TİC Holding Header
  • USD 32.517
  • EUR 34.826
  • Altın 2423.164
  • BIST 100 9716.56

Benim adım laiklik...

Yıllar var ki siyasetin içindeyim; hem sahnesinde hem de kulisindeyim. Birbirine uzak coğrafyalarda, zamanın çeşitli dilimlerini tecrübe etmenin derdindeyim.
Türkiye'deki mevcudiyetim bildiğiniz üzere 1937 yılına dayanır.
Birçoklarına göre; anayasaya girdiğim bu tarih itibariyle devrim tamamlanır.
Ne de olsa mevkim belli olmuş, görevim bildirilmiştir.

Sahnemize giren ve çıkanlar her seçimde değişse bile arkadaşım cumhuriyet ile benim yerimiz baki kalacaktır.

Tüm parti ve liderlerin değişmez arka fonunu oluşturmamız; başka bir deyişle, her birinin yaslandığı direkler haline gelmemiz gerekecektir.

O günlerden beri nice öğretmen kara tahtaya şöyle bir cümle yazmayı uygun görmüştür;
Laiklik: Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

Öğrenciler çizgili defterlerine not etmekle kalmamış,hızla ezberlemeleri sağlanmış ve olur da öğretmenleri birkaç gün sonra 'neydi bakiim laiklik?' diye sorarsa; 'Din ve devlet işlerinin birbirinin ayrılmasıdıııııır' diye bağırmaları şart koşulmuştur.

Tanım yanlış mı? Hayır
Eksik olabilir mi? Evet...

Çünkü benim adım laiklik ve bana öğretilen; devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını; başka bir deyişle, devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunduğum; böylelikle farklı inançlara mensup bireylerin yaşam tarzlarını garanti altına aldığımdır. Özetle; din ve vicdan özgürlüğüdür benim karşılığım...

Bu amacı sosyal yaşamda sağlıklı biçimde uygulayabilmek adına ihtiyaç duyulan onlarca gereklilikten biridir; din ve devlet işlerini ayırmak.

Onunla beraber atılması gereken daha nice adımlar olduğunu da unutmamak gerekir.
Misal, sadece kendi yaşam tarzını savunmak, 'iyi bir laik' olmak için ne kadar yeterlidir?

Itiraf edeyim, beni samimiyetle sevmek; kendi yaşam tarzının tam zıttı da dahil olmak üzere tüm inanç ve tercihlerin sosyal yaşamadaki varlığının arkasında durmayı gerektirir.

Kısacası; 'Alkol almaya ve bikini giymeye devam etmek istiyorum' demek kafi gelmez. 'Alkolü ağzına koymamış ve türban takmayı tercih etmiş kadınlar da birgün benim dediğime gelecekler' yargısını rafa kaldırmak,dahası onların hak ve özgürlüklerini de aynı hevesle savunmak icap eder.

Neticede benim adım laiklik; hakkımı vermek için din ve devlet işlerini ayırmak yetmediği gibi gerek devletin gerekse bireyin başka nice kural ve davranışı biraraya getirmesi lazım gelir.

Şöyle bir örnek durumu daha net açıklar diye tahmin ediyorum; Desem ki size, helva:un'dur.
Tümüyle yanlış bir cümle kurmuş sayılmam çünkü un, helvanın başlıca malzemesidir. Lakin, helva; unun, şeker ve yağ gibi birçok farklı malzemeye karışmış haline denir. Dolayısıyla, 'helva:un' fazlasıyla eksik bir tanıma karşılık gelir.

Dönelim esas meseleye;kara tahtanın başındaki öğretmenin bendenizi eksik anlatması hangi sonuçları doğurur?

Türkiye'de yaşadığım süre içinde gördüklerime bakılırsa, çok sayıda yanlışı beraberinde getirebilir.
Örneğin; 'laikliiiiiik, din ve devlet işlerinin ayrılmasıdııııııır öğretmeniiiiim' diye ezbere bağıran çocukların büyüyüp belediye başkanlığına heves etmesi sıklıkla karşılaştığım durumların başında gelmektedir.

Hele ki muhafazakar tabandan hareket eden ya da hareket ettiği tabanlar arasına muhafazakârlığı da koyan bir parti iktidarda olmayagörsün...

Yerel seçim öncesi siyaset sahnesine fırlayıp arkadaşım cumhuriyet ile beni kaptığı gibi ortaya atması, 'bunlar elden giderse naparız ahali?' diye kitleleri galeyana getirip, 'benim onların teminatı çünkü en çok ben seviyorum mevcudiyetlerini, ancak bana oy verirseniz kurtarabilirsiniz kendilerini' diye devam etmesi deyim yerindeyse adet haline gelmiştir?

Seyircilerin bir kısmı şaşırmakla yetinir, bu sessizliği fırsat bilen diğer partiler kükremeye koyulur. 'Kime ve neye göre tek teminatısın? Sadece sana oy verenlerin onları sahiplenebileceği düşüncesini nereden çıkarıyorsun? Sen bizi neyle suçluyorsun?' diye başlayan kavga devam ededursun, salonu terk ekleyenlerin sayısı gün be artar; elbette giderken sormayı ihmal etmezler 'belediye başkanı seçmeye gelmemiş miydik? Bu tiradların alakası ne konumuzla?'

Beni gerçekten anlamak isteyenleriniz varsa; iletiversin şu adaylara...
Ne cumhuriyet ne de ben birinizin diğerine doğrultacağı silahlardan değiliz.
Beni propagandalarınıza malzeme yapmak için oynatmazsanız yerimden, herhangi bir şikayetimin ortaya çıktığı da yok.

Gitmiyorum bir yere.
Arkanızda bekliyorum.
Sadece sizin değil tüm adayların yaslandığı ve beslendiği bir direk olmayı sürdürüyorum.
Siz böyle yaptıkça kuliste sıra bekleyen diğer arkaşlarım çok kızıyor.
Kim mi onlar?
Dile gelmeyi bekleyen yol, baraj, okul, hastane ve altyapı projeleri...
Her yerel seçim öncesi 'bu defa başrol kesin bizim' diye heyecanlanıyor, siz beni kolumdan tutup öne doğru sürükledikçe hayal kırıklığına uğruyorlar.
Benim adım laiklik...
Sevginizde samimiyseniz; son verin şu hengâmeye!
Hiç değilse bir kerelik!

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri