Bu hafta gösterime giren iki yerli filmden, 'Sabit Kanca' yeni bir komedi filmi iken, 'Mahmut ile Meryem' ise bir aşk hikayesini ekranlara taşıyor. Haftanın yabancı yapımlarında ise, Jack The Giant Slayer bir süredir beklenen bir film olmasıyla ve yapımındaki efektleri ile öne çıkıyor. Yedi Psikopat filminde Colin Farrell, Sam Rockwell ve Tom Waits gibi isimleri barındıran kadrosuyla ilgi uyandırıyor.

Sinema salonlarında 6 yeni film var

Sabit Kanca

Yönetmen Alper Mestçi'nin Kanal-İ-Zasyon'dan sonraki ikinci komedi filmi olan Sabit Kanca'nın çekimleri Aralık ayında tamamlandı. İsmail Baki Tuncer tarafından yaratılan ve kısa sürede büyük üne kavuşan "Sabit Kanca" karakteri bu kez beyazperdede izleyici ile buluşacak.

Tuncer'e kadroda Orhan Aydın, Volkan Kantoğlu, Levent Aykul, Ahmet Yüksel Or ve Rabia Yıldırım eşlik ediyor. Filmde İncir Reçeli adlı filmden sonra yıldızı yenidne parlayan Halil Sezai de konuk oyuncu olarak yer alıyor. Filmin diğer konuk oyuncuları ise Sinan Çalışkanoğlu, Hayri Hiçler, Burak Topaloğlu ve Feyyaz Yiğit. (beyazperde.com)

Mahmut ile Meryem

Gence hükümdarı Ziyad Han’ın Müslüman oğlu Mahmut ve Hristiyan Keşiş kızı Meryem’in imkansız aşkını konu alan bu masalsı filmde, “Masumiyet Aşkla Yeniden Buluşuyor”.

İstesek de istemesek de aşk öğreticidir… Aşkın peşine düştüğünüzde bazen çok iyi bazen de dünyanın tüm kötülüklerine şahit olursunuz… İşte Mahmut da aşkının peşinde tüm kötülüklere şahit olacaktır.

Keşiş, bu aşktan haberdar olduğunda kızı Meryem’i de alarak uzaklaşır. Mahmut ise aşkının peşinden yollara revan olurken, aşkın, hayatın ve insanın tüm gerçekleriyle yüzleşecektir…

Mahmut’un ve bu yolculuğunda Hükümdarın isteğiyle ona eşlik eden Sofu’nun başına binbir türlü işler açılsa da, Mahmut aşkının peşinden gitmeyi bırakmayacaktır.

Tahtta, taçta, kılıçta, savaşta gözü olmayan ve güçlü bir hükümdarın oğlu olan Mahmut’un aklını çelmeye çalışan, onu yolundan etmeye uğraşanlar olsa da onun tek isteği Meryem’dir.

Mahmut tüm ümidini kaybetmişken, karşısına Süleyman Paşa çıkar ve ona istediği her şeyi sunar.
Peki kader bu aşka razı gelecek mi?

Dev Avcısı Jack (Jack The Giant Slayer)

Genç bir çiftçinin bizim dünyamızla korkutucu dev ırkının dünyası arasında geçit açmasıyla çok eski bir savaş yeniden alevlenir.

Uzun zaman önce ortadan yok olmuş devler, asırlar sonra ilk kez dünya üzerinde serbest kalınca, bir zamanlar kaybettikleri toprakları geri alma mücadelesine girişirler. Böylece, kendilerini durdurmak isteyen genç Jack'i (Nicholas Hoult) hayatının savaşına sürüklerler. Bir Krallık, bu Krallığın halkı ve cesur bir prensesin kalbi uğruna savaşan Jack, sadece efsanelerde var olduğunu sandığı durdurulamaz savaşçılarla karşı karşıya gelir... ve böylece kendisi de bir efsane olma şansını yakalar.

Aksiyon-macera türündeki 3 boyutlu "Jack the Giant Slayer/Dev Avcısı Jack" ünlü sinemacı Bryan Singer'ın imzasını taşıyor. Nicholas Hoult'un Jack rolünü üstlendiği filmde, Prenses İsabelle'i Eleanor Tomlinson, düzenbaz Roderick'i Stanley Tucci, İsabelle'in zor durumdaki babası Kral Brahmwell'i Ian McShane, devler ordusunun iki başlı vahşi lideri General Fallon'ı Bill Nighy ve sadık şövalye Elmont'ı da Ewan McGregor canlandırdı.

