Bundan yaklaşık bir yıl önce yazmıştım.Muhalefette olan partiler değişmedikçe Ak Parti'nin seçim kaybetmesi ancak beceriksizlikle açıklanabilir. Tablo çok açık...

Bir tarafta gelecekteki seçimi peşinen kaybetmiş partiler, diğer tarafta ise anayasayı tek başına değiştirmeye yetecek oranda oy almaya çalışan bir parti. Yani kazanılmış bir seçim için daha yüksek oy beklentisi.

Ak Parti açısından fazla bir sorun yok. 367 sayısına ulaşacak oranın altında kalınması bile ciddi bir sorun oluşturmayacak. Çünkü; birkaç parti hariç diğer tüm partiler yerine göre Ak Parti'nin rakiplerini desteklemeye hazırlanıyor. Yani kıyı şeritlerinde CHP'ye destek verilecek daha iç kısımlarda ise MHP'ye. Güneydoğu ve Doğuanadolu Bögelerinde ise saha BDP'li bağımsızlara ve Ak Parti'ye emanet.

Aslında çok ciddi oy oranlarına sahip olmayan bu partilerin hamleleri seçimin kaderini etkileyecek kudrete sahip değil. Sadece 367 hedefi boşa çıkarılabilir. Fakat bu destek hamleleri değişimi isteyen kesimlerin ve Ak Parti seçmenlerinin rehavete kapılmamasını da sağlamaktadır. Seçime zaten Ak Parti kazanacak gözüyle bakıp, sandığa gitmeyecek veya seçim bölgesindeki bağımsız bir adayı desteklemeyi düşünen seçmenler açısından yeni bir motivasyon noktası ortaya çıkmıştır. Son zamanlarda, Başbakan ile arası limoni olan liberaller de CHP'nin aday listesinin gün ışığına çıkmasıyla bir dönem daha Ak Parti demek zorunda bıraktırıldı. (En azından diğer partileri seçmeyeceği kesin bir hal aldı.)

Seçim hesaplarını bir yana bırakırsak ortada çok trajik bir tablo vardır. Mevcut durum itibariyle en rahat seçmen kitlesi, tercihini Ak Partiden yana kullanacak olanlardır. Nihayetinde 367 rakamı yakalanmasa bile bu kadar çok ittifaka rağmen birinci parti olarak çıkacakları ortada.

Seçim arifesindeki en sıkıntılı parti ise CHP'dir. Oldukça çok fazla nedeni var bu durumun...
Öncelikle yeni kadronun geleceği bu seçim sonuçlarına göre belirlenecektir.

Liderlik sorunu halen devam etmektedir. Kılıçdaroğlu, söylediği her şeyi tekzip etmeye devam ediyor. Hem de hiyeraşik sıralamada kendi altında bulunan kurmaylarının açıklamaları karşısında kendini tekzip ediyor. Batum tarafından "Ergenekon Davası sanıklarından bazılarının aday gösterileceği" konusu "yok öyle birşey" diye geçiştirilmişti. Ama siyaseti okuyan herkes bu hamlenin geleceğini öngörüyordu. Kaldı ki; mevcut hukuk kurallarına göre adı geçen adayların seçilmesi yönünde hukuken bir engel bulunmamaktadır. Kılıçdaroğlu, bu hamleyi yönetemeyerek kararsızların tercihi olma ihimalini neredeyse devre dışı bıraktı. Cihaner ile ilgili son dakika rötuşu ise sürecin üstüne tuz biber ekti. Son hamle CHP'linin CHP'liye prpaganda yapmasından başka hiçbir getirisi olmayacak bir hamledir. Bu hamle Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'a yaptığı müthiş bir kıyak oldu.

MHP kanadı ise CHP'ye nazaran daha rahat bir pozisyondadır. Baraj konusunda sıkıntı yaşanmayacağı şimdilik ortadadır. Fakat küçük bir hesap hatası bu ihtimali devreye sokacağından adımlar daha dikkatli atılmaktadır. Kaldı ki; yönetim katının alacağı muhtemel bir destek kararı tabanda karşılık bulmayabilir. Çünkü; MHP'nin tabanı kültürel arka plan olarak Ak Parti'ye çok daha yakındır. MHP'nin böyle bir hamlede taşrayı yönetmesi oldukça zor olacağından, bu riskin alınacağını sanmıyorum.

Bağımsızlarla seçime girecek olan BDP,Güneydoğu Anadolu'da Ak Partinin tek rakibidir. Bununla birlikte bölgeden önemli miktarda göç alan metropollerden bağımsız adaylar göstererek CHP'nin planını bozmuştur. İzmir gibi CHP'nin kalesi sayılan bir ilde Ak Partiyle kafa kafaya yarışan CHP'ye bağımsız adaylarla rakip olan BDP'nin bu hamlesi de Ak Partiye yaramıştır.
Yani Ak Parti bu seçimi de kazanmaya mecbur kalmıştır...