EFSANEVİ MODACI
Türkiye'de 60 yıllardan başlayarak erkek giyimine damgasını vuran İlhan Şerif markasının sahibesi Ayten İlhan Şerif, Türkiye sosyetesinin ve iş dünyasının yıllarca tek adresi oldu.

Merhaba sevgili Ogün gazetesi okurları. Yeni bir haftada daha sizlerle olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Umarım bayramınız ve tatiliniz gönlünüzce geçmiştir. Bu hafta ''Bir Portre''de sizlere 2002 yılında kaybettiğimiz, bende çok büyük iz bırakan dünyanın en güzel dostu ve kaybettiğimizde içimden bir şeylerin eksildiğini hissettiğim değerli insan, Türkiye'de 60 yıllardan başlayarak erkek giyimine damgasını vuran İlhan Şerif markasının sahibesi Ayten İlhan Şerif'i anlatacağım.

Ayten İlhan Şerif'i 1983 yılında tanıdım. O yıllarda birkaç takım çok güzel elbise yaptırmak isteyince ünlü fotoğrafçı Erol Atar'ın tavsiyesi ile gidip tanıştım Ayten Hanım'la. Ve o yıldan rahmetli olduğu ana kadar hep dost ve can olduk. Tam 19 yıllık bir abla kardeş ilişkisi yaşadık.

Ayten dünya iyisi çevresine devamlı güzellikler saçan bir insandı. Tanışmamızla başlayan yıllardan sonra bir aile gibi olduk, kardeşi Müzeyyen Hanım kızı, damadı Metin Bey ve oğlum gibi sevdiğim oğlu Kerim ile beraber. Ayten eşi ve İlhan Şerif markasının kurucusu Şerif İlhan Bey'i genç yaşta kaybettikten sonra işin başına geçerek bu ismi sürdürmeye karar vermiş ve öyle de yapıp aldığı bayrağı daha da ileri taşımıştı. 1980 ile 2000 yıllara kadar da erkek giyimi yalnızca ondan soruldu. Moda o idi erkek giyiminde hatta bir ara İtalya ve İngiltere'de bile giyime yön veren oldu.

Türkiye sosyetesi ve tüm iş dünyasının beyleri İlhan Şerif giyerdi. O yıllarda kısaca hot couture denildiğinde akla o gelirdi. Müşterileri arasında aklınıza gelen birçok isim vardı, çoğu telefonla siparişini verirdi Ayten kafasına göre mevcut ölçülere göre yapı yollardı elbiselerini. Ben de naçizane oradan giyindiğim için o yıllarda Adnan Hoca lakaplı Adnan Oktar ve müritlerini, o yıllarda ki birçok Bakan ve Milletvekilini (Hüsamettin Cindoruk, Süleyman Demirel, Deniz Baykal gibi) Kadir Has, Erdoğan Demirören, Ayhan Şahenk ve nicelerini Elmadağ'daki mağazasında görmüştüm. Bu arada İbrahim Tatlıses, Kadir İnanır; Yaşar o yıllardaki birçok erkek mankeni de orada görmek mümkündü. Ben de kendisine Burak Kut, Tarkan, Mahsun Kırmızıgül ve Özcan Deniz'i  getirmiş ve müşterisi yapmıştım.

 

O yıllardaki birçok güzellik yarışmasının da en öndeki jürisi olarak yerini alırdı mutlaka. Erkan Özerman bir gün Ayten için ''o yeri doldurulamaz'' demişti ki çok haklı idi. Doldurulamadı da zaten. Ayten ile bazen hadi bir Anadolu turu yapalım der çıkardık araba ile gezmeye.

O ülkesine âşıktı. ''Ben çizgimi ve desenlerimi Anadolu'dan alıyorum'' derdi. Bir gün heyecanla aradı beni. (Süleyman Demirel yeni Cumhurbaşkanı olmuştu ve ilk resepsiyonuna da Ayten'i çağırmıştı.) ''Ankara'ya gidiyorum Süleyman Bey beni davet etti'' dedi. Öyle mutlu olmuştu ki ertesi gün hemen arayıp, o günü anlattı zevkle bana Süleyman Bey'i çok severdi çünkü.

