TİC Holding Header
  • USD 32.561
  • EUR 34.925
  • Altın 2433.984
  • BIST 100 9645.02
Halil İbrahim Erdoğan

Halil İbrahim Erdoğan

'NO' değil, bu filme 'Si'

Hangi tarafta olursanız olun siyasetin kuralı belli. İster bir diktatör olun, ister çok partili bir düzenin herhangi bir üyesi, fark etmez. Eğer bir seçimi kazanmak istiyorsanız seçimde oy kullanacak olan seçmeni ikna etmeniz gerekir. “NO”, kendi içinde bu durumu ortaya koyan, yerine göre mizahi yerine göre trajik, fakat kesinlikle hepsiyle, kıvamında anlatan bir film. 

Mikro ölçekli bir hikâyeyi ele alarak çok daha makro boyutlarda toplumsal bir konuyu anlatıyor film. Ne istediğini bilen, işini çok iyi yapan ve mesleğinde aranılan bir reklamcı olan René Saavedra(Gael García Bernal), ülkenin yönetimindeki diktatör Pinochet, yeni anayasa için referandumu kabul etmek zorunda kalınca, kendisini yavaş yavaş “HAYIR” tarafının kampanyasının içine çeken bir sürecin içinde bulur. Başlarda çok da istekli değildir, ama sonraları bu kampanya artık onun kampanyası olur. Bir reklamcının, siyasetçilerin kararsızlığı ve ekibindeki kendisi gibi düşünmeyen meslektaşları ile arasındaki düşünce ayrılıklarını demokratik yöntemlerle çözmek zorunda olması da sanırım filmin içindeki hoşluklardan birisi. Bu kampanyayı yürütürken, ne zaman ekip olarak bir anlaşmazlığa düşseler, hep çoğunluğun istediği oluyor ve René bu durumu, ilk önce sert çıkmaya çalışsa da sonrasında uysallıkla kabul ediyor. 
 
Ayrıntılara ve ara sohbetlere hiç girmeden anlatıyor film size her şeyi. İki karakter arasındaki sohbet evin bahçesinde başlamışken, hiçbir ara geçişe gerek görmeden, sohbetin bir sonraki aşamasını, muhtemelen arada bir kısmını yönetmen bizden saklayarak, bahçenin dışında kaldırım üzerinde yürürken izliyoruz. Buna rağmen ve aynı anda bu sebeple diyaloglar bütün ayrıntıları veriyor izleyiciye. René’nin eski karısıyla yaptığı sohbetlerde, zaten diktatöre de başkaldıran bir kadın olmasından değil, sanki doğuştan dik başlı ve vurdumduymaz olan karısının, filmin başlarında iki laf arasında eski kocasını suçlayan ifadeleri, sonlara doğru ise yine aynı iki laf arasına sıkıştırılmışlıkla takdir eden cümleleri, fark ettirmeden René’nin iç dünyasında yaşadığı ikilemleri de hissettiriyor. Filmin boyunca, birçok defa, yaşanan diyaloglarda cevabı sadece NO olan bütün sorulara, bütün karakterlerce, istemeyerek ve aslında si denmesi gerekirken NO diyerek geçiştiriliyor. Bu durum bizlere içten içe kararsızlığı ve isteksizliği, -belki Şili halkının belki de René’nin kararsızlığı- işliyor. 
 
Her ülke için etnik, ideolojik veya siyasal çeşitlilik; büyük bir rejim problemi olduğunda nasıl kaos ortamı oluşuyorsa burada da aynı şekilde bir darbe sonrası Şilili ile Şilili’nin, farklı görüşlere sahip olması sebebi ile beliren kavgası ortaya çıkıyor. Bir de ekonomik problemleri ve hayata dair belirsizlikleri ekleyin üstüne. Her kes bu siyasal kaos ortamında birbirini suçluyor. Referandum ise bu durumda bir kurtarıcı olarak algılanıyor. Tabi ki René de öyle. 
 
Bazı sahneleri tartışmasız! İzlerken tüylerinizin ürperdiği sahneler var. Coşku ise coşku, kavga ise kavga, anlatılıyor ekranda. Göstericilere müdahale edilen sahneler, buna örnek verilebilir. NO, siyasal içerikli bir film olmasına rağmen, siyasal tartışmaya girmeden sadece olanı, objektif bir şekilde anlatabiliyor. Tabi ki filmin sonunda zafer kazananların kutlamaları filmi taraf gibi gösterebilir ama bu siyasal olarak filmi bir tarafa yakınlaştırmıyor. Ne olursa olsun, filmin sonunda René’nin yaşadıklarını izlediğinin farkındayız. Ülkemizde tek kopyayla Beyoğlu Pera'da gösterime giren filmi, imkanı olanların gidip izlemesi önerilir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri