TİC Holding Header
  • USD 32.329
  • EUR 35.157
  • Altın 2302.146
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

Fuat Oktay: AB, Ada'da 'çözüme hayır' diyen Rum kesimini bünyesine alarak çözümsüzlüğün tarafı olmuştur

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 'AB, Ada'da 'çözüme hayır' diyen Rum kesimini bünyesine alarak gönüllü ve bilinçli bir şekilde çözümsüzlüğün tarafı olmuştur.' dedi.
Fuat Oktay: AB, Ada'da 'çözüme hayır' diyen Rum kesimini bünyesine alarak çözümsüzlüğün tarafı olmuştur
AA - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kapalı Maraş'ın KKTC'nin toprağı olduğunu ve aşama aşama hayat bulma sürecinin Ada'daki herkese olduğu kadar bölgeye de önemli katkılar sağlayacağını vurguladı.

"Ancak AB ne yazık ki iki egemen devletli çözüm konusunda olduğu gibi Maraş konusunda da gerçeklere ve ortak iyiye sırtını dönmüştür." diyen Oktay, sözlerine şöyle sürdürdü: "Biz Avrupa Birliği'nin bugüne kadar Akdeniz'de, Ege'de yaşanan dramlara, insani krizlere yönelik derin endişe duyduğunu ya da Avrupa'nın dört bir yanında tırmanışa geçen ırkçılık ve İslam karşıtlığına 'asla' dediğini işitmedik. Ancak konu Kıbrıs Türk halkının eşit haklarına, hakkaniyet ve egemenliğine gelince, gayet pervasız ve duyarsızca konuşabiliyorlar. Rum kesimi ve Yunanistan bugüne kadar verdikleri tüm sözlerden dönmelerine, masadan kaçmalarına, anlaşmaları ihlal etmelerine ve Türk toplumunu yok sayan türlü şımarıklıklarına rağmen her defasında ödüllendirilmiş, Kıbrıs Türkü ise bedel ödemiştir. Ne derin endişeler ne üstü kapalı tehditler Türkiye'yi Kıbrıs Türkü'nün yanında olmaktan alıkoyamayacaktır. Herkes bilmelidir ki artık geriye dönüş yoktur. KKTC'nin Maraş'ı açma ve iki devletli çözüm konusundaki kararlılığını geri adım atmadan desteklemeye devam edeceğiz."

"BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan açıklama tam bir hayal kırıklığıdır"
Maraş açılımının ikinci aşaması hakkında BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan açıklamanın tam bir hayal kırıklığı olduğunu ve uluslararası toplumun Yunanistan ile Rum kesimi tarafından rehin alındığının apaçık ortada olduğunu kaydeden Oktay, şöyle devam etti: "Ada ile ilgili gerçeklerle bağdaşmayan ve asılsız iddiaları temel alan açıklamaları, sadece BM Güvenlik Konseyi'nin değil konuyla ilgili görüş bildiren bazı ülkelerin tavrını da tümüyle reddediyoruz. En başından itibaren süreci çıkmaza sokmak isteyen Rum Yönetimi ve Yunanistan'ın kara propagandası sonucu ortaya atılan asılsız iddiaları kendilerine siyasi malzeme edinenlerin bu çabası boşunadır.

Maraş uluslararası hukuka ve mülkiyet haklarına uygun şekilde açılacağına göre bunu mümkün kılabilmek için sözü edilen kararlarda öngörülen 'bölgenin BM yönetimine devri' artık tamamen anlamını yitirmiş durumdadır. Altını tekrar çizmek isterim ki KKTC'nin Maraş açılımı kapsamında aldığı tüm kararlar mülkiyet haklarına saygı çerçevesinde olup, uluslararası hukukla tamamen uyum içindedir."

"Rum Yönetimi'ne hukuksuz şekilde bahşedilen ayrıcalıklar gün gibi ortadadır"
BM Güvenlik Konseyi kararlarının asla ve kata mülkiyet ve egemenlik haklarının üzerinde olmadığını vurgulayan Oktay, "İddia edildiğinin aksine burada BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlal edilmesi de söz konusu değildir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şu değerlendirmede bulundu: "Tıpkı AB gibi BM Güvenlik Konseyi de artık alışkanlık haline getirdiği üzere Kıbrıs meselesinde gerçekleri görmezden gelmektedir. Rum Yönetimi'ne hukuksuz şekilde bahşedilen ayrıcalıklar gün gibi ortadayken Kıbrıs Türkü'nün, seyahat özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetler dahil, tüm meşru hakları yok sayılmaktadır. Uzun yıllar süren gayretler, Kıbrıs Türkü'nün tüm iyi niyetine rağmen Kıbrıs Rum yönetiminin uzlaşmaz tutumu nedeniyle iki kesimli, iki toplumlu federal çözüme ulaşılmasını sağlayamamıştır.

Taraflar arasında bu model üzerinde herhangi bir görüş birliği oluşmamışken halen federal çözümde ısrar etmek abesle iştigalden başka bir şey değildir. Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulmasına yönelik yeni bir müzakerenin başlaması ancak ve ancak Kıbrıs Türk halkının eşit egemenliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesiyle mümkündür. Rum Yönetimi'nin kendi elleriyle çarpıttığı ve devamından tek taraflı fayda sağladığı statükoyu destekleyenlerin artık bu konuda Türkiye'ye de KKTC'ye de söyleyecek sözü kalmamıştır. Kıbrıs Rum tarafını hukuka aykırı şekilde içine alan AB'nin ve o dönemdeki hukuksuzluğa arka çıkan bazı Avrupa ülkelerinin şimdilerde hukuktan dem vurmasının ise hiçbir ehemmiyeti yoktur."
Yorum Yazın