Öncelikle ortada mazeret kaldırmayacak bir sonuç var. Ak Parti,iktidar yorgunluğu ve eşi benzeri görülmemiş bir ittifaka (kısmen düşman kardeşler ittifakı ve dev medya desteği) rağmen her iki seçmenden birinin oyunu almayı başardı.

BDP'nin desteklediği bağımsız adaylar ise seçimin diğer kazananı oldu. Bu iki oluşum hariç herkes ve her yapı kaybetti...

Bu sonuçlar, geleceğin Türkiye'sinin çözmesi gereken sorunlarının yol haritasını belirginleştirirken, siyasi tarihin en büyük tasfiyesinin önünü açtı. Bu sonucun kaçınılmaz getirileri olacak. Sivil bir anayasa, toplumsal hayatta karşılık bulmayan siyasi partilerin tasfiyesi, vesayet düzeninin geri döndürülemeyecek şekilde yok edilmesi, Kürt sorununun çözümü ve paradigma değişikliği...

Bu seçim neticesi, Türk Siyasi Tarihinin gördüğü görebileceği en büyük etkiye sahip bir sonuçtur. Halka rağmen yönetmek, birey haklarından ve özgürlüklerden korkan devlet gibi bu çağa ait olmayan fakat mezbul miktarda savunucusu olan "ucube" anlayışlar nihayet ülke gündeminden çıkacaktır.

Yeni ve sivil bir anayasa diğer tüm sonuçları müspet olarak etkileyecek en önemli argüman olacağı için yapılacak işlerin başında geliyor. Fakat bazı kişi ve kuruluşların belirttiği gibi halk Ak Partiye tek başına anayasa yapma yetkisi vermemiştir sonucu tamamen hayaldir, temenniden öte birşey de değildir. Demokrasilerde temsil ve uzlaşma teorik olarak parlamentodaki üçte ikilik çoğunluktur. Kaldı ki; Ak Parti geçen seçimlere göre oy sayısını hatırı sayılır bir oranda arttırken, milletvekili sayısı azalmıştır. Ve bu ülkede ortalama zekaya sahip her insan bu durumun nedenini çok iyi bilmektedir.

Bütün bunlara rağmen halk iktidara taşıdığı Ak Parti'ye yeni anayasa yapma yetkisi vermiştir. Üzerinde mutabık kalınacak bir metnin ortaya çıkması, Ak Parti'den çok diğer siyasi partilerin müspet çabalarına bağlıdır. Uzlaşmaz bir tavır içide olan her hareket sürecin dışında kalma sonucunu kabul etmek zorundadır. Uzlaşma teknik olarak her bireyin sonsuz derecede mutlu olması değil orta yolun bulunmasıdır. Bu orta yol bulunurken toplum içindeki en uç örneğin bile haklarının garanti altına alınması bir zorunluluktur ve bu hiç kimsenin bir diğerine bahşedeceği bir lütuf değildir.

İşte bu yüzden uzlaşma diyerek süreci akim bırakmaya yeltenenler sürecin dışında kalma ihtimalini göze almak zorundadır...

Yeni ve sivil bir anayasa inşaası, toplumda kangren olmuş diğer sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır. Türkiye'nin en büyük sorunu olan Kürt sorunu zaten militarist kaynaklı darbe anayasasının şiddetlendirdiği bir sorun olduğu için, bu sıkıntılı alanda çözüm çabaları şiddet sarmalından kurtulacak ve diyalog kapıları açılacaktır. Bu sürecin en rahat kesimi şüphesiz Ak Parti olacaktır. Kitle iletişim araçlarının kullanımının ilkokul seviyesine düştüğü, sosyal ağların sır kavramını yok ettiği bir çağda kitleler uzlaşmayan ve süreci sabote etmeyi düşünenleri an be an teşhis edecektir. İş bu yüzden BDP'nin bu aşamadan sonra amiyane tabirle oyun bozanlık yapamayacaktır. Çünkü; diğer seçimlere nazaran batı kesimlerinde desteklediği adayları da meclise sokmayı başarmıştır. Bu durum BDP açısından ve sorunu barışçıl yönden çözme iradesine sahip insanlar açısından büyük bir şanstır. Sorun olarak görülen bazı durumları T.B.M.M çatısı altında söyleme hakkı küçümsenemeyecek bir durumdur.

Bu seçim sonuçlarına göre, Türkiye'de siyaset yapma yöntemleri de kendini yenilemek zorunda kalmıştır. Artık geleneksel söylemler yerine, hizmet ve ufuk açıcı hedeflerin gözetilmesi kendini dayatmıştır. Zaten buna direnmeyi düşünecek her oluşumun örnek alabileceği bir yığın örnek sandığa gömülmüştür.

Son olarak bizatihi vesayet düzenini beslemiş olan darbe anayasasının ortadan kaldırılması, ülke üzerinde emelleri olan karanlık odakların sahip olduğu imkan ve cesareti mezara gömecektir. Bu cenaze törenini sabote edecek kesimler ise önümüzdeki seçimlerde iradenin gerçek sahiplerinden en acımasız cevabı alacaktır.

Hayırlı olsun Türkiye...