 


PARAYI HİÇ DÜŞÜNMEDİ
Ayten İlhan Şerif için para en son şeydi, güzel ve zevkli bir iş çıkarıp ona şöyle baksın yeterdi ona. Bu yüzden de onlarca insanda paraları kalmasına rağmen para istemekten utanır ve arayamazdı. Bu huyu ona ve ailesine çok sıkıntılı günler yaşattı. Özellikle de son yıllarında. O yıllara göre en pahalı elbise onun yaptıkları idi, ancak para ile sattıklarının yanında bir o kadar da hediye dağıtırdı. Bu yüzden de hesap işlerine bakan kızı ve kız kardeşi ile sürekli kavga halinde idi. Onların haklı olduğunu bilirdi, bilirdi ki asla düşenin dostu olmaz ama gönül insanı idi ve asla maddi anlamda, geldiği, hak ettiği yerde sonlanmadı hayatı. İnanıyorum ki öldüğü gün bile defterinde birçok insanın borç listesi vardı. Ailesine özellikle de eşinin ismin taşıyan Şerif'e tapardı. İmkanları olmasına rağmen asla lükse düşkün değildi. O bir kadın ve modacı olarak daha mütevazi giyinip öyle davranmayı severdi. Birçok insanın Ayten ablası idi ve herkesin her derdine koşardı.

 

 

TAM BİR DOĞA DOSTUYDU
Hayvanları da, insanlar gibi severdi Ayten Hanım. Ortaköy'deki Mediko Sitesi'nin hemen yanındaki Belediye hayvan barınağına hemen her gün uğrar ve oradaki köpeklere yemek getirip doyururdu onları.

Canım arkadaşım ablam doğa ile de barışıktı. Yeşilliği, denizi, ormanı çok sever ve daima bunları yaratan yüce Allah'a dua ve şükür ederdi.

Yaz gibi kışın da uyurken odasının penceresini açık bırakarak uyur ve doğadan gelen sesleri dinlerdi yatağında.

 


 



ÖLÜMDEN KORKMADI

Son yıllarda çakralara da merak sarmış ve insan vücudunu inceliyordu ve diyordu ki ''yaratan Allah insanı öyle kusursuz yaratmış ki bunu görmeyen ve şükür etmeyen tüm insanlar nankördür.'' Ayten çok iyi bir sigara içicisi idi maalesef ve bir gün kanser olduğunu öğrendik. O gün yıkılmıştım ben ama o çok güçlü idi. ''Ben inanan insanım günüm gelince de diğer tarafa gideceğim, ö gün gelince kimse duramaz o yüzden de hiç üzülmüyorum'' derdi. Ama yüce Allah onu genç yaşta ve yapmak isteyip de yapamadıklarından dolayı gözü arkada bırakıp, günün doldu diyerek aldı yanına. Geride hüzünlü ailesi ve dost gibi görünüp de dost olmayan nice yüzlerin ardından.


 

SON İSTEĞİ...
Bana göre Ayten İlhan Şerif dostluğun, güzelliğin, dürüstlüğün ve Moda dünyasının simgesi idi ve bir efsane daha bir yıldız daha kayıp gitti bu dünyadan. Tekirdağ'a son yıllarda daha çok özlemini çektiği rahmetli eşi İlhan Şerif'in yanına defin edilmek istemişti öylede oldu son yolculuğu. Keşke tüm istediklerini yapabilse idi de, bir dünya markası olarak tüm dünyadaki şubeleri ile ismi yaşasa idi. Mümkündü bu ama olmadı. Bir kez daha anarken bu hiç unutmadığım dostum ablam Ayten İlhan Şerif'i ''Ruhun şad olsun diyor ve gök yüzünde senin yıldızlarına bakıp hep selam yolluyorum, umuyorum ki sen de beni izliyorsun zaman zaman'' Ayten İlhan Şerif ve onun gibi değerlerimizi unutmamak dileği ile, haftaya yeni ''Bir Portre''de buluşmak üzere sağlıcakla kalın... 

 


 

 

OGÜN/05-11.Ekim.2008/Sayı:93/Sayfa:14

Gazete baskısı için tıklayınız. 




































Okuyucu Yorumları !
Bu Portre'ye Yorum veya Hatıra yazmak için tıklayınız.