığını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Kendisine günaydın demekten başka yapabileceğimiz şu an için bir şey yoktur. Biz yıllardır bu kapsamdaki tehlikeleri sıralıyorken, hayal görüyorsunuz, korkutuyorsunuz, vehim yapıyorsunuz, büyütüyorsunuz, şehit istismarına kalkışıyorsunuz diyen siyaset kirlenmişliği, bugün tehdidin büyüklüğünden şikâyetçidir. Oslo’daki pazarlıklarda görevli AKP’li memurlar, teröristlere, “Türkiye’nin her yerini bombayla doldurdunuz” derken tehdit olmuyor da, Paris’te mizah dergisi basılınca mı tehdit oluyor? Doğu ve güneydoğundan bayrağa sarılı naaşlar gelirken, caniler yol kontrolleri yapıp ehliyet ve ruhsat denetimine kadar işi götürmüşken, bir şey olmuyor da, Paris’te silahlar patlayınca mı mesele oluyor?

6-7 Ekim olaylarında 50’ye yakın insan ölürken, Cizre’de teröristler uzun namlulu silahlarla çatışıp devletin egemenlik haklarını dinamitlerken tehdit görülmüyor da Paris saldırısı mı tehdit olarak algılanıyor? Türkiye’de uyuyan terör hücrelerinin aktif hale gelmesi, AVM’lere, sivil hedeflere, askeri ve emniyet güçlerine saldırı planları önemsenmiyor da, sıra Paris’e gelince mi akıllar başa geliyor? Başbakan Davutoğlu nerede yaşamaktadır, kendisini hangi ülkenin Başbakanı sanmaktadır? Başbakan teröre karşı ilkesel tutumdan, bunu da dünyanın her yerinde tekrar etmekten bahsetmektedir. Hakikaten bu ilkesel tutumu çok merak ediyor, neleri içerdiğini, hangi değerlerle kesiştiğini sorguluyoruz. İmralı canisine teslim olmak ilkesel bir tutum mudur? Etnik ve mezhep temelli ayrımcılığı provoke etmek ilkesel bir tutum mu, iffetsiz bir tarz mıdır?Türkiye’ye tuzak kurmak, millete ve vatana ihanet etmek ilkesel mi, ilkesizlik midir? Davutoğlu ve saraylarda medya ayarlaması yapan, Türk milletini uçuruma sürükleyen 17-25 Erdoğan ilkeden, ilkeli olmaktan ne anlamaktadır?”

“Artık kabul etmeliyiz ki, iktidar teröre karşı tüm kozlarını kaybetmiş, yolsuzluk çetelerine karşı tüm mevzilerini boşaltmış, dört bir yandan sarılmıştır” iddiasında bulunan Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakan Paris yollarına düşmeden evvel, yürüyüşe bizzat katılarak, teröre karşı dayanışma ilkesini bir kez daha göstereceklerini vurgulamıştı. Ülkemizde teröre danışan, teröre dayanan, teröristlerle dayanışma içinde olan Davutoğlu’nun Paris’te farklı bir maske takarak yürüyüşe çıkması kızarmayan yüzün eseridir. Türkiye’nin şerefli ismini terör örgütleriyle yan yana getiren, Türk milletinin tarihi haklarını lekeleyen bugünkü iktidardan kanun ve mahşeri vicdan huzurunda hesap soracak, yaşanan rezillikleri kimsenin yanına bırakmayacağız.”

Fransa’da vuku bulan trajedinin bir taraftan terörizmle mücadele ederken, diğer taraftan batı ülkelerinin bir özeleştiri yapması, çifte standartlardan kaçınması bakımından bir dönüm noktası olması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Bilinen bir gerçeği tekrar edersek, dünyada terörden en fazla zarar gören, teröre en ağır bedeli ödeyen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Geride kalan yıllarda ülkemizin terör kuşağına alınmasında, uluslararası siyaset sahnesinde yalnız bırakma ve tarihi hesapları görme kurnazlıkları vardır. Bu marazi anlayış, terör hangi ülkede ortaya çıkarsa çıksın, tahrip ettiği temel hedefin insan ve insanlık onuru olduğunu göz ardı etmiştir. İnsanlığın bugünü ve yarını için, yaşanılan büyük acılardan dersler çıkarmak çok önemlidir. Uluslararası toplum, bu olaylardan elde ettiği tecrübe ve değerlendirmelerini daha güzel bir dünya için kullanabilmeyi başarabilirse, acılar hafifleyecek, unutulmasa da teselli bulunabilecektir. Bilinsin ki, siyasi mücadele ve araçları, şiddet ve şiddet yöntemlerinden tamamen farklıdır.

