Önderliğini Fethullah Gülen'in yaptığı Gülen hareketi ile AK Parti hükûmeti arasında yaşanan; medya, sosyal medya, emniyet, yargı ve yasa değişiklikleri yoluyla genişleyen çatışmalar süreci

Paralel yapı nedir

Dershanelerin kapatılması yönündeki girişimler ve 3 bakanın istifa etmesine neden olan 17 Aralık yolsuzluk soruşturması ile açık bir çatışmaya dönüşen süreç, AK Parti'nin çok sayıda polisi görevden alması, sosyal medyaya düşen kasetler, HSYK kanununun değiştirmesi ile devam etti.

Hükûmetin bazı cemaatçi kadroları yetkili makamlardan tasfiye etmeye başlamasının ardından İstanbul’da bir savcılık 2012 Şubat ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye davet etmesi üzerine bir kriz Gülen Cemaati ile AKP'nin arasının bozulduğu iddialarının yayılmasına neden oldu Buna karşılık olarak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Şubat 2012'de Gülen Cemaat'nin devleti ele geçirdiği ve devlete sızdığı iddiaları ile ilgili olarak "Bunlar kargaları güldürür." dedi.

Dershane krizi
61. Türkiye Hükûmetinin dershanelerle ilgili yeni bir kanun tasarısı hazırladığı haberleri üzerine Gülen cemaatinin çizgisindeki Zaman gazetesinde AKP hükümetinin girişimine karşı sert bir kampanya başladı.Gazete 14 Kasım'da "Eğitime büyük darbe" 15 Kasım'da "Böyle bir yasa darbe döneminde bile uygulanmadı," 16 Kasım'da "Önce dershaneleri doğuran sebepler kaldırılmalı", 17 Kasım'da "Kanun zoruyla dershane kapatmaya iş dünyası da hayır diyor", 18 Kasım'da "Türkiye Tek Ses: Eğitimin ve insan yetiştiren kurumların önü kesilmesin" manşetleriyle çıktı. 15 Kasim 2013 tarihinde gazete "dershane" ekiyle birlikte 1.5 milyon adet basılıp dağıtıldı. Buna karşın Başbakan Erdoğan dershaneleri kapatma kanununun Bakanlar Kurulu ve Meclis'ten geçeceğini tekrar ilan etti.

Gerilim devam ederken, 28 Kasım 2013 tarihinde Taraf gazetesinde Mehmet Baransu imzalı "Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı" haberi yayınlandı. Bu yayında 2004 Ağustos ayında MGK toplantısında Gülen Cemaat'ine karşı alınan kararların altında Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de imzaları görülüyordu. Erdoğan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan "2004 MGK kararı yok hükmündedir" dese de bu ifadeler Gülen Cemaati çizgisindeki medya organlarını ikna etmedi.Diğer taraftan Erdoğan, yeni açıklamalarla bir taraftan dershanelerle ilgili kararlılıklarının sürdüğünü belirtirken, diğer taraftan da 2004 MGK belgesini açıklamanın "vatan hainliği" olduğunu ileri sürdü.

Gerilimin zirveye yaklaştığı 15 Aralık'ta eski futbolcu ve AKP milletvekili Hakan Şükür partisinden istifa ettiğini açıkladı.Hakan Şükür, istifasından sonra Fethullah Gülen'le birkaç defa görüştüğünü ve AKP'den ayrılmak istediğini, Gülen'in kendisini durdurduğunu açıkladı. İki gün sonra Türkiye'yi sarsan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Böylelikle dershane gerilimi artık önemini yitirmiş ve çatışma yeni bir aşamaya ulaşmış oluyordu. Yasa tasarısı ancak Şubat 2014'te meclis gündemine getirildi.

17 Aralık operasyonu
17 Aralık'ta 2013'te aralarında iş adamı Rıza Sarraf, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, iş adamı Ali Ağaoğlu ve 3 bakanın oğlunun (İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar) da aralarında bulunduğu 80'den fazla kişi gözaltına alındı. ve bunların 24'ü tutuklandı. Polis operasyonu sırasında Halk Bankası Genel Müdürü'nün evinde ayakkabı kutuları içine saklanmış 4.5 milyon doların çıkması ve Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in yatak odasından para sayma makinelerinin çıktığı haberleri sonraki günlerde kamuoyunda çokça yer aldı.

17 Aralık operasyonunda adı geçen 3 bakan 25 Aralık'ta kabineden istifa ettiler ve yeni kabine kamuoyuna duyuruldu. Soruşturma kapsamında adı geçen ancak istifa etmeyen Egemen Bağış'a ise yeni kabinede görev verilmedi. İstifa eden bakanlardan Erdoğan Bayraktar "Tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Soruşturma dosyasında var olan imar planlarının büyük bölümü Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Başbakan’ın istifa etmesi gerektiğine inanıyorum" dedi.Ancak Bayraktar, ileriki günlerde bu sözlerinden dolayı özür diledi. Aynı gün, AKP milletvekili İdris Naim Şahin emniyet ve yargı personeline yapılan uygulamalar nedeniyle partisinden istifa ettiğini açıkladı.27 Aralık'ta Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan da AKP'den istifa ettiler.

HSYK gerilimi ve 25 Aralık operasyon girişimi
Hükûmet, 17 Aralık'ta yapılan operasyondan bakanların haberi olmadığını görünce, 20 Aralık'ta "Adli Kolluk Yönetmeliği"nde değişiklik yaparak, soruşturmaları başsavcılığa ve en üst dereceli kolluk amirine bildirme zorunluluğu getirdi. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu değişikliğin anayasaya aykırı olduğunu açıkladı.

HSYK'nin açıklaması ile aynı gün, 25 Aralık'ta, Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş kara para aklama ve yolsuzluklarla ilgili ikinci bir operasyon için düğmeye bastı. 30 şüpheli için gözaltı kararı yazdı, ancak Emniyet Müdürlüğü savcının talimatını uygulamadı.Bunun üzerine görevini yapmasının engellendiği şeklinde bir basın açıklaması yaptı. Hükûmet kanadı ise savcı Muammer Akkaş'ın ikinci dalgayı gerçekleştirmek isterken hukuk dışı işlemler yaptığı sebebiyle dosyanın İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı tarafından elinden alındığını ileri sürdü.Muammer Akkaş'ın elinden alınan dosya beş başka savcıya verildi.

Fethullah Gülen'in mektubu
Başbakan Erdoğan, 3 Ocak 2014'te gazetecilerle Dolmabahçe'de bir bölümü basına kapalı bir toplantı yaptı. Bu toplantıda kendisine Gülen cemaatinin üst düzey biriminden ıslak imzalı, uzlaşı içeren bir mektup geldiğini söyledi.Sonraki günlerde Fethullah Gülen'in 22 Aralık 2013'te Cumhurbaşkanına bir mektup yazmış olduğu ve bunu Erdoğan'ın da okumasını istediği kamuoyunda duyuldu.Fehmi Koru mektubu kendisinin ilettiğini açıkladı. Birçok köşe yazarı tarafından mektup, bir barış çağrısı olarak nitelendi.

Darbe iddiası ve yeni operasyon girişimleri
17 Aralık operasyonu sonrası çatışma sürerken, Ali Babacan 31 Aralık tarihinde, 17 Aralık'ta bir mini darbe girişimi yapılmış olduğunu ileri sürdü.Aynı gün (31 Aralık) başbakana sunulan bir istihbarat raporu gazetelerde yayınlandı.Buna göre "paralel yapı" 27 ilde şubeler kurmuş, 2 bin rütbeli polisi, yüzlerce yargı mensubunu, bankacı ve akademisyeni kontrol ediyordu.4 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, "devlet içinde ayrı bir devlet olamaz. Hele yargı içinde varsa, asla tahammül edilemez" dedi.Başbakan ise hükûmete bir komplo kurulduğunu, AKP'ye yolsuzluk etiketi yapıştırılmaya çalışıldığını, hükümetin El Kaide'yi destekliyormuş gibi gösterilmeye çalışıldığını, Türkiye'nin güçlenmesinin engellenmeye çalışıldığını, çözüm sürecinin sabote edilmek istendiğini ve nihayet Cumhurbaşkanı ile arasına fitne sokma çabası olduğunu söyledi.

