Çin uzmanı akademisyen Nurettin Akçay, 'ABD, İran'ın Çin için ne kadar değerli olduğunun farkında ve İran’ı zayıflatmanın Çin’in Ortadoğu'ya yönelik emellerini de zayıflatmak anlamına geldiğini biliyor.' dedi.

İran'ı zayıflatmak, Çin'i Ortadoğu'da zayıflatmaktır

Çin uzmanı akademisyen Nurettin Akçay, "ABD'nin, İran'ı zayıflatarak Çin'in Ortadoğu'daki emellerini de zayıflatma amacında olduğunu" söyledi.

Şangay (Shanghai) Üniversitesi'nde küresel çalışmalar alanında akademik faaliyetlerini sürdüren Akçay, ABD’nin İran'a uyguladığı yaptırımları, ABD-Çin güç çekişmesinden ayrı düşünmemek gerektiğini belirtti.

Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Akçay, "Çin’in ABD hegemonyasına yönelik en büyük meydan okumalardan biri olan Yeni İpek Yolu Projesi’nin en önemli hatları Ortadoğu’dan geçiyor. Çin’in Ortadoğu gibi bir bölgede daha fazla söz sahibi olması için Hizbullah, Husiler, Haşdi Şabi gibi Ortadoğu’nun diğer ülkelerinde de etkili olan aktörlere yön verebilen İran gibi bir ülkeye ihtiyacı var." ifadelerini kullandı.

Suriye’de yaklaşık 5 bin Çin vatandaşı Uygurlu "savaşçı"nın bulunduğuna ve Çin'in bunları ulusal güvenliği için tehdit olarak algıladığına işaret eden Akçay, "Bu nedenle Çin’in Suriye’de de İran’la yakın iş birliği yapması gerekmekte. Tüm bu nedenlerden dolayı Çin’in İran’a ihtiyacı bulunmakta ve İran’ı istikrarsızlaştırabilecek konularda dikkatli davranmaktadır." diye konuştu.

ABD’nin İran’a yönelik hamlelerini "Çin’in Ortadoğu’daki elini kesmek" olarak da okumanın mümkün olduğunu savunan Akçay, şöyle devam etti:
"ABD-İran rekabetini ABD-Çin rekabeti olarak da tanımlayabiliriz. ABD eğer Çin’i durdurmak istiyorsa Çin’in Ortadoğu’daki hamlelerini durdurmak zorundadır. ABD, İran’ın Çin için ne kadar değerli olduğunun farkında ve İran’ı zayıflatmanın Çin’in Ortadoğu’ya yönelik emellerini de zayıflatmak anlamına geldiğini biliyor. Bu nedenle İran'a yönelik yaptırımlar özelinde, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri Çin’den bağımsız düşünmemek durumundayız."

"ABD-İran çekişmesinde Çin, ABD'yi tercih edecektir"

Buna rağmen Çin'in ABD-İran çekişmesinde ABD'nin yanında durmaktan başka çaresinin bulunmadığına dikkati çeken Akçay, Çin'in ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarına uyacağı sinyallerini verdiğini aktardı.

"Aslında olaya biraz gerçekçi bakılacak olursa ABD’den Çin ekonomisine yönelecek tehditlerin, Çin’in İran’dan kazandıklarıyla karşılaştırılamayacak kadar büyük olduğunu görmek mümkündür" diyen Akçay, bu nedenle Çin’in ABD'yi tercih etmesinin daha mantıklı olduğunu söyledi.

Çin uzmanı Akçay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İran bu iki güç (ABD-Çin) yanında karınca misali durmaktadır. Örneğin; geçen yıl yaklaşık 4,3 trilyon dolara ulaşan Çin’in dış ticaretinde İran’ın payı yüzde 1’in altında iken, ABD-Çin ticaret hacmi, Çin’in İran’la olan ticaret hacminden 17 kat büyüktü. Üstelik bu rakamın 506 milyar doları Çin’in ABD’ye ihracatından oluşuyor. Yaklaşık bir hafta önce basına yansıyan bilgilere göre, Çin hükümeti, iki büyük petrol şirketi, Çin Devlet Petrol Şirketi (CNPC) ve "Sinopec"ten İran'la petrol ticaretini kesmelerini istedi ve National Petroleum Corp'un bankası Kunlun da İran'dan ödeme kabul etmeyeceğini duyurdu".

Çin’in tüm destek açıklamalarına rağmen İran’ı yalnız bırakacağını öngördüklerini ifade eden Akçay, bu durumu şu ifadelerle açıkladı:
"Ağustos ayında İran’dan ithal edilen petrol oranı yüzde 26 oranında artış göstermiş ve günlük 874 bin varile ulaşarak, Çin-İran petrol ticareti rekor kırmıştı. Ambargo öncesinde Çin’in İran’dan olabildiğince petrol almaya çalışması Çin’in İran’ı yalnız bırakacağının ilk işaretiydi."

"İran ekonomisini kaosa sürükler"

Bu aşamadan sonra olabilecek ihtimallere ilişkin Akçay, "Her şeyden önce ABD-İran çekişmesinde Çin’in ABD'yi tercih etmesi İran’ı zor durumda bırakacaktır. Çin, söylendiği gibi İran'dan petrol alımını keserse İran’ın petrol ihracatı günlük 500 bin varil seviyesine inebilir, bu da İran ekonomisini büyük bir kaosa sürükler." dedi.

Bu durumda "Çin’in güvenilmez ve çıkarlarının peşinde koşan bir ülke haline" geleceğini söyleyen Akçay, Çin’in müttefiklerinin de yaşananlardan gerekli dersleri çıkaracağını dile getirdi.

Pekin'in önceliğinin "enerji güvenliği" olduğuna değinen Akçay, "Çin’in 2017 yılı petrol ithalat rakamlarına baktığımızda İran'ın payının yüzde 7,3 Suudi Arabistan’ın ise yüzde 12,6 oranında olduğunu görürüz. Yine geçen yıl Suudi Arabistan ve Çin arasında 65 milyar dolarlık bir anlaşma yapıldığını biliyoruz. Çin’in Suudi Arabistan'a kıyasla İran’a daha yakın olduğuna dair bir algı varken bu rakamlar kafa karıştırıyor." ifadelerini kullandı.

Her şeyin görünenden farklı olduğunu vurgulayan Akçay sözlerini şöyle tamamladı:
"Çin’in İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkisini tamamen enerji güvenliği kapsamında değerlendirmemiz gerekiyor. Bu iki ülke arasında yaşanan sorunlar, Pekin hükümetini enerji güvenliği konusunda endişelendirse de Çin devlet politikası olarak iki ülke arasında herhangi bir taraf seçmek istemeyecektir. Çin iki ülkeyle de ilişkilerini devam ettirmek istemekle beraber, iki ülke arasındaki sorunların da bir an önce çözülmesini istemektedir. Çünkü İran ve Suudi Arabistan’ın arasındaki sorun, Çin’in enerji güvenliği ve İpek Yolu Projesi'nin zarar görmesi anlamına gelmektedir."

ABD Başkanı Donald Trump, 8 Mayıs'ta nükleer anlaşmadan çekildiğini duyurmuş ve İran'ın ABD dolarına erişimini, devlet tahvili satmasını, altın ve diğer değerli madenler ile çelik, alüminyum, kömür gibi metallerle ticaret yapmasını ve yolcu uçağı ya da parçalarını ithal etmesini engelleyen yaptırım paketini 7 Ağustos'ta resmen hayata geçirmişti. ABD'nin İran'a yönelik ikinci yaptırım paketi, 180 günlük sürenin dolmasının ardından yarın TSİ 08.00'de devreye girecek. Böylece İran Ulusal Petrol Şirketi, İran Petrol Ticaret Şirketi ve Ulusal Tanker Şirketi'ne uluslararası kısıtlamalar getirilirken, ekonomisi büyük ölçüde petrole dayalı İran'dan petrol ve ürünlerinin satışına yaptırımlar uygulanacak.
OGÜNhaber