TİC Holding Header
  • USD 32.345
  • EUR 35.117
  • Altın 2306.02
  • BIST 100 8880.09
  • Siyaset

Kabul etmemiz asla mümkün değildir

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 'Rusya'nın Astana sürecine Pyd'yi davet etmesine ilişkin, 'Bununla ilgili bir emrivaki gibi bir şeyin olduğunu arkadaşlarımız bize dün ilettiler, tabii ki bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir.' dedi.
Kabul etmemiz asla mümkün değildir
AA - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı basın açıklamasında, dün New York'ta meydana gelen terör saldırısını en şiddetli bir şekilde kınadıklarını belirterek, "Ne adına, kim adına yapılmış olursa olsun bu tür terör saldırılarının insanlık adına hiçbir yerinin olmadığını, en şiddetli ve tereddütsüz şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Bununla birlikte yine failin ismi ya da aidiyeti üzerinden yapılması muhtemel tartışmalar konusunda uyarıda bulunan Kalın, "Çünkü bu tür saldırılar meydana geldiğinde fail eğer belli bir profilde ise onunla ilgili 'yalnız kurt', belki zihni sorunları olan, psikolojik sorunları olan kişi gibi değerlendirmeler yapılırken, bir başka profilde ise bunun hemen özellikle kişi Müslüman, İslam dünyasından geliyorsa 'İslam terörizmi', 'radikal terörizm' gibi ifadelerin kullanılmasını biz doğrusu çok büyük bir yanlış olarak görüyoruz. Bu, ancak ve ancak terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. Terörün dili, dini, ırkı, coğrafyası olmaz. Terör nereden, kimden gelirse gelsin kınanması gereken menfur bir hadisedir." ifadelerini kullandı.

Referandumun yokmuş hükmünde yola devam edilme beklentisi

Kalın, IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin, "Erbil yönetiminden herkesin beklentisi bu referandumu yokmuş hükmünde bir çerçeveye oturtmaları ve yollarına devam etmeleri." diye konuştu.

Özellikle Kerkük ve civarındaki hadiseleri etraflıca masaya yatırdıklarına değinen Kalın, şöyle devam etti:  
"Referandum ile ortaya çıkan yeni durum tabii ki birçok farklı konunun ele alınmasını zaruri hale getirmiştir. Bizim beklentimiz Erbil yönetiminin attığı bu yanlış adımdan bir an önce geri dönmesidir. Referandum sonuçlarının dondurulmasına dönük açıklamalar yeterli görülmemektedir. Tam tersine bunun tamamen iptal edilmesi ve eski statüye dönülmesi konusundaki beklentiyi burada tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu süreç içinde hem Bağdat Merkezi Hükümeti hem de uluslararası diğer aktörlerle yakın bir eşgüdüm içinde çalışmalara devam ediyoruz."  

"Hukuki yolları harekete geçirdik, suç duyurusunda bulunduk"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CHP Milletvekili Bülent Tezcan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözlerine ilişkin de şu görüşlere yer verdi:
"Biz hukuki yolları harekete geçirdik, suç duyurusunda bulunduk. Ben, sosyal medya üzerinden bir açıklama yapmıştım ama bu vesileyle burada bir defa daha görüşümüzü net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaretamiz ifadeleriyle ilgili hukuki yolları harekete geçirdik, suç duyurusunda bulunduk. Bu tür ifadeler, Cumhurbaşkanımızı hedef alan diktatör vesaire gibi ifadeler öncelikle Türkiye'de anamuhalefet adına bir utanç vesikasıdır. Siyaset yapamayan, siyaseti tüketen kesimlerin bu tür söylemler üzerinden kendine bir siyaset alanı açma çabasıdır. Bu, milletin iradesine saygısızlıktır. Yüzde 52 oyla seçilmiş bir cumhurbaşkanına siz 'diktatör, faşist' vesaire diyemezsiniz. Bu ülkede o Cumhurbaşkanına oy vermiş milyonlarca insanın iradesine, hür seçimine, reyine her şeyden önce saygısızlıktır." ifadelerini kullandı.

"Yetkilerin Neçirvan Barzani'ye devredilmesi yeni bir tablo ortaya çıkarıyor"

Kalın, IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan randevu talebinde bulunduğu iddiasına ilişkin, "Geçmişte de biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle Sayın Neçirvan Barzani'yi kabul etti, Irak Bölgesel Yönetimi'nin Başbakanı sıfatıyla. Mesut Barzani'nin görev süresinin uzatılmamasıyla, yetkilerin Neçirvan Barzani'ye devredilmesi yeni bir tablo ortaya çıkarıyor. Tabii ki bu talepler değerlendirilir, Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Kendilerinin uygun görmesi halinde, uygun zaman ve zeminde bu görüşmeler yapılır. Bunun için Erbil yönetiminin hala birtakım adımlar atması gerekiyor." şeklinde konuştu.  

"Kabul etmemiz mümkün değil"

Kalın, Rusya'nın Astana sürecine PYD'yi davet etmesine ilişkin, "Bununla ilgili bir emrivaki gibi bir şeyin olduğunu arkadaşlarımız bize dün ilettiler, biz de bu konuda derhal girişimlerde bulunduk ve tepkimizi ilettik. Tabii ki bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir." dedi.

