İttihatçılar onu tahttan indirmek için harıl harıl çalışırken o İttihatçıların ileride ülkeyi ateşe attığı I. Dünya Savaşı’na hazırlamakla meşguldü. Ne acıdır ki Çanakkale zaferi denilince Enver Paşa’nın ismini zikredenler Abdülhamid Han’dan hiç bahsetmemektedirler.
1890 senesinde dönemi komutanlarından Mareşal Asaf Paşa'yı Çanakkale Boğazı'ndaki top ve bataryaları yenilemek ve boğazı geçilemeyecek derecede tahkim etmek üzere Sultan Abdülhamid tarafından görevlendirir.
Çanakkale Boğazı’nı askerî bakımdan güçlendirmek üzere bina edilmiş Kale, Kışla, Tabya gibi istihkâm yapıları ve Ayrıca lojistik destek vermek üzere civardaki yerlere inşa edilmiş veya tamir edilmiş hastane, cami çeşme kuyu yaptırmış ve daha da ilginci bunların hepsinin fotoğraflarını çektirerek kayıt altına almıştır.
Selahaddin Adil Paşa bu çalışmalar ile ilgili şunları söyler "Hakikaten büyük kısmı II. Abdülhamid döneminde yapılan yenileme ve güçlendirme çabaları hem düşmana büyük zarar verdirmiş, hem de siperlerdeki asker kaybını en aza indirmiştir."
Çanakkale’nin düşmesinden korkan İttihatçılar Talat Paşa’nın başkanlığında Beylerbeyi sarayına gidip II. Abdülhamid’e İstanbul’dan Konya’ya gitmesi gerektiğini teklif ettiklerinde Sultan; 'Şevketli biraderimin bastığı yerlere dahi bağlılığımı arz ederim. Ancak endişeleri tamamen yersizdir. Eğer dokunulmamış ise, ben zamanında Çanakkale'yi fevkalade tahkim eylemiştim. Oradan hiçbir donanmanın geçmesi mümkün değildir. Amma farz edelim ki öyle bir felaket başa geldi. O halde hükümdarın yapacağı şey tacını tebaasını terk ederek kaçma zilleti değil, sarayındaki payitahtının taşları altında canını feda etmektir. Hazreti Fatih, bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman, Bizans İmparatoru Konstantin kaçmayıp, harp ede ede yıkılan kalelerin altında can vermek kahramanlığını göstermiştir. Biz Fatih'in soyu, Konstantin'den aşağı kalamayız. Zat-ı Şahane'ye böylece arz edin. Müsterih olsunlar ve ezeli iradeye boyun eğsinler. Şuradan şuraya kımıldamasınlar, düşman buraya giremez. Bana gelince, ben artık hiçbir yere gitmem. Yegâne arzum burada ölmektir. Biraderimden ve hükümet-i seniyyeden bu arzuma yardımcı olmalarını dilerim!' demiştir.
Bu sözler o kadar tesirli olmuştur ki Padişah Mehmed Reşad ve İttihatçılar bu düşüncelerinden vaz geçmek zorunda kalmışlardı. Böylelikle ordumuzun maneviyatı sarsılmamış ve zafer müyesser olmuştu. Sultan Abdülhamid Hân padişah olmadığı halde gösterdiği bu kararlı tutum ile Çanakkale savaşının üzerinde belirleyici olmuştur.