Ülke menfaati Şirketten önce gelir BİSSE Markasını kardeşine devrettikten sonra kızı İrem ile ortak olan ve kendi adıyla markalaşma için yeni bir adım atan İbrahim Kefeli, Etik değerlerden kopmadan e
BİSSE bir marka olarak ortaya çıktıktan sonra, bir çok rakibi vardı. Markanızı nasıl kabul ettirdiniz?
Marka bir sorumluluktur, bir kefalettir, bir vizyondur. Marka rakiplerime karşı hiç bencil olmadım, her şeyi çevremle paylaştım. Gizli saklı işler yaparak hiç kimseden bir şey kaçırmadım. Hiç kimseyle rekabet içine girmedim. Sektördeki herkesi meslektaşım diye değerlendirdim. Yöneticilerime de kendi şirket menfaatimizden önce ülke menfaatini öğrettim. Ülkede ki çarpıklıklara ve yanlışlıklara karşı hep tepkili ve uyarıcı oldum. Bu nedenle bazen kötü adam diye nitelendirildim. Bu güne kadar hep sözümün arkasında durdum. Şimdi ise hep yaptıklarımın altına imzamı atıyorum. Markam olarak kendi ismimi imzamı attığım gibi. BİSSE yi artık ihtilaflı bir şekilde kardeşinize devrettiğiniz basında yer aldı. Neden yeni bir marka ile yolunuza devam kararı aldınız? İlk çocuğum olan Bisse yi kardeşime emanet ettikten sonra yeni markamı kendi ismim ve kızım İrem ile beraber sizlere takdim ediyorum. Artık bu marka benim torunum, kızım İrem in ise çocuğudur.
Son zamanlarda basına kardeşim ile ihtilafım olduğu yolunda bazı olumsuzluklar yansıdı. Ben BİSSE yi kardeşime emanet ettim. Kardeşimle aramızda bazı tartışmalar olabilir. Ama bunlar daha sonradan tatlıya bağlandı. Benim bu kararı vermemde ki önemli sebeplerden birisi, İki kızım, kardeşimin ise iki oğlu var. Onlarda işin içine girdikleri zaman büyük bir kaos yaşanabilirdi. Hem aile zarar görürdü, hem de şirketim. Onun için ayrılığa karar verdim ve üç yıl önce kararlaştırdım. İkinci sebep de, yapım nedeniyle tasarladığım bazı projeleri özgürce uygulayabilmem için bu kararı almam gerekti.
GELECEĞE YÖNELİK PLANLAR
İbrahim Kefeli markası ile geleceğe yönelik planlarınız da var mı? İbrahim Kefeli markası sadece bir giyim markası olmayacak. İbrahim Kefeli markasıyla çok farklı alanlarda bizleri göreceksiniz. Ancak bundan sonra yapacağım işlerin hepsi ticari amaçlı olmayacak. Şu anda startını verdiğim İbrahim Kefeli Eğitim ve Kültür Vakfı için çalışmaları başlatmış bulunuyorum. Türkiye de maalesef fizibilite anlayışı gelişmemiştir. Bu anlayış bazı büyük holdinglerimizde köklü kuruluşlarda var ama, genele baktığımızda böyle bir anlayış yoktur. Bunun birçok örneği vardır. Son dönemde sayıları artan alışveriş merkezleri dikkatimi çekti. Hepsi güzel ama, Acaba bunlar bize ne maliyet getiriyor? diye düşünen yok. Milyonlarca dolar harcayarak, yan yana alış veriş merkezi yapılıyor. Bu fizibilitesizliğin bir örneğidir. Bir başka çarpıklık ise, bizim giyim sektöründeki örgütlerimizin pek çoğunun, ülke menfaatleri için değil, sadece küçük gruplar için çalıştıkları gerçeği vardır. Türkiye de herkes meşhur veya ünlü olmak için bir şeyler yapıyor. Ancak gerçekten bir şeyler yapıyor mu diye takip de edilmiyor. Kızınız ile ortaklığı daha garanti olduğu için mi gerçekleştirdiniz? Kızım aynı zamanda ortağım oluyor ama, sermaye koymadığı için verdiğim hisse ile yetinmek durumunda. Kendisine hedef koydum. Çalış başarılı ol % 51 hisse senin olsun dedim. İrem Henüz İlkokul 4. sınıftayken rahmetli Sakıp Sabancı amcasıyla sohbet sırasında Ne olmak istiyorsun diye sorulduğunda, Babamın işiniyapacağım demişti. O gün den beri de gelecek ideallerini hep bu yönde kurdu. Kızımın başarısında en ufak bir tereddütüm olmayacağına inanıyorum.
