TİC Holding Header
  • USD 32.395
  • EUR 35.082
  • Altın 2325.08
  • BIST 100 9129.19
Yrd.Doç.Dr. Ayşe Karakoç

Yrd.Doç.Dr. Ayşe Karakoç

Ara sıra da olsa "canım sıkıldı" diyebilme lüksümüz vardı…

Bu hafta planım bebeklerde gaz sancısını “kolik ağrı” anlatmaktı…ama hafta sonu farkında olmadan birkaç  arkadaşımla aynı konuyu  paylaştığımızı fark ettim ve bu hafta,…. o kurs senin,  bu özel ders benim,  şu faaliyet bizim…  sürekli  zamanla yarış halinde olan çocuklardan bahsetmek istedim…

Kuzenim özel bir dershanede  çalışıyor…,  geçen gün bir öğrencinin her sabah derse koşarak geldiğini, her akşam koşarak çıktığını ve sürekli bir yerlere yetişme telaşı içinde olduğunu anlattı…Neden böyle olduğunu sorduğunda çocuğun cevabı;

"Hocam her sabah erkenden yüzme dersim var,  oradan çıkıp derse geliyorum…  ders sonrası da basketbol kursuna yetişmem gerekli… akşam eve gidişim en erken 20.30-21.00 ve çok yorgunum…."

Başka bir arkadaşım…  9 yaşındaki yeğeninin geçen yıl 4-5 ders, kurs vb. aktivite programına katıldığını,  bu yıl bu sayıyı azalttıklarını ve çocuğun kendisi hakkındaki yorumunu anlattı…
"Teyzecim bu yıl kendimi derslerimde daha başarılı hissediyorum çünkü geçen yıl çok yoruluyordum ve kendime ayıracak hiç vaktim yoktu…."

Bir an kendimi bu çocukların yerine koydum, birazcık  "empati"  yapmak istedim… ama düşüncesiyle bile yoruldum hatta korktum…

Sonra kendi çocukluğumu hatırladım…
Evet  biz de akşam karanlık olmadan eve girmezdik… annemiz seslendiğinde  "n’olur biraz daha kalabilsek dışarıda"  diye düşünürdük…

Farkımız mı?...  biz oyun oynardık…  oyunlarımızı ve arkadaşlarımızı seçme şansımız vardı…  hatta “ uff canımız sıkıldı ne yapsak acaba” diyebilme ve yapacağımız şeyleri seçebilme lüksümüz vardı…

Kurslarımız da vardı elbet… ama ya sadece hafta sonları ya da yazları gün içinde 2-3 saat…sabahtan akşama…yaz-kış….hafta içi-hafta sonu sürekli  kurslarda, özel derslerde değildik…. Ya şimdiki çocuklar…!!!

Evet  "Çok şey"  öğreniyorlar….her türlü spor, dans, müzik eğitimleri ve sertifikaları var…
Güzel ama… "ya çocuk olmanın, özgürce oyun oynamanın" anlamı hakkında hiçbir fikirleri var mı acaba…

Büyüyüp yetişkin olduklarında  çocukluk anısı olarak ne anlatacaklar kendi çocuklarına-torunlarına….

Açıkçası bu su soruların cevabını hem merak ediyorum hem de korkuyorum…
Çocuk olamadan yetişkin olmak zorunda kalan bireylerin oluşturduğu bir toplum….???!!!
Kendime ve aslında hepimize soruyorum …  “acaba kendi yoğunluğumuzun ve çocuklarımıza ayıracak vakit bulamamanın yarattığı suçluluk duygusunu ört-bas etmek için… onları da en az kendimiz kadar yoğun bir programa sürüklüyor olabilir miyiz….???”
Sanırım çoğu zaman unutuyoruz…

ONLAR HENÜZ ÇOCUK….
•Oyun oynamaya
•Yorulduklarında dinlenmeye
•Sevildiklerini  görmeye ve hissetmeye (sevildiklerini biliyorlar ama bilmek her zaman yeterli değildir..)
•Ona vakit ayırmanıza, sizinle vakit geçirmeye (süresi önemli değil, kendini özel ve değerli hissedebilmesi için sadece onun için ayrılmış özel bir zaman olması yeterli)

İHTİYAÇLARI VAR….
Lütfen çocuklarınızdan bunu esirgemeyin…Bırakın 2 kurs eksik alsın…..tenis, piyano vb.  kendi istediği  zaman öğrensin  (eğer öğrenmek istiyorsa..) ,  ara sıra da olsa tembellik yapsın… birazcık canı sıkılsın ve… En önemlisi yaptığı yapabildiği şeylerden keyif alabilsin…


Saygılarımla...






Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın