İHA - Prof.Dr. Elmas, dünyada çoğu ülkede eğitim öğretim, okul öncesinden başlayarak ilköğretim ve ortaöğretimdeki dört kademe ile ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora eğitimi de dâhil olmak üzere toplam sekiz kademe olarak uygulandığını anlattı.
Artık dünyada eğitim öğretimin bu şekilde yürütüldüğünü belirten Prof.Dr. Elmas, şunları söyledi: "Her kademede kişilerin kazanacağı bilgi, beceri ve yetkinlikler de ayrıca tanımlanmaktadır. Dolayısıyla hem ülkeler arasında koordinasyon tanımlanmakta, hem de ülkeler kendi yeterlik çerçevelerini açıklayarak hangi kademedeki kişilerin hangi beceri ve yetkinliğe sahip olması gerektiğini ifade etmektedir. Türkiye’deki uygulamalara baktığımızda, öğrenci okul öncesinden başlayıp yetkinliklerin de öne çıktığı bir eğitim sisteminde ilerlerken, üniversiteye girme aşamasında karşısına bilgi ağırlıklı bir test sınavı çıkıyor ve bu süreç nedeniyle eğitim büyük bir kesintiye uğruyor. Öğrenciler buradan kendilerini yetkinliklerden arındırıp sadece bilgi ve test çözmeye yönelik bir eylem üzerinde yoğunlaşıyor. Tabi böyle bir durumda üniversitede öğrencilere yetkinlik ve beceri kazandırmak zorlaşmaktadır.”
Üniversiteye giriş sisteminin dünyadaki eğitim ve öğretimin planlanmasının ve gelişmesinin önünde önemli bir engel olduğunu söyleyen Prof.Dr. Elmas, üniversiteye giriş sınavlarının bilgi, beceri ve yetkinlikleri ifade edebilecek şekilde düzenlenmesinin daha doğru olacağını ifade etti. Bilgiyi, yetkinlikleri ve zihni becerileri ölçecek bir sistemin sınavlarla desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Prof.Dr. Elmas, sözlerine şöyle devam etti:“Bir kişi eğitim düzeyinde üniversiteye girene kadar bir beceri kazanmışsa, bir fikir üretip yenilik yapmışsa, bir proje hazırlamışsa, kendini geliştirmeye yönelik başka nitelikler kazanmışsa, bir şeyi yorumlama, eleştirel düşünme yeteneği, iletişim becerisi gibi farklı yetkinlikler kazandığı bir ortamda okumuşsa, giriş sınavının da bunu dikkate alacak şekilde olması gerekiyor. Hem Milli Eğitim Bakanlığı, hem de ÖSYM tarafından yapılan çalışmaların çok değerli, önemli ve gerekli olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
