TİC Holding Header
  • USD 32.527
  • EUR 34.846
  • Altın 2487.846
  • BIST 100 9586.02
Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu

Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu

Osmanlılar hac yoluna Türkmen aşiretlerini yerleştirmişlerdi

Yavuz Sultan Selim’in gayretleri neticesinde Hicaz’ın Osmanlı hâkimiyeti altına girmesi ile Osmanlı Devleti Müslümanların güvenli bir şekilde hacc vazifelerini yerine getirmeleri için büyük bir sorumluluk yüklenmiştir.
Osmanlılar hac yoluna Türkmen aşiretlerini yerleştirmişlerdi
Bu mesele sadece iç mesele değil bütün İslam dünyasını ilgilendiren bir meseleydi. Eğer bu vazife layıkıyla yerine getirilmezse Osmanlı Devleti hem içte hem de dışta itibar kaybına uğrayabilirdi. Osmanlının organizasyon mahareti burada da kendisini göstermiş ve uzun asırlar boyunca bu görevi layıkıyla yerine getirmeyi başarmışlardı.

Uzak diyarlardan Hicaz’a gidenler için en önemli meselelerden biri yollarda eşkıya saldırılarına uğramamak idi. Bir halife için hac yolunu güvenli tutamamak ise büyük bir başarısızlık idi. Bundan dolayı her sene Şam ve Kahire’den Hicaz’a gidiş - dönüş yolu üzerindeki hac kervanlarının ihtiyaçlarını karşılamak ve on binlerce hacının güvenliğini sağlamak, bu eyaletlerdeki Osmanlı görevlilerinin başlıca uğraşısı oldu. Öte yandan kervanların korunması yalnızca dini bir vazife değildi. Hac bütün İslam dünyasından gelen malların alınıp satıldığı bir ekonomik olaydı. Benzer durum üç büyük dinin hacıları tarafından sürekli ziyaret edilen Kudüs için de geçerliydi. Hatta eşkıyalıklar yüzünden Müslümanlar, XVI. yüzyıl başlarında on yıl boyunca Kudüs’ten hacca gidememişlerdi.

Hacc vazifesinin Müslümanlar nazarındaki önemi ve devlet otoritesinin hacca giden her memleketten Müslüman nezdindeki durumu dolayısıyla, eşkıyalıkları önleyebilmek için Osmanlı sultanları, bedevî şeyhlerinin gönüllerini hoş tutmayı en mühim bir iş saymış ve onlarla işbirliğine büyük bir önem vermişti. Hacc kervanlarına rehberlik yapmak, zahire nakli ve stoku gibi bir takım hizmetleri yürütmek için bedevîlerden cömertçe ödemeler yapılarak, hil’atler giydirilerek istifade edilmiştir.

Geleneksel Şam-Kahire hac yolu üzerindeki istihkâm ağının onarımına ve güçlendirilmesine önem verildi ve buralara yeniçeri birlikleri konularak güvenlik artırıldı.

Osmanlı döneminde bazı aşiret mensupları hac ve ticaret kervanlarında rehberlik yapmak, hacc yolunun güvenliğini sağlamak vazifeleri almıştır. Bu görevi kötüye kullananlar da olmuştur. Mesela Hac yolu üzerinde bulunan Payas ve çevresini muhafaza eden Küçükalioğulları, bu güzergâhtan geçen tüm yolcu ve hatta hacı kafilelerinden vergi alırlardı ve devlet otoritesine başkaldırıp emirlerine itaat etmezlerdi. Bunlar Gâvur Dağı ve Adana’dan Halep'e giden hac ve tüccar kervanlarını soyması, haraca bağlaması, köylülerin vergisini mütesellim olarak toplamalarıyla şöhret sağlamışlardı. Bu gibi aşiretlerin önde gelenleri 1865 yılında sürgüne gönderilerek güçleri kırılmıştır.



Sultan 2.Abdülhamid Han, İslam birliği siyaseti için Hacc ibadetini çok iyi değerlendirmiştir. Şöyle ki; Hacc ibadeti boyunca birbirlerinin durumları hakkında bilgi alan, birbirleriyle yakınlaşıp kaynaşan Müslümanlara hitap için en uygun yer ve zaman olarak Hacc yapılan mahalleri seçmiştir. Dünya Müslümanlarının desteğini alabilmek için broşürler hazırlanıp dağıtılmış, Dünya İslam Birliği ve Hilafet’e bağlılık konusunda kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Bundaki amaç ise dünya Müslümanlarıyla diyalog ve ilişkilerini sıcak tutarak onların desteğini alma düşüncesidir. Sultan 2.Abdülhamid Han, Hicaz’da hastaneler yaptırmış ve bu hastanelerde, hasta hacılar tedavi edilmiştir. Parasız kalan hacıların masrafları karşılanarak memleketlerine gönderilmeleri sağlanmıştır. Ayrıca hacılar için su yolları, konaklama tesisleri ve misafirhaneler yaptırmıştır. Sultan 2. Abdülhamid Han bu masrafların büyük bir kısmını kendi cebinden karşılamıştır.

Hacc ibadetini yapmak isteyen hacıların kolay ve güvenli bir şekilde yolculuk yapmalarını sağlamak, Haçlıların kutsal beldelere muhtemel tecavüzlerini önlemek, kolay askeri birlik ve ikmal maddelerini ulaştırmak için Hicaz Demiryolu inşa edilmiştir. 1901’de Şam’da inşasına başlanılan demiryolu, 1908’de Medine’ye ulaştırılarak tamamlanmıştır. Hicaz Demiryolu, tamamen bir Osmanlı eseri olup, Osmanlı mühendisleri ve teknisyenleri tarafından yapılmıştır. Masrafları ise başta Sultan 2.Abdülhamid olmak üzere, tamamen İslam dünyasından toplanan yardımlarla karşılanmıştır. Hindistan, İran, Fas, Tunus, Cezayir, Türkistan, Sumatra, Java ve Malezya Müslümanları; açılan yardım kampanyalarına katılmışlardır. Bilhassa Afganistan Sultanı Amir Han, en büyük yardımı yapan şahıs olmuştur. Bu kampanya Müslümanlarda İslam birliği şuurunun gelişmesine de hizmet etmiştir. Müslümanların birliği siyasetinde oynadığı mühim rolü bilen İngiltere, bu demiryolunu; 1.Dünya Savaşı’nda çeşitli hile ile kandırdığı bazı gafil Araplar’a dinamitlettirerek maalesef tahrip ettirmiştir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri