TİC Holding Header
  • USD 32.576
  • EUR 35.034
  • Altın 2427.814
  • BIST 100 9716.56
Halil İbrahim Erdoğan

Halil İbrahim Erdoğan

İki günde iki çınar devrildi

Bu haftasonu yazacağım iki farklı yazı vardı fakat hem Tuncel Kurtiz, hem Turgut Özakman'ın üst üste gelen üzücü haberleri beni vazgeçirdi.
Hafta içinde o yazılar yine burada olacak, ama bugün milletçe iki büyük insanı yitirmişken, onlara dair iki satır da olsa yazmazsak saygıda kusur etmiş oluruz. Neşet Ertaş gibi topluma mal olmuş, bir daha eşi benzeri bu dünyaya gelmeyecek bir halk ozanımızı yitirmemizin üzerinden bir yıl geçmişti. Gerek sosyal medyada gerek yazılı ve görsel basında; türküleri, anıları ve anekdotlarla anılıyordu Neşet Ertaş ve onun gibi büyük bir sanatçıya duyulan özlem anlatılıyordu. İşte tam bu ruh halinin üzerine, önce Tuncel Kurtiz, hemen ertesi günü de Turgut Özakman'ın vefat haberleri geldi.

Tuncel Kurtiz
27 Eylül'de ofiste çalışırken verdiğim ufak bir moladan sonra tekrar yerime oturup bilgisayar başına geçtiğimde, arkadaşlardan aldım acı haberi. "Tuncel Kurtiz ölmüş" dediler. "Yok yahu, dizideki rolü gereğidir, yine dikkat çeksin diye öyle yazmışlardır manşetleri" dedim. İnanasım gelmemiş bir an... Biraz sonra öyle olmadığını anladım. Sanat kariyerine dair kelam etmeye dahi cür'etimin olmadığını düşünüyorum, o yüzden ne kadar iyi bir sanatçı olduğuna dair cümlelerle yazımı uzatmayacağım. Röportajlarından, haberlerinden, yorumlarından, katıldığı programlardan, önerdiği filmlerden ne kadar öğrenebildiysem o kadar; gerek sanatsal gerekse insan olarak duruşuna saygı duyduğum ve özendiğim bir çınardı, devrildi. Bir gün kendisiyle yüz yüze gelebilseydim sormak istediklerim vardı, hep kurardım kafamda, kısmet olmadı. Ne kadar yerinde ve doğru olur bilmiyorum ama, hani derler ya ağaçlar ayakta ölür diye; sinema sanatçısının, üstelik böyle büyük bir sanatçıysa kaderi böyle oluyor, ölümü kabullenilmiyor. Bugün nasıl Adile Naşit, Kemal Sunal, Hulusi Kentmen gibi isimlerin neredeyse bu dünyadan göçtüğünün bile farkında değiliz, nasıl ki hala filmlerini izliyor ve onlarla gülüp ağlıyorsak, Tuncel Kurtiz de aynı şekilde; her daim akıllarda, her daim hayatımızın içinde bulunacak bir sanatçı olarak göçtü bu dünyadan. Mekanı cennet olsun...

Turgut Özakman
Ertesi gün, bir yenisi daha eklendi aldığımız acı haberlere. Turgut Özakman'ı yitirmiştik. Arka arkaya böyle haberler alınca insanın içine bir sızı gelip çörekleniyor. Nasıl dolu bir insan, nasıl bir bilgi ve tecrübe birikimi... Turgut Özakman kadar tarihimiz için mesai harcayan kaç isim daha sayabiliriz? Aralık 2006'da bir öğrenci kulübü olarak üniversitemize söyleşiye davet etmek için iletişime geçtiğimizde, kendisiyle telefonda görüşen arkadaşıma; "Kitabımı (Diriliş: Çanakkale1915) bitirmeye çalışıyorum ve sağlık durumum elverdiğince kitapla ilgileniyorum, ömrüm vefa ederse bu kitabı bitirmek istiyorum. O sebeple gelmeyi çok istediğim halde gelemiyorum." demişti. Ayrıca kulüpteki öğrencilere hitaben, durumunu açıklayan bir elektronik posta atmıştı. Diriliş: Çanakkale 1915'i bitirdi Turgut hocamız, üzerine yeni eserler de verdi. Gelemedi, çünkü onca tecrübe ve bilginin aktarılması gerekiyordu ve o biliyordu ki, kaybedecek bir saniyesi bile yoktu.

28 Eylül akşamı, o telefon görüşmesini yapan dostum Onur'la konuştuk. O görüşmeyi yad ederek; "Bence gözü arkada gitmemiştir. O kadar çok şey bıraktı ki geride... değer verdiği gençler için çok eser bıraktı. Belgeseller, kitaplar, tiyatro oyunları.ve daha birçokları... Mekanı cennet olsun." diyebildi sadece. Artık sıra o gençlerde, sanatçılarda... Eserlerine sahip çıkmalıyız ki, yitirdiğimiz böylesine büyük bir insan gözü arkada gitmesin. Mekanı cennet olsun...

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri