İzmir'de, emekli olduktan sonra eşinin özendirmesiyle hat sanatı kursuna giden Bahıt, kursu başarıyla bitirmesinin ardından hem öğrenci yetiştiriyor hem de eşiyle sanat eserleri üretiyor.

Hat sanatıyla gelen 'ikinci bahar'

İzmir'de yaşayan Noyan Bahıt (74), 2005 yılında hat kursuna başladıktan 6 yıl sonra icazetli bir hattat olarak mezun oldu. Bahıt, eğitim verdiği Alsancak'taki Rengahenk Klasik Sanatlar Derneği'nde AA muhabirine hat sanatının inceliklerini anlattı.

1990'lı yıllara kadar ailesinin işlettiği yedek otomotiv parçası üreten fabrikasında çalıştığını belirten Bahıt, abisinin vefatının ardından fabrikayı kapatıp emekli olmaya karar verdiğini söyledi.

Bahıt, resime ilgisi nedeniyle kara kalem çalışmalarla vaktini değerlendirirken tezhiple uğraşan eşi Afet Bahtı'nın teşvikiyle hat sanatını incelemeye başladığını anlatarak, "Eşim tezhipe çok meraklıydı uzun yıllar yalnız başına Resim Heykel Müzesinde kursa gitti. Orada genç bir arkadaşımız vardı hat öğreten, İsmail Öztürk hoca ile tanıştım. Onunla çalışmaya başladık." dedi.

 "İzmir'in tek icazetli Hattatıyım"
Hafız Osman'ın Hilye-i Şerifi'ni hat eden Noyan Bahıt, hocasının elinden icazet yazısını almasının ardından İzmir'in tek icazetli hattatı olduğunu söyledi.

Birçok kentte sergi açan Noyan Bahıt, şunları aktardı:
"Hat sanatıyla uğraşmak hattaki güzellikleri algılamak çok güzel, bana da büyük mutluluk veriyor. Hocamdan icazet yazısının aldıktan sonra, hattat yetiştirmek için dernekte ücretsiz kurslar veriyorum. Büyük keyif alıyorum Arapça yazarken, Osmanlı da bunu kullanmıştı bu vesile ile yazarken bunu da öğreniyorsunuz. 'Rabbi yessir velâ tuassir Rabbi temmim bi’l-hayr', 'Allahım zorlaştırma kolaylaştır Allahım hayırla sonuçlandır' anlamına geliyor. Sadece bu duayı bir satırlık duayı bunu yazabilmek asgari bir yılını alıyor talebenin. Her bir satır her 'Rabbi yessir' den sonraki satır aynı zamanı alıyor."

Kendisi yazıyor, eşi boyuyor
Ahmet Noyan Bahıt'ın 12 yıldır tezhip sanatıyla uğraşan eşi Afet Bahıt da eşinin hat sanatıyla yazı yazdığını, kendisinin de tezhip ile süslediğini dile getirerek, şunları ifade etti:

"Eşim çok yeteneklidir, kara kalem, sulu boya resim yapardı. Onun bu işi güzel yapacağını düşündüm. Kendisini teşvik ettim, hattat arkadaşımızdan ders almaya başladı. Günlerimiz çok güzel geçiyor, birbirimize çok yardımcı oluyoruz. Şimdi eşim yazıyor ben süslüyorum, öyle bir takım olduk. Geçen gün dedim ki, 'Bizim bu yaptığımız büyük bir nimet.' Onun yazdığı bir yazının kenarına beraber ebru yapıştırıyoruz, yarım gün uğraştık o işle ama ne ben 'Of' dedim ne de eşim."
OGÜNhaber