Zonguldak'ta 44 yaşındaki Uğur Kandemiroğlu, yerin metrelerce altında 'kara elmas' olarak nitelendirilen maden kömürünü gün yüzüne çıkarmak için alın teri döküyor.

Madenci Uğur'un 'mutlak karanlık'ta mesaisi

Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) yanı sıra özel firmaların ocaklarının bulunduğu Zonguldak havzasında rızkını bu meslekten kazananlardan biri de Uğur Kandemiroğlu.

Kandemiroğlu, fener ve baret ışıklarıyla aydınlanan "mutlak karanlık" olarak tabir edilen maden ocağından kömür çıkararak, hem ekmeğini kazanıyor hem de üretime katkıda bulunuyor.

Yanına o gün yiyeceği yemeği alarak gün ağarmadan evden çıkan Kandemiroğlu, bir büfede çayını yudumladıktan sonra mesai arkadaşlarını taşıyan minibüse binerek ocağın yolunu tutuyor.

Çalıştığı maden ocağına geldikten sonra iş elbiselerini giyen Kandemiroğlu, ekipmanlarının yanı sıra kişisel koruyucularını da yanına alarak el feneri ve baret ışıklarının aydınlattığı dehlize girip işe koyuluyor.

Yerin metrelerce altında ''o gün'' üstlenecekleri görevi öğrendikleri tertip alanına gelen Kandemiroğlu, ocak içerisinde kullanacakları malzemeleri arkadaşlarıyla vagonlarla madene gönderiyor.

Kandemiroğlu, kendi görev yerine, mesai arkadaşları ise demir ve ağaç tahkimatla örülmüş galerilerden farklı yönlere dağılarak üretim bölgelerine gidiyor.

Madencilerin kazılarıyla ocak içinde biriken ve konveyörle daha yüksek kodlardaki galerilere taşınan kömürün vagonlara doldurulmasının ardından Kandemiroğlu ve arkadaşları tarafından "kara elmas"ın vinçle yer üstüne yolculuğu başlıyor.

Gününü, yerin metrelerce altında geçiren ve yemeğini de burada yiyen Kandemiroğlu, alın teri dökerek gün ışığına çıkardığı "kara elmas"tan evine ekmek götürmenin mutluluğunu yaşıyor.

Kandemiroğlu, 8 saatlik mesaisini tamamlayarak riskler nedeniyle sevdikleriyle vedalaşarak girdiği ocaktan ''geçmiş olsun" dileklerinin ardından ailesine kavuşmanın heyecanıyla evine doğru yol alıyor.

"Kara elmas"tan kopamadı

Evli ve bir çocuk babası Uğur Kandemiroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 12 yıldır maden ocaklarında çalıştığını söyledi.

Her sabah saat 05.30'da kalkarak işe gittiğini anlatan Kandemiroğlu, "Herkes malzemesini alır ocağa iner. Biz 'varagel' dediğimiz vinç başında çalışıyoruz. Ocağa inen malzemeleri buradan naklediyoruz, kömürü buradan çıkarıyoruz. Aşağıda çalışan ayakların ve tabanların bağlarını, damlarını, direklerini ve kamaların hepsini buradan gönderiyoruz. Kömürleri buradan dışarı alıyoruz." diye konuştu.

Kandemiroğlu, maden işçilerinin geçtiği güzergahlarda tamir tarama işlerini de yaptıklarını dile getirerek, "Göçen ve eskiyen yerlerde tahkimatların yanı sıra, bozulan yerler varsa oraların tamiratlarını herhangi bir tehlike arz etmemesi için yapıyoruz. Madende çalışmak anlatılamaz; yaşamak, çalışmak ve içine girmek lazım. Biz alıştık. Bu mesleği seviyoruz." ifadelerini kullandı.

Yaklaşık bir yıl maden dışında çeşitli işlerle uğraştığını aktaran Kandemiroğlu, "Dışarıda çalışmak bana daha zor geliyor. Yer üstünde de çalıştım ama yapamadım. Yeniden madene döndüm. Biz kömüre, üretime ve arkadaşlık ortamına alışmışız. Burada çalışmak bize daha güzel geliyor. Bu işin riski çok. Bir anlık hata veya dalgınlıkta her şey olabiliyor. Madende çok arkadaşımızı kaybettik. İş kazaları oluyor, ben de yaşadım. Çok can da kurtardık. Bu işi severek yapıyoruz." diye konuştu.

"Herkes evinden helalleşip gelir"

Madenlerin, şehrin olmazsa olmazı olduğunu vurgulayan Kandemiroğlu, şunları kaydetti:
"Kömürün çıkarılmasının ne kadar zor olduğunu biliyoruz ama memleketimizin de bu kömüre, bizim de bu işe ihtiyacımız var. Şükürler olsun çalışıyoruz. Allah bize tekrar acılar yaşatmasın. Bu işin kazaları oluyor ama biz de bunu bile bile bu işi yapıyoruz. Dikkat etmeye çalışıyoruz."

Kandemiroğlu, madene giren kişinin dışarısıyla olan ilişkisini kesmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Aklı dışarıda olan adamın başına her şey gelebilir. Buraya geldiğinde evini, çoluğunu çocuğunu unutacak. Helalleşip evden çıkacak. 'Allah'a emanet olun.' diyerek helalliğini alacak, buraya gelecek. Bizde gelenektir; işten çıkan arkadaşlarımıza 'geçmiş olsun' denir. İşe gireceklere de 'Allah'a emanet olun. Allah kazasız, belasız çalışmayı nasip etsin.' deriz. Herkes evinden helalleşip gelir. Burası maden ocağı, kimin ne olacağı belli olmaz. Grizu patlamaları yaşadık. Allah daha göstermesin."
OGÜNhaber