Bu bakımdan terör, bir siyasi faaliyet değil; meşruiyeti olmayan, ahlaki değer taşımayan, vicdan tanımayan bir ölüm makinesidir. Terörist ise, insanlık düşmanı canilerin kolektif ismidir.
Dolayısıyla, terör örgütlerinin boyutları, sözde amaçları, propaganda vasıtaları, hitap ettiği ideolojik arka planlarıyla yeşerdiği motivasyonun niteliği, hiçbir şart altında terörizm gerçeğini değiştirmeye yetmeyecektir” diye konuştu.

“Terörü uluslararası siyasetin bir aracı olarak görmek vahşeti küreselleştirmek anlamına gelecektir ki, uzun yıllardır olan da budur” diyen Bahçeli şöyle devam etti:
“Terör, dünya çapında bir tehdit ve insan canına, insan hafızasına, insani değerlere yönelmiş yok etme eylemidir. Bu nedenle teröre karşı uluslararası müeyyidesi olan siyasi, hukuki ve pratik eylem zemini oluşturmak bir zorunluluktur. Artık terörizmle ilgili kavram ve yöntemler netleştirilmeli, çok zayıf durumdaki uluslararası işbirliği ağı güçlendirilmelidir. Fransa halkına yönelik insanlık dışı saldırıyla birlikte medeniyetler ya da dinler çatışması senaryolarının da, tekrar çok hızlı bir biçimde ve düşüncesizce tedavüle sokulduğu görülmektedir. Bu, her şeyden önce beşeriyetin varlığına yönelik bir tehdittir ve gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü, böyle bir anlayış ve propaganda, bütün insanlığın dayanışma içinde bulunması gerçeğine, küresel barış ve huzura yönelik vahşi bir infaz olacaktır. Ayrıca, terörü bir yöntem olarak kullananların, barış, hoşgörü ve yardımlaşma dini olan İslamla ilişkilendirmeleri, teröristlerin Müslüman toplumları temsil ettiği iddiasını dile getirmeleri çok sakat ve çarpık bir anlayıştır. Avrupa ülkelerinde kaygı verici düzeylere tırmanan ırkçılık ve İslamofobi kültürlerin tanışmasına ve bir arada yaşamasına başlıca engeldir. Bütün ülkeler böylesi bir tarihî ve siyasi hataya düşmekten şiddetle kaçınmalıdır. Müslüman’ın teröristi olmaz, teröristin dini, milliyeti, mezhebi, kimliği, cinsiyeti, fikriyatı olmaz, olamayacaktır. Küresel vicdan, küresel adalet, küresel hoşgörü, küresel işbirliği tesis edilmez ve nefes alamazsa, insanlık adı konulmamış bir dünya savaşının içine yuvarlanacaktır. Bilinmelidir ki, İslam’ın gerçek mesajları idrak edildiği, barış ve kardeşliğin evrensel ilkeleri benimsendiği anda ortalık sütliman olacaktır. Emperyalizmin bitmek bilmeyen oyunlarını Türk-İslam alemi püskürttüğü taktirde cepheleşmeler son bulacak, ahlaki ve adaletli yönetimler milyarlarca insanın iradesiyle tesis edilecektir. Petrolün önüne erdem, gazın ilerisine ahlak, sömürünün yerine adaletli paylaşım geçmedikten sonra kurtuluş çok uzaktadır.

Halepli bir anne gülümseyerek çocuğunu uyandırdığı gün, Gazzeli bir baba neşe ve rahatlık içinde evladını parklarda gezdirdiği gün, Bağdatlı, Kerküklü, Trabluslu, Sanalı bir dede huzur içinde torununun başını okşadığı gün her şey bambaşka olacaktır.

Afrikalı bir anne, çocuğuna tabaktaki yemek bitecek diye çıkıştığında dünya umuda kanatlanacak, eli silahlı teröristler tamamen dışlandığı zaman yeryüzü huzur ve esenlik dolu bir sabaha kalkacaktır.”
Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri