ABD Başkanı Donald Trump, Yahudilerin dini bayramı Hanuka vesilesiyle Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, kibrini ve görgüsüzlüğünü konuşturdu. Trump, bir yandan ABD Kongresi’nin “antisemitik” olduğunu iddia ederken, diğer yandan Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni "İsrail’e devretmesini" adeta bir gayrimenkul pazarlığı gibi anlattı.
Trump’ın sözleri, ABD başkanlığını bir tür şirket CEO’luğu, ülkelerin egemenliğini ise ticari değer üzerinden okuyan zihniyetin yeni bir örneği olarak kayda geçti.
'Kongre antisemitik hale geldi' iddiası
Trump, Hanuka dolayısıyla Beyaz Saray’da düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada konuklara seslendi. Trump, “Yahudi lobisi”nin artık Washington’daki en güçlü lobi olmadığını iddia ederken, bundan ABD Kongresi’ni sorumlu tuttu ve Kongre’nin “antisemitik hale geldiğini” ileri sürdü.
Trump, ilk etapta tüm Kongre’yi hedef alırken, daha sonra ABD siyasetince "ilerici Demokratlar" olarak tanımlanan Squad grubunu özel olarak işaret etti.
“Babam bana bu ülkedeki en güçlü lobinin Yahudi lobisi olduğunu söylerdi. İsrail lobisi. Artık öyle değil” diyen Trump, bunun üzerinden Kongre’ye yüklendi.
Beyaz Saray Doğu Salonu’ndaki inşaat nedeniyle sınırlı bir katılımla gerçekleşen etkinlikte konuşan Trump, “Yahudi halkının her zaman dostu ve savunucusu olacağım” ifadelerini kullandı. Trump, konuşmasında bir gün önce Avustralya’daki Hanuka kutlamasında gerçekleşen saldırıyı da kınadı.
ABD Başkanı, “Tüm uluslar radikal İslamcı terörizmin kötü güçlerine karşı birlikte durmalıdır” dedi.
Golan Tepeleri'ne 'emlakçı' yaklaşım
Konuşmasının ilerleyen bölümünde Trump, İsrail lehine attığı adımları sıralamaya başladı. Bunlar arasında, uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanıması da yer aldı.
Trump, bu kararı adeta kişisel bir lütuf gibi sunarak, “Golan Tepeleri’nin haklarını İsrail’e devrettim. Kimse bunun mümkün olabileceğini düşünmemişti” dedi.
Ardından sözlerini daha da ileri taşıyan Trump, Golan Tepeleri’ni bir ülkenin toprağı değil, maddi değeri hesaplanabilir bir meta gibi tanımladı:
“Sonra bu toprakların değerini öğrendim. Trilyonlarca dolar. ‘Evet, belki de karşılığında bir şey istemeliydim’ dedim.”
Trump’ın bu sözleri, kendisinin bir ülkenin toprağını pazarlık masasına sürülebilecek bir emlak gibi gördüğünü ortaya koydu.