Kadim kaynaklar en çok savaşkazanmış komutanlarla, aşkın yenilmişlerini yazar. Aşkın mağlupları savaşkahramanları kadar değerlidir. Çünkü; onlar sıradan insanların vazgeçemeyeceğişeylerden, tastamam vazgeçmişlerdir. Aşk sonu gelmez bir bekleyişe hazırolmaktır. Umutlanmaktan bıkmamak, hayatını kaptırdığı şeyden ellerini ve gözleriniçekememek. Fani olandan merhamet beklenen tek olaydır.

Âşık olunca akıl esir düşer.Gözler başka bir şey görmez. Gün 24 saat yetmez… Değer derecen değişir veansızın kalbine düşen sancı en değerli varlığın haline gelir. Aşkın en acımasıztarafı, cananın varlığıyla-yokluğunun aynı acıyı yaşatabilmesidir. Varlığında kaybetme sancısı, yokluğundaiflah olmaz umutsuz umut ve de özlem…

En güzel şiirler, mektuplarsevgiliye yazılmıştır. En güzel hikâyeler aşkı konu etmiştir. Bir diğerininaşkında, başka âşıklar iz sürmüş ve kendi kokusunu aramıştır. Kimisinde onulmazyaralar açmış, kimisini vatansız yapmış, kimisini ise kendi vatanında sürgünyapmıştır, aşk…

Ferhat’a imkânsızı yaptırmış,Kays’ı (Mecnun) çöllere düşürmüştür. Ziya Gökalp’e, beceriksiz (yasakaşkı için kalkıştığı başarısız bir intihar girişimi olmuştur, silahından çıkanmermi alnını sıyırmıştır.) bir merminin alnında açtığı izi ömür boyutaşıtmıştır.

Aşkın tarifi yoktur.

Herkes farklı yaşıyor bu yeryüzücehennemini… Ortak nokta yaz günü üşümek, iç organlarının beyni olan kalbineerimiş kurşun damlatılıyormuş gibi hissetmek. En küçük olumsuzlukta çokşiddetli bir depreme yakalanmış gibi sarsılıp enkaza dönüşmek, aşkın yazgısı.

Eğer fırtınaya yakalanmış dalgibi sallanmıyorsan, gözlerinin içinde ışıltı yoksa, uyuyup-uyandığında hala onudüşünmüyorsan âşık değilsindir. Olsa olsa bir yanılgıdır bu. Bugün içindekendimizi bulduğumuz şiirler, şarkılar ve öyküler âşık olduğumuz için değilâşık olmayı umduğumuz içindir. Çünkü âşık olan bir başkasının sözlerinde aşkıbulamaz. Sadece o sözleri ağıtlaştıran duyguyu hisseder. Dümdüz bir cümleninkarmakarışık anlaşılması aşkla mümkündür.

Paul Ree bir gece yarısı her şeyiterk ederken sadece “Merhametli ol beniarama” diyebilmiştir. Bu cümle üzerine kitap yazılabilecek kadar dolu iseaşkla yoğrulduğundandır.

Cemal Süreyya “ Bana bir daha sevdiğini söyleme çünküyine inanırım” dediğinde bir aşığın umudunun ne demek olduğunuözetlemiştir.

“Sana bakmak, Allah’a inanmaktır” diyen Yılmaz Erdoğan tüm ilimleribir cümleye sığdırmıştır.

Nihayetinde; Kimse bir diğerininaşkını anlatamaz. Anlatamaz çünkü yaşamayan bilemez. Benim fırtınam birbaşkasını benden daha fazla üşütemez.