İbrahim Kefeli markasını nerelerdebulacağız? İlk Mağazamı Eylül ayında Metrocity de açacağım. Alışveriş merkezlerinin yan yana yapılması nedeniyle iş bölündü ve karlılık azaldı. Diğer mağazalarımızı da yavaş yavaş açacağız. 14 Ağustos ta ise, Osmanbey deki eski merkez binamızın açılışı olacaktır. Yurt dışındaki ilk mağazamı da Kazakistan da açacağım. Kalitede daima kendimizi yenilemek ve aşmak, modayı yakında izleyip öncü olmak, giysi de rahatlığı ön planda tutmak bizim temel prensibimiz olacaktır.
SEKTÖR ÖRGÜTLERİNE TEPKİ
Yabancı sermayenin Türkiye ye girdiği, özellikle Kazakların bu konuda çaba sarf ettiği bir dönemde siz neden Kazakistan a yatırım yapmayı düşünüyorsunuz? Bu üzerinde hassasiyetle durduğum bir konudur. Benim Kazakistan a yatırımdan çok ürünüm gidecek ve satışı sağlanacak. Evet Türkiye ye yabancı sermayenin girmesi lazım. Ne kadar çok yabancı sermaye girerse, o kadar çok kalkınırız. Yalnız Türkiye ye yabancı sermaye girişinde benim kafama takılan bir soru var. Yabancı gelsin ülkeme yatırım yapsın istiyorum ama, çok değerli ve stratejik önemdeki kuruluşlarımız neden değerinin altında bir fiyatla satıldı. Bu beni biraz üzdü. Yabancı sermaye, borç alınmış , ya da havaya atılmış para gibi giriyor. Önemli olan yabancı ülkemde üretim yapsın, ürettiği ürünü dışarıya pazarlasın, ülkenin ihracatına katkısı olsun. Son zamanlarda benim de sektör örgütlerine tepkim buradan kaynaklanıyor. Türkiye istihdam sorunu olan bir ülkedir. İstihdamın en yoğun olduğu sektör ise hazır giyim sektörüdür. Burada yapılmış yatırımların daha elverişli hale getirilmesi gerekirken, tesisler sökülüp dışarı taşınıyor. Bu süreç bu ülkeye hem ekonomik, hem de sosyal açıdan çok büyük bir kötülüktür.
EKONOMİ İYİ GİDİYOR
Ekonomiyi ve bundan sonraki beklentileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben şahsım adına hükümetlerden hiç bir şey istemedim. Sadece ekonomik istikrar istedim. Ekonomik açıdan iyi gidiyor Türkiye. Elbette hep doğrular yapılmadı. Ama yapılması gerekenler de sırada bekliyor. AK Parti Hükümetinin tecrübe kazanmış olacağını ümit ediyorum. Geçmişte iyi, güzel şeyler yaptılar ama, tecrübesiz oldukları bazı konular oldu. Ekonominin iyi olması sadece borsayla ölçülemez. Ben hiçbir zaman döviz kurlarının yükselmesini istemedim. Çünkü bu kısır döngüdür. Meslektaşlarıma hep şunu anlatırım. Nasıl olsa biz ürünlerimizi dövizle satıyoruz. Yerine koyarken yine dövizle alıyoruz. Onun için değişen bir şey olmuyor. Dövizin düşük kalması bize böyle bir kabiliyet kazandırmış oldu. Ayrıca enflasyonun yükselmemesinin nedeni de budur.
İbrahim Kefeli hazır giyim sektörü ne 40 yıl önce girdi. Yere sağlam basmayı ilke edindiği için büyümeyi yavaş yavaş sürdürdü. 27 yıl önce BİSSE markasıyla sektöre damgasını vurdu. Türkiye de BİSSE markasıyla gömlek giyilmeye başlanmasından sonra, bu sektörde müthiş bir rekabet ortamı oluştu. Zira BİSSE markalı gömlekler, yurt dışında da ünlü mağazaların vitrinlerinde yer almaya başlamıştı. İbrahim Kefeli bu süreci Etik değerlerden kopmadan, elit felsefemle markama ivme kazandırdım diye açıklıyor. Özellikle Osmanbey piyasasında Kuralcı bir üretici, meslek etiğine bağlı bir ticaret adamı olarak sivrilen İbrahim Kefeli, BİSSE yi kardeşine devrettikten sonra, şimdi kendi adıyla markalaşma yolunda, doğru ve yanlışlarını daha iyi tahlil ederek ilerliyor. Üstelik bu defa yanında ortağı olan Kızı İrem de, İbrahim Kefeli ye ayrı bir güç ve ışık tutuyor. İbrahim Kefeli, Ogün ün sorularını yanıtladı.
Mustafa PAMUKÇU
OGÜN-05.08.2007/32-12