"Cumhurbaşkanımızın eski bir dostudur"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Büyükada'daki toplantıya ilişkin davadaki tahliyelere ilişkin, "Gerhard Schröder, Sayın Cumhurbaşkanımızın eski bir dostudur, kendisi Almanya Şansölyesiyken iki başbakan olarak çok yakın çalıştığı bir kişidir. Zaman zaman da görüşürler. Özel görüşürler, siyasi konuları görüşürler, Avrupa, Almanya ilişkilerini görüşürler ve diğer konuları görüşürler. Fakat o görüşmeyi bu tahliyelerin bir ön görüşmesi ya da bir hazırlığı olarak değerlendirmek büyük bir hata olur. Bu son tahlilde bir yargı sürecidir." diye konuştu.

"Milletimizi erken seçim tartışmalarıyla yormak gibi bir niyetimiz yok"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun erken seçim çağrısına ilişkin yaptığı açıklamada, "Erken seçim gündemimizde yok. Bunu ısrarla ifade ettik. Milletimizi erken seçim tartışmalarıyla yormak gibi bir niyetimiz yok. Bunun takvimi az çok bellidir. 2019 yılı içinde Mart ayında yerel seçimler, Kasım ayında başkanlık seçimleri yapılacaktır, parlamento seçimleri eş zamanlı olarak. Bu takvim bellidir. Burada zihinleri bulandırmaya, piyasaları bulandırmaya gerek yok." dedi.

 "Irak Kürtlerine karşı bir cezalandırma söz konusu değil"

Telafer'in yeniden inşa ve imar edilmesinin, buradan kaçan Türkmenlerin yurtlarına geri dönmesinin de büyük önem arz ettiğine dikkati çeken Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Telafer'in nüfusu 400 bin civarındaydı, şimdi bu 15-20 bine kadar düşmüş durumda. Bunların bir kısmı Türkiye'ye gelen Türkmenler bir kısmı Irak'ın diğer şehirlerine gidenler. Orada asayiş sağlandıktan sonra hem bizim hem de merkezi hükümetin katkılarıyla yeniden imar ve inşa faaliyetine başlanacak. Bizim Irak'taki herhangi bir etnik ya da mezhebi bir gruba karşı negatif tavrımız söz konusu değildir. Yaşanan süreçte Irak Kürtleri ile geçmişte hep iyi ilişkiler içinde olduk. Maalesef Erbil yönetimin attığı yanlış adım sonucu ortaya çıkan sonuçları hep birlikte üzülerek izliyoruz. Burada Irak Kürtlerine karşı bir cezalandırma söz konusu değil. Zannediyorum bunun en somu göstergesi de bizim insani noktada Habur Sınır Kapısı'nı kapatmamış olmamızdır. Zannediyorum dün akşam itibarıyla bugün devam eden süreçte memnuniyetle karşıladığımız bir gelişme yaşandı. Habur'un hemen karşısında bulunan İbrahim Halil Sınır Kapısı, Erbil yönetimi tarafından merkezi hükümete devredildi. Bu yönde bir çağrıda bulunmuştum daha önce. Bunun yapılması memnuniyet verici. Bunun neticesinde biz Habur Sınır Kapısı'nı bundan sonra kapatmayacağız. Oradan insani yardımlar, insanlar, ticari mallar normal seyrinde gidip gelmeye devam edecekler ama kapının kontrolü bundan sonra Irak merkezi hükümeti tarafından yönetilecek."

PKK ile mücadele

Özellikle terörle mücadele bağlamında ikinci büyük bir hedef ve önemli bir fırsatın olduğuna işaret eden Kalın, "Nasıl Irak DEAŞ'tan tamamen temizlendiyse, Irak topraklarının PKK terör örgütünden tamamen temizlenmesi için önemli bir fırsat var. Bizim beklentimiz gerek Irak yönetiminden gerek orada bulunan uluslararası koalisyondan gerek ABD'den bu tarihi fırsatı değerlendirmek ve Irak topraklarında PKK'nın tamamen temizlenmesi yönünde gerekli somut adımları atmak. Sayın İbadi ziyareti esnasında Cumhurbaşkanımız ile bu konuyu görüştüler. PKK nerede olursa olsun sadece Türkiye'nin değil, bölgenin istikrar ve güvenliğine bir tehdit teşkil etmektedir." ifadesini kullandı.

"Terör, kınanması gereken menfur bir hadisedir"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, dün New York'ta meydana gelen terör saldırısını en şiddetli bir şekilde kınadıklarını belirterek, "Ne adına, kim adına yapılmış olursa olsun bu tür terör saldırılarının insanlık adına hiçbir yerinin olmadığını, en şiddetli ve tereddütsüz şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Bununla birlikte yine failin ismi ya da aidiyeti üzerinden yapılması muhtemel tartışmalar konusunda uyarıda bulunan Kalın, şöyle devam etti:
"Çünkü bu tür saldırılar meydana geldiğinde fail eğer belli bir profilde ise onunla ilgili 'yalnız kurt', belki zihni sorunları olan, psikolojik sorunları olan kişi gibi değerlendirmeler yapılırken, bir başka profilde ise bunun hemen özellikle kişi Müslüman, İslam dünyasından geliyorsa 'İslam terörizmi', 'radikal terörizm' gibi ifadelerin kullanılmasını biz doğrusu çok büyük bir yanlış olarak görüyoruz. Bu, ancak ve ancak terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. Terörün dili, dini, ırkı, coğrafyası olmaz. Terör nereden, kimden gelirse gelsin kınanması gereken menfur bir hadisedir."
Yorum Yazın