Renault Mais Genel Müdürü Çağdaş, her bin kişiye düşen araç sayısı bakımından Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri ve ABD'nin gerisinde olduğunu söyledi.

Türkiye'de her bin kişiye 150 araç düşüyor

Renault Mais Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş, her bin kişiye düşen araç sayısı bakımından Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri ve ABD'nin gerisinde olduğunu belirterek, gelecek 10 yıllık dönemde bu oranın artmasını beklediklerini söyledi.

Çağdaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2017'de belirli bir daralma yaşansa da otomobil ve hafif ticari araç satışının 850 bin adet civarında gerçekleşmesini beklediklerini söyledi.

Türkiye'deki ithal otomobillerin yerli otomobillere oranının yüzde 60-70 civarında olduğunu ifade eden Çağdaş, genellikle de 1,6 litre ve altındaki araçların tercih edildiğini aktardı.

Çağdaş,ülkede satılan her 100 aracın her 96-97'sinin 1,6 ve altındaki motor hacmine sahip araçlar olduğuna dikkati çekerek, "Bunların da yaklaşık yüzde 70'i ithal. Bu durum, 2017 ve 2018'de hatta gelecek 4 yıl içinde çok fazla değişmez. Aynı düzeylerde kalır. Binek araçların üretimi yapılıyor, biz de bir üreticiyiz. Ancak Türkiye genel olarak hafif ve ağır ticari araçların genellikle üretiminin yapıldığı bir pazar, bir ülke. Teknolojisi binek araçlarda çok yeterli olmakla beraber, ağırlıklı olarak hafif ve ağır ticari araçlarda büyük üretim kapasitelerine sahip ve ihracatçı konumunda bu alanlarda. Bu sebeple 2017 yılında binek araçlardaki bu durum çok fazla değişmez, yine ithal araçlar ön planda olur.'' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de araç yoğunluğu çok az
Çağdaş, Türkiye'de söylendiği ya da bilindiği gibi araç yoğunluğunun fazla olmadığını vurgulayarak, kişi başına düşen oran bakımından Avrupa ülkeleri ve ABD'nin gerisinde kalındığını söyledi.

Türkiye'de her bin kişiye 150 araç düştüğüne dikkati çeken Çağdaş, şunları kaydetti:
"En yakın komşumuz Bulgaristan'da bu 300 adet, Romanya'da 325, Almanya'da 600, Amerika Birleşik Devletleri'nde 875 adet. Bu bakımdan Türkiye aslında araç yoğunluğunun çok az olduğu bir ülke. Bu sebeple de çok potansiyel ülke, çünkü genç bir nüfusa sahip. Dolayısıyla bu nüfusun iş gücüne katılım oranı yıldan yıla artıyor. Ekonomideki istikrar, makro siyasi boyuttaki istikrar ve iyileşmeler, geleceğe yönelik pozitif bakılması, ekonominin büyümesi anlamına geliyor. Bu da otomobil talibini yukarıya çekecektir. Aynı zamanda Türkiye'de çok hızlı bir şehirleşme var. Şehirleşme otomobil talebindeki en önemli itici güçlerden biri. Dolayısıyla bütün bunlarla önümüzdeki 10 yıllık dönemde bu 150 adedin yaklaşık 200-220 adetlere gelmesini bekliyoruz. Bu bile çok az."
OGÜNhaber