Yazının başlığına bakarak ARAP BAHAR'ından bahis açacağımı zannetmeyin. Bahar'ın ne menem bir bahar olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendilerini güçlü zannettikleri için hak sahibi gibi gören çevrelerin marifeti. Ancak unutulmamalıdır ki bu yönde planlanan bir çok oyunun sonunda güçlü sanılan ülkeler uzakdoğu ve ortadoğuda başarılı olamamışlardır. Çok uzaklardan gelip, yer altı ve yer üstü servetlere konma iştahı hazımsızlık gibi bir sonucu ortaya koymuştur.

Avlanmak istenilen ülkelerin çoğu komşumuzdur. İster istemez bu davranışlar ilgimizi çekmektedir.
Elbette ilgi ile haklılığı da ortaya koymak gerekecektir. Özellikle Suriye konusu dikkat çekicidir.

Arapsaçı bazı insanların kıvırkıvır saçlarını anımsatır. Hani öyle kıvır kıvırdır ki keçe görünümündedir. O saçların her bir telini tuttuğunuz zaman köküne zor ulaşırsınız. O kıvrımlar sizi deli eder. Bir de çakma arapsaçları vardır. Lüle lüle saçlar yerine, kıvrım kıvrım saçları tercih edenler maşalarla dağlayarak saçlarına arapsaçı görünümü verirler. Ancak, saçın telinin bir ucundan tuttuğunuz zaman, kolayca saçın köküne ulaşırsınız. İşte bizde de bu gün arapsaçı görünümündeki tüm problemler çakma arapsaçıdır. Ciddi bir şekilde ve bazı kaygılardan uzak ucundan tutuldu mu sonuna ulaşılır.

Mesela Ana Muhalefet PARTİSİNDE durum. Eski Genel Başkanlarını bir video görüntüsü ile uzaklaştırdılar. Ama hala bu marifeti kim işledi belli değil. Yetmedi bir yabancı ellerden gelen belgesel ile rüşvet aldığı iddia ediliyor. Kendisini korumak ve haklılığını ortaya koymak için mahkemeye müracaat etti. Bakalım ne kadar sonuç alınacak. Malum Hızlı Tren ilk seferlerinin birinde kaza yapıp devrilmişti. Bazı yolcular öldü. Sonuç dava o kadar uzadı ki sonunda süre yetmedi düştü. Yani suçlu yok. Hatırlarsınız bir zamanlarda Deniz beyin İsviçre'de şu kadar dolar parası var dendi. Sonuç araştırıldı aslı astarı çıkmadı. Bu bilgilerin safahatını bilmeyenler belki de şu an Deniz Baykal'ı İsviçre'de parası olan bir zengin zannediyorlardır.

Yetmedi. CHP'nin yeni heyeti Partiyi demokratik kurallarla yöneteceğini söyleyerek iş başına gelmişti. Muhalifleri yeni bir tüzük için imza topladı, tüzük kongresi istedi. Yönetim dayattı. İmzacılar dayattı. Bakıldı sonu hicran. Arka arkaya iki kongre kararı alındı. Kongrenin  gündemi ile ilgili ihtilaflar sürüyor. Alın size çakma bir arapsaçı. Bakalım sonunda kim haklı çıkacak !

Suriye'den bahis açmıştık. Onbin civarında Suriye'li şu anda misafirimiz. Bir sabah baktık ki ilgilendiğimiz Suriye'nin bize hoş gelen Özgür Suriye Ordusunun kurucusu Albay Harmuş Altınözü kampında misafirimiz imiş. Esat başına 100 bin dolar ödül koymuş. Birde yanında Binbaşı Kassum var. Her ikisini de 29 Ağustos 2011 tarihinde kamptan eski bir MİT mensubu ve iki yandaşı kamptan kim bilir hangi vaatlerle alıp götürüp Samandağ Çevlik sahilinde Suriye'li askerlere teslim ettiler. Kolluk güçleri ses çıkarmadan bekliyorlar. Eski MİT'çi dolarları alıp gelsin diye. Hazret çil çil dolarları alıp gelince hudutta yakalanıyor. Paralara el konuluyor. Kendini uyanık zanneden daha evvelde Suriye'de görev yapmış olan eski Mit'çi ve yandaşları doğru kodese. Bakalım bu çakma arapsaçının kökünden neler çıkacak.

İddialara göre bir yanda polis-yargı ikilisi diğer yanda kesin bir çoğunlukla seçilmiş iktidar
partisinin Hükümeti-MİT Bloku. İçimizi acıtan ve derin derin düşünmemizi gerektiren bir iktidar mücadelesi. KCK soruşturmasına bağlı olarak ifade vermeye çağrılan MİT Müsteşarı, eski Müsteşarı ve yardımcısı ile iki mensubu. Hiç biri ifade vermeye gitmeyince yargı dayatıyor. Müsteşarın ifadesini almak için Ankara özel yetkili Cumhuriyet Savcılığına talimat fakslanıyor. Diğerleri için yakalama emri çıkarılıyor. İktidar partisinin mensubu bir Milletvekili de MİT mensuplarının yargılanabilmeleri için Başbakanın müsaade vermesi gereğini ortaya koyan bir kanun teklifini gündeme getiriyor. Bu bir koruma refleksi de olabilir.

Uygulamada doğan bir aksaklığı gidermek için alınan bir tedbir de olabilir.Ancak günlerdir bu konuda yayın yapılıyor idi. İlgililerin bu hazin sonucu görerek tedbirlerini ona göre öncelikle almaları gerekirdi. Kaldı ki hangi ihtiyaç ve gerekle yapılırsa yapılsın Oslo görüşmelerinin bilgi ve belgelerinin gazete ve televizyonlara konu olmasını anlamak mümkün değil. Demek ki bu görüşmeler sağlıklı bir ortamda yapılmamış.

KCK-MİT ilişkisinden bahis açanlar var. Bazı gazetelerde MİT'in üst görevlilerinden bir kişinin KCK'lı olmakla suçlanıp hapse atılan bazı kişilerin serbest bırakılması için savcılığa müraaat ettiği açıklanıyor. Savcılık ret ediyor. Bu bilgiler doğru ise MİT muhtemelen bazı elemanları ile KCK yapısı içinde yer almıştır. Doğaldır. Elbette bazı bilgi ve belgelere ulaşabilmek için alışagelinen tedbirleri alacaktır. Ancak olaylar bu hale dönüşmeden de gerekli koruma tedbirlerini alması gerekirdi. Kaldı ki Oslo'da yapılan görüşmelere ait çok farklı bilgiler kamu oyuna aktarılmaktadır. Eğer bütün bunlar bir iç çekişmeden kaynaklanıyor ise o zaman gerekli tedbirleri alamayanlar beklenen sonuçlara katlanmak zorundadırlar. 15 Eylülde  PKK-MİT görüşmelerinin ses kayıtları basına sızdırıldıktan sonra yasal tedbirlerin alınmamış olması bizi bu günlere getirmiştir.

Bu arada CHP Milletvekili Süheyl Batum, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve eski yardımcısı Afet Güneş hakkından yanında 7 Milletvekili ile basın toplantısı yapıp suç duyurusunda bulunduğu andan itibaren ipler gerilmiş oldu. Öte yandan Bolu Milletvekili (CHP) Tanju Özcan Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere Bolu Cumhuriyet Başsavcılığında yaptığı başvuru ile PKK ile yapılan görüşmelerin “Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğü aleyhinde faaliyet ve görevi kötüye kullanma” fiili olduğu iddiasında bulunmuştu !

İster hakiki, ister çakma arapsaçlarının bizi kalkınmadan, millet olmadan, birbirimizi sevmek ve kollamadan alakoyduğunu bakalım ne zaman farkına varacağız.

Görevleri ehline vermez isek daha çok arapsaçları çözmeye çalışırız.