TIR krizi
1 Ocak 2014'te Hatay'da,19 Ocak 2014'te Adana'da silah yüklü oldukları iddiasıyla durdurulan ve arama yapılmaya çalışılan TIR'lar bir başka krize neden oldu. Hatay'da durdurulan TIR'ın aranmasına MİT görevlileri izin vermedi ve arama yapan savcının görev yeri değiştirildi.Adana'da durdurulan TIR'ların ise MİT'e ait olduğu Adana Valiliği tarafından açıklandı.Hükûmet sözcüsü Hüseyin Çelik TIR'lardaki malzemenin devlet sırrı olduğunu, savcının haddini bilmediğini söyledi ve olayın nedenine ilişkin şöyle konuştu Şu sıralar meydana gelen tüm olaylarda Hükûmet ile Cemaat arasındaki çatışmadan dolayı, kavgadan dolayı deniliyor. Bu arkadaş gerçekten bir Cemaat mensubu mudur, bunu da bilmiyorum. Olduğunu varsayın. Türkiye’de son günlerde olan hadise şudur; birileri Cemaat’in gücünden yararlanarak, Cemaat’i manivela olarak kullanıp taşları yerinden oynatmaya, siyaseti dizayn etmeye çalışıyor.Başbakan Erdoğan da, kendi izni olmadan MİT'e ait TIR'ların aranamayacağını, bunun "paralel yapılanmanın diğer bir versiyonu" ve "kısa bir zaman önce atılan adımın devamı" olduğunu söyledi.Daha sonraki haftalarda ise üslubunu daha da sertleştirerek TIR'ları arama girişiminin "vatana ihanet" olduğunu, şu sözlerle ifade etti: O paralel savcı operasyon yapıyor. MİT mensuplarına silah doğrultuyorlar. Yere yatırıyor, tekmeliyorlar. Kimin talimatıyla oluyor bu? Emniyetin, jandarmanın, yargının içine sızan paralellerin talimatıyla oluyor. İşte bunlar, yurt dışındaki odaklardan talimat alarak, kendi ülkelerinin istihbarat teşkilatına silah doğrultacak kadar vatana ihanet içindeler. Ey paralel yapının savcısı, iznim olmadan MİT'e müdahale edemezsin. Bu ne cesarettir. Bu millet, bunu affetmez. Bu ihanetin, bu ajanlık faaliyetinin, hesabını hepsinden hesabını soracağız. Kim adına yapıyorlar, ortaya çıkacak. Talimat veren elebaşılarından da soracağız. Ama biz sabırlıyız.

Emniyet ve HSYK'de değişiklikler
Arka arkaya yapılan operasyon ve operasyon girişimleri sürerken, Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki çok sayıda Polis başka görevlere verildi. 17 Aralık'tan sonraki 35 gün içinde 5.000 Polisin yeri değiştirildi. İçişleri Bakanı Efkan Ala, 22 Şubat 2014'te katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada, yaklaşık 1000 Polisin 17 Aralık süreci içerisinde başka görevlere tayin edildiğini, 5000 kişinin ise rutin olarak görev yerinin değiştirildiğini, bunun 260 bin kişilik teşkilat içinde oldukça küçük bir yüzde olduğunu söyledi.

14 Aralık operasyonu
14 Aralık 2014 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Hasan Yılmaz tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul dahil 13 ilde eş zamanlı polis operasyonu düzenlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nun yayınladığı basın açıklamasına göre "bir kısım medya mensupları ve emniyet görevlilerinin sahte delil üreterek sözde Tahşiye adlı suç örgütü hakkında soruşturma yaptıklarının tespiti üzerine bu soruşturmayı yürüten ve soruşturma öncesi yayın yapan" 31 şüpheli hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkarıldı.Şüphelilerin "silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak", "örgüt kapsamında sahtecilik" ve "iftira" suçlarından gözaltına alınmaları talimatı verildi.Yargıç ve savcıların meslekten ihracı

12 Mayıs 2015'te HSYK 2. Dairesi, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün de arasında bulunduğu dört savcı ve bir yargıcı meslekten ihraç etti. Daire, kararı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinde yer alan "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir." hükmüne göre verdiğini açıkladı.

12 Haziran 2015'te HSYK 3. Dairesi, otuz yedi yargıç ve savcıyı meslekten ihraç etti.İhraç nedeninin söz konusu otuz yedi yargıç ve savcının 30 Mayıs 2012'de yapılan Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı'nda hile yapması ve sınav sorularına önceden ulaşması olduğu belirtildi.
OGÜNhaber