Yedi Psikopat (Seven Psychopaths)

Marty, Yedi Psikopat adını koyduğu ama hikayesini bir türlü tam olarak kurgulayamadığı kitabını zar zor yazma çabası içerisinde olan bir yazardır. Çılgın yönleri olan, işsiz aktör Billy ise Marty’nin komşusu ve en yakın arkadaşıdır. Bu aralar geçimini ise zengin köpek sahiplerinin köpeklerini kaçırarak, fidye isteyerek sürdürür. Marty'yi ise piskopat biçimde 'çok' sevmektedir. Oldukça befendi bir adam olan ve eşi kanser tedavisi gören Hans ise Marty’nin suç ortağıdır. Geçmişte ortalığı birbirine karıştırmış bir adamken, artık kendisini daha sakin bir hayata ve dine adamıştır. Fakat Billy ve Hans son işlerinde baltayı taşa vururlar. Psikopat bir katil olan Charlie'nin çok kıymetli köpeğini çalarlar. Charlie hayattaki her insanı biricik sevgilisi olan köpeği için öldürebilecek bir delidir. Marty tüm bu kovalamacada nihayet kitabını tamamlayabilecek ilhamı bulur; şimdi mesele Charlie'den kaçıp hayatta kalmaktır!

Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Six Shooter filmiyle Oscar kazanan Martin McDonagh üstlenirken, 7 psikopatlık kadroyu ise Colin Farrell, Sam Rockwell, Woody Harrelson, Christopher Walken, Tom Waits, Abbie Cornish ve Olga Kurylenko isimleri oluşturuyor. (beyazperde.com)

Hayat Avcısı (The Imposter)

Henüz 13 yaşındaki Nicholas Barclay, 1994'te bir nisan günü San Antonio'daki evine giderken, ortadan kaybolur. Ailesi tüm arama çalışmalarına rağmen oğluna ulaşamaz, polisten de bir iz çıkmaz. Oğullarının bir şekilde öldüğüne inanan aile 1997'de gelen bir haber ile irkilir. İddiaya göre Nicholas güney İspanya'da bulunmuştur. Bu sevinçli habere inanmak isteyen aielsi hemen harekete geçer; annesi sağlık nedenlerinden dolayı seyahat edemediği için İspanya'ya gidip Nicholas'ı geri getirmek kız kardeşi Carey'e düşer. Fakat Carey'nin ümidi çabuk sönecektir. Zira kardeşi olduğu iddia edilen genç adama Nicholas'a çok benzemekle birlikte hal ve tavırları çok gariptir. Kaybettikleri Nicholas değildir. Gerçeği ortaya çıkartacak kişi ise özel bir dedektif olacaktır... Fakat olayın derinlemesine araştırılması birilerinin hoşuna gitmeyecektir...

Bart Layton'ın yönetmenliğinde çekilen biyografik belgesel gerçekten yaşanmış bir olayın perde arkasına ışık tutuyor... (beyazperde.com)

Yolda (On The Road)
Dean ve Sal Beat Kuşağı'nın birer portresi gibidirler. "Onu" bulmak için sürdürdükleri arayışları, ABD'yi baştan başa geçtikleri, çok yükseldikleri ve bir o kadar da dibe baktıkları uzun ve heyecanlı bir yolculuğa dönüşür...

Beat kuşağının babası Jack Kerouac'ın, 1947’de gerçekleştirdiği ve 3 yıl süren uzun yolculuğunun Yolda adıyla romana dönüşmüş halinin sinema uyarlaması olan film, dönemin özgür ruhlu gençliğini beyazperdeye taşıma hedefinde. Filmin yönetmenliğini Walter Salles üstlenirken genç oyuncu kadrosu ise Sam Riley, Amy Adams, Viggo Mortensen, Garrett Hedlund, Kristen Stewart ve Kirsten Dunst isimlerinden oluşuyor.

2012 Cannes Film Festivali'nin resmi seçkisinde dünya prömiyerini yapan film, getirilen yorumlar açısından eleştirmenleri de ikiye bölmüş durumda...(beyazperde.com)

OGÜNhaber